Esas No: 2022/2049
Karar No: 2022/9138
Karar Tarihi: 28.11.2022
Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2022/2049 Esas 2022/9138 Karar Sayılı İlamı
12. Ceza Dairesi 2022/2049 E. , 2022/9138 K.Özet:
Sulh Ceza Hakimliği tarafından verilen bir karar incelenmiş ve şüpheliler hakkında yapılan soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği ancak alınan bilirkişi raporları arasında çelişki olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir. Olayda şüphelilerin otel sahilinde denetimsizlik nedeniyle doğal olmayan bir şekilde boğularak ölmesinin sorumluluğu açıkça ortada olsa da yapılan soruşturma yetersiz kalmıştır. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 160, 170/2, 172, 173/3 maddeleri incelenerek karar verilmiştir.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Sulh Ceza Hakimliği
Karar tarihi : 16/01/2020
Taksirle ölüme neden olma suçundan şüpheliler ..., ..., ... ve ... haklarında yapılan soruşturma evresi sonunda ... Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 18/10/2019 tarihli ve 2019/5836 soruşturma, 2019/10190 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin ... 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 16/01/2020 tarihli ve 2019/3216 değişik ... sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
5271 sayılı Kanunun 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanunun 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanunun kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanunun 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında,
Dosya kapsamına göre, ölenin ... ilçesinde bulunan otelde konakladığı, otelin sahilinde yüzdüğü esnada 04/05/2019 tarihinde suda boğulma tehlikesi geçirdiği, bunun üzerine ilk müdahalenin otele ait cankurtaran tarafından yapıldığı, ardından ambulans ile kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmesi üzerine başlatılan soruşturma sonucunda, ... Cumhuriyet Başsavcılığınca meydana gelen ölüm olayında kimseye atfı kabil suç ve suç unsuru bulunmadığı, ölenin doğal nedenler dışında öldüğü yönünde somut bir delil veya iddianın bulunmadığı, otopsi raporunda da ölenin doğal nedenlerle öldüğünün değerlendirildiği, dosya kapsamındaki karara esas alınan 02/08/2019 üçlü bilirkişi raporunda otel işletme müdürü ...'ın olayın gerçekleştiği alanın otelin sorumluluk alanı dışında meydana geldiğine dair kendisi ve şüpheli ...'in ifadesinin bulunduğu, yüzer alanın belirlenememesi nedeniyle ölüm sebebiyle illiyet bağı kurulamadığından kusur izafe edilemeyeceği gerekçesiyle anılan şüpheliler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş ise de; 09/05/2019 tarihli bilirkişi raporunda ...'ın asli kusurlu olduğu, otelin risk analizi raporunun bulunmadığı, Limanlar Yönetmeliği gereğince otelin denize çekmesi gerektiği 200 metrelik şeridin çekilmemiş olduğu, TSSF (Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu) Can Kurtarma Talimatı 7. bölümde belirtilen hususlara göre plaj işletmesinin cankurtarma amaçlı Jetski ya da kurtarma botunun bulunmadığı, belirtilen hususun tanık ...'in 06/05/2019 tarihli ifadesiyle de desteklendiği, aynı zamanda şüpheli ...'ın su sporlarının henüz faaliyete başlamaması nedeniyle otel sahilinde bulunan şamandıraları çekemedikleri şeklindeki 05/05/2019 tarihli ifadesi karşısında, alınan bilirkişi raporları arasında çelişki bulunduğu ve yerleşik Yargıtay içtihatları dikkate alınarak kusur durumuna ilişkin raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesinden sonra şüphelilerin hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerekirken, eksik soruşturma ile verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itiraz üzerine soruşturmanın genişletilmesine karar verilmesi yerine, yazılı şekilde itirazın reddine karar verilmesinde isabet görülmediği değerlendirimesiyle,
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek ... Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 15/02/2022 gün ve 94660652-105-07-19717-2020-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08.04.2022 tarih ve 2022/145562 sayılı ihbarnamesiyle mevcut evrak tevdi kılınmakla; Dosya incelendi gereği düşünüldü:
...’un ... ilçesinde bulunan şüphelinin işlettiği otelde konakladığı, otelin sahilinde yüzdüğü esnada 04/05/2019 tarihinde suda boğulma tehlikesi geçirdiği, bunun üzerine ilk müdahalenin otelin cankurtaranı tarafından yapıldığı, ardından ambulans ile kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmesi üzerine başlatılan soruşturma sonucunda, 02/08/2019 tarihli bilirkişi heyet raporuna dayanarak ... Cumhuriyet Başsavcılığınca meydana gelen ölüm olayında kimseye atfı kabil suç ve suç unsuru bulunmadığı gerekçesiyle şüpheliler hakkında KYOK kararı verilmiş ise de, 09/05/2019 tarihli bilirkişi raporunda ...'ın asli kusurlu olduğu, otelin risk analizi raporunun bulunmadığı, Limanlar Yönetmeliği gereğince otelin denize çekmesi gereken 200 metrelik şeridin çekilmemiş olduğu, TSSF Can Kurtarma Talimatı 7. bölümde belirtilen hususlara göre plaj işletmesinin cankurtarma amaçlı Jetski yada kurtarma botunun bulunmadığı, belirtilen hususun tanık ...'in 06/05/2019 tarihli ifadesiyle de desteklendiği, aynı zamanda şüpheli ...'ın su sporlarının henüz faaliyete başlamaması nedeniyle otel sahilinde bulunan şamandıraları henüz çekemedikleri şeklindeki 05/05/2019 tarihli ifadesi de karşısında, alınan bilirkişi raporları arasında çelişki bulunduğu ve yerleşik Yargıtay içtihatları dikkate alınarak kusur durumuna ilişkin raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesinden sonra şüphelilerin hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerekirken, eksik soruşturma ile verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde itirazın reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen ihbarnamedeki bozma isteği, incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden ... 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 16.01.2020 tarihli ve 2019/ 3216 sayılı kararına yönelik kanun yararına bozma talebinin kabulü ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca isteme uygun olarak BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 28.11.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.