Esas No: 2012/7540
Karar No: 2012/8369
Karar Tarihi: 30.10.2012
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2012/7540 Esas 2012/8369 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KADASTRO
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında Payamlı Köyü çalışma alanında bulunan 180 ada 48 parsel sayılı 727282,83 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz hali arazi vasfıyla Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı, kendisine ait 180 ada 72 parsel sayılı taşınmazının bir bölümünün Hazine adına tespit edilen taşınmaz içerisinde kaldığı iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, çekişmeli taşınmazın, hükme esas alınan fen bilirkişi raporunda A1ve A2 harfleri ile gösterilen bölümlerinin davacı adına, kalan kısmın ise tespit gibi Hazine adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Keşifte dinlenen mahalli bilirkişilerin beyanlarının taşınmazın hangi bölümüne ilişkin olduğu, keşif tutanağından anlaşılamadığı gibi, fen bilirkişi raporunda da açıklanmamış; yine fen bilirkişi raporuna ekli fotoğrafların taşınmazın hangi bölümüne ilişkin olduğu işaretlenmemiştir. Diğer taraftan gayrimenkulün aynına ilişkin davalarda bilirkişi ve tanıkların taşınmaz başında dinlenmeleri zorunlu bulunduğu halde, tespit bilirkişilerinin tamamı taşınmazın başında dinlenilmediği gibi, hükme esas alınan ziraatçi bilirkişi raporunun dava dışı 180 ada 72 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki gözleme dayalı olduğu anlaşılmaktadır. Bu şekilde yetersiz inceleme ile hüküm verilemez. O halde doğru sonuca varılabilmesi için, çekişmeli 180 ada 48 parsel sayılı taşınmazın tamamını komşuları ile birlikte gösterir haritası getirtilip dosya arasına konulduktan sonra, mahallinde elverdiğince yaşlı, tarafsız ve yöreyi iyi bilen şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, tespit bilirkişileri ve tarafların delil listelerinde isimleri yazılı tanıklar hazır olduğu halde yeniden keşif yapılmalı, davacıdan dava konusu ettiği yeri açıkca göstermesi istenilmeli, bu bölümün öncesinin ne olduğu, kim tarafından, ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı hususlarında bilirkişi ve tanıklardan ayrıntılı bilgi alınmalı, tanık ve bilirkişi beyanları komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, ziraatçi bilirkişiden bu bölüme ilişkin gözlemini, taşınmazın niteliğini, taşınmazdaki ağaçların yaşını, adedini, konumunu, dava konusu edilen yerde ağaçlar dışında kalan bölümün niteliğinin ne olduğunu içerir ayrıntılı rapor alınmalı, dava konusu yerin farklı yön ve açılardan fotoğrafları çektirilerek, dava konusu bölümler fotoğraflarda işaretlettirilmeli ve bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu hususların göz ardı edilmesi isabetsiz olduğu gibi, dava, taşınmazın dava dışı taşınmazla birlikte 10000 metrekare olacak şekilde bir bölümüne açıldığı halde mahkemece talep aşılarak karar verilmesi de isabetsizdir. Kabule göre de, davacı lehine karar verilen (A1) ve (A2) harfleri ile gösterilen bölümlerin yüzölçümleri toplamı 19399,79 metrekare olarak gösterilmiş ise de, gerçekte, bu rakamların toplamı 20517,38 metrekare yüzölçümünde bulunduğu anlaşılmakta olup infaz sırasında kuşku yaratacak şekilde hüküm kurulması da doğru değildir. Temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 30.10.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.