Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2008/9-169 Esas 2009/186 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2008/9-169
Karar No: 2009/186

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2008/9-169 Esas 2009/186 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu 2008/9-169 E., 2009/186 K.

Ceza Genel Kurulu 2008/9-169 E., 2009/186 K.

  • 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 314 ]
  • 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 53 ]
  • 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 58 ]
  • 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 63 ]
  • 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 220 ]
  • 5271 S. CEZA MUHAKEMESİ KANUNU [ Madde 250 ]
  • 5271 S. CEZA MUHAKEMESİ KANUNU [ Madde 252 ]
  • 2911 S. TOPLANTI VE GÖSTERİ YÜRÜYÜŞLERİ KANUNU [ Madde 23 ]
  • 2911 S. TOPLANTI VE GÖSTERİ YÜRÜYÜŞLERİ KANUNU [ Madde 33 ]
  • "İçtihat Metni"

    Sanık N... G.....’in, 2911 sayılı Yasanın 23/b maddesi yollamasıyla 33/c, 5237 sayılı TCY’nın 314/3 ve 220/6. maddeleri yollamasıyla TCY’nın 314/2, 53, 58/9 ve 63. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasında beraatine ilişkin D..... 4. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 20.06.2006 gün ve 113-132 sayılı hüküm, C.savcısı tarafından sanık aleyhine temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 02.05.2007 gün ve 9113-3818 sayı ile;

    “1- Sanığın silahlı terör örgütü PKK.nın amacı doğrultusunda ve yaptığı eylem çağrısı üzerine organize edilen 28.03.2006 tarihindeki korsan gösterilere katılarak, örgüte ait amblem ve işaretlerle Abdullah Öcalan"ın posterlerini taşıyan, barikat kurarak örgüt ve elebaşısı lehine slogan atan, güvenlik güçlerine taş ve molotof kokteyli atan, kamu mallarına zarar veren grup içinde yer alıp, bir polis memurunun evini taşlama eylemine katıldığı, olaylı yakalama el koyma ve teslim tutanağı, teşhis tutanağı, tanık C.....G..."in aşamalarda değişmeyen yeminli ifadesi ile örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlediği tüm dosya kapsamından anlaşılmakla, hem silahlı örgüt üyesi olmak suçundan hem de suç oluşturan fiilleri nedeniyle ayrı ayrı cezalandırılması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,

    2- Kabule göre de;

    5271 sayılı CMK.nun 250. maddesinde sayılan suçlara bakmak üzere kurulan mahkemenin anılan Yasanın 252/1-g maddesindeki istisna hükmü de nazara alındığında, 2911 sayılı Yasaya aykırılık suçundan açılan davaya bakmasına yasal olanak bulunmadığı gözetilmeden görevsizlik kararı yerine, yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm tesisi”

    ” isabetsizliğinden bozulmuş,

    D..... 4. Ağır Ceza Mahkemesince 27.11.2007 gün ve 298-397 sayı ile;

    “Sanığın hiç bir aşamada olaylara katıldığı konusunda bir ikrarı bulunmamaktadır.

    D...... Emniyet Müdürlüğünün cevabi yazısından, sanığın olaylar sırasında çekilmiş ve olaylara katıldığını gösteren CD görüntüsü ve fotoğrafının da bulunmadığı anlaşılmaktadır.

    Dosyada bulunan 30.03.2006 tarihli yakalama tutanağı ise toplam 188 kişi hakkında düzenlenmiş olup; tutanakta hangi sanığın nerede, ne zaman ve ne şekilde yakalandığı, hangi olaylara ve gösterilere katıldığı konusunda herhangi bir açıklık bulunmamaktadır. Esasen tutanakta isimleri yazılı olup hakkında kamu davası açılan diğer dokuz sanık hakkında mahkememizce beraat kararı verilmiş ve bu karar da kesinleşmiştir.

    Sanık aleyhindeki tek delil olayların bitmesinden 14 gün sonra olaylar sırasında görevli polis memuru C......G....."in TEM Şube Müdürlüğünde sanığa ait vesikalık fotoğraf üzerinden yaptığı teşhiş ve tanık sıfatıyla alınan beyanlarıdır.

    Mahkememizce, olayların bitmesinden 14 gün sonra sanık hazır olmaksızın sadece vesikalık bir fotoğraf üzerinden yapılan teşhisin mahkûmiyete yeterli olmayacağı, esasen bir kimsenin daha önce hiç görmediği kalabalık bir grup içerisinde sürekli hareket halinde olan bir şahsı aradan 14 gün geçtikten sonra vesikalık fotoğrafından teşhis etmesinin hayatın olağan akışına da aykırı olduğu kanaatine varılmıştır.

    Her ne kadar tanık C.....G..... mahkememizdeki yeminli beyanında, sanık N.... G...."i olayların ilk üç gününde göstericileri yönlendirirken gördüğünü hatta göstericilerin, sanığın talimatı ile bir polis memurunun evini taşladıklarını söylemiş ve sanığı duruşmada da teşhis etmiş ise de;

    Tanığın bu beyanlarına da itibar edilemeyeceği kanaatine varılmıştır.

    Şöyle ki;

    Tanık önce sanık N.....G...."i olayların sürdüğü dört gün boyunca hep aynı bölgede gördüğünü beyan etmiş olmasına rağmen, sanığın olayların ikinci günü yakalandığını söylemesi üzerine bu husus sorulduğunda sanığı olayların son günü olan Cuma günü görmediğini söylemiştir.

    D...... İlinde örgütün talimatıyla meydana gelen olaylar 28.03.2006 tarihinde başlamış olup bu tarih Salı gününe denk gelmektedir. Sanık N.....G..... ise olayların ikinci günü olan 29.03.2006 Çarşamba günü saat 23.00 sıralarında gözetim altına alınmıştır. Bu nedenle sanığın 30.03.2006 ve 31.03.2006 tarihlerine rastlayan Perşembe ve Cuma günleri gözetim altında olması nedeniyle olaylara katıldığını ve göstericileri yönlendirdiğini söylemek mümkün değildir.

    Tüm bu hususlar dikkate alınarak, sanık N.......G..."in müsnet suçu işlediğine dair mahkûmiyetine yeterli her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı”

    ” gerekçeleriyle önceki hükümde direnilmiştir.

    Bu hükmün de O Yer C.Savcısı ve hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C.Başsavcılığının “

    “bozma”

    ” ve “

    “temyiz isteminin reddi”

    ” istekli 16.06.2008 gün ve 59002 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    CEZA GENEL KURULU KARARI

    Sanık N....G.....’in, 2911 sayılı Yasanın 23/b maddesi yollamasıyla 33/c, 5237 sayılı TCY’nın 314/3 ve 220/6. maddeleri yollamasıyla TCY’nın 314/2, 53, 58/9 ve 63. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasında beraatine karar verilen somut olayda;

    Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar,

    1- Sanığa isnat edilen, örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme fiilinin sabit olup olmadığı,

    2- 2911 sayılı Yasaya aykırılık suçundan açılan kamu davasında, Özel Görevli Ağır Ceza Mahkemesince hüküm verilip verilemeyeceği,

    Konularıyla ilişkilidir.

    Dosyadaki kanıt manzumesinin değerlendirilmesi suretiyle çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklara geçmeden önce saptanan usuli sorunlar ise şu şekildedir.

    Hazine vekilinin temyiz istemi;

    5271 sayılı CYY’nın 260. maddesinde yasa yollarına başvuru hak ve yetkisine sahip olanlar açıkça belirtilmiştir.

    Yerel Mahkemece, bozmadan sonraki yargılamada, davaya katılma hak ve yetkisi bulunmayan Hazine’nin kamu davasına katılması isteminin reddine karar verilmiş, katılan sıfatı bulunmayan, bu suçtan açılan kamu davasına katılmasına yasal olanak da bulunmayan hazine vekilince de hükmün temyiz edildiği saptanmakla, hazine vekilinin temyiz isteminin reddi ile temyiz incelemesinin, O Yer C.Savcısının temyiz istemiyle sınırlı olarak yapılmasına karar verilmiştir.

    1- Sanığa isnat edilen, örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme fiilinin sabit olup olmadığı;

    Güvenlik güçlerince Diyarbakır, Bingöl ve Muş İlleri kırsal alanında PKK terör örgütüne yönelik olarak düzenlenen operasyonlar sırasında 25.03.2006 günü sabahı Bingöl İli Solhan İlçesi Asmakaya Köyü Meydan Mezrasında çıkan silahlı çatışmada 14 PKK militanı ölü olarak ele geçirilmiştir.

    Bu militanlara ait cesetler üzerinde Malatya İlinde otopsi işlemlerinin yapıldığı sırada örgüte ait yayın organları ve internet sitelerinden Diyarbakır halkına yönelik eylem çağrıları sonucu;

    Ölü olarak ele geçirilen 14 örgüt üyesinden Diyarbakır nüfusuna kayıtlı olan M.....G...., F......Ç....., M.....P.... ve B....T.....’ın cenazelerinin, otopsiyi müteakip defnedilmek üzere yakınları tarafından Diyarbakır’ a getirilerek, 28.03.2006 günü saat 07.00 sıralarında dini merasim için Diyarbakır Merkez Medine Bulvarı üzerinde bulunan Şefik Efendi Camiine götürüldüğü esnada, cami önünde toplanan yaklaşık 1500-2000 kişilik bir grup tarafından Medine Bulvarı barikat kurulmak ve lastik yakılmak suretiyle trafiğe kapatılmış,

    Dini merasim süresince bu topluluk tarafından;

    Örgüt ve elebaşısı lehine bölücü nitelikte sloganlar atılmış,

    Güvenlik güçlerinin gösterinin kanunsuz olduğu yönündeki sürekli ikazlarına rağmen, camiden çıkarılan örgüt üyelerine ait cenazelerin bulunduğu tabutlar, PKK ve Kürdistan Demokratik Konfederalizm’in sözde bayrakları ile örtülüp, Yeniköy Mezarlığına doğru kortej oluşturularak yürüyüşe geçilmiş, yol boyunca aynı mahiyette sloganlar atılmış, örgütün askeri yapılanması olan HPG ile örgütün siyasi yapılanması olan Demokratik Konfederalizm flamaları ile “

    “Şehitler Onurumuzdur”

    ” ve “

    “PKK”

    ” yazılı pankartlar açılmış, cenazeler aynı sloganlar eşliğinde Yeniköy Mezarlığına defnedilmiştir.

    Cenazelerin defninden sonra, Sento Caddesine doğru yürüyüşe geçen yaklaşık 1000 kişilik grup On Nisan Polis Merkezine, Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğüne ait panzere ve görevli polis memurlarına taşlı, sopalı ve molotoflu saldırıda bulunmuş, emniyet güçleri tarafından göz yaşartıcı gaz ve su sıkılarak müdahalede bulunulması üzerine, dağılan grup ara sokaklarda tekrar bir araya gelerek güvenlik güçlerine taşlı, sopalı saldırısını sürdürmüştür.

    Bu arada, Ofis Semti Ekinciler Caddesi üzerinde toplanan bir grup gösterici, PKK terör örgütünün yapılanması, KKK (Koma Komalen Kürdistan-Kürdistan Demokratik Konfederalizm) tarafından yapılan “

    “kepenkleri kapatma, işe gitmeme ve cenaze törenine kitlesel bir şekilde katılma”

    ” çağrısına uymayan ve açık olan özel şahıslara ait işyerlerine, özel banka şubelerine ve ATM cihazlarına karşı taşlı ve molotoflu saldırı gerçekleştirmiş, camları kırılan çok sayıda özel işyeri yağmalanmış, Emniyet Müdürlüğü hizmet binası saldırıya uğramış, göstericiler engel olmak isteyen iki polis memuru bıçakla yaralanmış, aynı gün değişik saatlerde ve şehrin değişik semtlerinde, toplanan gruplar tarafından barikatlar kurularak yollar kesilmiş, lastikler yakılıp, terör örgütü lehine sloganlar atılmış, Türk Bayrağı indirilerek yakılmış, olaylar sırasında çok sayıda araç tahrip edilmiş, özel şahıslara ait işyerleri ve bankalar yağmalanmış, 57 polis memuru ile çok sayıda vatandaş yaralanmıştır.

    29.03.2006 günü de devam eden olaylarda, 12 polis memuru yaralanmış, çok sayıda işyeri, kamu ve özel kişilere ait araçlarda maddi hasar meydana gelmiş, aynı olaylar 30.03.2006 ve 31.03.2006 tarihlerinde de devam etmiş, sonuç olarak Diyarbakır Merkezde PKK terör örgütünün organizasyonu çerçevesinde dört gün süre ile devam eden eylemler sonucu 9 kişi hayatını kaybetmiş, 200 civarında polis memuru yaralanmış, banka şubeleri ve çok sayıda işyeri yakılıp yağmalanmış, park halindeki otolar tahrip edilmiş, kamu kurumlarına ait binalara saldırılmış Türk Bayrakları indirilmiş, işyerleri kepenk kapatmaya zorlanmış, öğrencilerin okullara gidişleri engellenmiş, olaylar daha sonra İstanbul, Mersin ve Batman İlleri ile Güneydoğudaki bazı ilçelere de yayılmıştır.

    Sanık N.....G...., 30.03.2006 tarihli tutanağa göre, olaylarla ilgili 81 çocuk, 107 yetişkin kişi ile birlikte yakalanmış, yakalanan şahıslardan yaşları küçük olan 81"i çocuk şube müdürlüğüne teslim edilmiş, 107 kişi ise TEM Şube Müdürlüğünde gözetim altına alınmış, 29.03.2006 günü saat 23.00’da gözaltına alınan sanık, aynı gün saat 03.20’de avukatı ile görüştürülmüş, 31.03.2006 tarihinde parmak izi sicili formuna parmak izleri alınmış, fotoğrafı çekilerek forma yapıştırılmış, adli raporları alınmış, eylemler içinde aktif görev yaptığı belirtilen 10 kişi ile birlikte C.Başsavcılığına sevk edilmiştir.

    Sanık N.....G...;

    C.Başsavcılığınca saptanan 31.03.2006 tarihli savunmasında;

    “29.03.2006 tarihinde evimde idim, dayımın evine gitmek için saat 13.00 sıralarında evden çıktım, Sento Caddesinden yukarı doğru yürüyüp, Yeniköy Mezarlığı Sokağına saptığımda, sokak içerisinde yakalandım, sokağa girdiğimde önümde kalabalık bir grup kaçıyordu, polisler kovalıyordu, polisler beni gösterici sanarak yakaladılar, ben 28.3.2006 tarihinde Diyarbakır Merkezde başlayan kanunsuz gösterilere katılmadım, yakalama teşhis ve teslim tutanağını okumadan zorla imzalattılar, yakalandığımda darp edildim”

    ” demiş,

    Nöbetçi Hâkimlikteki sorgusunda da, suçlamaları kabul etmediğini beyanla, savcılık ifadesinin doğru olduğunu söylemiştir.

    Duruşmadaki savunmasında ise;

    “Ben hava limanı caddesindeki halk ekmek fırınında çalışıyorum. Olayların birinci günü iş yerindeydim, ikinci günü evdeydim. Fırını ilk gün kapatmalarını söylemişlerdi, ikinci gün fırın kapalı olduğu için işe gitmedim. Kalktığım zaman ablamlara annemin nerde olduğunu sordum, dışarıda olaylar vardı, yatışmasını bekledim, daha sonra polisler olaylara müdahale edip dağıttılar, bunun üzerine dışarı çıktım, polis arkadaşlarla beraber yürüyordum, ben dayımlara, polislerde hava limanı caddesinde yürüyordu, polislerden 50 metre kadar uzaklaştım 100 - 150 metre ilerde bir grup gösterici vardı, yürüyerek dayımların sokağına geldiğimde, polisler arkamdan yetişti, durmamı istediler, dönüp ne olduğunu sordum, küfür ettiler, küfür etmeye hakları olmadığını söyledim, 7-8 kişi üzerime geldi kelepçeleyip göz altına aldılar, getirene kadar da dövdüler, kesinlikle olaylara katılmadım”

    ” demiştir.

    Tanık C.....G..... 17.04.2006 günlü ifade ve teşhis tutanağındaki beyanında;

    “Ben halen Çarşı Polis Merkezi amirliğinde görev yapmaktayım. 28.03.2006 günü başlayan bahse konu olaylar ile ilgili 29.03.2006 günü geçici olarak Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü emrinde, Çevik Kuvvet sitesinde çevre koruma görevi için görevlendirildim. Çevik Kuvvet Sitesinin hemen yakınında ikamet ettiğimden, 29.03.2006 günü gece görevine gideceğimden evin penceresinden sokağı kontrol etmek için baktığımda sokakta kalabalık bir grubun toplandığını gördüm, saat 15.00 sıralarında Çevik Kuvvet görevlilerinin oturduğum sokağa girdiğini görmem üzerine, görevli polis arkadaşlarla birlikte evden güvenli bir şekilde çıkarak işe giderim düşüncesi ile evden çıktım, evden çıktığımda sokak içerisinde bir grubun Çevik Kuvvet polislerine taşlı, sopalı ve sapanlı saldırıda bulunarak yasadışı PKK/KONGRA-GEL terör örgütü ve elebaşısı Abdullah Öcalan lehine bölücü ve şiddet içerikli ‘

    ‘BİJİ SEROK APO, ÖCALAN-ÖCALAN, HPG CEPHEYE MİSİLLEMEYE, HPG-HPG-BİJİ HPG, VUR DE VURALIM ÖL DE ÖLELİM, ŞEHİT NAMIRIN, GENÇLİK APO’NUN FEDAİSİDİR, PKK HALKTIR HALK BURADA, KÜRDİSTAN TC’YE MEZAR OLACAK, BURASI AMED BURDAN ÇIKIŞ YOK’ Kürtçe ve Türkçe slogan attığını ve sinkaflı küfür ettiğini gördüm, ellerinde yasadışı PKK/KONGRA-GEL terör örgütünün sözde bayrakları ve örgütün elebaşısı Abdullah Öcalan’ın posterleri de vardı, bu sırada görevli polisler evimin önüne kadar gelmişlerdi, grubu dağıtmak için gazlı müdahalede bulunuyorlardı, ben de görevli polislerin arasına girdim, grup üzerimize doğru yoğun bir şekilde taş atıyordu, atılan taşlardan bir tanesi sol kolumun dirsek üstüne gelerek beni yaraladı, taşlardan birçok arkadaşın da yaralandığını gördüm. Bu şekilde olayların sonuna kadar geçici olarak Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğündeki görevime devam ettim.

    İfademi vermek amacı ile geldiğim TEM Şube Müdürlüğünde, bahse konu olaylara karışan şahısların tespitine yönelik çalışmalar yapıldığını öğrenmem üzerine, olaylar sırasında yakalanan ve fotoğrafları çekilen şahısların fotoğraflarına baktığımda, adını sizlerden öğrendiğim N....G...... isimli şahsı, göreve gelmek amacı ile sokağın güvenli olup olmadığını kontrol etmek amacı ile ikametimin penceresinden baktığım sırada grubu provake ederek yönlendiren ve daha sonra evimden çıktığımda benim de aralarında bulunduğum polislere yönelik taşlı sopalı ve sapanlı saldırı yaparak yaralanmaya neden olan, yasadışı örgüt ve elebaşısı lehinde slogan atan grup içerisinde gördüm, bu şahsı hiçbir tereddüde mahal vermeden fotoğrafından net olarak teşhis ettim”

    ” şeklinde beyanda bulunarak, düzenlenen tutanağı imzalamıştır.

    Duruşmada saptanan 20.06.2006 tarihli beyanında ise;

    “Olaylar sırasında Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğünde, hem çevik kuvvetin, hem de emniyet müdürlüğünün çevre korumasıyla görevliydim. Evim olayların olduğu yerin içinde olduğundan katılanları görüyordum. Orada bir mermerci vardı, göstericiler oradaki mermerleri parçalayıp polislere doğru atıyorlardı, hatta binanın l. katında bir polis memurunun evini de taşladılar.

    Ben bu olayları gerçekleştiren göstericileri sima olarak çok gördüm. Ama bir tanesi provakatörlük yapıyordu, oradaki gençleri ve çocukları panzerleri taşlaması için yönlendiriyordu. Ben o pravakatör şahsı teşhis ettim, hatta kameram vardı çekim yapacaktım ancak kasetim bittiği için çekim yapamadım.

    Olaylardan sonra bizi terörle mücadele şube müdürlüğüne çağırdılar, resimleri gösterdiler, resimler vesikalıktı, bu resimlerden teşhisi yaptım. Teşhis ettiğim şahıs olaylar boyunca hep oralardaydı, hatta polislerden birinin eşi balkonuna Türk Bayrağı asmıştı bu şahıs ertesi gün göstericilere polisin evini göstererek o evi taşlattırdı, ne kadar camı varsa kırdırdı.

    Bu şahıs olayların sürdüğü 4 gün boyunca hep o bölgedeydi, üzerinde kalın çizgili kahverengi gömlek ve krem renkli pantolon vardı, yüzü açıktı ancak teşhis ettiğim fotoğraftaki kıyafet farklıydı, şahsı fotoğrafından teşhis ettim ve tanıdım, canlı teşhis olmadı”

    ” şeklinde beyanda bulunmuş,

    Bu şahsı şimdi de görsem tanırım demesi üzerine, huzurda bulunan sanıkları dikkatlice incelemesi ve olayları yönlendirdiğini söylediği şahsı, huzurda ise göstermesi istenmiş, tanık teşhis ettiği şahıs olarak, sanık N.....G....."i göstermiştir.

    17.04.2006 tarihli müşteki ifade ve teşhis tutanağı okunup sorulduğunda, tutanak içeriğinin doğru olduğunu, imzanın da kendisine ait olduğunu, sanığı daha önceden tanımadığını, ilk kez olaylar sırasında gördüğünü söylemiştir.

    Sanık N....G....’in olayların 2. günü yakalandığı yönündeki beyanı üzerine tekrar sorulduğunda, “

    “gece çalıştığım için gündüz uyuyordum, kalktığım zaman hemen hemen tüm olaylarda sanığı görüyordum, sadece son gün yani Cuma günü görmedim”

    ” demiş,

    Tanıktan tekrar olayları yönlendiren şahsın huzurdaki N....G.... olup olmadığı hususu sorulmuş, “

    “kesinlikle eminim buydu”

    ” şeklinde cevap vermiştir.

    D....... Emniyet Müdürlüğünün 05.06.2006 tarihli yazısında; yapılan arşiv tetkikinde 28.03.2006 günü başlayarak Diyarbakır İli geneline yayılan ve 01.04.2006 günü geç saatlere kadar devam eden eylemler sırasında yakalanan ve iddianamede isimleri yazılı olan sanıkların görüntülerinin olmadığı, yakalanan şahısların çekilen fotoğraflarının teşhis amacı ile şube müdürlüklerine gönderildiği, sanık N....G....."in meydana gelen olaylar sırasında eylemci grup içersinde aktif bir şekilde yer aldığının olaylarda yaralanan müşteki polis memuru tarafından fotoğrafından teşhis edildiği ve polis memurunun ifadesinin daha önce mahkemeye gönderildiği bildirilmiştir.

    İnceleme konusu somut olayda; örgütün genel çağrısı, örgüte ait yayın organlarının yayınları ve çağrıları ile somutlaşmış olup, bu çağrının belirli bir kişiye yapılmış olmasına gerek bulunmamaktadır. Örgütün bilgisi ve istemi doğrultusunda gerçekleştirilen korsan gösteri, yasadışı örgüt ve lideri lehine slogan atmak, güvenlik güçlerine taşlı ve molotof kokteyli saldırı, kamu ve özel şahıslara ait mallara zarar verme eylemlerinin, örgüt adına gerçekleştiği sabittir. Örgüt adına gerçekleştirilen bu eylemlere katılığı, yakalama tutanağı, olay tutanakları, teşhis tutanağı ve tanık anlatımlarıyla sabit olan sanığın fiili diğer suçların yanında 5237 sayılı TCY’nın 314/3 ve 220/6. maddeleri yollamasıyla 314/2. maddesine aykırılık suçunu da oluşturduğundan, isnat edilen suçtan sanığın cezalandırılmasına karar verilmesi gerektiği halde, tanığın duruşma aşamasında ayrıntılarda kısmi farklılık gösteren beyanından yola çıkılarak, diğer kanıtların yok sayılması suretiyle verilen direnme kararı isabetsiz olup, bozulmasına karar verilmelidir.

    Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Kurul Üyesi, Yerel Mahkeme kararında belirtilen gerekçelerin isabetli olduğu görüşüyle hükmün onanması yönünde oy kullanmıştır.

    2- 2911 sayılı Yasaya aykırılık suçundan açılan kamu davasında, Özel Görevli Ağır Ceza Mahkemesince hüküm verilip verilemeyeceği;

    “Kabule göre de; 5271 sayılı CYY’nın 250. maddesinde sayılan suçlara bakmak üzere kurulan mahkemenin anılan Yasanın 252/1-g maddesindeki istisna hükmü de nazara alındığında, 2911 sayılı Yasaya aykırılık suçundan açılan davaya bakmasına yasal olanak bulunmadığı gözetilmeden görevsizlik kararı yerine, yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm tesisi”

    ” isabetsizliğinden yapılan bozmaya gelince,

    Kabule göre yapılan bozmalar, öğretici ve yol gösterici nitelikte olmaları itibariyle direnmeye veya uymaya konu olamayacağından, bu hususta uyma veya direnme kararı verilmemiş olmasının hükmün esasının incelenmesine engel oluşturmayacağı sonucuna ulaşılmakla, bu bozma nedeni yönünden ayrıca bir değerlendirme yapılmamıştır.

    SONUÇ

    :

    Açıklanan nedenlerle;

    1- Katılan sıfatı bulunmadığı gibi, kamu davasına katılmasına yasal olanak da bulunmayan hazine vekilinin temyiz isteminin 5320 sayılı Yasanın 8 ve 1412 sayılı CYUY’nın 317. maddeleri uyarınca REDDİNE,

    2- Yerel Mahkeme direnme hükmünün, BOZULMASINA,

    3- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, tebliğnamedeki isteme uygun olarak, 30.06.2009 günü yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.

    Hemen Ara