Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/606 Esas 2014/25 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2013/606
Karar No: 2014/25

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/606 Esas 2014/25 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Göle Asliye Ceza Mahkemesi, sanıklar Nurettin ve Gülabat'a yönelik iftira, Serkan, Sinan ve Gülabat'ın kasten yangın çıkarma suçlarından beraat kararı vermiştir. Ancak, müştekilerin katılma istemlerinin incelenmemesi ve dava zamanaşımı konuları nedeniyle Yargıtay 8. Ceza Dairesince bozulmuştur. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise davanın zamanaşımı nedeniyle düşmesi gerektiğini belirterek, sanıkların kamu davasından düşürülmesini talep etmiştir. 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 102/4, 104/2 ve 371. maddeleri ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223/8. maddelerine göre sanıklar hakkındaki kamu davası düşürülmüştür.
Ceza Genel Kurulu         2013/606 E.  ,  2014/25 K.
  • KASTEN YANGIN ÇIKARMA
  • İFTİRA
  • ZAMANAŞIMI
  • CEZA MUHAKEMESİ KANUNU (CMK) (5271) Madde 223
  • TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) (765) Madde 102
  • TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) (765) Madde 104
  • TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) (765) Madde 285
  • TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) (765) Madde 371

"İçtihat Metni"

Sanıklar Nurettin ve Gülabat"ın iftira, Serkan, Sinan ve Gülabat"ın kasten yangın çıkartma suçlarından beraatlarına ilişkin, Göle Asliye Ceza Mahkemesince verilen 15.01.2009 gün ve 14-7 sayılı hükmün müştekiler vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 24.09.2012 gün ve 18396-28302 sayı ile;
"18.03.2004 günlü celsede sanıklardan şikayetçi olduklarını bildiren ve 27.05.2004 günlü dilekçeyle de tanık dinletmek istediklerini bildiren şikayetçilerin bu taleplerinin davaya katılma istemini içerdiği gözetilmeden, bu hususta karar verilmeden yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 09.11.2012 gün ve 365011sayı ile;
"...18.03.2004 günlü celsede sanıklardan şikayetçi olduklarını, 27.05.2004 günlü dilekçeyle de tanık dinletmek istediklerini bildiren şikayetçilerin bu taleplerinin davaya katılma istemini içerdiği, ancak ilk derece mahkemesince bu talep hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmeyen şikayetçiler vekilinin kanun yolu başvuru (temyiz) dilekçesinde yerel mahkemece karara bağlanmayan katılma isteklerinin inceleme merciince incelenip bir karara bağlanması yönünde açıkça istekleri bulunmaktadır.
İnceleme mercii olan Dairenizce katılma konusunda olumlu bir karar verilerek esastan inceleme yapılması durumunda veya olumsuz bir karar verilerek dosyanın karara bağlanması durumunda yargılamaların gereksiz yere uzamasının dolayısıyla da davaların zamanaşımına uğramasının önüne geçilebilecektir. Aksi takdirde yerel mahkeme hükmünün, katılma konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği gerekçesiyle bozulması yargılamanın gereksiz yere uzaması sonucunu doğuracaktır ki, bu durum "davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir" şeklinde düzenlenmiş olan Anayasanın 141/4. maddesi ile Anayasanın 90. maddesi uyarınca bir iç hukuk normu haline gelen ve uygulanması zorunlu bulunan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin adil yargılanma hakkını düzenleyen 6. maddesine aykırılık oluşturacaktır" görüşüyle itiraz kanun başvurmuştur.
CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 8. Ceza Dairesince 08.07.2013 gün ve 31698-20176 sayı ile; itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; müştekilerin davaya katılma istemlerine ilişkin olarak Özel Dairece karar verilmesinin mümkün olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; suç tarihinin 13.05.2003 olduğu somut olayda, dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediği hususunun öncelikle değerlendirilmesi gerekmektedir.
765 sayılı TCK"nun 102. maddesinde, kanunlarda aksine bir hüküm bulunmadıkça kamu davasının maddede yazılı sürelerin geçmesiyle ortadan kalkacağı düzenlenmiş, maddenin dördüncü fıkrasında da beş seneden fazla olmamak üzere hapis ya da para cezalarını gerektiren suçlarda bu sürenin beş sene olacağı hüküm altına alınmıştır. Aynı kanunun 104/2. maddesi uyarınca kesen bir nedenin bulunması halinde zamanaşımı, kesilme gününden itibaren yeniden işlemeye başlayacak ve ilgili suça ilişkin olarak kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzayacaktır.
Ceza Genel Kurulunun 18.12.2012 gün ve 864-1861, 26.06.2012 gün ve 978-250 ile 23.01.2007 gün ve 254-5 sayılı kararları başta olmak üzere birçok kararında da açıkça vurgulandığı üzere, yargılama yapılmasına engel olup, davayı düşüren hallerden biri olan dava zamanaşımının yargılama sırasında gerçekleşmesi durumunda, yerel mahkeme ya da Yargıtay, re’sen zamanaşımı kuralını uygulayarak kamu davasının düşmesine karar verecektir.
Suç tarihi itibariyle 450.000.000 Lira değerinde olan biçilmiş mahsulatın yakıldığı somut olayda, sanıklara yüklenen iftira suçunun 765 sayılı TCK’nun 285. maddesinde öngörülen yaptırımı üç aydan üç seneye kadar hapis, kasten yangın çıkartma suçunun cezası ise aynı kanunun 371. maddesinde aynı şekilde üç aydan üç seneye kadar hapis cezasıdır. Anılan kanunun 102/4. maddesi uyarınca bu suçların asli dava zamanaşımı 5 yıl, 104/2. maddesi de göz önünde bulundurulduğunda kesintili dava zamanaşımı ise 7 yıl 6 aydır.
Daha ağır cezayı gerektiren başka suçları oluşturma ihtimali bulunmayan ve 13.05.2003 tarihinde gerçekleşen eylemlerle ilgili olarak 765 sayılı TCK"nun 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen 7 yıl 6 aylık dava zamanaşımı Özel Daire inceleme tarihinden önce 13.11.2010 tarihinde dolmuş bulunmaktadır.
Bu itibarla; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçe ile kabulüne, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle bozulmasına, ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 1412 sayılı CMUK’nun, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak sanıklar hakkındaki kamu davasının vaki zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçe ile KABULÜNE,
2- Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 24.09.2012 gün ve 18396-28302 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
3- Göle Asliye Ceza Mahkemesinin 15.01.2009 gün ve 14-7 sayılı hükmünün gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle BOZULMASINA,
Ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 1412 sayılı CMUK’nun, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanıklar hakkındaki kamu davasının, 765 sayılı TCK’nun 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CMK’nun 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,
4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİNE, 21.01.2014 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

Hemen Ara