Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/11999 Esas 2012/13559 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/11999
Karar No: 2012/13559
Karar Tarihi: 23.11.2012

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/11999 Esas 2012/13559 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2012/11999 E.  ,  2012/13559 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 13.12.2010 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 22.02.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R

    Davacı, genel yola çıkışı bulunmayan 800 ve 801 parsel sayılı taşınmazları yararına, 816 ve 1325 numaralı parsellerden geçit hakkı kurulmasını istemiştir.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilerek 800 ve 801 numaralı parseller lehine 1325 sayılı parsel üzerinden geçit irtifakı kurulmasına karar verilmiştir.
    Hükmü, davalılardan 1325 numaralı parselde paydaş olan ... vekili temyiz etmiştir.
    Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
    Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın
    karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif

    esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
    Uygun güzergâh saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazların kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi olanaklı değil ise bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
    1-Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarının en önemli özelliği, geçit hakkının ... malikleri, değil taşınmazlar leh ve aleyhine kurulmasıdır. Mahkemece hüküm kurulurken "800 ve 801 numaralı parseller lehine" denilmek suretiyle her iki parsel lehine geçit hakkı kurulmuş ise de, dosya içerisindeki hükme esas alınan kroki incelendiğinde 801 parsel sayılı taşınmaz bakımından kesintisizlik ilkesine aykırı hareket edildiği, kurulan geçidin 801 parsele kadar ulaşmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece yapılması gereken iş, davacıya ait 801 parsel sayılı taşınmaz lehine, yine davacıya ait 800 parsel sayılı taşınmaz üzerinden "akdi geçit hakkı" kurdurma olanağı tanınması için davacıya süre vermek, oluşacak sonuca göre bir hüküm kurmak olmalıdır.
    2-Ayrıca geçit davalarında uygulanan fedakarlığın denkleştirilmesi prensibi gereğince üzerinden geçit kurulan parsele en az zarar verecek yerden geçit kurulması gerekir. Halbuki üzerinden geçit kurulan 1325 sayılı parselin kuzey kısmında genişliği oldukça dar olup bu parselden 2,5 metre eninde geçit kurulması halinde genişliği daha da daralacak ve kullanımını zorlaştıracaktır. Dosya kapsamında ve toplanan delillere göre yüzölçümünün daha büyük olması sebebiyle 1291 parselin doğusundan geçit kurulup kurulamayacağı konusunda bilirkişilerden ek rapor alınarak veya gerekirse yeniden keşif yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 23.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





    Hemen Ara