Esas No: 2012/13251
Karar No: 2012/14422
Karar Tarihi: 13.12.2012
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/13251 Esas 2012/14422 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 30.09.2011 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 04.05.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan Mustafa ve ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davalı ..., maliki olduğu 3557 parsel sayılı taşınmazdan geçit kurulmasını kabul ettiğini beyan etmiş, diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, fen bilirkişisinin 20.03.2012 tarihli raporunda 1. Alternatif olarak sarı renkle gösterilen ve A, B ve C harfleri ile işaretli 3554 ve 3560 parsel sayılı taşınmazlar üzerinden davacıya ait 3559 sayılı parsel lehine geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalılardan Mustafa ve ... vekili temyiz etmiştir
Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak
hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda uygulanan fedakarlığın denkleştirilmesi prensibi gereğince üzerinden geçit kurulan parsele en az zarar verecek yerden geçit kurulması gerekir. Halbuki üzerinden geçit kurulan 3560 sayılı parselin yüzölçümü çevre parsellere göre oldukça küçük olup bu parselden 2,5 m. eninde geçit kurulması halinde genişliği daha da daralacaktır. Bilirkişi raporuna ekli krokiye göre yüzölçümünün daha büyük olması sebebiyle mahkemece öncelikle dava dışı 3583 sayılı parselin “H” ile gösterilen kısmı ile 3561 sayılı parselin doğu ve güneyinden geçit kurulup kurulmayacağı araştırılmalı, bu güzergahtan geçit kurulmasının uygun olmadığının tespiti halinde mahkemece anılan ilkeler doğrultusunda uygun görülecek farklı bir yerden geçit kurulma imkanı da değerlendirilmelidir. Anılan parsellerin veya geçit kurulması düşünülen diğer parsellerin maliklerinin davada yer almamış olmaları durumunda, bu parsellerin malikleri hakkında ayrı dava açılıp eldeki dava ile birleştirilerek veya usul ekonomisi gereğince harçlandırılmış dilekçe ile davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra en uygun seçenekten geçit kurulmasına karar verilmelidir.
Mahkemece eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 13.12.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.