Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2012/1463 Esas 2014/208 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2012/1463
Karar No: 2014/208

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2012/1463 Esas 2014/208 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2012/1463 E.  ,  2014/208 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : TAVŞANLI Asliye Ceza
    Günü : 28.05.2009
    Sayısı : 255-370

    Sanık K.. Y.."ın kasten yaralama suçundan 5237 sayılı TCK"nun 86/2, 29, 31/2 ve 62 maddeleri uyarınca hükmolunan kısa süreli hapis cezasının aynı kanunun 50/1-d maddesi gereğince 1 ay süreyle ikamet ettiği mülki sınırlar içerisinde internet kafelere gitmekten yasaklanması, konut dokunulmazlığının ihlali suçundan 5237 sayılı TCK"nun 116/4, 31/2 ve 62. maddeleri uyarınca hükmolunan kısa süreli hapis cezasının aynı kanunun 50/1-d maddesi gereğince 2 ay 15 gün süreyle ikamet ettiği mülki sınırlar içerisinde internet kafelere gitmekten yasaklanması ve mala zarar verme suçundan 5237 sayılı TCY’nın 151/1, 31/2 ve 62. maddeleri uyarınca da hükmolunan kısa süreli hapis cezasının aynı kanunun 50/1-d maddesi gereğince 1 ay süreyle ikamet ettiği mülki sınırlar içerisinde internet kafelere gitmekten yasaklanması seçenek yaptırımına çevrilmesine ilişkin, Tavşanlı Asliye Ceza mahkemesince verilen 28.05.2009 gün ve 255-370 sayılı hükmün katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 12.01.2012 gün ve 9284-665 sayı ile;
    “...Suç tarihinde 12 yaşını bitirip 15 yaşını tamamlamadığı anlaşılan sanığın, TCK"nın 31/2 ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 35/1. maddeleri uyarınca, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişip gelişmediği konusunda sosyal inceleme raporu alınarak sonucuna göre hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden, eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizliğinden hükümlerin bozulmasına” karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 16.03.2012 gün ve 294509 sayı ile;
    “Dosya içerisindeki mevcut belgeler incelendiğinde aşağıdaki hususlar tespit edilmiştir.
    Mahkemesince Adli Kurumundan, yaşı küçük sanık K.. Y.. hakkında, 5237 sayılı TCK’nun 31/2. maddesi uyarınca, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişip gelişmediğine yönelik rapor aldırılmıştır. Bu rapor sonucuna göre de suç tarihi itibariyle sanığın, kasten yaralama, konut dokunulmazlığını ihlal etme ve mala zarar verme suçları yönünden algılama, fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmiş olduğu anlaşılmıştır. Yine mahkemesince yargılama sırasında, sanık hakkında ayrıntılı bir sosyal ve mali durum araştırması yapılmıştır.
    Diğer taraftan, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunumun konuyla ilgili 35. maddesinin 1. fıkrasında, gerektiğinde yaptırılacak olan sosyal inceleme raporu sonucunun, mahkeme tarafından takdirde göz önünde bulundurulacağı belirtilmektedir.
    Yapılan kamu davası yargılamasında hem Adli Tıp Kurumundan alınan rapor, hem de mahkemesince yaptırılan sosyal ve mali durum araştırması dikkate alındığında, sanık hakkında takdire yönelik kapsamlı ve yeterli bir araştırma yapıldığı anlaşılmaktadır; Dolayısıyla somut davada, 5395 sayılı Yasa uyarınca ayrı bir sosyal inceleme raporu alınmasına gerek olmadığı" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
    CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesince 06.11.2012 gün 8281-12087 sayı ile, itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; işlediği fiillerin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiillerle ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin varlığına yönelik adli tıp uzmanı görüşü bulunan sanık hakkında 5395 sayılı Kanunun 35. maddesi uyarınca sosyal inceleme raporu alınmasının gerekip gerekmediğine ilişkin ise de, dava zamanaşımının gerçekleşip gerçeklemediği hususunun Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle değerlendirilmesi gerekmektedir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    07.07.1994 doğumlu olan sanığın 27.02.2009 tarihinde, kendisiyle aynı yaşlarda bulunan mağdurun evinde yalnız bulunduğu sırada gelerek evin kapısının kilit kısmını kırıp içeri girdiği, merdiven boşluğunda karşılaştığı mağdurun yüzüne kafasıyla vurduğu, mağdurun onu dışarı çıkardığı, sanığın bu şekilde kasten yaralama, konut dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarını işlediği iddiasıyla hakkında 5237 sayılı TCK’nun 86/2, 31/2; 116/1, 31/2; 151/1, 31/2. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı, mağdurun adli raporunda, sol yanak ağız içinde bulunan 2x1 cm ebadındaki kesinin basit tıbbi müdahale ile giderilebilir nitelikte olduğu, hayati tehlikesinin bulunmadığının belirlendiği, yerel mahkemece yapılan yargılama sonucunda, sanık hakkında konut dokunulmazlığının ihlali suçu yönünden TCK"nun 116/4. maddesi uygulanmak suretiyle atılı suçlardan mahkûmiyetine karar verildiği anlaşılmaktadır.
    İncelemeye konu olan suçlardan; kasten yaralama suçunun basit hali için 5237 sayılı TCK"nun 86. maddesinin birinci fıkrasında bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasının öngörüldüğü, ikinci fıkrasında ise suçun mağdurun basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif yaralanmış olması halinde fail hakkında verilecek cezanın dört aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası olabileceği,
    Konut dokunulmazlığının ihlali suçunun basit şekli için aynı kanunun 116. maddesinin birinci fıkrasında altı aydan iki yıla kadar hapis cezası öngörüldüğü, maddenin 4. fıkrasında ise suçun ağırlaştırıcı nedenleri sıralandıktan sonra bu fıkrada gösterilen hallerin gerçekleşmesi halinde faile bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası tayin edilebileceği,
    Mala zarar verme suçunun temel şekli için ise aynı kanunun 151. maddesinin birinci fıkrasında, faile dört aydan üç yıla kadar hapis veya adli para cezası verilebileceği,
    Hükme bağlanmıştır.
    Diğer taraftan, 5237 sayılı TCK’nun “Dava zamanaşımı” başlıklı 66. maddesi; “(1) Kanunda başka türlü yazılmış olan hâller dışında kamu davası;
    a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda otuz yıl,
    b) Müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmibeş yıl,
    c) Yirmi yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıl,
    d) Beş yıldan fazla ve yirmi yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlarda onbeş yıl,
    e) Beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adlî para cezasını gerektiren suçlarda sekiz yıl,
    Geçmesiyle düşer.
    (2) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanlar hakkında, bu sürelerin yarısının; onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında ise, üçte ikisinin geçmesiyle kamu davası düşer.
    (3) Dava zamanaşımı süresinin belirlenmesinde dosyadaki mevcut deliller itibarıyla suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâlleri de göz önünde bulundurulur.
    (4) Yukarıdaki fıkralarda yer alan sürelerin belirlenmesinde suçun kanunda yer alan cezasının yukarı sınırı göz önünde bulundurulur; seçimlik cezaları gerektiren suçlarda zamanaşımı bakımından hapis cezası esas alınır…” şeklinde düzenlenmiştir.
    Görüldüğü gibi, 5237 sayılı TCK’nun 66. maddesinde, çocuklar hakkında yaş gruplarına göre kademeli olarak daha kısa zamanaşımı süreleri getirilmiştir. Bu kapsamda 5237 sayılı TCK’nun 66/2. maddesindeki; “Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanlar hakkında, bu sürelerin yarısının… geçmesiyle kamu davası düşer” şeklindeki düzenleme ile 12-15 yaş grubunda bulunan çocuklar açısından zamanaşımı yetişkin sanıklara göre yarı oranında kısaltılmış bulunmaktadır. Aynı kanunun 67/4. maddesi uyarınca kesen bir nedenin bulunması halinde kesilme gününden itibaren yeniden işlemeye başlayacak olan zamanaşımı, ilgili suça ilişkin olarak kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzayacaktır.
    Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Daha ağır başka suçları oluşturma ihtimali bulunmayan ve suç tarihinde 12-15 yaş grubunda olan çocuk sanığın eylemleri 5237 sayılı TCK"nun 86/2, 116/4 ve 151/1 maddeleri kapsamında bulunduğundan, aynı kanunun 66/1-e ve 66/2 maddeleri uyarınca sanığın yaşı da dikkate alındığında 4 yıllık olağan ve 6 yıllık kesintili zamanaşımına tâbidir.
    Suç tarihinin 27.02.2009 olduğu somut olayda, zamanaşımını kesen son işlem sanık hakkında 28.05.2009 tarihinde verilen mahkûmiyet hükmü olduğundan 5237 sayılı TCK‘nun 66/1-e ve 66/2. maddeleri uyarınca 4 yıllık asli zamanaşımı 28.05.2013 tarihinde gerçekleşmiştir.
    Bu itibarla, itirazın değişik gerekçeyle kabulü ile Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün sanığın kasten yaralama, konut dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarına ilişkin olarak gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle bozulmasına, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu konuda 1412 sayılı CMUK‘nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık hakkındaki kamu davalarının düşmesine karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının değişik gerekçeyle KABULÜNE,
    2- Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 12.01.2012 gün ve 9284-665 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
    3- Tavşanlı Asliye Ceza Mahkemesinin 28.05.2009 gün ve 255-370 sayılı hükmünün sanığın mağdura karşı işlemiş olduğu kasten yaralama, konut dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarına ilişkin olarak gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle BOZULMASINA,
    Ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu konuda, 1412 sayılı CMUK"nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen yürürlükte bulunan 322. maddesi uyarınca karar verilmesi mümkün bulunduğundan, sanık hakkındaki kamu davalarının 5237 sayılı TCK"nun 66/1-e, 66/2 ve 5271 sayılı CMK"nun 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,
    4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına TEVDİİNE, 22.04.2014 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.






    Hemen Ara