Esas No: 2011/7511
Karar No: 2012/8291
Karar Tarihi: 18.10.2012
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2011/7511 Esas 2012/8291 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Davacı tarafça genel kadastro ile oluşan tapu kaydının iptali ve tescil istemi ile tapu kaydına dayanılarak açılan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Kadastro sırasında Kolukısa Mahallesi çalışma alanında kalan temyize konu 223 ada 6, 225 ada 4 ve 7 parsel sayılı 206.300, 53.800 ve 70.400, metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, tapu kaydı nedeni ile sırası ile davalılar ... ile ..., ... ve dava dışı ... adlarına, 225 ada 66 parsel sayılı 75.700 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise 225 ada 7 parsel sayılı taşınmaza uygulanan tapu kaydının miktar fazlası olarak davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacılar ... ve müşterekleri, kendilerine ait 225 ada 3 sayılı parselin yüzölçümünün dayanakları tapu kayıt miktarından eksik tespit edildiğini ileri sürerek eksikliğin komşu parsellerden tamamlanması istemi ile tapu iptali ve tescil davası açmışlardır. Mahkemece, yapılan yargılama sonunda davalılar ... ve ... aleyhine açılan davanın açılmamış sayılmasına; 225 ada 7 parsel sayılı taşınmaz maliki aleyhine ve yola giren kısma ilişkin olarak açılmış bir dava bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına, davalı ... aleyhine açılmış davanın tefrikine, davalı Hazine aleyhine açılan davanın kabulü ile, 225 ada 66 parsel sayılı taşınmazın 09/11/2010 tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide (C) harfi ile gösterilen 6.989 metrekarelik kısmının tapu kaydının iptaline ve davacılara ait 225 ada 3 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına eklenmek suretiyle davacılar adına eşit paylarla tesciline karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Davacılar vekilinin temyizi dava konusu 225 ada 4 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki davanın tefrikine yönelik karara ilişkindir. Ne var ki HMK"nun 168. maddesine göre ayırma kararının ancak esas hükümle birlikte temyizi mümkün olup, henüz bu taşınmaz hakkında nihai olarak verilmiş bir hüküm bulunmadığına göre mahkemenin tefrik kararının temyizi mümkün olmadığından temyiz inceleme isteğinin REDDİNE,
2- Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararda yazılı gerektirici nedenlere ve 225 ada 7 sayılı parsel yönünden temyiz edenin sıfatına göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddi ile 223 ada 6 ve 225 ada 7 parsel sayılı taşınmazlar yönünden usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,
3- Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararda yazılı gerektirici nedenlere ve yol olarak bırakılan yer yönünden dava dilekçesinde açıkça bir istek bulunmadığına göre davacılar vekilinin bu bölüme ilişkin hükme yönelik yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,
4- Davalı Hazine vekilinin 225 ada 66 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarına gelince; Mahkemece, davacı tarafın dayandığı tapu kaydının haritasının çekişmeli 66 sayılı parselin fen bilirkişisi tarafından düzenlenen rapor ve krokisinde (C) harfi ile gösterilen bölümünü kapsadığı gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmiş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Dayanılan kayıt ve belgelerin haritaya dayanması halinde kapsamının haritasına göre belirleneceği 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 20/A maddesindeki düzenlemede yer almaktadır. Hükme esas alınan teknik bilirkişiler Zeynel Kaya ve İlhami Uçmak tarafından düzenlenen 09.11.2010 tarihli rapor ve eki haritasında tapu kaydının eki olan krokinin uygulandığı belirtilmiş ise de hangi sınırlar esas alınarak haritaların çakıştırıldığı açıklanmadığı gibi tapu kaydının geldisini oluşturan 16.12.1952 tarih ve 26 sıra numaralı kök tapu kaydından ifrazen oluşan tüm tapu kayıtlarının haritaları birlikte uygulanmak sureti ile sağlıklı bir uygulama da yapılmamıştır. Doğru bir sonuca varılabilmesi için; öncelikle kök tapu kaydından ifrazen oluşan tapu kayıtları ile haritaları dosyaya getirtilmeli, dosya tamamlandıktan sonra taşınmazın bulunduğu yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız, yerel bilirkişi, tespit bilirkişileri ve aynı yönteme göre belirlenecek taraf tanıkları huzuru ile dava konusu taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalıdır. Keşifte, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 20. maddesi hükmü uyarınca dayanılan tapu kayıtlarının ifraz görmeleri ve ifrazın haritaya dayanması halinde kök kaydın ve ifraz yoluyla oluşan müfrez tapu kayıtlarının kapsamları haritasına göre belirlenmeli, davacı tapu kaydının kuzey ve güney hududu parsel yolu okuduğundan tapu kaydının tesis tarihinde mevcut olan ve halen mevcut olup sabit sınır oluşturan yol var ise belirlenmeli, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 20. maddesi hükmü uyarınca bu belirleme yapılırken kadastro paftasının ölçeği ile varsa kök tapu kayıtlarının ve ifraz haritalarının ölçekleri eşitlenerek çakıştırılmak suretiyle yerel bilirkişi yardımı uzman bilirkişi eliyle yerine uygulanmalı, uygulamada haritalarda tarif edilen belli poligon ve röper noktalar ile arz üzerindeki doğal ya da yapay sınır yerlerinden varsa değişmez nitelikte sınır yeri sayılabilecek olan sınırlardan yararlanılmalı, tapu kaydında okunan sınırlar uzman bilirkişiye düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaret ettirilmeli, keşfi işlemeye elverişli ayrıntılı rapor düzenlemesi istenilmeli, tapu kayıtlarının kapsamı kesin olarak belirlenmeli, bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek ve temyize konu hükümle kesinleşen durumlar da göz önünde bulundurularak sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, bu hususlar gözardı edilerek eksik inceleme ve araştırma ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 18.10.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.