Esas No: 2012/8241
Karar No: 2012/10015
Karar Tarihi: 12.09.2012
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/8241 Esas 2012/10015 Karar Sayılı İlamı
- GEÇIT HAKKI
- TARAF TEŞKILI VE FEDAKARLIĞIN DENKLEŞTIRILMESI
- DAHILI DAVALILARA SAVUNMA HAKKI VERILMEMESI
- GENEL YOLLARLA BAĞLANTI KURULMASI
- EKSIK İNCELEME
- TÜRK MEDENİ KANUNU (4721) Madde 748
- TÜRK MEDENİ KANUNU (4721) Madde 747
"İçtihat Metni"
ÖZET: GEÇİT HAKKI VERİLMESİNE İLİŞKİN DAVALARDA, LEH VE ALEYHİNE GEÇİT İSTENEN TAŞINMAZ MALİKLERİNİN TAMAMININ DAVADA YER ALMASI ZORUNLUDUR. MAHKEMECE HÜKME ESAS ALINAN KEŞİFTEN SONRAKİ BİR TARİHTE, DAHİLİ DAVA DİLEKÇESİ VERİLMİŞ, DAHİLİ DAVALILARA SAVUNMA HAKKI VERİLMEDEN YAPILAN KEŞFE DAYALI OLARAK OLUŞTURULAN BİLİRKİŞİ RAPOR VE KROKİSİNE GÖRE HÜKÜM KURULMUŞTUR. DAHİLİ DAVALILARA SAVUNMA HAKKI VERİLMESİ İÇİN TAŞINMAZIN BAŞINDA YENİDEN KEŞİF YAPILMALIDIR.
MAHKEMECE KURULAN GEÇİDİN, DAVALILARIN TAŞINMAZLARINDAN GEÇİRİLDİKTEN SONRA ULAŞIMI KESİNTİSİZ OLARAK SAĞLAYABİLECEK GENEL BİR KADASTRAL YOLA BAĞLANIP BAĞLANMADIĞI DENETLENEMEMEKTEDİR. GEREKİRSE YENİ PAFTA SURETLERİ GETİRTİLEREK KADASTRAL YOLLAR PAFTA ÜZERİNDE İŞARETLENMELİ, UMUMUN KULLANDIĞI KÖY VE KASABALARA KADAR GİDEN YOLLARLA BAĞLANTI KURULDUĞU HUSUSU HER TÜRLÜ ŞÜPHEDEN UZAK BİR BİÇİMDE SAPTANMALI, BU HUSUSTA GEREKİRSE BİLİRKİŞİDEN EK RAPOR ALINARAK KARAR VERİLMELİDİR.
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 24.05.2006 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 11.10.2011 günlü hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Cavit ile dahili davalı Bekir tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
Dava, Türk Medeni Kanunu’nun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Bir kısım davalılar ile dahili davalı Bekir davanın reddini savunmuş, diğer davalı ve dahili davalılar cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup; hükmü davalılardan Cavit ile dahili davalı Bekir temyiz etmiştir.
Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Türk Medeni Kanunu’nun 747/2. maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakarlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazların kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi olanaklı değil ise bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilecekse, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Saptanacak bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin saptanmasından sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanunu’nun 748/3. maddesi uyarınca tapu siciline kaydı da gereklidir.
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
Somut uyuşmazlıkta, davacı Halil maliki bulunduğu 4 ve 27 parsel sayılı taşınmazları lehine davalıların maliki olduğu 29 ve 32 parsel sayılı taşınmazlar üzerinden geçit hakkı kurulmasını istemiştir. 01.03.2007 havale tarihli dahili dava dilekçesi ile de 28 ve 31 parsel sayılı taşınmazların maliki dahili davalılar murisi Akile mirasçılarını davaya dahil etmiştir.
Mahkemece, davacıya ait 27 parsel sayılı taşınmaz lehine, davalıların maliki olduğu 29 ve 32 parsel sayılı taşınmazlar ile dahili davalıların murisi Akile’nin maliki bulunduğu 28 ve 31 parsel sayılı taşınmazların ortak sınırından olmak üzere krokide A+B+C+D harfleri ile gösterilen kısımdan geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi rapor ve krokisi 08.01.2007 havale tarihli olup buna ilişkin keşif 19.10.2006 tarihinde yapılmıştır. Dahili dava dilekçesi ise 01.03.2007 tarihinde yani keşiften sonraki bir tarihte verilmiştir. Kısacası dahili davalılara savunma hakkı verilmeden yapılan keşfe dayalı olarak oluşturulan bilirkişi rapor ve krokisine göre hüküm kurulmuştur. Bu durumda dahili davalılara savunma hakkı verilmesi için taşınmazın başında yeniden keşif yapılmalıdır.
Diğer yandan, dosya içerisindeki bilirkişi rapor ve krokilerinin incelenmesi sonucunda mahkemece kurulan geçidin davalıların taşımazlarından geçirildikten sonra ulaşımı kesintisiz olarak sağlayabilecek genel bir kadastral yola bağlanıp bağlanmadığı denetlenememektedir. Mahkemece, gerekirse yeni pafta suretleri getirtilerek kadastral yollar pafta üzerinde işaretlenmeli, umumun kullandığı köy veya kasabalara kadar giden yollarla bağlantı kurulduğu hususu her türlü şüpheden uzak bir biçimde saptanmalı, bu hususta gerekirse bilirkişiden ek rapor alınmalıdır. Mahkemece, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de; Dairemizin yukarıda belirtilen ilkelerine aykırı biçimde davacı yararına vekalet ücreti takdir edilmiş olması yerinde değildir.
S o n u ç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Cavit ile dahili davalı Bekir’in temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün (BOZULMASINA), peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine 12.09.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.