Esas No: 2012/5905
Karar No: 2012/9713
Karar Tarihi: 20.11.2012
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2012/5905 Esas 2012/9713 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KULLANIM KADASTROSU
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Kullanım kadastrosu sırasında Çengeldere Mahallesi çalışma alanında bulunan 1534 ada 2 parsel sayılı 417,61 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarıldığı şerhi verilerek bahçe niteliği ile Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı, çekişmeli parselin kendisinin zilyetliğinde olduğunu belirterek çekişmeli taşınmazın tespit tutanağının düzeltilmesi talebiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın kadastro tespitinin iptaline, bahçe niteliği ile Hazine adına kayıt ve tesciline, beyanlar hanesine "6831 sayılı Kanun"un 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılmıştır. 1997 yılından beri ... kızı ..."nin fiili kullanımındadır" şerhinin düşülmesine, Kadastro Müdürlüğü"ne açılan davanın husumet nedeni ile reddine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yetersizdir. Keşif sırasında dinlenen mahalli bilirkişi ...dava konusu taşınmazın eskiden ..."a ait olduğunu, bu şahsın çekişmeli taşınmazı kime sattığını ve şu an kim tarafından kullanıldığını bilmediğini, davacı tanığı ..., çekişmeli taşınmazın eskiden babasına ait olduğunu, 1997 yılında taşınmazın zilyetliğini davacı ... eşine devrettiğini, davacı tanığı..., çekişmeli taşınmazın öncesinde ..."a ait olduğunu, 1997 yılında zilyetliği davacı ... eşine devrettiğini beyan etmiştir. Çekişmeli taşınmazın evveliyatında kimin olduğuna dair alınan tüm beyanlar birbirleri ile çelişkilidir. Doğru sonuca varılabilmesi için, mahallinde elverdiğince yaşlı, tarafsız ve yöreyi iyi bilen şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, tespit bilirkişileri ve tarafların delil listelerinde isimleri yazılı tanıklar hazır olduğu halde yeniden keşif yapılmalı, çekişmeli taşınmazın öncesinin ne olduğu, kim tarafından, ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı tanık ve bilirkişi beyanları ile denetlenmeli, beyanlar arasında çelişki oluşması durumunda, çelişki giderilmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Bununla birlikte Mahkemenin 15.08.2010 tarihli kısa kararında, davanın kabulüne, davaya konu ... İlçesi, Çengeldere Köyünde kain 1534 ada 2 nolu parselin Kadastro tespitinin iptaline, parselin bahçe niteliğiyle Hazine adına kayıt ve tesciline, beyanlar hanesine “6831 sayılı Kanun"un 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılmıştır. 1997 yılından beri davacının fiili kullanımındadır” şerhinin düşülmesine, karar verildiği halde, gerekçeli kararda davanın kabulü ile; davaya konu ... İlçesi Çengeldere Mahallesi 1534 ada 2 nolu parselin kadastro tespitinin iptaline, taşınmazın Hazine adına tapuya kayıt ve tesciliyle, beyanlar hanesine "6831 sayılı Kanun"un 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılmıştır. İş bu taşınmaz ... kızı ..."nin kullanımındadır. " şeklinde tashihine, Kadastro Müdürlüğüne açılan davanın husumet nedeniyle reddine, karar verilerek kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır. Kararların farklı ve çelişkili olmasının mahkemelere olan güven ilkesini zedeleyeceği, kısa karar ile gerekçeli kararın birbirine uygun olması gereği 10.04.1992 gün ve 1991/7 Esas ve 1992/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında öngörülmüş olduğu gibi, bu husus 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 298/2. maddesi ile de Yasa hükmü haline gelmiştir. Hal böyle olunca; Mahkemece, çelişkinin giderilmesi suretiyle yeniden bir hüküm kurulması gerekli olup, açıklanan hususlar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 20.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.