Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/454 Esas 2014/442 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2013/454
Karar No: 2014/442

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/454 Esas 2014/442 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2013/454 E.  ,  2014/442 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : KARŞIYAKA 4. Asliye Ceza
    Günü : 24.07.2009
    Sayısı : 281-577

    6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan sanık A.. D.."in aynı kanunun 13/3, 5237 sayılı TCK’nun 62, 52 ve 53. maddeleri uyarınca 1 yıl 3 ay hapis ve 420 Lira adli para cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına ilişkin, Karşıyaka 4. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 24.07.2009 gün ve 281-577 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 11.07.2012 gün ve 16320-24272 sayı ile;
    "Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin tahkikat neticelerine uygun olarak tecelli eden kanaat ve takdirine göre yerinde görülmeyen sair itirazların reddine, ancak:
    1- Adli para cezasına esas alınan 25 gün üzerinden TCK’nun 62. maddesi uyarınca 1/6 oranında indirim yapılırken 20 gün yerine 21 gün ve buna bağlı olarak da sonuç adli para cezasının 400 Lira yerine 420 Lira olarak fazla tayini,
    2- 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, 1. fıkranın (c) bendinde yazılı sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet hakkı ile vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan koşullu salıverilmeye, altsoyu dışında kalanlarla ilgili hak ve yetkilerden ise cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hiçbir ayrım yapılmaksızın koşullu salıvermeye kadar hak yoksunluğuna hükmolunması,
    Yasaya aykırı ise de, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, 6136 sayılı Yasanın 13/3, TCK’nun 62. maddeleri uyarınca belirlenen 21 günün 20 güne, sonuç 420 Lira adli para cezasının 400 Liraya indirilmesi ve hükümden 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölüm çıkarılarak yerine TCK’nun 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 1. fıkranın (c) bendinde yazılı sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet hakkından, vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan koşullu salıverme tarihine, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan ise 2. fıkra gereğince cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına" denilmek suretiyle hükmün düzeltilerek onanmasına" karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 06.03.2013 gün ve 27993 sayı ile;
    "...Karşıyaka 4. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 24.07.2009 tarih ve 281-577 sayılı kararı ile sanık hakkında 6136 sayılı Kanuna muhalefet etmeden eylemine uyan 6136 sayılı Kanunun 13/3, TCK"nun 62, 52/1-2-3, 53/1, 54, 63 maddeleri uyarınca 1 yıl 3 ay hapis ve 420 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına dair verilen kararda, sanık hakkında CMK"nun 231. maddesinin uygulanmama gerekçesi olan "sanığın sabıkalı olması", Dairenizin inceleme tarihi olan 11.07.2012 itibariyle 6352 sayılı Kanunun 2/2. maddesi yürürlükte olup, "Elektrik hırsızlığına ilişkin 5237 sayılı TCK"nun 142/1-f. maddesinin yürürlükten kaldırılıp 163 ve 168. maddelerinde 6352 sayılı Kanun ile değişiklik yapılması nedeniyle, sanığın daha önce elektrik hırsızlığı suçu nedeniyle açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen kararlara ilişkin uyarlama yargılaması yapılıp yapılmadığı ve sonucu araştırılarak sanık hakkında CMK"nun 231. maddesi hükmünün uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması" ve "Adli para cezasına esas alınan 25 gün üzerinden TCK"nun 62. maddesi uyarınca 1/6 oranında indirim yapılırken 20 gün yerine 21 gün ve buna bağlı olarak da sonuç adli para cezasının 400 Lira yerine 420 Lira olarak fazla tayini" nedenlerinden dolayı bozulmasına karar verilmesi gerekirken yazılı neden ve gerekçe ile düzeltilerek onanmasına karar verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur." görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    5271 sayılı CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 8. Ceza Dairesince 08.05.2013 gün ve 5394-14093 sayı ile, itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; yerel mahkemece sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına ilişkin gösterilen gerekçenin kanuna uygun ve yeterli olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    İzmir Emniyet Müdürlüğünün internet sitesine gelen, sanığın evinde birden çok silah bulundurduğuna ilişkin ihbar üzerine yapılan aramada bir adet 9 mm ve bir adet 7.65 mm çapında ses ve gaz fişeği atan tabanca iken sonradan ateşli silah fişekleri atabilen tabanca haline dönüştürülen toplam 2 adet tabanca ile 7 adet 7.65 mm ve 46 adet 6.35 mm çapında fişeklerin ele geçirildiği,
    Suç tarihi itibariyle sanığın sabıka kaydında, elektrik hırsızlığı suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin iki kararın yer aldığı,
    Yerel mahkemece, kararın gerekçe bölümünde; “adli sicil kaydında mevcut suç kayıtları nedeni ile ve ayrıca tekrar suç işlemeyeceği hususunda mahkememize olumlu kanaatin hasıl olmaması nedeni ile erteleme yönünden 51. madde uygulanmamış keza adli sicil kaydında kasıtlı suçtan işlenmiş suç sicilleri bulunmakla hükmün açıklanmasının geri bırakılması yoluna da gidilmemiş”, hüküm fıkrasında ise; “sanığın adli sicil kaydında kasıtlı suçtan işlenmiş suç kaydının bulunduğu görülmekle unsurları oluşmadığından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına” şeklindeki gerekçeyle, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verildiği,
    Sanığın aşamalarda; 9 mm çapında silahın İbrahim Kır tarafından 5 aylık kira borcuna istinaden verildiğini, 7.65 mm çapındaki silah ve mermileri ise kızının kiracısı olan Recai isimli şahsın emaneten verdiğini, 46 adet merminin ise Recai’nin yanında gelen İsmet isimli şahıs tarafından kolye yapımı için verildiğini savunduğu,
    Anlaşılmaktadır.
    Uyuşmazlık konusunda sağlıklı bir hukuki çözüme ulaşılabilmesi için öncelikle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının mahiyeti ve uygulanma şartları üzerinde durulması gerekmektedir.
    Kurulan hükmün sanık hakkında hukuki bir sonuç doğurmamasına imkan sağlayan ve bu yönüyle sanık lehine sonuç doğurduğunda şüphe bulunmayan hükmün açıklanmasının geri bırakılması uygulaması, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 23. maddesi ile kabul edilmiş, 19.12.2006 günü yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanunun 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanunun 231. maddesine eklenen 5 ila 14. fıkralar ile büyükler için de uygulamaya koyulmuş, aynı kanunun 40. maddesiyle de 5395 sayılı Kanunun 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılık hariç olmak kaydıyla, çocuk suçlular ile yetişkin suçlular hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tabi kılınmıştır.
    Başlangıçta yetişkin sanıklar yönünden şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak, hükmolunan bir yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası için kabul edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması, 5728 sayılı Kanunla 5271 sayılı Kanunun 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle, Anayasa’nın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak üzere, hükmolunan iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezalarına ilişkin tüm suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiş, 6545 sayılı Kanunla maddeye, denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceği hükmü eklenmiştir.
    5560, 5728, 5739 ve 6008 sayılı Kanunlar ile 5271 sayılı CMK"nun 231. maddesinde yapılan değişiklikler göz önüne alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için;
    a) Suça ilişkin olarak;
    1- Yapılan yargılama sonucunda, sanık hakkında mahkûmiyet hükmü tesis edilmesi ve hükmolunan cezanın, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olması,
    2- Suçun, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlardan olmaması,
    b) Sanığa ilişkin olarak;
    1- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
    2- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
    3- Mahkemece; sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,
    4- Sanığın bu kurumun uygulanmasını kabul etmediğine dair beyanının olmaması,
    Şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir.
    Tüm bu şartların varlığı halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecek ve sanık beş yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulacaktır.
    Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanabilmesi için objektif şartların varlığının yanında, "sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması" şeklindeki sübjektif şartın da değerlendirilmesi gerekmekte olup, yerel mahkemece hükmün gerekçe bölümünde TCK"nun 51 ve CMK"nun 231. maddeleriyle ilgili yapılan değerlendirmede; "adli sicil kaydında mevcut suç kayıtları nedeni ile ve ayrıca tekrar suç işlemeyeceği hususunda mahkememize olumlu kanaatin hasıl olmaması nedeni ile erteleme yönünden 51. madde uygulanmamış keza adli sicil kaydında kasıtlı suçtan işlenmiş suç sicilleri bulunmakla hükmün açıklanmasının geri bırakılması yoluna da gidilmemiş" denilmek suretiyle, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının sübjektif şartı olan sanığın kişiliği de değerlendirilmiş ve olumsuz kanaate varılmıştır.
    Bu nedenle, sanığın kişiliğini değerlendiren ve yeniden suç işlemeyeceği yönünde olumsuz kanaate varan yerel mahkemenin sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmamasına karar verirken sadece sabıkasındaki ilamları gerekçe olarak gösterdiğinin kabulü mümkün değildir.
    Bu itibarla, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına ilişkin yerel mahkeme hükmü ve bu hükmü onayan Özel Daire kararı isabetli olup, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Genel Kurul Üyesi; itirazın kabulü gerektiği yönünde karşı oy kullanmıştır.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
    2- Dosyanın, mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 21.10.2014 tarihinde yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.

    Hemen Ara