Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2012/6-1461 Esas 2013/87 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2012/6-1461
Karar No: 2013/87

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2012/6-1461 Esas 2013/87 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2012/6-1461 E.  ,  2013/87 K.
  • KUŞKUDAN SANIK YARARLANIR İLKESİ
  • YAĞMA, KONUT DOKUNULMAZLIĞINI İHLAL, KİŞİYİ HÜRRİYETİNDEN YOKSUN KILMA, RESMİ BELGEDE SAHTECİLİK VE 6136 SAYILI KANUNA AYKIRILIK SUÇLARI
  • CEZA MUHAKEMESİ KANUNU (CMK) (5271) Madde 230
  • CEZA MUHAKEMESİ KANUNU (CMK) (5271) Madde 34
  • CEZA MUHAKEMESİ KANUNU (CMK) (5271) Madde 223

"İçtihat Metni"

Yağma, konut dokunulmazlığını ihlal, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, resmi belgede sahtecilik ve 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçlarından sanıklar B. Şafak, B. Şafak ve Ş. Şafak’ın beraatlerine ilişkin, Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 05.02.2009 gün ve 322-4 sayılı hükmün Cumhuriyet savcısı ve katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 19.06.2012 gün ve 8107-12669 sayı ile;" "Katılan 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan doğrudan zarar görmediğinden bu suçtan kurulan hükme yönelik vekilinin vaki temyiz isteminin 1412 sayılı CMUK’nun 317. maddesi uyarınca reddine, yağma, konut dokunulmazlığını ihlal, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, resmi belgede sahtecilik suçlarından kurulan beraat hükümlerinin ise onanmasına" karar verilmiştir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 28.08.2012 gün ve 222457 sayı ile;

“...Mahkemece, ‘…tanıkların birbiriyle çelişkili beyanları dikkate alınarak mahkememizce bu olay hayatın olağan akışına uygun bulunmamıştır….’ ve yine ‘tanık A. O. Çevik’in beyanının çelişkili olduğundan bahisle” beraat kararı verilmiştir. Oysa CMK"nun 223/2. maddesi kapsamında beraat kararı verilmesi halinde, bu karara dayanak olgular gösterilmelidir. Mahkemece belirtilen gerekçe, CMK"nun 223/2. maddesinde belirtilen dayanak noktalarını karşılamamıştır. Yine CMK"nun 34/1 ve 230/1-b. maddeleri gözetildiğinde, gerekçeli kararda, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, özellikle reddedilen delillerin belirtilmesi de gerekmektedir. Bu anlamda, birçok tanığın birbiriyle uyumlu beyanına karşın salt hayatın olağan akışına uygun olmadığı şeklindeki gerekçe, CMK"nun 230/2. maddesi uyarınca yeterli değildir. Zira mahkemece yapılan değerlendirmelerde, tanıkların beyanlarının birbiriyle çelişkili olduğu her ne kadar belirtilmiş ise de, katılanla aralarında akrabalık bağı bulunmayan tanıkların hepsinin ortak beyanları, en azından olayın ortaya çıkış şekli anlatımındadır. Sanık B. Şafak’ın, suç tarihinde olay yerinde olmadıklarına dair beyan karşısında birbiriyle tesadüfen karşılaşan tanık A.O.Ç., H.Ş. ve F.S.’nin, 4. bir kişi ile beraber sanıkları olay tarihinde bir arada gördüklerine dair beyanları karşılaştırılmamış, kovuşturma bu yönüyle eksik kalmıştır.

Yine tanık H.S.’nin, olaydan iki sene sonra alınan beyanında, gece yarısı sanıklar ve kim olduğunu bilmediği 4. bir kişinin katılanın evinden koşarak uzaklaştığını beyan etmesi,

Tanık güvenlik görevlisi İ.B., katılanın kolunda ip bağlama izleri gördüğünü söylemesi ile evin arandığına işaret eden bulgulara dikkat çekmesi,

Yine, tanıklar İ.K., S.S., Z.S. ve N.S.’nin, senede ilişkin beyanlarının aynı olması, tanıkların beyanları arasında çelişki olduğuna dair gerekçeyi yetersiz kılmaktadır.

Sonuç itibariyle; mahkemece, sadece hayatın olağan akışı ve tanıkların çelişkili beyanları gerekçeleriyle sanıklar hakkında beraat kararı verilmiştir. Oysa, sanıkların olay tarihinde katılanın evinde bulunduklarına işaret eden tüm tanık beyanları, olay gecesi sanıkların evden koşarak uzaklaşmalarına işaret eden tanık beyanları, katılanın bağlandığına dair belge ve beyanlar, evde bir şeyler arandığı izlenimini gösteren kamu görevlisi beyanı ile  katılanın sırt ve bel bölgesindeki yanıklara işaret eden 09.10.2006 tarihli doktor raporu gözetildiğinde, tanıkların çelişkili olduğu belirtilen beyanlarının sanıklardan şüpheye yer bırakmayacak şekilde sorulmaması, özellikle sanık Berna Şafak’ın olay yerinde olmadığına dair beyanları ile birbiriyle örtüşen tanık beyanları karşısında bu çelişkinin giderilmemesi, soruşturma ve kovuşturmanın eksik olduğunu göstermektedir. Birbiriyle karşılaştırılmayan tanık ve sanık beyanları için, hayatın olağan akışına uygun olmama gerekçesi, Dosya kapsamına uygun olmayıp, karar, özellikle CMK"nun 34/1 ve 230/1-b maddesi yönüyle eksik inceme nedeniyle bozulmalıdır" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak, Özel Daire onama kararının kaldırılıp, yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

  CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 6. Ceza Dairesince 12.10.2012 gün ve 16966-18239 sayı ile, itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

İtirazın kapsamına göre inceleme, sanıklar hakkında yağma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve konut dokunulmazlığını bozma suçlarından kurulan beraat hükümleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.

Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; eksik araştırma ve yetersiz gerekçe ile hüküm kurulup kurulmadığının belirlenmesine ilişkindir.

İncelenen dosya içeriğinden;

Olay tutanağına göre; 09.10.2006 tarihinde saat 08.05 sıralarında 152 Evler Mahallesi, Yücel Sokak, No:4 adresinde bir şahsın zor durumunda olduğunun ihbar edilmesi üzerine 4875 kodlu ekipte görevli polis memurları tanıklar N.Tural ve Ö. Gümüş’ün olay yerine gittikleri, polis memurlarının evin önünde tanık A.O. Çevik ile karşılaştıkları, tanığın evin içinde bir şahsın yardım istediğini söylediği, kapıların açık olduğunun görülmesi üzerine tanık ile birlikte içeri girdikleri, katılanı yatak odasında yerde, elleri ve ayakları aynı iple elleri arkada olacak şekilde ayaklarına bağlı, yine ağzı ve gözleri karışık renkli bayan tülbenti ile bağlı şekilde buldukları,

Olay yeri inceleme raporuna göre; evin bahçe demir kapısı, daire giriş kapısı ve yatak odası kapısının dış yüzeylerinde ve yatak odasında bulunan EXN ve ÇİÇEKLİ yazan poşetler üzerinde toplam 18 adet parmak izi tespit edildiği, başkaca herhangi bir delil veya bulguya rastlanılmadığı,

Parmak izi mukayese raporuna göre; tespit edilen 9 adet parmak izinin tetkik ve mukayeseye elverişli olmadığı, yatak odası kapısı dış yüzeyi ve EXN ile ÇİÇEKLİ yazan poşetler üzerinde tespit edilen 4 adet parmak izinin katılanın öz oğlu H. Kayaokay’a ait olduğu, mukayese elverişli diğer 5 adet izin ise sanıklara ait olmadığı,

Katılan hakkında düzenlenen 09.10.2006 gün ve 15609 sayılı adli rapora göre;  katılanın sırt ve bel bölgesinde geniş alanda çizgisel görünümde kırmızı-mor renkte ekimozlar, sacrum (kuyruk sokumu) ve kalça üst kısımlarda dairesel görünümde vazikül oluşturmuş yanık izleri olduğunun belirlendiği,

Sanıkların olaydan önce 19.09.2006 tarihinde Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat ederek katılanın kendilerine zorla senet imzalattığını ve B."in kızı F. E. İyidoğan’a cebir ve tehdit kullanarak cinsel istismarda bulunduğunu belirterek şikayetçi oldukları, bu şikayet ile ilgili soruşturma evrakı örneklerinin dosya içerisinde olduğu ve soruşturmanın halen devam ettiği,

Anlaşılmaktadır.

Katılan İ. H. Kayaokay aşamalarda özetle; zengin bir insan olduğunu, B."i görerek sevdiğini, birlikte yaşamaya başladıklarını, ona iyi bir hayat sunduğunu, ancak parası azalınca ve erkekliği zayıflayınca B."in kendisinden ayrılmak istediğini, bunun üzerine de B."i yanında tutmak için ondan senet istediğini, B."e birlikte oldukları süre içinde bir çok kez para verdiğini, olay günü akşamı huzurda bulunmayan bir şahsın evine gelerek sanıklara yönelik icra takiplerini durdurmasını, B. ile barışmasını, bunun karşılığında da B."in kendisine 150 milyar lira para vereceğini, ayrıca B."nin de bizzat konuşmaya geleceğini söylediğini, bir müddet Berrin"i beklediğini gelen olmayınca saat 22.00 sıralarında uyuduğunu, 00.30 sıralarında uyandığını, B."ya "gelin bekliyorum" diye mesaj yazdığını, tekrar uykuya daldığını, uyumakta iken aniden birisi alnına tabanca dayayınca gözlerini açtığını, yatak odasının kapısında B.; kardeşi B. ve babası Ş."yi gördüğünü, alına tabanca dayayan adamın yüzünü ise yan yattığı için göremediğini, sanıklarca gözlerinin, ağzının, el ve ayaklarının  bağlandığını, sanıkların uzun sure B. Şafak"ın kızına ait ve bu kızın birlikte olduğu erkeklerin yazılı olduğu günlükle ilgili olarak  "günlüğün yerini söyle seni öldürürüz" diyerek kendisini tehdit ettiklerini, konuşmalarından pantolonun cebinden o gün çekmiş olduğu 600 Lira,  2.500 Dolar ve 1030 Avro parasını aldıklarını anladığını, sanıklara günlüğü karakola verdiğini söylediğini, ancak inandıramadığını, sabah ezanı okunurken kalçasında sigara söndürüp sırtına sert bir cisimle vurarak işkence yaptıklarını, daha sonra da "elimizde kalacak" diyerek bırakıp çekip gittiklerini, sabah komşusu A. Osman"ın daire sokak kapısını açık görünce zile bastığını, cevap alamayınca şüphelenerek eve girdiğini ve kendisini gördüğünü, hemen durumu polise bildirdiğini, polislerin kendisini elleri, ayakları ve gözleri bağlı vaziyette bulduklarını anlatmış,

Tanık A. O. Çevik özetle; 08.10.2006 günü saat 21.00 sıralarında komşusu İ. H. Kayaokay"ın evinin önünden geçtiği sırada kapının önünde sanık B"yi yanında babası Ş., kız kardeşi B. ve tanımadığı uzun boylu erkek bir şahıs ile birlikte gördüğünü, B"nin kendisini görünce duraksadığını, bir süre sohbet ettiklerini, daha sonra kendi evine doğru devam ettiğini,  ertesi gün yani 09.10.2006 günü saat 08.00 sıralarında elektrik faturası yatırmak için evinden çıktığını, yine İ. Halit"in evinin önünden geçerken  dış kapının açık olduğunu fark ettiğini, 3-5 defa zile bastığını ancak cevap veren olmadığını, bunun üzerine endişe edip eve girdiğini, İ. Halit"i yatak odasında, yerde, eli, kolu ve ağzı bağlı şekilde bulduğunu, hemen polisi aradığını, herhangi bir delilin kaybolmaması amacı ile müştekiyi çözme girişiminde bulunmadığını, polisler gelince onlarla beraber katılanı çözdüklerini,

Tanık H. Şentürk özetle; İ. H. Kayaokay’ın komşusu olduğunu, 08.10.2006 günü saat 22.45 sıralarında bakkaldan alışveriş yapıp evine döndüğü sırada yolda A. O. Çevik ile karşılaştığını, A. Osman ile birlikte İ. H. Kayaokay’ın evinin önünden geçerken, kapıda sanıkları katılanın evine girerken gördüklerini, sanıkları gördüğü günün olayın olduğu gün olup olmadığını bilmediğini,

Tanık F. Satı özetle; İ. H. Kayaokay’ın evi ile kendi evinin karşı karşıya olduğunu, olayın olduğu günün öncesi akşam saat 23:00 sıralarında evinin penceresinden dışarıya baktığında sanıkları ve tanımadığı 4. bir şahsı İ. Halit"in evine girerken gördüğünü, hatta o sırada kendi evine gitmekte olan komşusu A. O. ile sanık B. "in  bir süre sohbet ettiklerini,  diğer bir komşusu H. Şentürk"ün de onların yanından geçtiğini,

Tanık H. Satı özetle; İ. H. Kayaokay"ın kapı komşusu olduğunu, 4 senedir kendisini tanıdığını, sanık B."nin İ. Halit"in eşi olduğunu, B. ve diğer sanıkların İ. Halit ile birlikte aynı evde yaşadıklarını, ancak bir süredir İ. Halit"in tek kaldığını,  bir ramazan günü saat 04.00 -04.30 civarında sahur için kalktığında sesler duyması üzerine dışarıya baktığını, B. Şafak, B. Şafak ve babaları Ş. ile yanlarında tanımadığı bir erkek şahıs ile birlikte koşarak evden uzaklaştıklarını gördüğünü, aynı sabah müdahilin evine polis memurları geldiğini ve olayın olduğunu öğrendiğini,

Tanık Ö. Gümüş özetle; polis memuru olduğunu, ihbar üzerine diğer polis memuru arkadaşı N. Tural ile birlikte katılanın evine geldiklerini,  kapının önünde daha sonradan isminin A. Osman olduğunu öğrendikleri bir şahsın durduğunu gördüklerini, eve girdiklerinde katılanı yatak odasında yerde elleri, ayakları ve ağzı bağlı şekilde bulduklarını, katılanı çözdüklerini, kapıda duran şahsın polisi beklediği için katılana müdahale etmediğini söylediğini, katılanın kendilerine eşinin ve yanındaki şahısların kendisini bağladığını söylediğini, durumla ilgili tutanak tutup merkeze haber vererek ilgili kısım ekibinin gelmesini sağladıklarını,

Tanık İ. Boğaz özetle; polis memuru olduğunu, bir şahsın ellerinin bağlandığı ve zorla tutulduğu ihbarı üzerine olay yerine gittiklerini, olay yerine vardıklarında evde kendilerinden önce olay yerine intikal eden resmi ekiplerin olduğunu gördüklerini, müdahil ile konuştuklarında müdahilin kendilerine birlikte yaşadığı eşi ile onun kardeşi ve babası tarafından ellerinin bağlandığını, bir defterin arandığını ve zorla tutulduğunu söylediğini, evi kontrol ettiklerinde yatak odasının bir şey arandığı izlenimini verecek biçimde dağınık olduğu, ancak evin diğer odalarında bir dağınıklığın olmadığını,  müdahilin sanıkların kendisini kameraya aldıklarını söylediğini, odada bir kamera bulduklarını, müdahilin bu kez sanıkların kamerayı çalıştıramadıklarını söylediği,  çevrede yaptıkları araştırmada  müdahilin belirttiği şahısların orada olmadıklarını, hatta müdahilin oğlunun üst katta oturduğunu öğrendiklerini, müdahilin beyanı doğrultusunda vücudunu kontrol ettiklerinde herhangi bir sigara yanığına rastlamadığını, ancak müdahilin kolunda bağlama izlerini gördüklerini,

Tanık O. Şahin özetle; olay tarihinde sabah saatlerinde resmi ekipler tarafından bir şahsın elleri kolları bağlı olarak gasp edildiği iddiası üzerine diğer tanık İsmail Boğaz ile birlikte olay yerine gittiğini, olay yerine vardıklarında müştekinin ellerinin çözülmüş olduğunu, müştekinin sürekli sanıkların ellerini bağladıklarını ve kendisini gasp ettiklerini söylediğini, müştekinin yalan söyleme ihtimaline binaen kendisi ile konuştuklarında müşteki ile aralarında tartışma çıktığını, yaptıkları araştırmada iki katlı olan müştekinin evinde ışıkların yandığı hatta oğlunun üst katta olduğunu öğrendiklerini, müştekinin olay yerinden ayrılırken kendisi hakkında da değerli bir saatini aldığı yönünde şikâyetçi olduğunu,

Tanık O. Beyan özetle; İ. H. Kayaokay"ı tanımadığını, Ş. Şafak, B. Şafak ve B. Şafak"ı ise tanıdığını, Ş.Şafak"ın çok eskiden beri arkadaşı olduğunu,  ramazan ayında 07.10.2006 günü  Ş"yi iftara davet ettiğini, 08.10.2006 günü akşam üzeri sanık Ş"nin, eşi ve diğer sanık olan kızları ile birlikte evine geldiğini, o gece evinde kaldıklarını, ertesi gün de öğlen saatlerinde Akçakoca"ya gideceklerini söyleyerek  ayrıldıklarını,

Tanık F. Beyan özetle; olayın oluşuna dair görgüye dayalı herhangi bir bilgisinin olmadığını, 2006 yılı Ekim ayında eşinin eski iş arkadaşı olan sanık Ş Şafak"ın, eşi Ş., kızları B. ve B. ile birlikte kendilerine iftara geldiklerini, o gece misafir olarak kaldıklarını, ertesi gün öğlen saatlerinde Akçakoca’daki evlerine gittiklerini, bir kaç gün sonra ev telefonlarını arayan erkek bir şahsın eşi O. Beyan"ı sorduğunu, evi olduğunu söyleyince "Benim yuvamı yıkıyorsunuz. Nasıl ifade veriyorsunuz, çocuklarınızı kaçırıp, öldüreceğim, öleceksiniz" diye sözler sarf ettiğini, sanıkların geldiği günü net hatırlamadığını, tahminen ramazan ayının 10"nu olduğunu belirtmişlerdir.

Sanık B Şafak özetle; katılan İsmet H Kayaokay ile 2000 yılından bu yana birlikte yaşadıklarını, 2006 yılı Temmuz ayı sonlarında ise ayrıldıklarını, katılanın ilk evliliğinden olan kızına tecavüz ettiğini öğrenince ondan ayrılmak istediğini, katılanın buna engel olmak için kendisine zorla senet imzalattığını, tecavüz  ve zorla senet imzalatma olayını savcılığa şikayet ettiğini, katılanın bu şikayetten sonra intikam almak için önce silah zoru ile imzalattığı senetleri icra takibine koyduğunu daha sonra da davaya konu bu olayı uydurduğunu, iki buçuk aydır katılanın kaldığı eve uğramadığını, Bursa"ya da sadece şikâyet dilekçesi verdiği gün gelip gittiğini, olay günü annesi, babası kız kardeşi ve kızı ile birlikte Adapazarı"nda oturan babasının arkadaşı olan O. Beyan’ın evinde olduğunu, 08.10.2006 günü saat 18.00 sıralarında  oraya gidip ertesi gün akşam üstü kendi evlerine döndüklerini, buna dair O.Beyan"ın ifadesinin alınabileceğini, katılanın intikam almak için kendilerine iftirada bulunduğunu, iddia edildiği şekilde müştekinin evine giderek, diğer sanıklarla birlikte ellerini ayaklarını bağlayıp silahla tehdit edip parasını gasp etmediğini,

Sanık B. Şafak özetle; ablası B. Şafak ile katılan  İ. H. Kayaokay"ın  2000 yılından bu yana Bursa"da karı koca gibi birlikte yaşadıklarını, 2006 yılı Temmuz ayı sonlarında ise ayrıldıklarını, İ. H. Kayaokay"ın B. kendisinden ayrılmak istediğinde silahla tehdit ederek zorla ona senet imzalattığını, bu arada ayrıca katılanın B."nın ilk eşinden olan E.Şafak"a üç yıldır tecavüz ettiğini öğrendiklerini, tüm bunlar üzerine ailece savcılığa müracaat ederek katılandan şikayetçi  olduklarını, katılanın şikayetten sonra kendilerine böyle bir iftira attığını, olay günü kendisi ve diğer sanıkların Adapazarı ilinde oturan O.Beyan"ın evinde olduklarını, geceyi orada geçirdiklerini, İ. H. Kayaokay"ın suçlamalarının tamamen asılsız ve iftiradan ibaret olduğunu, kesinlikle kabul etmediğini,

Sanık Ş. Şafak özetle;  öz kızı olan B. Şafak ile katılan İ.H. Kayaokay"ın 2000 yılından 2006 yılı Temmuz ayı sonuna kadar birlikte yaşadıklarını, İ. H."nin  torunu E. Şafak"a tecavüz ettiğini, bundan dolayı hakkında şikayetçi olduklarını, bununla ilgili soruşturmanın halen  sürdüğünü, İ. H"nin bu şikâyetten sonra intikam almak amacıyla kendilerine böyle bir iftirada bulunduğunu, olay günü kendisi, eşi ve diğer sanıklar olan kızları ile birlikte Adapazarı"nda oturan arkadaşı O. Beyan"ın evinde olduklarını, olay günü Bursa"ya kesinlikle gelmediklerini, silahının olmadığını, İ. Halit"in aşiret mensubu olduğunu, kızını sürekli baskı ve korku altında tuttuğunu, kızından, kendisinden  ve eşinden tehditle senetler aldığını, halen eşine ait 2 adet senedin icra takibinde olduğunu savunmuşlardır.

Ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan “in dubio pro reo” yani “kuşkudan sanık yararlanır” ilkesi uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesidir. Gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, bir suçun gerçekten işlenip işlenmediği veya işlenmiş ise gerçekleştirilme biçimi konusunda kuşku belirmesi halinde uygulanacağı gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Ceza mahkûmiyeti, yargılama sürecinde toplanan delillerin bir kısmına dayanılarak ve diğer bir kısmı göz ardı edilerek ulaşılan ihtimali kanaate değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, hiçbir şüphe ve başka türlü bir oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olmalıdır.

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

Sanıkların tüm aşamalarda ısrarlı ve tutarlı biçimde olay günü gecesi tanık O. Beyan"ın evinde olduklarını savunmaları, tanıklar O. Beyan ve F.Beyan"ın yeminli anlatımları ile bu savunmayı doğrulaması, olay yerinde sanıklara ait herhangi bir parmak izin bulunamaması, katılanın yerde bağlı olarak bulunduğu yatak odasının kapısının dış yüzeyinde ve yine bu odada bulunan EXN ile ÇİÇEKLİ yazan poşetler üzerinde tespit edilen 4 adet parmak izinin ise katılanın oğlu H. Kayaokay"a ait olduğunun tespit edilmesi, katılan ile sanıklar arasında olaydan önceye dayalı husumet bulunması, katılanın evinin dış kapısının açık bırakılmasının hayatın olağan akışına uygun olmaması, tanıkların olaydan önceki gece sanıkları olay yerinde gördükleri yönündeki beyanlarının, aşamalarda gerek kendi içlerinde, gerekse katılanın ve diğer tanıkların beyanları ile çelişmesi, evde yatak odası dışında herhangi bir dağınıklığın tespit edilmemiş olması, olay yerine giden kolluk görevlileri tanıklar İ. Boğaz ve O. Şahin"in katılanın tutum ve davranışlarının şüpheli olduğu yönündeki beyanları birlikte değerlendirildiğinde; sanıkların yüklenen suçları işlemediklerine ilişkin savunmalarının aksini gösteren, her türlü şüpheden uzak  ve kesin kanaat verecek nitelikte somut delil bulunmadığı, mahkemece gösterilen gerekçelerin yasal ve yeterli olup, dosya içeriğiyle de uyumlu olduğu anlaşıldığından sanıkların yüklenen suçlardan beraatlarına ilişkin yerel mahkeme hükmü ile bu hükmü onayan Özel Daire kararında isabetsizlik bulunmamaktadır.

Bu itibarla, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının reddine  karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan Genel Kurul Başkanı ve iki Genel Kurul Üyesi ise; "olay yerinde parmak izi bulunan katılanın oğlu H.Kayaokay"ın tanık olarak dinlenilmesi, katılanın ve sanıkların kullandıkları cep telefonlarının iletişim tespitlerinin ve hangi baz istasyonlarından sinyal aldıklarının araştırılıp, getirtilecek raporların incelenmesi,  katılanın olaydan önce para çekip çekmediğinin belirlenmesi, tanıkların ve katılanın beyanları arasındaki çelişkilerin giderilmeye çalışarak toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının belirlenmesi zorunlu olduğundan itirazın kabulüne karar verilmesi gerekir" düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.

SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

1- Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının REDDİNE,

2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına TEVDİİNE, 19.02.2013 günü yapılan birinci müzakerede kanuni çoğunluk sağlanamadığından, 05.03.2013 günü yapılan ikinci müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.

Hemen Ara