Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/493 Esas 2014/215 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2013/493
Karar No: 2014/215

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/493 Esas 2014/215 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2013/493 E.  ,  2014/215 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : AKYAZI Asliye Ceza
    Günü : 09.09.2008

    Görevi yaptırmamak için direnme suçundan sanık S.. G.."ın 5237 sayılı TCK"nun 265/1, 62 ve 50. maddeleri uyarınca 3.000 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Akyazı Asliye Ceza Mahkemesince verilen 09.09.2008 gün ve 15-489 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 01.10.2012 gün ve 2325–19057 sayı ile;
    “Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak ;
    Sanığın adli sicil kaydında sabıkasının bulunmaması karşısında, 5271 sayılı CMK"nun 231/6. maddesinde öngörülen diğer yasal ölçütler tartışılıp değerlendirilmeden, "sanığın suçu işleyiş biçimi, suçtan sonraki hareketleri ve suçun konusu göz önüne alındığında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının sanık açısından caydırıcı ve faydalı olmayacağı" biçimindeki yasal olmayan gerekçeyle, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 12.12.2012 gün ve 77323 sayı ile;
    “...Mahkemenin gerekçesinin CMK"nun 231. maddesinin uygulanmaması için yeterli olup olmadığı hususunun incelenmesi gerekmektedir. Yerel mahkeme "sanığın suçu işleyiş biçimi, suçtan sonraki hareketleri ve suçun konusu göz önüne alındığında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının sanık açısından caydırıcı ve faydalı olmayacağı kanaatine varıldığından CMK"nun 231. maddesinin uygulanmasına takdiren yer olmadığına" şeklinde karar vermiştir. Kanaatimizce kanunun aradığı "Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması" şartının mahkemenin CMK"nun 231. maddesinin uygulanmaması için yazdığı yukarıdaki gerekçede bulunduğudur. Kanunda yazılı olan kelimelerin aynen yazılmasının yasal bir zorunuluk olmadığı gibi, gerçekleştirilmek istenen amaç için şart olmadığı da düşünülmektedir" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
    CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 4. Ceza Dairesince 09.05.2013 gün ve 38790-4223 sayı ile; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

    İtirazın kapsamına göre inceleme, görevi yaptırmamak için direnme suçuyla sınırlı olarak yapılmıştır.
    Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmamasına ilişkin olarak gösterilen gerekçenin yasal ve yeterli olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Sanığın suç tarihinde alkollü olarak diş hekimi olan S.. Y.."nın muayenhanesine gittiği, orada bulunan hastaların yanında kendisinin birlikte yaşadığı kişi ile gayrimeşru ilişki yaşadıklarını Seyhan"a söyleyerek hakaret ettiği, bu yöndeki davranışlarını sürdürmesi üzerine olay yerine gelen polis memurları A.. B.. ve C.. M.."ın sanığı karakola davet ettikleri, sanığın gitmek istemeyerek "sizi yakarım, sürdürürüm, kendimi darp ettirip onlar yaptı diyerek şikayetçi olurum" şeklinde sözler söylediği ve görevli polis memurlarına direndiği, bu nedenle zor kullanılmak suretiyle karakola götürüldüğü,
    Mağdur polis memurlarının yargılama sırasında sanıktan şikayetçi olmadıkları,
    Sabıkası bulunmayan sanığın duruşma tutanaklarına yansıyan herhangi bir olumsuz davranışının ya da pişman olduğuna ilişkin bir beyanının bulunmadığı,
    Yerel mahkemece, temel ceza tayin edilirken "alt sınırdan uzaklaşmayı gerektirir bir durum görülmediği" belirtilen sanık hakkında "duruşmalardaki iyi hali ve ikrarı" lehine indirim nedeni olarak kabul edilerek TCK"nun 62. maddesinin uygulanmasına karar verildiği,
    "Sanığın suçunu kabullenip pişmanlık göstermesi, kişiliği, sosyal ve ekonomik durumu göz önüne alınarak" şeklindeki gerekçeyle hükmolunan kısa süreli hapis cezasının TCK"nun 50/1-a maddesi gereğince adli para cezasına çevrildiği,
    Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmamasına ilişkin olarak ise; “Sanığın suçu işleyiş biçimi, suçtan sonraki hareketleri ve suçun konusu göz önüne alındığında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının sanık açısından caydırıcı ve faydalı olmayacağı kanaatine varıldığından CMK"nun 231. maddesinin uygulanmasına takdiren yer olmadığına” şeklinde gerekçe gösterildiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 23. maddesi ile kabul edilmiş, 19.12.2006 günü yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanunun 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanunun 231. maddesine eklenen 5 ila 14. fıkralar ile büyükler için de uygulamaya konulmuş, aynı Kanunun 40. maddesiyle de 5395 sayılı Kanunun 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılık hariç olmak kaydıyla, çocuk suçlular ile yetişkin suçlular hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tabi kılınmıştır.
    Başlangıçta yetişkin sanıklar yönünden şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak, hükmolunan bir yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası için kabul edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması 5728 sayılı Kanunla 5271 sayılı Kanunun 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle, Anayasa’nın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak üzere, hükmolunan iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezalarına ilişkin tüm suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiştir.
    5560, 5728, 5739 ve 6008 sayılı Kanunlar ile 5271 sayılı CMK"nun 231. maddesinde yapılan değişiklikler göz önüne alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için;
    a) Suça ilişkin olarak;
    1- Yapılan yargılama sonucunda, sanık hakkında mahkûmiyet hükmü tesis edilmesi ve hükmolunan cezanın, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olması,
    2- Suçun, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlardan olmaması,
    b) Sanığa ilişkin olarak;
    1- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
    2- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
    3- Mahkemece; sanığın, kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,
    4- Sanığın bu kurumun uygulanmasını kabul etmediğine dair beyanının olmaması,
    Şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir.
    Tüm bu şartların varlığı halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecek ve sanık beş yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulacaktır.
    Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Görevi yaptırmamak için direnme suçundan 3.000 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilen sanığın, sabıkasız olması nedeniyle CMK’nun 231. maddesinin 6. fıkrasının (a) bendindeki objektif şartın gerçekleştiği ve suçla oluşan birey ya da kamu zararı bulunmadığından aynı fıkranın (c) bendindeki şart yönünden de hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasına bir engel bulunmadığı görülmektedir. Ancak, aynı fıkranın (b) bendinde belirtilen ve mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması şeklindeki subjektif şartın gerçekleşip gerçekleşmediğinin irdelenmesi gerekmektedir.
    Yerel mahkemece, alt sınırdan uzaklaşmayı gerektirir bir neden bulunmadığı belirtilerek alt sınırdan ceza tayin edilen, duruşmadaki hali ile ikrarı lehine takdiri indirimin sebebi olarak görülen, suçunu kabullenip pişmanlık göstermesi, kişiliği, sosyal ve ekonomik durumu göz önüne alınarak hükmolunan kısa süreli hapis cezası adli para cezasına çevrilen sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükmünün uygulanmamasına ilişkin; “sanığın suçu işleyiş biçimi, suçtan sonraki hareketleri ve suçun konusu göz önüne alındığında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının sanık açısından caydırıcı ve faydalı olmayacağı kanaatine varıldığından CMK"nun 231. maddesinin uygulanmasına takdiren yer olmadığına” şeklinde gösterilen gerekçe CMK’nun 231/6. maddesi kapsamından yasal ve yeterli olmadığı gibi, takdiri indirimin uygulanmasında ve hükmolunan kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırıma çevrilmesinde dayanılan gerekçe ile de çelişkilidir. Bu nedenle, Özel Daire bozma kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
    Bu itibarla, itirazın reddine karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan on Genel Kurul Üyesi; "sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmamasına ilişkin olarak gösterilen gerekçe kanuni ve yeterli olduğundan, itirazın kabulüne karar verilmesi gerektiği" görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
    2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 29.04.2014 günü yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.



    Hemen Ara