Esas No: 2007/322
Karar No: 2008/148
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2007/322 Esas 2008/148 Karar Sayılı İlamı
Hukuk Bölümü 2007/322 E., 2008/148 K.
"İçtihat Metni"
Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 21.3.2007 gün ve 2007/302 sayılı kararıyla, "Fail hakkında sürücü belgesiz araç kullanmak suçundan dolayı trafik suç tutanağı düzenlenip Başsavcılığımıza gönderilmekle evrak incelendi;
Failin sürücü belgesi olmadığı halde fiil tarihinde Motorsiklet kullandığı ve yapılan denetimler sonucunda yakalandığı, düzenlenen suç tutanağından ve eklerinden anlaşılmıştır.
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5349 Sayılı Kanun ile değişik 5252 sayılı Kanunun 7. maddesi ile hafif para cezasını ve hafif para cezasını gerektiren suçların yaptırımı idari para cezası olarak değiştirilmiş bu durumun 5237 Sayılı TCK nun 7. maddesi uyarınca failin lehine bir yasal düzenleme olduğu anlaşılmış olmakla, aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
KARAR:
Yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle ;
1-Failin sürücü belgesi olmadığı halde araç kullandığı sabit olması ve eyleminin idari para cezasına dönüştürülmüş bulunması sebebiyle , 5326 Sayılı Kabahatler Kanununun 23/1 maddesi ve 5252 Sayılı Kanunun 5349 Sayılı Kanun ile değişik 7. maddesi göz önüne alınarak ;
a) Failin sürücü belgesiz 3. kez araç kullanması nedeniyle eylemine uyan 2918 Sayılı Kanunun 36/3 maddesi uyarınca takdiren 2 ay karşılığı idari para cezası ile cezalandırılmasına,
b)Faile verilen cezanın 5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi uyarınca, failin ekonomik durumu dikkate alınarak günlüğü takdiren 20 YTL kabul edilerek failin neticeden 1.200.00.- YTL İDARİ PARA CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA…
…" karar verilmiştir.
Davacı, para cezasına karşı adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.
SAKARYA 1. SULH CEZA MAHKEMESİ; 13.4.2007 gün ve 2007/270 D.iş sayı ile, başvuran hakkında "ehliyetsiz araç kullanmak" fiilinden 2918 sayılı Kanun"un 36/3 maddesi uyarınca yapılan idari yaptırım uygulamasına yönelik temin olunan kayıtlara nazaran düzenlenen trafik idari para cezası tutanağının yüze karşı olması ve cezanın "idari ceza" kapsamında değerlendirilmesi gerekli olduğundan bu kabil uygulamalardan doğan idari yaptırıma yönelik itiraz inceleme görevinin 5326 sayılı Kanun"un 3/1-a ile 2918 sayılı Kanun hükümlerine nazaran idare mahkemesinin maddi vazifesi dahilinde kaldığı, yine görev kurallarının mahkemece her aşamada dikkate alınması zorunlu olan kurallardan olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, bu karar kesinleşmiştir.
Davacı, bu kez, söz konusu idari para cezasının kaldırılması istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.
SAKARYA 2. İDARE MAHKEMESİ; 15.5.2007 gün ve E:2007/680 sayı ile, davacı tarafından ehliyetsiz araç kullandığından bahisle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 36/3. maddesi uyarınca verilen iki ay hafif hapis cezasının, 1.200,00.-YTL para cezasına çevrilmesine ilişkin Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı işleminin iptali istemiyle Sakarya Valiliği"ne karşı açılan davaya ilişkin dosyanın incelendiği, incelenen dosyada davacının 21.3.2007 tarihinde ehliyetsiz araç kullandığı nedeniyle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 36/3. maddesi uyarınca verilen iki ay hafif hapis cezasının karşılığı olarak 21.3.2007 gün ve 2007/302 sayılı Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı işlemi ile Türk Ceza Kanunu"nun 52. maddesi kapsamında günlüğü 20,00.-YTL"den olmak üzere 1.200,00-YTL para cezası ile cezalandırıldığı ve anılan cezanın Kanun yoluna başvurmadan ve rızaen onbeş günlük itiraz süresi içinde ödenme halinde (3/4"ünün) 900,00.-YTL olarak ödenebileceği hususunun bildirildiği ve itiraz yolu olarak Sakarya Sulh Ceza Mahkemesinin gösterildiği, davacı tarafından yapılan itiraz üzerine Sakarya 1. Sulh Ceza Mahkemesi"nce 13.4.2007 gün ve 2007/270 sayılı görevsizlik kararının verildiğinin anlaşıldığı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun "Sürücü Belgesi Alma Zorunluluğu" başlıklı 36. maddesinde, "Motorlu araçların, sürücü belgesi sahibi olmayan kişiler tarafından karayollarında sürülmesi ve sürülmesine izin verilmesi yasaktır. Araçlar, bu Kanunda sınıfları belirtilen sürücü belgelerine sahip sürücüler ile iki veya çok taraflı anlaşmalara göre sürücü belgesi bulunan veya geçerli uluslararası sürücü belgesi olan kişilerce sürülebilir. (Yeniden düzenlenen fıkra: 21.5.1997 - 4262; md.) Sürücü belgesi sahibi olmadan trafiğe çıkanlara ilk tespitte bir aydan iki aya kadar, tekrarı haline iki aydan üç aya kadar hafif hapis cezası verilir. Ayrıca bu kişiler her defasında 7 200 000 lira hafif para cezasıyla da cezalandırılırlar." denildiği, aynı Yasanın "Adli Kovuşturma ve Cezaların Uygulanması" başlığını taşıyan Dokuzuncu kısmının iki ayrı bölüm halinde düzenlendiği, "Adli Kovuşturma" başlıklı birinci bölümde yer alan 112. maddede, bu Kanundaki suçlarla ilgili davalara bakacak mahkemeler ve yetkileri belirlenmiş olup, anılan maddenin birinci fıkrasında "Bu Kanundaki; hafif para cezasını veya bununla birlikte hafif hapis cezasını, belgelerin geri alınması ve iptali cezasını veya işyerlerinin kapatılması cezasını gerektiren suçlarla ilgi davalara trafik mahkemelerinde, bunların bulunmadığı yerlerde yetki verilen Sulh Ceza Mahkemelerinde bakılır." hükmüne yer verildiği, "Cezaların Uygulanması" başlıklı İkinci bölümde yer alan 115. maddesinde de, 116. maddede öngörülen itiraza ilişkin hüküm saklı kalmak üzere, para cezaları ile mahkemelerce verilen ve sadece hafif para cezalarına ilişkin olan hükümlerin kesin olduğu, 116. maddede, trafik kural ve yasaklarına aykırı davranışları belirlenen ve sürücüsü tespit edilemeyen araçlara tescil plakalarına göre trafik zabıtasınca tutanak düzenleneceği ve trafik zabıtasının yetkisi dahilindeki para cezalarına karşı araç sahiplerinin cezanın tebliğinden itibaren yedi gün içinde "yetkili mahkemeye" itiraz edebileceği ve itiraz üzerine verilen kararların kesin olduğunun hükme bağlandığı, bu hükümlerden, 2918 sayılı Yasa"da öngörülen cezaların büyük ölçüde adli ceza kapsamında düşünülerek Hakim tarafından verilmesi esasının benimsendiği; para cezaları olarak bahsi geçen idari cezaların kesin olduğuna işaret edilmek suretiyle bu cezalara karşı itiraz yolunun kapalı tutulduğu; ancak sadece 116. madde kapsamında bulunan idari para cezası ile ilgili ve sınırlı olarak itirazı incelemekle adli yargının yetkili ve görevli kılındığının anlaşıldığı, idarenin organları eliyle idari usullere göre uygulanması ve idare hukukunun bir müeyyidesi olması nedeniyle, idari işlem niteliğini taşıyan ve bu yönüyle adli cezalardan ayrılan idari cezaların yargısal denetiminde, kural olarak, idari yargı yerleri görevli bulunmakla birlikte dava konusu para cezasının 2918 sayılı Yasanın 36/3. maddesi kapsamında verilen iki aylık hafif hapis cezasının karşılığı olarak savcılıkça verilen bir para cezası olduğu ve itiraz mercii olarak da Sakarya Sulh Ceza Mahkemesinin gösterildiği, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nda gösterilen adli cezalara hükmetmekle görevli mahkemeye işaret eden 112. maddeye atıfla söz konusu para cezasının asıl niteliğinin hafif hapis cezasını gerektiren bir trafik suçu olduğunun anlaşılması karşısında uyuşmazlığın çözümünün adli yargının görev alanında kaldığı sonucuna ulaşıldığı, diğer taraftan; Sakarya 1. Sulh Ceza Mahkemesi"nin görevsizlik kararının dayanağı olan dava konusu cezanın 5326 sayılı Yasa"nın 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu iddiası kabul edilse bile son olarak 30.3.2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun 3"üncü maddesini değiştiren 6.12.2006 gün ve 5560 sayılı Yasanın 31. maddesiyle bu Kanunun; a) idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde, b) diğer genel hükümleri, idari para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanacağı kuralının düzenlenmesi ile Kabahatler Kanunu"nun idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterildiği durumda ise uygulanmayacağının anlaşıldığı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nda bu para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmemesi karşısında 5326 sayılı Yasa"nın 27. maddesi uyarınca adli yargı yerinin görevli olacağı sonucuna ulaşıldığı, nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi"nin E:2006/259, K:2007/30 sayılı kararının da bu yönde olduğu, bu nedenlerle, davada Mahkemelerinin görevsiz olduğu sonucuna varılmakla 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun"un 19"uncu maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesi"ne gönderilmesine, işin incelenmesinin bu hususta Uyuşmazlık Mahkemesi karar verinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü"nün, Ahmet AKYALÇIN"ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Erdoğan BUYURGAN, Habibe ÜNAL, Ayper GÖKTUNA, Muhittin KARATOPRAK ve Gürbüz GÜMÜŞAY"ın katılımlarıyla yapılan 2.6.2008 günlü toplantısında;
I-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa"nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;
Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu"nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, "2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, "ceza uyuşmazlıkları" ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının "hukuk uyuşmazlığı" sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar "ceza davası" olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği..." açıkça belirtilmiştir. Bu durum gözetildiğinde, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.
İdare Mahkemesince anılan Yasanın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ"un, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ayla SONGÖR ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU"nun, davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, 2918 sayılı Yasa"nın 36. maddesine aykırılık nedeniyle Savcı tarafından verilen idari para cezasının kaldırılması istemiyle açılmıştır.
13.10.1983 tarih ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun "Amaç" başlıklı 1. maddesinde, "Bu kanunun amacı, karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlamak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemektir" denilmiş; 36. maddesinde, "Motorlu araçların, sürücü belgesi sahibi olmayan kişiler tarafından karayollarında sürülmesi ve sürülmesine izin verilmesi yasaktır.
Araçlar, bu Kanunda sınıfları belirtilen sürücü belgelerine sahip sürücüler ile iki veya çok taraflı anlaşmalara göre sürücü belgesi bulunan veya geçerli uluslararası sürücü belgesi olan kişilerce sürülebilir.
(Yeniden Düzenleme: 21/5/1997 - 4262/4 md.) Sürücü belgesi sahibi olmadan trafiğe çıkanlara ilk tespitte bir aydan iki aya kadar, tekrarı halinde iki aydan üç aya kadar hafif hapis cezası verilir. Ayrıca bu kişiler her defasında 7.200.000 lira hafif para cezasıyla da cezalandırılırlar. Bu kişilerin kazaya neden olması halinde bu cezaların uygulanması diğer cezaların uygulanmasına engel teşkil etmez. Sürücü aynı zamanda araç sahibi değilse, ayrıca tescil plakasına da aynı miktar için ceza tutanağı düzenlenir" hükmü yer almış; 112. maddesinde(Değişik birinci fıkra : 8/3/2000 - 4550/2 md.), sürücü belgelerinin geçici olarak geri alınması hariç olmak üzere bu Kanundaki; hafif para cezasını veya bununla birlikte hafif hapis cezasını, belgelerin geri alınması ve iptali veya işyerlerinin kapatılması cezasını gerektiren suçlarla ilgili davalara trafik mahkemelerinde, bunların bulunmadığı yerlerde yetki verilen sulh ceza mahkemelerinde bakılacağı belirtilmiştir.
4/11/2004 gün ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un "Hafif hapis ve hafif para cezalarının idari para cezasına dönüştürülmesi" başlığını taşıyan 7. maddesinde(Değişik: 11/5/2005 - 5349/3 md.), "(1) Kanunlarda, "hafif hapis" veya "hafif para" cezası olarak öngörülen yaptırımlar, idari para cezasına dönüştürülmüştür. İdari para cezasının hesaplanmasında 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 52 nci maddesi hükümleri uygulanır. İlgili kanunda "hafif hapis" cezasının üst sınırının belirtilmediği hallerde, idari para cezasının hesaplanmasında esas alınacak gün sayısının üst sınırı, yediyüzotuzdur.
(2) Kanunlarda, "hafif hapis cezası" ile "hafif para cezası"nın seçimlik olarak veya birlikte öngörüldüğü hallerde, idari para cezası yaptırımının belirlenmesinde "hafif hapis cezası" esas alınır.
(3) Kanunlarda, sadece "hafif para cezası"nın öngörüldüğü ve cezanın alt veya üst sınırının belirtilmediği hallerde, idari para cezası, yüzyirmimilyon Türk Lirasından az, onsekizmilyar Türk Lirasından fazla olamaz.
(4) Bu madde hükmüne göre idari para cezasına karar vermeye Cumhuriyet savcısı yetkilidir" hükmüne yer verilmiştir.
30.3.2005 gün ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun "Cumhuriyet savcısının karar verme yetkisi" başlığını taşıyan 23. maddesinde, "(1) Cumhuriyet savcısı, kanunda açıkça hüküm bulunan hallerde bir kabahat dolayısıyla idarî yaptırım kararı vermeye yetkilidir.
(2) Bir suç dolayısıyla başlatılan soruşturma kapsamında bir kabahatin işlendiğini öğrenmesi halinde Cumhuriyet savcısı durumu ilgili kamu kurum ve kuruluşuna bildirebileceği gibi, kendisi de idarî yaptırım kararı verebilir.
(3) Soruşturma konusu fiilin kabahat oluşturduğunun anlaşılması halinde Cumhuriyet savcısı bu nedenle idarî yaptırım kararı verir. Ancak, bunun için ilgili kamu kurum ve kuruluşu tarafından idarî yaptırım kararı verilmemiş olması gerekir" denilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, 2918 sayılı Yasa"nın 36. maddesine aykırılık nedeniyle düzenlenen ve davacı tarafından da imzalanan trafik suç tutanağına istinaden Savcı tarafından, davacının sürücü belgesi olmadığı halde araç kullandığının sabit olması ve eyleminin idari para cezasına dönüştürülmüş bulunması sebebiyle, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun 23/1 maddesi ve 5252 sayılı Kanun"un 5349 sayılı Kanun ile değişik 7. maddesi göz önüne alınarak; sürücü belgesiz 3. kez araç kullanması nedeniyle eylemine uyan 2918 sayılı Kanun"un 36/3. maddesi uyarınca takdiren 2 ay karşılığı 1.200.00.- YTL idari para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
30.3.2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun 3. maddesini değiştiren 6.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa"nın 31. maddesinde " (1) Bu Kanunun;
a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,
b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,
uygulanır." denilmiştir.
19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren bu düzenlemeye göre, Kabahatler Kanunu"nun; idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterilmesi durumunda ise uygulanmayacağı anlaşılmaktadır.
Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.
Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.
Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir.
İncelenen uyuşmazlıkta, 11.5.2005 gün ve 5349 sayılı Kanun ile değişik 5252 sayılı Kanun"un 7. maddesi ile, Kanunlarda, hafif hapis veya hafif para cezası olarak öngörülen yaptırımlar idari para cezasına dönüştürüldüğünden, davacıya, sürücü belgesiz 3. kez araç kullandığından bahisle 2918 sayılı Kanun"un 36/3. maddesi uyarınca 2 ay karşılığı 1.200.00.-YTL idari para cezası verilmiştir.
Bu durumda, 5349 sayılı Kanun ile değişik 5252 sayılı Kanun"un 7. ve 5326 sayılı Kanun"un 23. maddesine dayanılarak Savcı tarafından davacıya verilen idari para cezasının, 5326 sayılı Kanun"un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu ve Kabahatler Kanunu"nun 5560 sayılı Kanun"la değişik 3. maddesinde belirtildiği üzere, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326
sayılı Kanun hükümleri dikkate alınacağından, idari para cezasına karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanunun 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesince yapılan başvurunun kabulü ile Sulh Ceza Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Sakarya 2. İdare Mahkemesi"nce yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile Sakarya 1. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 13.4.2007 gün ve 2007/270 D.iş sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 2.6.2008 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.