Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2009/13173 Esas 2010/4822 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/13173
Karar No: 2010/4822
Karar Tarihi: 22.4.2010

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2009/13173 Esas 2010/4822 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Dava, ziynet eşyalarının aynen iadesi veya bedelinin tahsil edilmesi istemiyle açılmıştır. Davacı, evlenmeden önce kendisine takılan ziynetlerin damadı tarafından alındığını ve geri verilmediğini iddia etmiştir. Mahkeme, ziynet eşyalarının taşınabilir ve kişinin yanında götürülebilen eşyalar olduğunu belirtti ve davalının her zaman ziynetleri kadına vermesinin daha olağan olduğuna karar verdi. Davacı, ziynetlerin alındığını iddia etti ancak bu iddiasını kanıtlayamadı. Davacı, yemin deliline de dayandığı için durumuna göre bir karar verilmesi gerektiğini belirtti. Karar, kanıt yetersizliği nedeniyle bozuldu. Kararda, Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesi gereği ispat yükünün iddiaları olan taraflara düştüğü belirtilmiştir. Koca, ziynetlerin kadında olduğuna dair kanıt sunamamıştır.
(Kapatılan) 6. Hukuk Dairesi         2009/13173 E.  ,  2010/4822 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı eşya alacağı davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
    Dava, ziynet eşyalarının aynen iadesi veya bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı vekili, dava dilekçesinde, müvekkili ... ile ...’un oğlu, ..."nun 2001 yılında evlendiklerini tarafların bir müddet ...da kaldıktan sonra ..."nun görev yaptığı ..."e giderken ..."nun siz orda altınları çaldırırsınız diyerek takıları aldığını, ..."nun ve davacının bu şekilde Mersin"e gittiklerini, ve daha sonrasında ise geri verilmediğinden bahisle kendisine düğünde takılan ziynetlerin aynen iadesini veya bedelinin tahsilini istemiştir. Davalı vekili takıların davacının ailesinde kaldığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece ziynet eşyalarının her zaman taşınabilir ve kişinin yanında götürülebilir eşyalar olduğu, davacının evden ayrılırken ziynet eşyalarını yanında götürebileceği tanık beyanlarına ve davacının boşanma davasındaki kendi el yazılı dilekçesine göre altınların bir kısmının kasada olduğu, bu durumda takıların davalı ...’de kaldığına dair tanık beyanlarına itibar edilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
    Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.
    Davacı kadın dava konusu edilen ziynet eşyasının davalıda kaldığını ileri sürmüş, davalı koca ise onun tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz.
    Diğer taraftan ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir.
    Davacı, dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, ispat yükü altındadır.
    Olayda, davacı dinlettiği tanık beyanları ve kendi ikrarına göre evi terk ettiği tarih itibariyle dava konusu ziynet eşyasının götürülmesine engel olunduğunu ve zorla elinden alındığını, daha önce de götürme fırsatı elde edemediğini ve altınların kayınpederi tarafından alınıp geri verilmediği hususunu kanıtlayamamıştır. Bununla birlikte davacı, dava dilekçesinde yemin deliline de dayanmış olduğundan davacıya iddialarını kanıtlaması ve ziynetlerin davalı tarafta kaldığı konusunda davalıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün yukarda (yazılı nedenlerle BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 22.4.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara