16. Hukuk Dairesi 2012/6090 E. , 2012/8646 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında 398 ada 1 parsel sayılı 19.431,44 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ... adına tespit edilmiştir. Davacı ... taşınmazın muris ..."nin tapulu yeri olduğu, taksim yapılmadığı gerekçeleriyle muris ... mirasçıları adına tescil edilmesi istemiyle dava açmıştır. Aynı gerekçelerle ... ve arkadaşları davaya müdahil olmuşlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, çekişmeli taşınmazın 14.05.2012 tarihli fen bilirkişisi raporunda (A) harfi ile gösterilen 2168,69 metrekarelik bölüm ile (B) harfi ile gösterilen 2161,22 metrekarelik bölüm ve (D) harfi ile gösterilen bölümden (EF2) harflerile gösterilen bölüm çıkarıldıktan sonra kalan 4532,58 metrekarelik bölümün davalı adına, (E ve EF2) harfleri ile gösterilen 1048,17 metrekarelik bölüm ile (A), (B), (D) ve (E) harfleri ile gösterilen kısımlar ifraz edildikten sonra geriye kalan 9520,78 metrekarelik bölümlerin muris ... mirasçıları adına miras hisseleri oranında tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, taşınmazların muris ..."den kaldığı, davacıların dayanak tapu kaydı kapsamında olduğu; ancak tapu kaydının, tedavül görmemesi nedeniyle hüküm ifade etmediği, taşınmazın taksim edildiği, davalının babası ... tarafından bazı mirasçılardan kendilerine düşen bölümlerin satın alındığı ve 20 yıllık zilyetlik süresinin dolduğu kabul edilerek hüküm kurulmuştur. Çekişmeli taşınmazın muris ..."den kaldığı tarafların kabulü ile ihtilafsızdır. Taraflar arasındaki ihtilaf, murisin terekesinin usulünce taksim edilip edilmediğine ilişkindir. Mahkemece bu konuda yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmak için yeterli değildir. Doğru sonuca varılabilmesi için mahallinde yaşlı, tarafsız ve yöreyi iyi bilen şahıslar huzuru ile yeniden keşif icra edilmelidir. Keşif sırasında dinlenecek yerel bilirkişi, tarafların delil listelerinde isimleri yazılı tüm tanıklar ve dinlenmeyen tespit bilirkişileri ayrı ayrı dinlenilip, dinlenen şahıslardan, taşınmazın murisin ölümü sonrasında taksim edilip edilmediği, taksimin kimler arasında hangi tarihte yapıldığı, hangi mirasçıya taşınmazın neresinin bırakıldığı hususu tam olarak tespit edilmeli ve bu yerler fen bilirkişisi raporunda denetime olanak verecek şekilde göstertilmeli, ondan sonra bu bölümlerin davalının murisi ..."ya satılıp satılmadığı ve zilyetliğin devredilip devredilmediği hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalıdır. Davalı taraf taksim ve satış olgusuna dayandığına göre bu hususun davalı tarafça ispatlanması gerektiğinin, bir mirasçının ya da bayiinin taşınmazın belli bölümlerini kullanmasının taksime karine teşkil etmeyeceği gibi mirasçılık ilişkisi devam ettiği sürece zilyetliğin hukuki sonuç doğurmayacağı ve taksim kanıtlanamadığı takdirde iştirak halinde mülkiyette 3. şahsa pay temlikinin hukuki sonuç doğurmayacağının göz önünde budurulması gerekir. Yine taksim kanıtlanamadığı takdirde mirasçılar arasındaki pay temlikleri yöntemince araştırılıp incelenmelidir. Belirtilen şekilde araştırma ve inceleme yapılmadan yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 02.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.