Esas No: 2013/617
Karar No: 2014/271
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/617 Esas 2014/271 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : İZMİR 11. Ağır Ceza
Günü : 09.05.2013
Sayısı : 154-89
Yağma suçundan sanıklar S.. K.., İ.. B.., S.. K.., Ferdi Aktaş ve Mevlüt Kurnaz’ın 5237 sayılı TCK’nun 149/1-c-d-h, 168/4 ve 62. maddeleri uyarınca 6 yıl 8 ay hapis, yağma suçuna teşebbüsten sanıklar S.. K.., İ.. B.. ve S.. K..’nın aynı kanunun 149/1-c-d-h, 35 ve 62. maddeleri uyarınca 5 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmalarına, yağma suçuna teşebbüsten ise sanıklar F.A... ve M.K...’ın beraatlarına ilişkin, İzmir 11. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 19.03.2012 gün ve 441-70 sayılı hükmün, sanıklar müdafileri ve sanık S.. K.. tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 18.02.2013 gün ve 15393-3326 sayı ile;
"I- Sanık F. A... hakkında kurulan hükme yönelik temyiz incelemesinde;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre; sanık F.. A.. savunmanının temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, usul ve yasaya uygun bulunan hükmün tebliğname gibi onanmasına,
II- Sanıklar S.. K.., S.. K.. ve İ.. B.. hakkında kurulan hükme yönelik temyiz incelemesine gelince;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre; suçun sanıklar tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Mağdurun internet üzerinden sahte Timur ismini kullanan sanıklardan S.. K.. ile tanıştığı ve arkadaşlıklarını ilerleterek bir araya gelmeye karar verdikleri, mağdurun adresini vermesi üzerine sanık S.. K.."ın yanına sanık M.. K.."ı da alarak, saat 22.30 sıralarında mağdurun evine gittiği, mağdurun sanık M.. K. ile kendi rızası ile cinsel ilişkiye girdiği, bu sırada evden ayrılan sanık S.. K.."ın bir süre sonra yanına sanıklardan F.. A.., S.. K.. ve İ.. B.. ile birlikte mağdurun evine geldiği, mağdurun daha önceden tanıdığı ve olay öncesi zorla 50 TL’sini alan sanık S.. K..’yı görünce ve kalabalıktan tedirgin olduğu için önce sanıkları içeri almak istemediği, mağdurun muhite karşı rezil olama düşüncesiyle kapıda bir arbede yaşanmasını engel olmak amacıyla sanıklar İ.. B.. ve F.. A.."ın da birlikte kapıyı ittirmeleri üzerine sanıkları eve almak zorunda kaldığı, sanıkların evin içinde dolaşarak mağdurun eşyalarını karıştırdıkları, bu arada sanık S.. K.."nın mağduru evin içinde başka bir odaya mağduru götürerek mağdur ile rızası ile cinsel ilişki kurduğu, sanık S.. K.."nın evde bulunan kadın çamaşır ve giysilerini müşteki mağdura zorla giydirerek, mağdurun elinden zorla aldığı Nokia 6230i marka cep telefonuyla mağdurun kadın giysili görüntülerini kaydettiği ve "iki bin lira vereceksin, vermediğin takdirde bu çektiğim görüntüleri ailene göstereceğim ve internet ortamında yayacağım", diyerek mağduru tehdit ettiği, mağdurun bu kadar parayı ödeyecek durumunun olmadığını belirtmesi üzerine, talep edilen para miktarının 500 Lira"ye düşürüldüğü, sanıklardan S.. K.."ın mağdurun montu, traş takımını, Rusya"dan getirmiş olduğu votkasını, sanık S.. K.."nın da mağdurun cüzdanı içinden 150 Lira parasını, annesi ve kendisine ait nüfus cüzdanı fotokopilerini, Canon marka fotoğraf makinesini, traş makinesini, mağdurun daha önce cinsel birliktelik yaşadığı şahıslarla ilgili görüntülerin bulunduğu VHS video kasetini, sokak kapısının önüne takmak amacıyla satın aldığı güvenlik kamerasını ambalajlı bir şekilde olmasına rağmen ambalajıyla birlikte aldıkları ayrıca diğer bir deri montunu da alarak evden ayrıldıkları, ayrıca mağdurun fotoğrafını çektikleri ve zorla aldıkları telefonu alarak evden uzaklaştıkları, daha sonra mağdurun 500 Lira parayı ödemesini temin etmek amacıyla sanık S.. K.."nın, S.. K.. ile birlikte mağdurun annesi Rabia Özdemir"in evine giderek mağduru aradıklarını belirterek, bize "borcu var, senedini ödemedi, bize gelsin" dedikleri, daha önce oturduğu çevreye karşı rezillik çıkmasın diye şikayete korkan mağdurun annesi rahatsız edilince şikayette bulunması üzerine ve emniyet güçleri ile yapılan çalışma sonucu 500 Lira parayı almak için gelen sanıklar İ.. B.., S.. K.. ve S.. K..’nın yakalanması şeklinde gelişen eylemde sanıkların 500 Lira alma iradesini ilk baştan itibaren ortaya koydukları, dolayısıyla sanıklar İ.. B.., S.. K.. ve S.. K..’nın eyleminin bir bütün halinde tek yağma suçunu oluşturduğu halde ayrıca yağmaya kalkışma suçundan mahkumiyet hükmü kurulması" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 09.05.2013 gün ve 154-89 sayı ile;
"...Mahkememizle Yargıtay 6. Ceza Daire arasındaki uyuşmazlık sanıkların evde ilişkiye girdikleri sırada, müştekiden 500 Lira ileride almaya yönelik anlaşmalarını ikinci bir suç olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceğidir.
Mahkememiz ilk kararda sanıkların ilişkiye girdikten sonra evden alınan fotoğraf makinesi, mont, cüzdandan alınan para ve şarap gibi malları yönünden tamamlanmış gasp suçunun oluştuğu,
Ayrıca 500 Liralık paranın alınması yönünden yapılan hareketlerin de almaya yönelik çabalar içinde tamamlanmamış gaspa teşebbüs olarak değerlendirilmesi gerekeceği yönünde kabul olmuştur.
Yargıtay 6. Ceza Dairesi 18.02.2013 tarih ve 2013/3326 sayılı kararında mahkememizin tamamlanmamış teşebbüs aşamasında kalan hareketinde tamamlanmış gasp hareketini icrası dahilinde tek suç olarak kabulü gerektiğinden bu yöndeki kararımızı bozmuştur.
Yukarıda da açıklandığı gibi olayda iki ayrı fiil mevcuttur. Birincisi cinsel ilişkiye girdikten sonra mağdura yumrukla vurulması, kadın iç çamaşırı giydirilmesi ve bunun kayda alınmasını müteakip sanığın evinde bulunan Canon marka fotoğraf makinası, cüzdanından para, deri montu ve şarabının alınmasıdır. Burada tamamlanmış gasp suçu mevcuttur.
Kayda aldıktan sonra mağdurun erkek olduğu halde pasif ilişkiye girmesinden dolayı baskılayarak öncesinde 2000 Lira istenilip, 250 Liradan 500 Lira yönündeki sanıkların kabul etmesi ve mağdurun burada kendini kurtarma çabası içinde sanıkların talebini istemeyerek de olsa kabul etmesi üzerine, sanıkların yukarıda belirtilen evden aldıkları eşyalar yönünden tamamlanmış gasp suçundan sonraki bir zaman dilimi içinde 5000 Lira parayı da almaya yönelik çabalarını TCK"nun 149 ve 35. kapsamında teşebbüs olarak kabul edileceği ,
Keza bu gerekçemizi de yine 6. Ceza Dairesinin mahkememiz içine alınan yine mahkememizin daha önceki heyeti tarafından 2007/129 ve 2008/210 sayılı kararındaki yargılamaya konu olan olayda olduğu gibi "bu dosyada sanıklar durumunu iyi bildikleri müşteki Tahsin Kahyaoğlu"ndan 200 bin Lira para almaya karar verdikleri, Alsancak"taki evinde yatmakta iken zilini çalması üzerine, kapıyı açtığında, iki şahsın polis kimliği gösterip narkotikten geliyoruz diyerek evin içine girdikleri, esrarcıları kovalıyoruz dedikleri, ...ve akabinde ... siz rahatlık ve sefa içinde yaşıyorsunuz diyerek 200.000 Lira para istedikleri mağdurun itiraz etmesi üzerine saat 17.00 ye kadar süre veriyoruz diyerek tehditlerine devam ettikleri mağdurun ancak ellibin lira verebileceğini kabul ettiği, aynı evin içerisinde müştekiye ait duvarda asılı pantolon ve gömlek cebini yoklayarak 500 Lira, 500 Euronun alındığı, daha sonra evden ayrıldıkları ve adı geçen kişilerin mağdurun vermeyi kabul ettiği, ellibin lirayı alma gayretiyle tekrardan hareketlerine devam ettikleri ve mağdurun görüntülerinin olduğunu söyledikleri, mağdurun polise şikayet etmesi üzerine de sanıkların yakalandığı, mahkemenin 08.10.2008 tarihli kararında tek suç kabul edilerek TCK"nun 149/1-a-c-d kapsamında uygulama yaptığı bu kararın temyizi üzerine yargıtay 6. Ceza Dairesince olayda evde alınan paralar yönünden tamamlanmış suç, sonraki dönem içinde tekrardan evde iken mağdurun vermeyi kabul ve taahhüt ettiği elli bin liraya almaya yönelik hareketten de gaspa teşebbüs olacağından bahisle bozularak mahkemeye iade edildiği, bu karara mahkemenin uyması sonucu 14.11.2011 tarih ve 2011/311 sayılı karar ile sanıklar yönünden bir tamamlanmış gasp suçu, bir de teşebbüs aşamasında kalmış gasp suçundan iki ayrı hüküm kurulmuş, bu karar da 6. Ceza Dairesinin 2012/13219 ve 04.07.2012 tarihli kararı ile onanmıştır.
Mahkememiz her iki yargılamanın da 11. Ceza Mahkemesine ait olması sebebiyle Yargıtay 6 Ceza Dairesinin 29.11.2010 tarih ve 2010/18753 sayılı bozma kararı ile bozmaya uyarak mahkememizce verilen 2011/311 ve 14/11/2011 tarihli kararının 2012/13219 sayılı ve 04.07.2012 tarihli onanmasını dikkate alarak ikinci kararımızda direnmenin yerinde olduğu kanaatine varılmıştır. Bu kararlar mukayeseye imkan verme yönünden dosyamız içine alınmıştır.
Yukarıda da açıklandığı üzere mağdurdan mont, para, fotoğraf makinası alınıp evden ayrılmasıyla ilk gasp suçu gerçekleşmiştir. Sonradan 500 Liranın alınmasına yönelik hareket ikinci bir gasp suçu içinde değerlendirilmiş, bununda teşebbüs aşamasında kaldığı kabul edilmiştir.
Mahkememizin kabulü oluşa uygun olduğu gibi, yukarıda açıklanan daha önce mahkememizin benzer konudaki kararına ilişkin Yargıtay 6. Ceza Dairemizin kararı da direnmedeki bu görüşümüzü ve gerekçemizi desteklemiştir.
Direnmedeki bir başka husus benzer aynı konuda aynı dairenin karara katılan daire başkanı dışındaki bütün üyelerinin farklı olması sebebiyle farklı iki içtihat olması durumunda mahkemelerin bunlardan hangisini kabul edeceği meselesidir.
Direnme kararımızda belirtildiği gibi ilk karar doğru olması durumunda ikinci bozma kararının yani direnmeye konu bozma kararının yerinde olmadığıdır.
Şayet Genel Kurul tarafından ikinci karar yerinde görülmesi durumunda, içtihat birliği sağlanmış olacak ki, bu taktirde de önceki bozmaya uyularak, verilen karardaki sanıkların açısından aynı durumdaki benzer olaylarda aleyhe olarak verilmiş ve çelişkili karar olacaktır" gerekçesiyle direnerek, önceki hüküm gibi karar vermiştir.
Bu hüküm de sanıklar müdafiileri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının "onama" istekli 01.08.2013 gün ve 239240 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
İnceleme, sanıklar S.. K.., İ.. B.. ve S.. K.. hakkında yağma suçlarından kurulan hükümlerle sınırlı olarak yapılmıştır.
Nitelikli yağma suçundan sanıkların iki kez cezalandırılmasına karar verilen olayda, Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıkların eylemlerinin tek yağma suçu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
İncelenen dosya kapsamından;
Mağdurun internet üzerinden Timur takma ismini kullanan sanıklardan S.. K.. ile tanıştığı ve arkadaşlıklarını ilerleterek bir araya gelmeye karar verdikleri, mağdurun adresini vermesi üzerine sanık S.. K..’ın yanına diğer sanıkları da alarak araçla mağdurun evinin bulunduğu sokağa geldiği, önce sanık S.. K.. ve Mevlüt Kurnaz"ın saat 22.30 sıralarında mağdurun evine gittiği, mağdurun sanık M.. K.. ile kendi rızası ile cinsel ilişkiye girdiği, bu sırada evden ayrılan sanık S.. K..’ın bir süre sonra sanıklar F.. A.., S.. K.. ve İ.. B.. ile birlikte mağdurun evine geldikleri, mağdurun daha önceden tanıdığı ve yaklaşık dört yıl önce yine bir cinsel ilişki sonrası kendisinden zorla 50 Lirasını alan sanık S.. K..’yı görünce ve kalabalıktan tedirgin olduğu için sanıkları içeri almak istemediği, sanıklar İ.. B.. ve F.. A.."ın da birlikte kapıyı ittirmeleri üzerine sanıkları eve almak zorunda kaldığı, sanıkların evin içinde dolaşarak mağdurun eşyalarını karıştırdıkları, bu arada sanık S.. K.."nın mağduru bir odaya götürerek rızası ile cinsel ilişki kurduğu, bu ilişkiden sonra sanık S.. K..’nın evde bulunan kadın çamaşır ve giysilerini mağdura zorla giydirerek, mağdurun elinden zorla aldığı Nokia 6230i marka cep telefonuyla mağdurun kadın giysili görüntülerini kaydettiği, fotoğrafını çektiği ve "İki bin lira vereceksin, vermediğin takdirde bu çektiğim görüntüleri ailene göstereceğim ve internet ortamında yayacağım" diyerek mağduru tehdit ettiği, mağdurun bu kadar parayı ödeyecek durumunun olmadığını belirtmesi üzerine, talep edilen para miktarının 500 Liraya düşürüldüğü, sanıkların mağdurun montu, traş takımını, Rusya"dan getirmiş olduğu votkasını, cüzdanı içinden 150 Lira parasını, annesi ve kendisine ait nüfus cüzdanı fotokopilerini, Canon marka fotoğraf makinesini, traş makinesini, mağdurun daha önce cinsel birliktelik yaşadığı şahıslarla ilgili görüntülerin bulunduğu VHS video kasetini, deri montunu, sokak kapısının önüne takmak amacıyla satın aldığı güvenlik kamerasını ve görüntüleri kaydettikleri cep telefonunu da alarak evden uzaklaştıkları, bu olaydan yaklaşık on gün sonra daha önce kararlaştırılan 500 Liranın ödenmesini temin etmek amacıyla sanıklar S.. K.. ve S.. K.."ın birlikte mağdurun annesi R.. Ö."in evine giderek mağduru aradıklarını belirterek, "bize borcu var, senedini ödemedi, bize gelsin" dedikleri, oturduğu çevreye mahcup olmaktan çekindiği için daha önce şikayette bulunmayan mağdurun annesi rahatsız edilince sanıklar hakkında Cumhuriyet savcılığına şikayette bulunduğu, kolluk görevlileri ile yapılan çalışma sonucu mağdurun sanıkların istedikleri parayı ödemek üzere sanıkları evine davet ettiği, sanıklar İ.. B.., S.. K.. ve S.. K..’nın parayı almak için mağdurun evine geldiklerinde kolluk görevlilerince yakalandıkları anlaşılmaktadır.
5237 sayılı TCK"nun 148. maddesinin 1. fıkrasında yağma suçunun temel şekli, 2. fıkrasında senedin yağması, 3. fıkrasında cebir karinesine yer verilmiş, 149. maddesinde nitelikli yağma, 150. maddesinde ise kişinin hukuki bir ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla yağma suçunu işlemesi ile yağmada değer azlığı düzenlenmiştir.
Yağmanın temel şeklinin düzenlendiği 5237 sayılı TCK"nun 148/1. maddesi uyarınca; kişinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştirileceği ya da malvarlığı bakımından büyük bir zarara uğratılacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya alınmasına karşı koymamaya mecbur bırakılması yağma suçunu oluşturur. Suç anılan değerlere yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit veya cebir kullanılması suretiyle gerçekleşir.
Yağma; başkasının zilyetliğindeki taşınabilir malın, zilyedin rızası olmadan faydalanmak amacıyla cebir veya tehdit kullanmak suretiyle alınması olduğundan “zor yoluyla hırsızlık”, bir kişiye karşı kullanılan icbar araçlarıyla haksız bir menfaat elde etmek şeklinde de tanımlanmıştır.
765 sayılı TCK’nda “gasp” olarak adlandırılan yağma, esasında cebir veya tehdit kullanmak suretiyle yapılan hırsızlıktan ibarettir. Hırsızlık ile yağma suçları aynı ortak unsurlara sahip olup, ayrıldıkları tek nokta ya da başka bir deyişle yağmanın, hırsızlığa oranla sahip olduğu ilave unsur, malı almak için cebir veya tehdit kullanılmasıdır.
Yağma suçu amaç ve araç hareketlerden oluşan bir suçtur. İlk önce almayı gerçekleştirmek için araç hareketler olan cebir veya tehdit kullanılır, sonrasında bu cebir ve tehdidin etkisiyle malın alınması veya tesliminin sağlanması ile suç tamamlanır.
Yağma, tehdit veya cebir kullanma ile hırsızlık suçlarının bir araya gelmesiyle oluşmuş bileşik bir suç olduğundan birden çok hukuki değeri korumaktadır. Kendisini oluşturan suçların korudukları hukuki değerler olan kişi özgürlüğü, vücut dokunulmazlığı, zilyetlik ve mülkiyet yağma suçunun da koruduğu hukuksal değerlerdir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu olay değerlendirildiğinde;
Sanıkların ilk olayda mağdura zorla kadın çamaşırları giydirip görüntülerini cep telefonuna kaydettikten sonra kendilerine 2.000 Lira vermediği takdirde görüntülerini ailesine gösterip, internet ortamında yayacaklarını söyledikleri, mağdurun ancak 500 Lira ödeyebileceğini söylemesi üzerine talep edilen miktarı 500 Liraya düşürdükleri, bu sırada sanıkların mağdurun üzerindeki 150 Lirasını, cep telefonunu, iki adet montunu, bir şişe votkasını, fotoğraf makinesini, traş makinesini, mağdurun daha önce cinsel birliktelik yaşadığı şahıslarla ilgili görüntülerin bulunduğu VHS video kasetini ve güvenlik kamerasını alarak evden ayrıldıkları, bu olaydan yaklaşık on gün sonra sözünü aldıkları parayı elde edebilmek için mağdura ulaşmaya çalıştıkları, bu kapsamda mağdurun kız kardeşini telefonla arayıp mağduru sordukları, mağdurun annesinin evine gidip mağdurun kendilerine borcu olduğunu söyledikleri, sanıkların önceki eylemlerinden sonra şikayetçi olmayan mağdurun ailesinin rahatsız edilmesinden tedirgin olması üzerine sanıklar hakkında şikayetçi olduğu, Cumhuriyet savcılığınca yapılan koordine sonucu mağdurun sanıklarla irtibata geçip parayı vermek üzere davet ettiği, ilk olaydan yirmi bir gün sonra sanıkların daha önce kararlaştırılan parayı almak üzere mağdurun evine geldiklerinde kolluk görevlilerince yakalandığı olayda, sanıkların iradesi baştan itibaren mağdurdan belirli bir miktar parayı almaya özgülenmiş olup, ilk eylemden sonra gerçekleştirdikleri fiillerin en başta aldıkları diğer eşyalar ile birlikte almayı hedefledikleri 500 Lirayı da mağdurdan almaya yönelik olduğu anlaşıldığından, sanıkların eylemlerinin tek nitelikli yağma suçunu oluşturduğunun kabulü gerekmektedir. Bu nedenle, yerel mahkemece sanıkların iki ayrı yağma suçundan cezalandırılmasına karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır.
Bu itibarla, yerel mahkeme direnme kararının, sanıkların eylemlerinin tek bir nitelikli yağma suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan dokuz Genel Kurul Üyesi; "Sanıkların eylemlerinin iki ayrı yağma suçunun oluşturduğu, bu nedenle yerel mahkeme direnme hükmünün isabetli olduğu" düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- İzmir 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 09.05.2013 gün ve 154-89 sayılı direnme kararının, sanıkların eylemlerinin tek bir nitelikli yağma suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİNE, 20.05.2014 günü yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.