Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/672 Esas 2014/143 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2013/672
Karar No: 2014/143

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/672 Esas 2014/143 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2013/672 E.  ,  2014/143 K.
  • TAKSİRLE ADAM ÖLDÜRME
  • HÜKÜM FIKRASININ BULUNMAMASI
  • CEZA MUHAKEMESİ KANUNU (CMK) (5271) Madde 223
  • CEZA MUHAKEMESİ KANUNU (CMK) (5271) Madde 230
  • CEZA MUHAKEMESİ KANUNU (CMK) (5271) Madde 231
  • CEZA MUHAKEMESİ KANUNU (CMK) (5271) Madde 232
  • TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 22
  • TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 85

"İçtihat Metni"

Taksirle ölüme neden olma suçundan sanığın 5237 sayılı TCK"nun 85/1 ve 22/3. maddeleri gereğince 5 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Edirne 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 27.09.2007 gün ve 176-425 sayılı hükmün, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 19.12.2011 gün ve 4964-8919 sayı ile;
"Yerinde görülmeyen diğer itirazlarının reddine, ancak;
1- Gerekçeli karar başlığına suçun işlendiği yer ve zaman dilimi yazılmaması suretiyle CMK"nın 232/2-c maddesine muhalefet edilmesi,
2- Duruşmada şikayetçi olmayan ve davaya katılma kararı bulunmayan mağdurun gerekçeli karar başlığına katılan olarak yazılması,
3- İki sınır arasında temel ceza belirlenmesinde suçun işleniş biçimi, failin taksire dayalı kusurunun yoğunluğu, olayda bir kişinin ölmüş olması ve maddede öngörülen cezanın alt sınırı nazara alınmak suretiyle adalet ve hakkaniyet kurallarına uygun bir cezaya hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden asgari haddin çok üzerinde temel ceza tayin edilmesi suretiyle sanık hakkında fazla ceza tayini,
4- Sanığın site içi yolda aracı ile geri manevra yaparken yol içinde yürümekte bulunan yayalara çarpması ile meydana gelen olayda bilinçli taksirin koşulları oluşmadığı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi" isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Edirne 2. Asliye Ceza Mahkemesi ise 08.05.2012 gün ve 122-185 sayı ile;
"Sanığın aracıyla geri seyir halindeyken yolda yürüyen yayalara çarparak bir müddet altında sürüklediği, yayaların yaralandıkları, ölenin olayın akabinde söz konusu yaralamadan mütevellit vefat ettiği, diğer yaralının şikayetçi olmadığı, keşif ve bilirkişi raporu doğrultusunda sanığın tam kusurlu olduğu, oluş şekli ve sanığın özellikle yaşı göz önünde bulundurulduğunda, dinlenen tanıkların refleksleri ile ilgili olarak sanığın uyarmalarına rağmen kendi yetenekleri, algılama gücü, tecrübeleri bilgi düzeyi ve içinde bulunduğu koşullar altında objektif olarak var olan dikkat ve özen yükümlülüğünü öngörebilecek ve yerine getirebilecek durumda bulunmasına rağmen yükümlülüğe aykırı davranıp neticenin oluşmasına sebebiyet vermek suretiyle neticenin meydana gelmesine sebebiyet verdiği, bilirkişi raporundan anlaşıldığı gibi sanığın altmış metre geri geldiği, içinde bulunduğu koşullar altında uyarılara rağmen bu şekliyle araç kullanarak kaza oluşuna sebebiyet verdiğinden bilinçli taksirle eylemi gerçekleştirdiği kanaatine ulaşılarak hakkında bilinçli taksir hükümleri uygulanmış, olayın oluşumuna direk etkisi ve olaydan sonraki vurdumduymaz kişilik yapısı, yargılama aşamasında pişmanlık gösterdiğine ilişkin herhangi bir belirti göstermediği, uyarılara rağmen kurallara aykırı davranarak olayın oluşumuna sebebiyet vermesi, dosyaya yansıyan kişilik durumu kapsamında, hakkında gerekli caydırıcı etki yapması ve verilen cezanın toplum vicdanında olumlu etki yapması amacıyla alt sınırdan uzaklaştırılarak hüküm kurulmuş, bu gerekçeyle cezası tedbire çevrilmemiş, erteleme hükmü uygulanmamıştır" şeklindeki gerekçelerle önceki kararında direnmiştir.
Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 11.09.2013 gün ve 218206 sayılı bozma istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçeyle karara bağlanmıştır.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanığın bilinçli taksirle ölüme neden olma suçundan cezalandırılmasına karar verilen olayda, Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eylemlerini bilinçli taksirle gerçekleştirip gerçekleştirmediği ve alt hadden uzaklaşılarak hüküm kurulmasının isabetli olup olmadığı noktasında toplanmakta ise de, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle, ilk hükmünde direnilmesine karar veren yerel mahkemenin, hüküm fıkrasını yeniden kurma zorunluluğu bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından
Yerel mahkemece bozmadan sonra yapılan yargılamada önceki hükümde direnilmesine karar verilmesine rağmen, bununla yetinilip yeni bir hüküm kurulmadığı görülmektedir.
Ceza Genel Kurulunun istikrar kazanmış uygulamalarına göre, bir hüküm bozulmakla tamamen ortadan kalkacağından, yerel mahkemelerce direnme kararı verilirken 5271 sayılı CMK"nun 230, 231 ve 232. maddelerine uygun yeni bir hüküm kurulması zorunlu olup, aksi hal CMUK"nun 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince yürürlükte olan 308. maddesi uyarınca mutlak hukuka aykırılık oluşturmaktadır.
Ceza Genel Kurulunun yerleşik kararlarında da vurgulandığı üzere, CMK"nun 230 ve 232. maddeleri uyarınca aynı kanunun 223. maddesine göre verilen hükmün ne olduğu herhangi bir tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmeli, bozulmakla ortadan kalkan ve infaz yeteneğini yitiren önceki hükme atıf yapılmasıyla yetinilmemeli, onandığı takdirde başka bir kararın varlığını gerektirmeden infaza esas alınabilecek nitelikte yeni bir hüküm verilmelidir. Nitekim Ceza Genel Kurulunun 21.01.2014 gün ve 489-12 sayılı kararı başta olmak üzere pek çok kararında da aynı sonuca ulaşılmıştır.
Uyuşmazlık konusu bu açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde;
Yerel mahkemece, yukarıda anılan ilkeler doğrultusunda işlem yapılmamış, bozulmuş olmakla tamamen ortadan kalkan ilk hükümde direnilmesine karar verildikten sonra, 5271 sayılı CMK"nun 230 ve 232. maddeleri uyarınca verilen kararın ne olduğu belirtilmemiş ve kararda bulunması zorunlu olan "hüküm" kısmı eksik bırakılmıştır.
Bu itibarla, sair yönleri incelenmeyen direnme kararının, hüküm fıkrası bulunmaması usulü eksikliği nedeniyle bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Edirne 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 08.05.2012 gün ve 122-185 sayılı direnme kararının, hüküm fıkrası bulunmaması usulü eksikliği nedeniyle sair yönler incelenmeksizin BOZULMASINA,
2- Dosyanın mahalline gönderilmesi amacıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 25.03.2014 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

Hemen Ara