Esas No: 2019/10275
Karar No: 2022/8673
Karar Tarihi: 16.11.2022
Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2019/10275 Esas 2022/8673 Karar Sayılı İlamı
12. Ceza Dairesi 2019/10275 E. , 2022/8673 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme
Suç Tarihleri : 01/10/2013-18/12/2013
Hüküm : TCK'nın 136/1, 43/1, 62, 53/1-a-c-d-e, 51/1-3. maddelerigereğince mahkumiyet
Temyiz Edenler: Mahalli Cumhuriyet savcısı ve sanık müdafii
Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, mahalli Cumhuriyet savcısı ve sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, mahalli Cumhuriyet savcısının suç vasfına, sanık müdafinin sanığın kastının bulunmadığına ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Sanık ...’in, Başbakanlık İletişim Merkezi'ne (BİMER) elektronik ortamda gönderdiği 01.10.2013, 15.12.2013 ve 18.12.2013 tarihli dilekçelerde, kendi kimlik bilgileri yerine, daha önce iş yerinde garson olarak çalıştırdığı ve bu dönemde sigorta işlemlerinin yapılması amacıyla kimlik fotokopisini aldığı şikayetçi ...’un adı, soyadı, T.C. kimlik numarası gibi kişisel verilerini kullanarak, bir suç işleme kararının icrası kapsamında, şikayetçinin bilgisi ve rızası olmaksızın onun adına BİMER’e başvuruda bulunmasından dolayı zincirleme şekilde verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu işlediğinin iddia ve kabul edildiği olayda;
Başbakanlık Halkla İlişkiler Daire Başkanlığının 03.12.2014 tarihli cevabi yazısına ekli şikayete konu BİMER’e yapılan başvurulara ilişkin dilekçelere ve mahkemenin kabulüne göre; “01.10.2013-18.12.2013” olan suçun işlendiği tarihlerin, gerekçeli karar başlığına, “10/2014” olarak eksik ve yanlış yazılması suretiyle CMK’nın 232/2-c madde, fıkra ve bendine uyulmaması,
2- Sübutu kabul edilen suçun 28.06.2014 tarihinden önce işlenmiş olması karşısında, 28.06.2014 tarihinden önce işlenen suçlar açısından, 28.06.2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 72. maddesi ile değişik CMK'nın 231/8. madde ve fıkrasının 2. cümlesinin uygulanamayacağı ve daha önceden verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın yargılama konusu suçla ilgili hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel teşkil etmeyeceği gözetilmeden, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususunda ulaşılacak kanaate göre hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının gerekip gerekmediğine karar verilmesi gerekirken, “Sanık hakkında daha önce hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olduğundan takdiren” biçimindeki yasal olmayan gerekçeyle sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
3- Kabul ve uygulamaya göre de:
a) TCK'nın 51/7. madde ve fıkrası uyarınca, sanığın denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi halinde ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verileceğinin ve aynı Kanunun 51/8. madde ve fıkrası gereğince denetim süresinin iyi halli olarak geçirilmesi halinde cezanın infaz edilmiş sayılacağının ihtarı yerine, infazı kısıtlar biçimde, “Sanığın denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlemesi halinde ertelenen cezanın çektirileceği” şeklinde karar verilmesi ve CMK'nın 232/6. madde ve fıkrasına aykırı olarak uygulanan kanun ve maddelerinin gösterilmemesi,
b) T.C. Anayasa Mahkemesinin, TCK'nın 53. maddesine ilişkin olan ve hükümden önce 24.11.2015 tarihli, 29542 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan iptal kararına yanlış anlam verilerek, TCK'nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendindeki hak yoksunluklarının uygulanmaması ve uzun süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında TCK'nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendinde yer alan velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından hak yoksunluğunun kendi alt soyu bakımından uygulanmamasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, mahalli Cumhuriyet savcısının ve sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 16.11.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.