Esas No: 2022/5504
Karar No: 2022/9629
Karar Tarihi: 07.12.2022
Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2022/5504 Esas 2022/9629 Karar Sayılı İlamı
12. Ceza Dairesi 2022/5504 E. , 2022/9629 K.Özet:
Sanık, taksirle yaralama suçundan Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılandı. Sanık, kırmızı ışık ihlali yaparak, geçiş hakkını vermemesi nedeniyle bir motosiklet sürücüsüne çarparak yaralanmasına sebep oldu. Mahkeme, sanığın yargılanmasında basit yargılama usulünü uyguladı ve sanığı suçlu buldu. Ancak sanık müdafi, karara itiraz etti ve yapılan incelemede bazı eksiklikler tespit edildi. Bu nedenle, Kararın bozulmasına ve sanığın hakkının saklı tutulmasına karar verildi. Kararda, 5271 sayılı CMK'nın 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanunun 24. maddesine göre basit yargılama usulünün uygulanıp uygulanmama takdirinin mahkemeye bırakıldığı belirtildi. Ayrıca, TCK'nın 22/3. maddesi uyarınca cezanın artırılması gerektiği, TCK'nın 61/1. maddesinin bazı maddelerine dikkat edilmesi, ve adli para cezasının infaz aşamasında ödenmemesi durumunda uygulanacak kanun maddeleri hakkında detaylı açıklamalar yapıldı.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle yaralama
Taksirle yaralama suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
5271 sayılı CMK'nın 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanunun 24. maddesi yeniden düzenlenmiş olan ''Basit Yargılama Usulü ''başlıklı 251. maddenin 1. fıkrasında yer alan ''Asliye Ceza Mahkemesince iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı 2 yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanıp uygulanmama takdirinin mahkemeye bırakıldığı, Dairemizin 25/05/2021 tarihli bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada, Büyükçekmece 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/01/2022 tarihli kararı ile sanık hakkında basit yargılama usulü hükümlerinin uygulandığı ancak sanık müdafii tarafından itiraz edilmesi üzerine mahkemece genel hükümlere göre yargılamaya devam edilip karar verildiği,
Dosya içeriğine göre; 14/08/2014 günü saat 08:55 sıralarında sanığın sevk ve idaresindeki otomobil ile meskun mahal içi, bölünmüş, düz, eğimsiz asfalt yolda seyir halindeyken, kaza mahalli olan ışık kontrollü dönel kavşağa geldiğinde kendisine hitaben yanan kırmızı ışığa rağmen durmayarak seyrine devam ettiği esnada, kendisine yeşil ışık yanan katılan ...'ın idaresindeki motosiklet ile çarpışması şeklinde meydana gelen ve katılan ...'ın geçici hekim raporuna göre hayati tehlike geçirecek ve basit tıbbi müdahale ile iyileşemeyecek şekilde yaralandığı olayda,
Kaza tespit tutanağı, keşfe binaen tanzim edilen 14/01/2015 tarihli bilirkişi raporu ile Adli Tıp Kurumu ... Trafik İhtisas Dairesi tarafından tanzim edilen 30/11/2015 tarihli raporda: sanığın idaresindeki otomobil ile seyir halindeyken ışık ihlali yapması ile ilk geçiş hakkını katılana vermemesi sebebiyle asli kusurlu olduğu belirtildiği, hükme esas alınan bu raporların oluş ve dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmakla, yapılan incelemede;
1.Katılan ...'ın yaralanmasına ilişkin olarak 14/08/2014 tarihli ... ... Devlet Hastanesinden alınan geçici hekim raporunda ''Hayati tehlike vardır, basit tıbbi müdahale ile giderilemez, kati hekim raporunun beyin cerrahisi tarafından verilmelidir.'' ibarelerinin yazılı olmasına rağmen dosya içerisinde katılan ... Başarın'a ait kati hekim raporunun olmadığı anlaşılmakla, katılan ...'a ait tüm tıbbi bilgi ve evraklar temin edilerek kati hekim raporu aldırıldıktan sonra sanığın hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerekir iken, katılanın yaralanmasının niteliği net olarak belirlenmeden yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi,
2.Kırmızı ışık ihlali yaparak kazaya sebebiyet veren sanığın eylemini bilinçli taksir ile gerçekleştirdiği ve cezasında 5237 sayılı TCK'nın 22/3. maddesi uyarınca artırım yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,
Kabule göre de;
3.Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 05.03.2020 tarihli ve 2018/12-399 Esas-2020/154 Karar sayılı ilamında da vurgulandığı üzere, taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde TCK'nın 61/1. maddesinin (g) bendinde yer alan "failin güttüğü amaç ve saiki" gerekçesine ve (b) bendinde yer alan ''suçun işlenmesinde kullanılan araçlar '' gerekçesine dayanılamayacağının gözetilmemesi,
4.Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 23/01/2018 tarih, 2017/463 Esas, 2018/20 Karar sayılı ve 23/01/2018 tarih, 2015/962 Esas, 2018/16 Karar sayılı ilamlarında vurgulandığı üzere, sanık hakkında hükmolunan adli para cezasının ödenmemesi halinin infaz aşamasında değerlendirilmesi gerektiği dikkate alındığında, 5237 sayılı TCK'nın 52/4. maddesi ile birlikte TCK'nın 50/6. maddesinin uygulanması,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, aynı Kanunun 326/son maddesi uyarınca sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 07/12/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.