Esas No: 2019/106
Karar No: 2019/133
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2019/106 Esas 2019/133 Karar Sayılı İlamı
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019 / 106 KARAR NO : 2019 / 133 KARAR TR : 25.2.2019 |
ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. |
K A R A R
Davacı : M. Ö.
Vekili : Av.M.B.
Davalı : Manisa Büyükşehir Belediye Başkanlığı
Vekili : Av.T. İ. Z.
O L A Y : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin sevk ve idaresindeki 35 … 98 plakalı araç ile Manisa Celal Bayar Üniversitesine seyir ederken, yolda bulunan yüksek rögar kapağına çarpması neticesinde aracın sağ ön lastiğinin patladığını ve direksiyon hakimiyetinin kaybedildiğini, devamında karşı taraftan gelen şeride girerek ve karşı yönden gelen 35 … 9780 plakalı araç ile çarpıştıklarını, kolluk tarafından tutulan kaza tespit tutanağına göre, araç sürücülerinin kazanın meydana gelmesinde kusursuz olduklarını, Karayolları Trafik Yönetmeliği"nin 24. maddesine göre trafik işaretlerinin bakım, onarım ve işletilmeleri dahil temin ve tesisine, yolun yapımı, bakımı, işletilmesinden sorumlu olan kuruluşların görevli ve yetkili olduklarını, gerçekleşen kaza sebebi ile davalı idarenin sorumlu olduğunu ifade ederek; fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla 35 … 98 plakalı araç ile ilgili olarak hasar onarım bedeli ile yedek parça ve işçilik ücreti olarak şimdilik 23.241,24 TL ile araçta oluşan değer kaybı ücreti olarak 3.000,00 TL olmak üzere toplamda 26.241,24 TL alacağın ve İzmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2017/170 D. İş sayılı dosyasında yapılan masrafları ve ilam vekalet ücretinin, kazanın meydana geldiği 19/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsili istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.
MANİSA 1.İDARE MAHKEMESİ: 22.1.2018 gün ve E:2018/94, K:2018/47 sayı ile, “(…) 2918 sayılı Kanun"un 19/01/2011 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanun"un 14 üncü maddesiyle değiştirilen 110 uncu maddesinde, İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitle meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.
Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde ile açılabilir” kuralı getirilmiştir.
Dava dosyasında yer alan bilgi ve belgelerin incelenmesinden, 19.10.2017 tarihinde M. Ö."ün sevk ve idaresindeki 35 … 98 plakalı araç, Celal Bayar Üniversitesi yönünde seyir halinde iken yolda bulunan yüksek rögar kapağına çarpması neticesinde 35 … 98 plakalı aracın ön lastiğinin patladığı ve direksiyon hakimiyetini kaybettiği, karşı taraftaki şeride girdiği ve karşı şeritten gelen 35 … 9780 plakalı araç ile çarpıştığı, çarpışma neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği; davacının kazaya uğrayan aracı üzerindeki hasarın maliyetinin ne kadar olduğunun tespiti amacıyla yaptığı başvuru ile İzmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2017/170 D.İş numaralı dosyasında araçta kaza sonrası oluşan hasarlar ve bu hasarların onarım bedelinin toplam 26.241,24 TL olarak belirlendiği; bunun üzerine söz konusu zararın tahsili amacıyla Yunusemre Belediyesine, Manisa Büyükşehir Belediyesine ve Manisa Su ve Kanalizasyon İdaresi Müdürlüğü"ne ayrı ayrı başvurular yapıldığı, söz konusu başvuruların reddedilmesi nedeniyle 26.241,24 TL zararın olayın meydana geldiği tarihten itibaren hesaplanacak faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
2918 sayılı Kanun"un 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2. Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçe ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oybirliğiyle reddetmiştir: “... Anayasa Mahkemesi ’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır.
Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir.
İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır.
Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur.
Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2., 125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir..."’"’ (Any. Mah."nin 26/12/2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27/03/2014, Sayı: 28954, s.136-147.)
Anayasa Mahkemesi daha önce verdiği diğer kararlarında da benzer şekilde, “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 110. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanundan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği öngörülmektedir. İtiraz başvurusunda bulunan mahkeme ise idare mahkemesi olup davaya bakmakta görevli ve yetkili mahkeme değildir. Başvurunun Mahkeme’nin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir hükmünü vermiştir. (Any. Mah."nin 08/11/2012 tarih ve E.2012/118, K.2012/170 sayılı kararı)
Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında, "Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır." amir hükmü yer almaktadır. Anayasa Mahkemesi"nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararları, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanun"un 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun"dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa"ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibarıyla görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, Mahkememiz ve diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.
Bu durumda, 2918 sayılı Kanun"un 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 110 uncu maddesi ile Anayasa Mahkemesi"nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, açılan davanın Türk Borçlar Kanunu"nun 49. ve 66. maddelerinde yer alan haksız fiil sorumluluğu ile müstahdemin sorumluluğu niteliği taşıdığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle özel hukuk uyuşmazlığı niteliği taşıyan sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılarak, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 15 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca görülen davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü tarafından verilen 06/07/2015 tarih ve E:2015/548, K:2015/554 sayılı kararla, 2918 sayılı Kanun"un 110. maddesi kapsamında açılacak davaların görüm ve çözümünün hangi mahkemenin görevine girdiği açıklığa kavuşturulmuştur. Uyuşmazlık Mahkemesi"nin bu kararında; 2918 sayılı Kanun"un 110. maddesinin 1. fıkrasının birinci ve ikinci cümlelerinin iptali istemiyle yapılan başvuruları inceleyen dosyalarda Anayasa Mahkemesi"nin verdiği, "2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 110. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanun"dan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği öngörülmektedir. İtiraz başvurusunda bulunan mahkeme ise idare mahkemesi olup davaya bakmakta görevli ve yetkili mahkeme değildir. Başvurunun Mahkeme"nin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir" doğrultusundaki 08/12/2011 tarih ve E:2011/124, K:2011/160 sayı, 08/11/2012 tarih ve E:2012/l 18, K:2012/170 sayı ve 28/05/2013 tarih ve E:2013/59, 2013/68 sayılı kararlarına da değinilerek 2918 sayılı Kanun"un 110. maddesi kapsamında açılacak davalarda adli yargının görevli olduğuna karar verilmiştir.
Yukarıda yer verilen yargı kararlarının birlikte değerlendirilmesinden; 2918 sayılı Kanun"un 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesinin açık hükmü ile Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü tarafından verilen 06/07/2015 tarih ve E:2015/548, K:2015/554 sayılı kararı ve yine Uyuşmazlık Mahkemesinin 05/06/2017 tarih ve E:2017/343, K:2017/387 sayılı kararı da dikkate alındığında, bakılmakta olan davanın görüm ve çözümünün adli yargının görevine girdiği açıktır.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 15/1-a maddesi hükmü uyarınca davanın görev yönünden reddine…” karar vermiş, bu karar istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.
Davacı vekili bu kez aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.
MANİSA 2.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 5.2.2019 gün ve E:2018/75 sayı ile, “(…)Tüm dosya kapsamı ve dilekçeler değerlendirildiğinde; davacı tarafından aynı istemli davanın öncesinde idari yargı da açıldığı, Manisa 1. İdare Mahkemesinin 2018/94 esas ve 2018/47 karar ile görevsizlik kararının verildiği ve kararın kesinleştiği, mahkememize gelen aynı istemli dava incelendiğinde İdare Mahkemesinin görevli olduğu kanaati hasıl olmuştur.
Zira 2918 sayılı Kanunun 110.maddesinin 1.fıkrasında "işleteni veya sahibi devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil bu kanundan doğan sorumluluk davaları adli yargı da görülür, zarar görenin kamu görevlisi olması bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez, hemzemin geçit tren ve trafik kazalarında da bu kanun hükümleri uygulanır" içermektedir. Bu düzenleme kamu araçlarının verdiği zararlar nedeni ile işletenin (kamu kurumunun) sorumluluğuna ilişkindir, oysa dava konusu davalı idarenin trafik düzeni ve trafik güvenliği nedeni ile üstlendikleri kamu hizmetleri, hizmet kusurundan kaynaklanmaktadır zira rögar kapağına çarpılması sonucunda kazanın meydana geldiği ve dava konusu zararın oluştuğu iddiası mevcuttur. Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan davalının karayollarının trafiğin güvenli şekilde işleyişini sağlayacak şekilde bulundurma yükümlülüğünü yerine getirmesindeki eksiklik nedeni ile doğan davalardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar yönünden İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanunun 2.maddesi gereğince idari aleyhine tam yargı davasının, idari yargı yerinde açılması gerekir. Karayolları trafik kanunun 85 ve devamındaki maddeler araç işleteninin sorumluluğunu düzenlemiş olup, idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan sorumluluğu ise bu yasa kapsamı dışında tutulmuştur."" Görev kamu üzerine ilişkin olduğundan mahkememizin görevsiz olduğu nazara alınarak 2247 sayılı Kanunun 19.maddesi gereğince uyuşmazlığın giderilmesi için uyuşmazlık mahkemesine başvuru yapmak gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Mahkememizin hizmet kusuruna dayalı tazminat istemine ilişkin iş bu dava da görevsiz olduğundan ve Manisa 1. İdare Mahkemesinin 2018/94 esas ve 2018/94 karar sayılı kararı ile görevsizlik kararı verildiğinden 2247 sayılı Kanunun 19.maddesi gereğince uyuşmazlığın giderilmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine…” karar vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ"un katılımlarıyla yapılan 25.2.2019 günlü toplantısında:
I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Asliye Hukuk Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan zararın davalı idarece giderilmesi istemiyle açılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.
Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.
Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacının sevk ve idaresindeki 35 … 98 plakalı aracın, Celal Bayar Üniversitesi yönünde seyir halinde iken yolda bulunan yüksek rögar kapağına çarpması neticesinde bu aracın ön lastiğinin patladığı ve direksiyon hakimiyetini kaybettiği, karşı taraftaki şeride girdiği ve karşı şeritten gelen 35 … 9780 plakalı araç ile çarpıştığı, çarpışma neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğinden bahisle; hasar tespiti, kaza sonrası oluşan hasarlar ve bu hasarların onarım bedeli olan miktarın, olayın meydana geldiği tarihten itibaren hesaplanacak faiziyle birlikte, kazanın meydana gelmesinde sorumlu olduğu iddia edilen davalı idarece ödenmesi istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.
2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)
Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.
Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, Manisa 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 5.2.2019 gün ve E:2018/75 sayılı başvurusunun reddi gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Manisa 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 5.2.2019 gün ve E:2018/75 sayılı BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 25.2.2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye
Hicabi Şükrü Mehmet Birol
DURSUN BOZER AKSU SONER
Üye Üye Üye
Süleyman Hilmi Aydemir Nurdane
AYDIN TUNÇ TOPUZ