Esas No: 2013/489
Karar No: 2014/12
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/489 Esas 2014/12 Karar Sayılı İlamı
- CEZA DAVALARINDA DİRENME KARARININ YASAL İÇERİĞİ
- CEZA DAVALARINDA BOZMA KARARININ SONUÇLARI
- İMAR KANUNUNA MUHALEFET
- CEZA MUHAKEMESİ KANUNU (CMK) (5271) Madde 223
- CEZA MUHAKEMESİ KANUNU (CMK) (5271) Madde 230
- CEZA MUHAKEMESİ KANUNU (CMK) (5271) Madde 231
- CEZA MUHAKEMESİ KANUNU (CMK) (5271) Madde 232
- TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 184
"İçtihat Metni"
İmar kirliliğine neden olma suçundan sanık İ.. K..’nın 5237 sayılı TCK’nun 184/1, 62, 50/1-a ve 52/2-4. maddeleri uyarınca 6.000 Lira adli para cezasıyla cezalandırılmasına, kamu zararı giderilmediğinden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına ilişkin, Eskişehir 6. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 18.02.2010 gün ve 130-79 sayılı hükmün, Cumhuriyet savcısı, katılan vekili ve sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 20.11.2012 gün ve 30461-26036 sayı ile;
“CMK"nun 231/6-c maddesi hükmünün, sanığın mağdur veya kamuya verdiği maddi zararın karşılığı olan paranın ödenmesini gerektiren somut olaylarda uygulanabileceği, dosyadaki bilgi ve belgelere göre; yargılamaya konu olayda sanık tarafından üçüncü kişilere ödenmesi gereken somut, maddi bir kamu zararı bulunmaması karşısında; TCK"nun 184/5. maddesinde yer alan etkin pişmanlık ve CMK"nun 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümlerin uygulama olanağının, birbirinden bağımsız olarak ele alınıp değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, yasal olmayan gerekçe ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmamasına karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 02.04.2013 gün ve 71-256 sayı ile;
“İmar kirliliğine neden olma suçu TCK’nun 184. maddesinde düzenlenmiştir. Aynı maddenin 5. fıkrası kişinin ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yaptığı veya yaptırdığı binayı imar planına veya ruhsatına uygun hale getirmesi halinde mahkum olunan cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılacağını da düzenlemiştir. Bu hali ile fiil özel bir etkin pişmanlık hali ve kamu zararının giderimi yöntemini benimsemiştir. Düzenlenen bu maddeye göre kamu zararının ön görülen biçimlerde giderilmesi halinde hükmolunan ceza zaten bütün sonuçları ile birlikte ortadan kaldırılmak durumundadır. CMK’nun 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması koşullarından bir tanesi de kamu zararının giderilmiş olmasıdır. Sanığın imar durumuna aykırı hususu gidermemesi halinde durumun eski hale getirebilmesi adına kamunun yapacağı maddi masraf olacağı, bu hususun kamunun maddi zararı olarak ortaya çıkmış olduğu açık olup, giderilmeyen bu zarar nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinin olanaklı olmadığı düşünülmektedir” gerekçesiyle önceki hükümde direndiğini belirtmiş, ancak herhangi bir hüküm kurmamıştır.
Bu hükmün de katılan vekili ve sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C.Başsavcılığının 24.06.2013 gün ve 177700 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında 5271 sayılı CMK"nun 231/5. maddesinin uygulanmama gerekçesinin yasal ve yeterli olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de, önceki hükümde direnilmesine karar vermekle yetinen yerel mahkemenin, hüküm fıkrasını yeniden kurma zorunluluğu bulunup bulunmadığı hususu, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ön sorun olarak öncelikle ele alınıp değerlendirilmelidir.
İncelenen dosya kapsamından;
Yerel mahkemece bozmadan sonra yapılan yargılamada ilk hükümde direnilmesine karar verildiği, ancak hem kısa kararda, hem de gerekçeli kararda yeni bir hüküm kurulmadığı anlaşılmaktadır.
Yargıtay’ın istikrarlı uygulamalarına göre; bir hüküm bozulmakla tamamen ortadan kalkacağından, yerel mahkemelerce direnme kararı verilirken, 5271 sayılı CMK’nun 230, 231, 232. maddelerine uygun yeni bir hüküm kurulması zorunlu olup, aksi hâl 1412 sayılı CMUK"nun 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince halen yürürlükte bulunan 308. maddesi uyarınca, mutlak hukuka aykırılık oluşturmaktadır.
Ceza Genel Kurulunun yerleşmiş kararlarında da vurgulandığı üzere, CMK’nun 230 ve 232. maddeleri uyarınca, aynı kanunun 223. maddesine göre verilen hükmün ne olduğu hiçbir tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmeli, bozulmakla tamamen ortadan kalkan ve infaz yeteneğini yitiren önceki hükme atıf yapılmasıyla yetinilmemeli, onandığı takdirde başka bir kararın varlığını gerektirmeden infaza esas alınabilecek nitelikte yeni bir hüküm verilmelidir. Nitekim, Ceza Genel Kurulunun 12.05.1998 gün ve 104-171, 01.04.2008 gün ve 42-69 ve 29.09.2009 gün ve 125-207 sayılı kararlarında da aynı sonuca ulaşılmıştır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Somut olayda yerel mahkemece, belirtilen ilkeler doğrultusunda işlem yapılmamış, bozulmakla ortadan kalkan önceki hükümde direnilmesine karar verildikten sonra, 5271 sayılı CMK’nun 230 ve 232. maddeleri uyarınca verilen kararın ne olduğu ve hükümde bulunması zorunlu olan “sonuç (hüküm)” kısmı eksik bırakılmıştır.
Bu itibarla, sair yönleri incelenmeyen direnme hükmünün belirtilen bu usulü nedenle bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Eskişehir 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.04.2013 gün ve 71-256 sayılı direnme hükmünün, usul ve kanuna uygun olarak direnme hükmü kurulmaması isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına TEVDİİNE, 21.01.2014 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.