Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2010/8076 Esas 2011/625 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/8076
Karar No: 2011/625
Karar Tarihi: 01.02.2011

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2010/8076 Esas 2011/625 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı 3.kişi vekili, müvekkilinin mahcuzlara istihkak iddiasıyla ilgili Ödemiş İcra Hukuk Mahkemesi'nin red kararının kendisine tebliğ edilmediğini ve bu sebeple haczin usulsüz olduğunu ileri sürerek, kefaletin ve ödeme taahhüdünün geçersiz sayılmasını talep etmiştir. Davalı alacaklı vekili ise icra kefaletinin kesinleştiğini ve istihkak iddiasının yerinde olmadığını savunmuştur. Mahkeme, davacının borca kefil olduğunu ve istihkak iddiasının da bir önemi kalmadığını belirterek davanın reddine karar vermiştir. Ancak, tefrik edilmesi gereken iki ayrı davanın bir arada değerlendirildiği gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Kanun maddeleri: İcra ve İflas Kanunu (madde 38), İcra ve İflas Kanunu (madde 96)
17. Hukuk Dairesi         2010/8076 E.  ,  2011/625 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı 3.kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    -K A R A R-

    Davacı 3.kişi vekili, Ödemiş 2.İcra Müdürlüğü’nün 2008/1152 Esas, Kemalpaşa İcra Müdürlüğünün 2009/227 talimat sayılı dosyasından, 09.02.2009 tarihinde haczedilen mahcuzların müvekkiline ait olduğunu, istihkak iddiasıyla ilgili Ödemiş İcra Hukuk Mahkemesinin 2009/99-123 sayılı red kararının müvekkiline tebliğ edilmediğini, durumu 09.11.2009 tarihli haciz sırasında öğrendiğini belirterek, 09.02.2009 tarihinde haczedilen menkullerle ilgili istihkak iddiasının kabulüne, istihkak iddiasının reddine ilişkin karar tebliğ edilmediğinden 09.11.2009 tarihli haczin usulsüz olması sebebiyle bu tarihli kefaletin, haczin ve ödeme taahhüdünün geçersiz olarak kabulüne karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
    Davalı alacaklı vekili, davacının 09.11.2009 tarihli haciz tutanağındaki icra kefaletinin ve taahhüdünün geçerli olduğunu aksinin ancak genel mahkemede ve yazılı belge ile kanıtlanması gerektiğini davacının icra kefaletinin kesinleştiğini davacı ile borçlunun baba oğul olup birlikte çalıştıklarını, istihkak iddiasının yerinde olmadığını belirterek reddini savunmuştur.
    Davalı borçlu davacı ile ilişkisi olmadığını belitmiştir.
    Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre; istihkak davası açmak üzere 7 günlük süre verilmesine ilişkin Ödemiş İcra Hukuk Mahkemesinin kararı davacıya tebliğ edilmeden haciz işlemi yapılmış isede davacının icra memuru huzurunda bir miktar ödeme yaparak borca kefil olduğu ve ödeme taahhüdünde bulunduğu anlaşılmakla İİK"nın 38. maddesi gereğince icra dairesindeki kefaletler ilam mahiyetinde olup icra müdürlüğünce yapılan kefaletin baskı altında alındığı iddiası icra tetkik merciince incelenemeyeceği ve belgenin aksi aynı kuvvette bir belge ile kanıtlanamadığı, davacının borca kefil olup istihkak iddiasının da bir önemi kalmadığı, dava özü itibariyle memur işleminin şikayeti olduğundan istihkak davasından dolayı inkar tazminatına hükmedilemeyeceği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı 3.kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava İİK 96 ve devamı maddeleri gereğince açılmış 3.kişinin istihkak davası ile memur muamelesini şikayete ilişkindir.
    Her iki dava da süre, harç, yargılama prosedürü yönünden farklı usule tabi olduğundan mahkemece dava tefrik edilerek yargılamaya istihkak ve memur muamalesini şikayet olarak ayrı ayrı bakılması ve sonucuna göre ayrı ayrı karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
    SONUÇ:Yukarıda açıklanan davacı 3.kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabülü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın isteke halinde temyiz eden davacı 3.kişiye geri verilmesine 01.02.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.






    Hemen Ara