Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/12040 Esas 2012/13392 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/12040
Karar No: 2012/13392
Karar Tarihi: 22.11.2012

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/12040 Esas 2012/13392 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davalı tarafından kullanılan taşınmazın mera olduğu iddia edilerek mahkemeye dava açılmıştır. Mahkeme, dava konusu taşınmazın öncesinin mera olduğuna dair herhangi bir delilin bulunmadığı ve davalının da uzun yıllardır taşınmazı kullanarak zilyetlikle mülk edindiği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Ancak temyiz sürecinde, mahkemenin yapmış olduğu inceleme ve araştırmanın yeterli olmadığı, keşif mahallinde dinlenen yerel bilirkişilerin dava konusu taşınmazın evveliyatını bilemedikleri belirtilmiştir. Bu nedenle karar bozulmuştur. Mera, yaylak ve kışlakların özel mülkiyete geçirilemeyeceği, zamanaşımına uğramayacağı, sınırlarının daraltılamayacağı ve amaç dışında kullanılamayacağı 4342 sayılı Mera Kanunu'nun 3. ve 4. maddelerinde belirtilmektedir. Meraya el atmanın önlenmesi davası köy veya belediye tüzel kişilikleri ve devlet tarafından açılabilir. Tahsise dayanıldığında, dayanak belgelerin ve ayrıca karşı tarafın savunmasında ileri sürdükleri kayıtların tüm geldileriyle birlikte merciinden getirtilmesi, kadimlik iddiası varsa bu hususun araştırılması, gerektiğinde köyün kuruluş tarihinin İçişleri Bakanlığı'ndan sorulması ve köyün kadim ya da muhdes olup olmadığının saptanması gerekmektedir. Keşifte yerel bilirkişi ve tanıkların çekişmeli mera veya yayla ile herhangi bir yararlanma ilişkisi bulunmayan, yansız anlatımda bulunabilecek, yöreyi iyi bilen ve çevre köy ya da kasabalarda yaşayan yaşlı kişilerden seçilmesi gerekmektedir. Dava konusu yerin ve niteliğinin saptanması için uzman bilirkişilerden faydalanılması gerektiği belir
14. Hukuk Dairesi         2012/12040 E.  ,  2012/13392 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 27.03.2008 gününde verilen dilekçe ile ... iptali ve mera olarak sınırlandırılması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 25.05.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    K A R A R
    Davacı ..., kadastro çalışmaları sırasında davalı adına tespit ve tescil edilen 121 ada 9 parsel numaralı taşınmazın 121 ada 15 sayılı mera parselinden sürülerek kazanıldığını belirterek, evveliyatı mera olan taşınmazın ... kaydının iptali ile mera olarak sınırlandırılmasını istemiştir.
    Davalı vekili, dava konusu yerin ... arazisi niteliğinde olduğunu, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, dava konusu taşınmazın öncesinin mera olduğuna ilişkin herhangi bir delilin bulunmadığı, uzun yıllardır ... arazisi olarak kullanıldığı ve davalı lehine zilyetlikle mülk edinme şartları oluştuğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı ... vekili temyiz etmiştir.
    Mera, bir veya birden fazla köy veya kasaba halkına bağımsız veya birlikte tahsis edilmiş ya da kadimden beri hayvan otlatmak amacıyla kullanılan, hak sahiplerinin üzerinde intifa hakkı olan arazi parçasıdır. Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan mera, yaylak ve kışlaklar özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zamanaşımı uygulanamaz, sınırları daraltılamaz (4342 sayılı Mera Kanunu m.3,4).
    Meraya elatmanın önlenmesi davası, kadim yararlanma hakkı olan köy veya belediye tüzel kişiliği ya da taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması nedeniyle ... tarafından açılabilir. Aynı şekilde, bir yerin mera olduğu iddiasıyla köy veya belediye tüzel kişiliğinin ya da Hazinenin ... iptali ve sınırlandırma istemiyle dava açmasına olanak vardır.
    Mera, yaylak ve kışlak davalarında, tahsise ya da kadim kullanma hakkına dayanılabilir. Tahsise dayanıldığında, dayanak belgelerin, ayrıca karşı tarafın savunmasında ileri sürdükleri kayıtların tüm geldileri ile birlikte merciinden getirtilmesi, kadimlik iddiası varsa bu hususun araştırılması, gerektiğinde köyün kuruluş tarihinin ... Bakanlığından sorulması ve köyün kadim ya da muhdes olup olmadığının saptanması gerekir.
    Keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıkların çekişmeli mera veya yayla ile herhangi bir yararlanma ilişkisi bulunmayan, yansız anlatımda bulunabilecek, yöreyi iyi bilen ve çevre köy ya da kasabalarda yaşayan yaşlı kişilerden seçilmesi gerekir.
    Mahkemece yapılacak keşifte; tahsise dayanılıyorsa tahsis kayıtlarının yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığı ile uygulanması, dava konusu yeri kapsayıp kapsamadığının belirlenmesi, taşınmazın mera olmadığı iddiasının bulunması halinde varsa çevre taşınmazlara ait kayıtlar da uygulanarak dava konusu yeri ne şekilde okuduğunun çevre taşınmazlarla toprak yapısı kıyaslanarak uzman bilirkişiler aracılığı ile uyuşmazlığa konu yerin ve niteliğinin saptanması gerekir.
    Kadimlik iddiasında ise, yerel bilirkişi ve tanıklara taşınmazın kim tarafından ve ne şekilde kullanıldığı ve sınırları sorularak sonuca gidilmelidir.
    Somut olayda; mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli görülmemiştir. Öncelikle keşif mahallinde dinlenen mahalli bilirkişiler dava konusu taşınmazın evveliyatını ve halen kim tarafından kullanıldığını bilmediklerini beyan etmişlerdir. Dava konusu taşınmazın bulunduğu yöreyi iyi bilen, başka köylerden yaşlı bilirkişiler tespit edilmesi gerekir. Bölgeye ait memleket haritası merciinden istenmeli, dava konusu taşınmazın bulunduğu adadaki tüm taşınmazlara ait dayanak ... veya vergi kayıtları araştırılmalı, köye ait köy yerleşim planı istenmeli ve davacı vekilinin temyiz dilekçesinde belirttiği dava dosyaları getirtilerek dava konusu taşınmaz ile ilgisi olup olmadığı araştırılmalı, ayrıca Karacalar Köyüne ait ve davalı olan tüm taşınmazları birlikte gösteren köy haritası istenmelidir. Tüm bu deliller toplandıktan sonra mahallinde yapılacak keşifte elde edilen belgeler mahalli ve uzman bilirkişiler eşliğinde mahalline uygulanarak ve krokiye
    bağlanmalı, tüm deliller değerlendirilerek sonuca gidilmelidir.
    Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 22.11.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.














    Hemen Ara