Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/392 Esas 2014/288 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2013/392
Karar No: 2014/288

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/392 Esas 2014/288 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2013/392 E.  ,  2014/288 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : BAKIRKÖY 4. Ağır Ceza
    Günü : 06.10.2011
    Sayısı : 152-255

    Sanık E.. G.."nin mağdurlar C..... ve M......... yönelik kasten öldürme suçuna teşebbüsten 5237 sayılı TCK"nun 81, 35/2, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca iki kez 7 yıl 6 ay hapis, mağdur E........ yönelik kasten öldürme suçuna teşebbüsten aynı maddeler uyarınca 10 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve tutukluluk halinin devamına ilişkin, Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 06.10.2011 gün ve 152-255 sayılı hükmün sanık ve müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1 . Ceza Dairesince 10.12.2012 gün ve 1403-9224 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 28.03.2013 gün ve 47682 sayı ile;
    “...1- Sanığın savunmaları, mağdurların beyanları ve tanık anlatımlarına göre, sanık ile mağdurlar arasında minübüsün geri alınması konusunda yapılan tartışmalar sırasında sanığın mağdur C.......... hizasında yere doğru bir el ateş ettiği anlaşılmaktadır. Henüz kimsenin kendisine müdahalede bulunmadığı bir ortamda mağdurların hepsine kolayca isabet kaydedebilecek olan sanık, mağdurları hedef alarak değil, yere ateş etmiştir. Gerek tanıklar gerekse de mağdurlar sanığın mağdurları hedef alarak ateş ettiklerini beyan etmemişlerdir. Mağdurlar yargılama aşamasında vermiş oldukları ifadelerde, istemesi halinde sanığın kendilerini kolay bir şekilde öldürme imkânına sahip olduğunu belirtmişlerdir. Özetle belirtmek gerekirse, dosyadaki mevcut delillere göre, sanığın bu eyleminin öldürmeye yönelik olduğunu kabul etmek mümkün değildir.
    2- Sanığın araç içinde ateş etmesi üzerine, amcası tanık S...... sanığı araçtan indirmiş, mağdurların içinde bulunduğu araç da uzaklaşmaya çalışmıştır. Ancak bu arada sanık aracın sağ ön kapı hizasından aracın ön kısmına bir el ateş etmiştir. Bu ateş sonucu aracın sağ ön tarafından oturmakta olan mağdur E..........femur bölgesinden hayati tehlike geçirmeksizin yaralanmıştır. Araçtan inip aracın sağ kapı hizasından ateş etme imkânı bulan sanığın bu ateşi henüz araç hareket etmeden veya hızlanmadan önce aracın yanından, yakın mesafeden yaptığı anlaşılmaktadır. Mağdurların hayati bölgelerini hedef alarak ateş etme imkânı bulduğu anlaşılan sanığın hedef aldığı vücut bölgesi dikkate alındığında ve ön tarafta bulunan mağdurlara daha fazla ateş etmemesi hususu birlikte değerlendirildiğinde, sanığın öldürme kastıyla hareket ettiğini söylemek mümkün olmayıp, bu eyleminin kasten yaralama suçunu oluşturduğunu kabul etmek gerekmektedir.
    3- Olay yeri inceleme raporu ile tüm dosya kapsamından bir adet merminin de aracın arka sağ bagaj kapı camına isabet ettiği anlaşılmaktadır. Olay yeri inceleme raporunda söz konusu merminin aracın arka koltuğundan geçerek aracın tavanına isabet ettiği belirtilmiştir. Ancak söz konusu raporda merminin seyir istikameti, merminin tavanın tam olarak neresine isabet ettiği belirtilmemiş, tavan döşemesi sökülemediğinden mermiye ulaşılamamış, mahkemece de olay anında sanık, mağdur ve aracın konumu, gerek bu merminin gerekse de sağ kapı hizasından araca giren merminin seyir izi, atış mesafesi konusunda keşif yapılmamış ve bu hususlar açıklığa kavuşturulmamıştır. Mağdur M.. Ç.. soruşturma aşamasında vermiş olduğu ve daha sonra kabul etmediği ifadede sözkonusu merminin kafasını sıyırarak geçtiğini beyan etmiş, mahkemece mağdurun soruşturma aşamasındaki bu beyanlarına itibar edilerek keşif yapılması ihtiyacı duyulmadan hüküm kurulmuştur. Oysa dosyada mağdurun yaralandığına dair bir rapor bulunmadığı gibi, mağdur yaralandığına dair bir iddiada bulunmamıştır. Ayrıca, aracın şoför koltuğunda oturan mağdurun kafasının yanından geçmesi halinde merminin aracın ön camını kırması gerekirken olay yeri inceleme raporunda aracın camının kırıldığına dair bir tespit yer almamaktadır. Özetlemek gerekirse, mağdurun soruşturma aşamasındaki, merminin kafasının yanından geçtiği şeklindeki beyanına itibar edilmesi imkânı bulunmamaktadır. Buna göre, mahkemece olay anındaki sanık, araç ve mağdurların konumu, atış mesafesi, merminin seyir izi ile isabet noktası keşif yapılmak suretiyle tespit edilerek sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, eksik soruşturmaya dayalı olarak mağdurun oluşa uygun düşmeyen ve bilahare vazgeçtiği beyanına itibar edilerek sanığın cezalandırılmasına karar verilmesi hukuka aykırıdır...” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
    CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 29.04.2013 gün ve 1573-3359 sayı ile, itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    Sanığın kasten öldürme suçuna teşebbüsten mahkûmiyetine karar verilen olayda, Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığının tespitine ilişkin olup, eksik araştırma ile hüküm kurulmadığının kabul edilmesi halinde suç niteliğinin belirlenmesi gerekmektedir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Sanık E.... amcası S....."nin 2010 yılı Ekim ayında mağdurlar M....ve C.....1996 model Peugeot marka bir minibüsü 5.000 Liraya sattığı, kuaförlük yapan sanığın işleri bozulunca okul servisi olarak kullanılan bu minibüsü kredi çekerek adı geçen mağdurlardan 5.000 Liraya peşin olarak satın aldığı, taraflar arasında öğrenci taşıma işinin iki yıl süre ile devam edeceği hususunda anlaşmaya varıldığı, sanığın minibüsü devraldıktan sonra bir ay servis taşımacılığı işine devam ettiği zaman zaman alkollü olması nedeniyle servis taşımacılık işine son verildiği, işsiz kalan sanığın suç tarihinde mağdurlar M.... ve C......konuşmak üzere çağırdığı, aracın ilk sahibi olan ve mağdurlara satış yapan amcası S......"ye de haber verdiği, yanına arkadaşı tanık M........ de alarak olay yeri olan hastane otoparkına gittiği,
    Amcası S..... ve M... ile birlikte mağdur M.... ait minibüse bindikleri, mağdur M..... sürücü koltuğunda, E...... onun sağ tarafındaki koltukta, C..... ise üçüncü sıradaki arka koltukta olduğu, sürücünün arkasındaki koltuğa S......., arkadaki diğer koltuklardan birine de M..... oturduğu, sanığın ise açık olan sürgülü kapının önünde ayakta durduğu,
    Minübüsün iki yıl okul taşımacılığı işi garantisi ile satılması hususunun konuşulduğu, mağdurların, taşımacılığı alkollü olarak yürüttüğünü duyduklarını söylemeleri üzerine öfkelenen sanığın, "siz hepiniz bana yanlış yaptınız" diyerek belinden çıkardığı 9 mm çapında ruhsatsız Baretta marka yarı otomatik bir tabanca ile önce diğerlerine göre arka tarafta bulunan mağdur C..... bulunduğu yöne doğru ateş ettiği, mağdurun koltukları siper aldığı, S.... hızla kalkarak sanığı araçtan indirdiği, M........... de indiği, C..... ağabeyi M.... aracı sürmesini söylediği, ortadaki sürgülü kapı henüz kapanmadan sanığın aracın sağ tarafından olmak üzere içeri doğru birkaç el ateş ettiği, bu sırada mağdur E...... sağ uyluk kemiğinden yaralandığı, sanığın bir el de hareket etmekte olan aracın arkasından ateş ettiği,
    Olay yeri inceleme raporuna göre; ateşli silahla yaralama olayının meydana geldiği yönündeki ihbar üzerine olay yerine gidildiğinde, A...Apartmanı no: ..... sayılı ikamet karşısındaki otopark kaldırımında bir adet, otopark içerisinde ayrı yerde iki adet kovan, bir adet dolu fişek ve çekirdek gömlek parçası, minibüse ait kırık cam parçaları, araçta sağ ön kapı camında bir adet, bagaj sağ kapı camında bir adet olmak üzere iki adet mermi giriş deliği olduğu, bagaj camından giren merminin arka koltuktan geçerek araç tavanına isabet etmesi neticesinde parçalanan mermi çekirdeğinin tavanda ikinci sıra koltuk istikametinde ve şoför ön kısmı tavanda döşemeye girmiş olduğu, sağ ön kapı camından giren merminin kapı plastik kısmını geçerek mağdur E....... isabet etmiş olduğu ve araç içerisinde sürgülü sağ kapı karşısında bir adet kovan ve bir adet dolu fişek olduğunun belirlendiği, tavan döşemesi sökülemediğinden döşeme içerisinde olması muhtemel mermi çekirdeği veya çekirdek parçalarına ulaşılamadığı tespitlerine yer verildiği,
    Olayın saat 21.00 sularında gerçekleştiği, 01.02.2011 de saat 01.25 de silahı ile birlikte teslim olan sanığın 196 promil alkollü olduğunun belirlendiği,
    Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesince mağdur E...... ile ilgili olarak düzenlenen 01.02.2011 tarihli geçici raporda; sağ uyluk 1/3 orta ön taraf lateralde mermi çekirdeği giriş deliği, iç kısımdan yukarı doğru 1/3 uyluk orta anteromedialden çıkış deliği, sol uyluk 1/3 orta mediladen girip çıkışı saptanmayan mermi çekirdeği giriş deliğinin tespit edildiği, Adli Tıp Kurumu Büyükçekmece Şube Müdürlüğünce 10.02.2011 günlü raporda ise; mağdur Ercüment"in yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı ve basit tıbbi müdahale ile giderilebilir nitelikte hafif bir yaralanma olmadığının belirtildiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Mağdur M.. Ç.. kollukta; minibüs içinde kendisinin şoför koltuğunda, E.... ön sağda, C......de arka koltuklardan birinde oturduğunu, konuşma sırasında sanığın "siz bana yanlış yaptınız" deyip küfrederek bir el ateş ettiğini, ardından bir el daha silah sesi ve kulağına çok yakın bir yerden mermi sesi duyduğunu ve başını sıyırıp geçen bu merminin siperliğin yanına isabet ettiğini, sanığın amcasının "ne yapıyorsun" deyip onu aşağı indirdiğini, kardeşi C...... "çabuk aracı çalıştır" demesi üzerine araçla otopark kaldırımından atlayarak yola çıkacağı sırada sanığın, otoparkta minübüs dış sağ kısmından ve sağ taraftan E...... doğru birkaç el, arkalarından da birkaç el olmak üzere toplam altı yedi el ateş ettiğini, böylelikle önce C.... sonra kendisine sonra da E...... hedef aldığını söylerken, yargılama aşamasında; olay sırasında şoför koltuğunda olduğunu, sanığın alkolün verdiği etkiyle birkaç el ateş ettiğini, nereye doğru ateş ettiğini görmediğini, ancak öldürmek isteseydi veya böyle bir kastı olsaydı aradaki mesafe çok yakın olduğu için rahatlıkla bunu gerçekleştirebilecek olduğunu ifade etmiş,
    Mağdur C.. Ç.. kollukta; alkollü olan sanığın "hepiniz bana yanlış yaptınız" deyip küfrederek önce kendisine doğru minibüs içinde bir el ateş etmesi üzerine koltuğun arkasına saklandığını, S.... "ne yapıyorsun" diyerek sanığı minibüsten aşağıya indirmesinin ardından "kaç, silah çıkıyor" şeklinde ağabeyine seslendiğini, ağabeyi M...... aracı çalıştırıp orta kapı açık şekilde hareket edince sanığın S...... elinden kurtulup minibüse doğru minibüsün sağ kısmından ateş etmeye başladığını, sağ ön camından sağ ön koltukta oturan E...... birkaç el ateş ettiğini, toplam altı yedi kez ateş ettiğini, böylelikle sanığın olay sırasında önce kendisine sonra E........ ateş ettiğini belirtirken, yargılama aşamasında; birden silahını çıkaran sanığın yere doğru bir el ateş etmesi üzerine S....... tarafından aşağı indirildiğini, araçlarıyla uzaklaştıklarını, sanıkla herhangi bir husumetlerinin bulunmadığını, öldürmek veya yaralamak isteseydi arada bir metreden yakın bir mesafe olduğu için rahatlıkla vurabileceğini beyan etmiş,
    Mağdur E.. P.. kollukta; aracın içinde iki el ateş eden sanığı amcası ve arkadaşının aşağı indirdiklerini, M......... aracı sürüp olay yerinden uzaklaşmak istediği sırada sanığın dışarıda da araca doğru ateş etmeye başladığını, uzaklaşana kadar da ateş etmeye devam ettiğini, sağ ön kapısından giren kurşunun bacağına isabet ettiğini söylerken, yargılama aşamasında; sanığın minibüsün içinde yere dışarı da da havaya doğru ateş ettiğini, bu atış sonucu sağ ayağından giren merminin sol ayağında kaldığını belirtmiş,
    Sanığın amcası olan S.. G.. kollukta; sanığın "hepiniz bana yanlış yaptınız" diyerek belinden silahı çıkarttığını, önce aracın arka bölümündeki koridora doğru ateş ettiğini, zorla araçtan indirildikten sonra, hareket eden minibüsün sağ kısmından ve arkasından tabanca ile birkaç el daha ateş ettiğini, minibüs oradan uzaklaşınca sakin olmasını söylemesi üzerine kendisine, "amca git, karışma, sana da sıkarım, kafama da sıkarım" dediğini belirtirken, yargılama aşamasında sanığın araç içinde bir kez yere, dışında da havaya doğru ateş ettiğini, E........ nasıl yaralandığını görmediğini, yere doğru ateş ettiğinde merminin geri sekerek araç içindeki mağduru yaralamış olabileceğini dile getirmiş,
    Tanık M.. S.. kollukta; sanığın belinden çıkardığı tabanca ile minibüsün içinde bir el ateş etmesi üzerine onu amcası S...... ile birlikte araçtan zorla indirdiklerini, mağdurlar minibüsle kaçmaya çalıştığı ve araç hareket ettiği sırada sanığın minibüsün sağ ön camından içeriye doğru birkaç el daha ateş ettiğini, minibüs uzaklaşınca da yaya olarak olay yerinden ayrıldığını söylerken, yargılama aşamasında; sanığın minibüsün arka boş olan kısmına doğru bir el silahla ateş ettiğini, aynı anda da amcası S......... müdahale ederek onu aşağı indirdiğini, sanığın dışarıda havaya doğru bir iki el ateş ettiğini, isteseydi üçünü de vurup öldürebileceğini ifade etmiş,
    Sanık E.. G..; suç tarihinde aracın içinde alkolün etkisiyle C........ bakarak yere doğru bir el ateş ettiğini, inince de araç uzaklaştıktan sonra arkalarından birkaç el daha havaya ateş ettiğini, öldürme ya da yaralama kastının bulunmadığını, korkutmak amacıyla hareket ettiğini savunmuştur.
    Öncelikle eksik araştırma sonucu hüküm kurulup kurulmadığına ilişkin uyuşmazlığın çözümü gerekmektedir.
    5271 sayılı CMK"nun 83 ve 84. maddelerinde düzenlenen keşif, hakim veya Cumhuriyet savcısının beş duyusu vasıtasıyla yaptığı inceleme olup, suçun işlendiği yerin görülmesi, suç konusu eşyaların ve duruşmada ortaya konulan delillerin maddi gerçekliğinin belirlenmesi, suç belirtileri ile suçun nasıl ve kim tarafından işlendiğinin tespit edilmesi amacıyla gerek görüldüğünde yapılmaktadır. Bu işlevi gereği duruşmanın devamı niteliğinde bir işlem olan keşifte mağdur, katılan, sanık ve tanıkların da dinlenebilmeleri mümkündür.
    Öte yandan 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununun Ek 6/7. maddesinde suç delillerinin tespit edilmesi amacıyla Cumhuriyet savcısının emriyle olay yerinde gerekli incelemeleri, teknik araştırmaları yapma, delilleri tespit edip muhafaza altına alma ve incelenmek üzere ilgili yerlere gönderme polisin adli görev ve yetkileri arasında sayılmıştır. Buna göre polis, Cumhuriyet savcısının emri ile "suç işlenen yerlerde bilimsel ve teknik araştırma metotlarıyla suçun işlenme şekli, sebepleri ve faili hakkında bilgi verecek olan delillerin aranması, bulunması ve bunların muhafaza altına alınması için yapılan işlemler bütünü" olarak tarif edilebilecek olay yeri incelemesini yapacak ve bu inceleme sonucu elde edilen deliller yargılama sırasında yasal delil olarak diğer delillerle birlikte değerlendirilecektir.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Yerel mahkemece, sanık ve mağdurların olay anındaki ve araçtaki konumu, atış mesafesi ve merminin seyir izi ile isabet noktaları gerek soruşturma gerekse kavuşturma aşamasında keşif yapılmak suretiyle tespit edilmemiş ise de, olay yeri inceleme raporu ve krokisi, olay yerinde tespit edilen maddi bulgu ve fotoğraflar dikkate alındığında, dosyadaki mevcut delillerin olayın gerçekleştiriliş biçimini ve buna göre de sanığın hukuki durumunu tereddütsüz bir şekilde tespit etmeye elverişli oldukları ve bu yönde bir eksiklik bulunmadığı kabul edilmelidir.
    Bu itibarla, eksik araştırma ile hüküm kurulduğuna yönelik Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Genel Kurul Üyesi; "Eksik araştırma ile hüküm kurulduğundan itirazın kabulüne karar verilmesi gerektiği" düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
    Eksik araştırma ile hüküm kurulmadığının kabul edilmesi nedeniyle suç niteliğinin belirlenmesi gerekmektedir:
    5237 sayılı Türk Ceza Kanununun "Suça teşebbüs" başlıklı 35. maddesinde; “Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur” şeklinde tanımlanan teşebbüsün varlığından söz edilebilmesi için;
    1)Kasıtlı bir suç işleme kararı olmalı,
    2)Elverişli hareketlerle suçun doğrudan doğruya icrasına başlanmalı,
    3)Failin elinde bulunmayan nedenlerle suç tamamlanamamalı ya da amaçlanan sonuç gerçekleşmemelidir.
    Buna göre suça teşebbüs, işlenmesi kastolunan bir suçun icrasına elverişli araçlarla başlanmasından sonra, failin elinde olmayan nedenlerle suçun tamamlanamaması ya da amaçlanan sonucunun gerçekleşmemesidir. Maddenin açık hükmüne göre, icra hareketlerinin yarıda kalması ya da sonucun meydana gelmemesi failin iradesi dışındaki engel nedenlerden ileri gelmelidir.
    Öte yandan, suça teşebbüsle ilgili değerlendirme yapılabilmesi, failin hangi suçu işlemeyi kastettiğinin belirlenmesini gerektirir ki buna sübjektif unsur denir. Failin gerçekleştirdiği davranış ile bir suçu işlemeye teşebbüs edip etmediğini, eğer etmişse hangi suça teşebbüs ettiğini belirleyebilmek için öncelikle kastın varlığının belirlenmesi gerekmektedir. Başka bir deyişle, tıpkı tamamlanmış suçta olduğu gibi, teşebbüs aşamasında kalan suçta da, işlenmek istenen suç tipindeki bütün unsurlar failce bilinmelidir. (İçel Suç Teorisi, K.... İ...., F.... S.....-A....., İ.... Ö....., A....S, F,,,S. M., Y. Ü. 2. Kitap, 2. Baskı, İstanbul, 2000, s.315.)
    Bu husus, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 04.06.1990 gün ve 101-156 sayılı kararında da; “Teşebbüste aranan kast, icrasına başlanmış cürmü teşebbüs aşamasında bırakma kastı olmayıp, söz konusu suçu tamamlamaya yönelmiş kasttır” şeklinde açıklanmıştır.
    Kasten yaralama suçu ile kasten öldürme suçuna teşebbüs arasındaki ayırıcı kriter manevi unsurun farklılığına dayandığından, çözülmesi gereken konu sanığın kastının öldürmeye mi, yoksa yaralamaya mı yönelik olduğunun belirlenmesine ilişkindir.
    5237 sayılı TCK’nun 21/1. maddesine göre, suçun yasal tanımındaki unsurlarının bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi olan ve failin iç dünyasını ilgilendiren kast, dış dünyaya yansıyan davranışlara bakılarak, daha açık bir ifadeyle, failin olay öncesi, olay sırası ve olay sonrası davranışları ölçü alınarak belirlenmelidir.
    İlkeleri, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 08.07.2003 gün ve 196-212, 30.09.2003 gün ve 226-229, 08.07.2008 gün ve 88-184 ile 31.03.2009 gün ve 248-82 sayılı kararları başta olmak üzere birçok kararında da açıklandığı üzere, bir eylemin kasten öldürmeye teşebbüs mü, yoksa kasten yaralama mı sayılacağının belirlenmesi sırasında; fail ile mağdur arasındaki husumetin nedeni ve derecesi, failin suçta kullandığı saldırı aletinin niteliği, atış veya darbe sayısı ile mesafesi, mağdurun vücudunda meydana getirilen yaraların yerleri, nitelik ve nicelikleri, hedef seçme imkânının olup olmadığı, failin fiiline kendiliğinden mi, yoksa engel bir nedenden dolayı mı son verdiği gibi ölçütler esas alınmaktadır.
    Kastın belirlenmesi açısından her bir olayda kullanılması gereken kıstaslar farklılık gösterebileceğinden, tüm bu olguların olaysal olarak ele alınması gerekmektedir.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Mağdurlar ile görgüye dayalı bilgisi bulunan tanıkların soruşturma aşamasında birbirleri ile örtüşecek şekilde, sanığın önce araç içinde C....... bir el, amcası tarafından dışarı çıkarıldıktan sonra, aracın sağ tarafından olmak üzere araç içine birkaç el, hareket eden aracın arkasından da bir kaç el olmak üzere toplam 6-7 kez ateş ettiğini, mağdur E...... dışarıdan gerekleştirilen atışlardan biri sonucunda yaralandığını beyan etmelerine karşın, kovuşturma aşamasında sanığın araç içinde bir el yere, dışarıdayken de iki el havaya ateş ettiğini ve istemesi halinde rahatlıkla vurabileceğini bildirerek, sanığın daha az ceza almasını sağlamak amacıyla önceki ifadelerinden döndükleri görülmektedir.
    Yargılama sırasında belirlenen mağdur ve tanık anlatımları ile sanık savunmalarının olay yerinden elde edilen maddi bulgularla tespit edilen gerçek ile örtüşmediği, aracın sağ kapı camının ve sağ arka bagaj camının isabet alması, araçta tespit edilen bir adet kovan ve dolu fişek ile mermi çekirdeği giriş ve ilerleyiş yönü ile mağdur E..... yaralanmanın sanığın araç içerisindekileri hedef alarak ateş ettiğini, üç mağdura hitaben "hepiniz bana yanlış yaptınız" diyerek eylemlerine başlaması ve mağdurların araçları ile uzaklaşmalarına kadar ısrarla devam etmesinin de öldürme kastı ile hareket ettiğini gösterdiği anlaşıldığından, sanığın suçta kullandığı tabancanın niteliği, atış sayısı ile mesafesi, eylemlerine kendiliğinden değil aracın uzaklaşması nedeniyle son vermesi nedeniyle mağdurların ve tanıkların ilk ifadelerinin maddi gerçeğe uygun olduğu ve sanığın tüm mağdurlara yönelik öldürme kastı ile hareket ettiği, bu nedenle de eylemlerinin kasten öldürme suçuna teşebbüsü oluşturacağı kabul edilmelidir.
    Bu itibarla, sanığın mağdurlara yönelik kasten öldürme suçuna teşebbüsten mahkûmiyetine ilişkin yerel mahkeme hükmü ve bu hükmün onanmasına dair Özel Daire kararı isabetli olduğundan, Yargıtay Cumhuriyet Başşsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan üç Genel Kurul Üyesi; "Öldürme kastıyla hareket etmeyen sanığın eyleminin kasten yaralama suçunu oluşturacağından, itirazın kabulüne karar verilmesi gerektiği" düşüncesiyle,
    Üç Genel Kurul Üyesi ise; "Sanığın eyleminin olası kasıtla öldürme suçuna teşebbüsü oluşturduğundan, itirazın değişik gerekçe ile kabul edilmesi gerektiği" görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
    2- Dosyanın, mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 27.05.2014 günü yapılan müzakerede her iki uyuşmazlık yönünden de oyçokluğuyla karar verildi.




    Hemen Ara