Esas No: 2021/1263
Karar No: 2022/378
Karar Tarihi: 31.01.2022
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/1263 Esas 2022/378 Karar Sayılı İlamı
6. Hukuk Dairesi 2021/1263 E. , 2022/378 K.Özet:
Mahkeme kararı, davalı kooperatifin davacıyı ihraç etmesi ve bu ihraç kararının iptali taleplerine ilişkindir. Davacı, tebligatların usulsüz yapıldığı ve ihraç kararından haberdar olmadığı iddiasındadır. Mahkeme, tebligatların usulsüz olduğuna kanaat getirmiştir ve kararı bozmuştur. Dosyadaki tebliğ yönetmeliği ve Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine göre; \"muhatap tebliğ yapılacak adreste oturmakla birlikte, tebliğ yapıldığı sırada kendisi veya adına tebliği alacak herhangi bir kişinin bulunmaması durumunda, adreste bulunmama nedeninin komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti, meclis üyesi, zabıta veya memurlardan öğrenilmesi ve tebliğ tutanağına yazılması, beyanına başvurulan kişiye tutanağın imzalatılması, imzadan çekinilmesi halinde tebliğ mazbatasında bunun belirtilmesi ve tebliğ evrakını dağıtan memurun imzalaması gerekir.\" Bu kurala aykırı olarak, tebliğat parçasının tamamlanmak üzere imzasız şekilde bırakıldığı anlaşılmıştır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen kararın temyizen tetkiki davacı vekili tarafından duruşmalı istenilmişse de temyize konu karar niteliği gereği duruşmaya tabi olmadığından duruşma isteminin reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili; müvekkilinin davalı kooperatifin ortağı olduğunu, kooperatif tarafından kaba inşaatı tamamlanarak teslim edilen dairesinin kalan ince işlerini tamamlayarak dairesine taşındığını ve yaklaşık beş yıldır da dairesinde oturduğunu, durum bu iken müvekkiline icra emri gönderildiğini, icra emrinde davacı adına tahsisli daireye olan müdahalenin men'i, tahliye ve teslimin istenildiğinin görüldüğünü, müvekkilinin kooperatiften ihraç edildiğini icra emrinin tebliği ile öğrendiğini, ihraca dayanak ihtarnamelerin ve ihraç kararının tebliğinin usulsüz olduğunu ileri sürerek davalı kooperatif yönetim kurulunun 25.04.2010 tarih ve 12 sayılı ihraç kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacının kooperatif üyeliğinden ihracında tüm hukuki prosedürlerin uygulandığını, davacının mernis adresi olarak görünen adresine Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine göre usulüne uygun tebligatlar yapıldığını ve ihtarnameler safhasında ihraç kararının kesinleştiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia savunma ve dosya kapsamında; parasal yükümlülüklerini yerine getirmeyen davacıya borcun miktarı ve neye ilişkin olduğu açık ve anlaşılır olan ihtarnamelerin kanunda aranılan şartlara ve sürelere haiz olarak tebliğ edildiği, tebligatların Tebligat Kanunu 21. maddesi ve ilgili tüzük maddelerine uygun olarak yapıldığı, tebligatlarda herhangi bir usulsüzlük olmadığı, böylelikle ihraç kararının davacıya en son 29.04.2010 tarihinde tebliğ edildiği, bu nedenle davanın 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince davacının istinaf itirazının esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava; kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptaline ilişkindir.
Muhatap tebliğ yapılacak adreste oturmakla birlikte, tebliğ yapıldığı sırada kendisi veya adına tebliği alacak herhangi bir kişinin bulunmaması durumunda, adreste bulunmama nedeninin komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti, meclis üyesi, zabıta veya memurlardan öğrenilmesi ve tebliğ tutanağına yazılması, beyanına başvurulan kişiye tutanağın imzalatılması, imzadan çekinilmesi halinde tebliğ mazbatasında bunun belirtilmesi ve tebliğ evrakını dağıtan memurun imzalaması gerekir.
Somut olayda davacı, dava konusu ihraç kararından haberdar olmadığını iddia ettiğinden ihtarnamelerin ve ihraç kararının tebligat parçalarının incelenmesinde; davacının adresinde bulunmadığı, geçici olarak işe gittiğinin komşudan öğrenildiği ancak Tebligat yönetmeliğine göre komşudan imza talep edilmeden imzasız şekilde tebligat parçasının tamamlandığı, bu nedenle tebligatların usulsüz olduğu anlaşılmıştır.
Davalı kooperatifin davacıya karşı 13.01.2012 tarihinde açmış olduğu elatmanın önlenmesi davası davacının yokluğunda bitirilmiştir. Davalı kooperatifin, bahse konu el atmanın önlenmesi davası ile davacının ihraçtan haberdar olduğu savunmasına karşın ise davacının, bu dava ile gönderilen borç bildirim ihtarnamelerinin içeriğinden haberdar olması mümkün değildir. Bu nedenle bu davanın varlığı davacı açısından usulüne uygun bir öğrenme manasına gelmeyecektir.
Mahkemece; davanın süresi içerisinde açıldığı kabul edilerek işin esasına girilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesine gönderilmesine 31.01.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.