Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2009/1-65 Esas 2009/179 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2009/1-65
Karar No: 2009/179

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2009/1-65 Esas 2009/179 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu 2009/1-65 E., 2009/179 K.

Ceza Genel Kurulu 2009/1-65 E., 2009/179 K.

  • 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 37 ]
  • 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 38 ]
  • 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 53 ]
  • 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 63 ]
  • 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 82 ]
  • "İçtihat Metni"

    Öz annesini öldürmeye azmettirme suçundan sanık A....Ö....B..."ın, 5237 sayılı TCY’nın 38/1. maddesi yollamasıyla 82/1-d, 53 ve 63. maddeleri uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile,

    Kasten öldürme suçundan sanıklar A....K..."nın, 5237 sayılı TCY’nın 37/1. maddesi yollamasıyla 81/1, 38/3, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 16 yıl 8 ay hapis cezası ile, N.... A..."in ise, 5237 sayılı TCY’nın 37/1. maddesi yollamasıyla 81/l, 53 ve 63. maddeleri uyarınca müebbet hapis cezası ile cezalandırılmalarına ilişkin, O..... Ağır Ceza Mahkemesince oyçokluğuyla verilen 19.04.2006 gün ve 304-169 sayılı re’sen temyize tabi olan hüküm, katılanlar vekilleri, sanıklar N..... ve A.... ile tüm sanıklar müdafiilerince de temyiz edilmekle dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 15.11.2007 gün ve 2641-8296 sayı ile;

    “1- Aşağıda bozma gerekçesinde açıklandığı üzere sanığın maktûleyi ırza geçmeye çalıştığı sırada direnmesi üzerine öldürdüğüne ilişkin yeterli ve inandırıcı herhangi bir delil bulunmadığı gibi öldürme eylemi sırasında maktûlenin elbiselerinin yukarıya doğru sıyrılmış olmasının da tek başına bu suçun delili sayılamayacağından tebliğnamedeki sanık A......’ın 5237 sayılı TCK’nun 82/1-i maddesi uyarınca cezalandırılması gerektiğine ilişen düşünceye iştirak edilmemiştir.

    2- Sanıklar N....., A..... ve A.....Ö.... hakkında kurulan hükümlerle ilgili incelemede;

    Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık A.....’ın suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suç niteliği tayin, cezayı azaltıcı takdiri tahfif sebebinin niteliği takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle kısmen kabul kısmen reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bozma sebepleri dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık A........ müdafiinin bir sebebe dayanmayan ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine,

    Ancak;

    Olay günü tespit edilemeyen bir nedenle sanık A.....’ın evde yalnız olduğunu ve kendisini önceden tanıması nedeniyle eve almakta sakınca görmeyeceğini bildiği arkadaşı sanık A.....Ö....’in annesi Hurşide’nin evine gece saat 00.30 sıralarında geldiği; birlikte oturup çay içtikleri ve bilahare kendisine yatması için yatak hazırlayan maktûlü boğarak ve bıçakla birçok kez vurarak öldürdüğü; saat 09.30 sıralarında eve gelen sanık A.....Ö...’in olayı görmesi üzerine karakola bildirip annesinin sadece önceden de yatılı kalması nedeniyle eve arkadaşı A.....’ı alabileceğini söylemesi üzerine sanık A.....’ın yakalandığı olayda;

    a) Sanık A....Ö....’in fail A.....’ı azmettirdiğine ilişkin olarak sanık A.....’ın atf-ı cürüm niteliğindeki savunmasından başkaca delil elde edilemediği gibi dürüm yedikleri sırada sanık A....’nin ‘

    ‘bu gece işi bitirin’ dediğine ilişkin iddiasının da tanıklarca doğrulanmadığı; sanık N..... yönünden ise, yine sanık A.....’ın atf-ı cürüm niteliğindeki savunmasından başka delil bulunmadığı ve olaydan sonra sanık N....’un kaldığı ablasının evinden elde edilen kazağın olay gecesi sanık tarafından giyildiği hususunun açıklığa kavuşturulamadığı gibi kazağın elde edilmesi sırasında üzerinde herhangi bir kıl olduğunun tespit edilmediği, özensiz şekilde ekspertize gönderilen eşyaların birbirlerine teması sırasında da bulaşması mümkün kılın da ölene ait olduğunun belirlenmesinin tek başına sanığın mahkûmiyetine yeterli sayılamayacağından sanıklar A.....Ö....B.... ve N....A....’in beraatlarına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde oluşa ve delillere aykırı şekilde mahkûmiyetlerine karar verilmesi,

    b) ‘

    ‘a’ bendinde yazılı bozma gerekçesi doğrultusunda sanık A.....’ın azmettireni ortaya çıkarması hususu söz konusu olmadığından hakkında 5237 Sayılı TCK.nun 38/3. maddesi uygulanarak eksik ceza tayini,

    c) Kabule göre de; 5237 Sayılı Yasanın 53. maddesinin 1-c maddesinde sayılan haklarla ilgili kısıtlılık süresinin aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca şartla tahliyesine kadar olması gerektiğinin gözetilmemesi”

    ” isabetsizliğinden bozulmasına ve sanıklar A....Ö.... B... ve N.....A....’in tahliyelerine karar verilmiştir.

    Yerel mahkeme ise 10.04.2008 gün ve 7-62 sayı ile;

    “Sanık A......K..... 01.06.2005 tarihinde saat 18.00 sıralarında yakalandıktan hemen sonra verdiği ifadesinde ve davanın bundan sonraki aşamalarında vermiş olduğu ifadelerinde tutarlı olarak sanık A....Ö....B.....’ın annesini öldürmesi konusunda 70 dönüm tarla vereceğini beyan ederek kendisini öldürme hususunda azmettirdiğini, diğer sanık N.....A...."in de A..... ile birlikte hareket ettiğini, N....A....’in de bu olayın içinde olduğunu, maktûlü kendisinin kadın çorabıyla boğduğu sırada, N.....A.....’in de maktûlenin diz kapağının alt kısmına doğru oturarak dizlerine doğru bastırarak bıçakla göğüs bölgesine vurmak suretiyle birlikte öldürdüklerini söylemiştir. Sanık A.....’ın ifadelerinde maktûl ile sanık A....’nin tarlaların idaresi konusunda anlaşamadıklarını, A....’nin çevreye borçlarının olduğunu, kendisinin de tarlaların idaresi ile ilgili A....’nin annesi maktûl ile A....’nin arasını bulmak üzere konuştuğunu söylediği görülmektedir. Esasen bu husus A....Ö....B.... tarafından da doğrulanmış, A....Ö...B....adına sanık A...K.... maktûl ile tarlaların kullanılması konusunu konuşmuştur. Sanık A....Ö....B.....’ın çevreye borçlarının olduğu, mirasyedi bir hayat yaşadığı dosya kapsamındaki delillerden anlaşılmaktadır. Sanık A....Ö...B....’ın dosya kapsamına yansıyan kişiliği nazara alındığında gezmeyi ve eğlenmeyi seven bir kişi olduğu, çevreye borçlarının olduğu, borç para alma hususunda sanık A....K....’dan yardım istediği, çevresine ve arkadaşlarına yedirip içirmeyi seven bir kişi olduğu ancak bu düşüncelerini gerçekleştirebilecek derecede yeterli gelire sahip olmadığı anlaşılmaktadır. Esasen tanık M.....Y....A....’nin kendisinden iki kez şahsı adına para istediğini, A.....’ı aracı olarak koyduğunu ancak sanık A....Ö....B....’a borç para vermediğini beyan etmiştir. Duruşma safahatında dinlenilen tanıkların beyanlarındaki eksik hususları A....K.... itiraz ederek tamamlamış, tanıklardan sorulduğunda A....K...’nın beyanlarında olduğu gibi cevap vermişlerdir. A....K.....’nın davanın her aşamasında olayı yaşarak anlattığı ve bir çelişkiye düşmediği ısrarla aynı beyanlarda bulunduğu görülmektedir. A.....K...’nın beyanları doğrultusunda N....A...’in kaldığı evde N....A....’in kazağı polisler tarafından alınmış, kriminal polis laboratuarının cevabi yazısına göre usulüne uygun bir şekilde gönderilen kazak üzerinde yapılan incelemede maktûlenin kıl örneği sanık N....’un kazağında elde edilmiştir. Sanık N.....A.... maktûlenin evine girip çıkmayan, maktûle ile temas etmeyen bir kişi olmasına rağmen A....K.....’nın iddialarını doğrulayacak şekilde maktûlenin kıl örneğinin elde edilmesi davanın en önemli delilidir. Sanık A....K....’nın iddiaları sübuta ermiş olup, sanık A.....K.... sanık N....A.... ile herhangi bir husumeti bulunmayan bir kişidir. Sanık N... A..... ile A.....K....’nın husumetlerinin bulunmaması A....’ın iftira etmesi için bir sebep bulunmaması, maktûlenin kıl örneğinin sanık N....A...’in kazağında elde edilmesi A....’ın iddialarını teyit etmiştir. Ayrıca A....K..... beyanında N....A...’in H....B....’ın öldürülmesi sırasında dizine doğru oturduğunu ve bıçağı göğsüne doğru sapladığını, kendisinin de bu sırada kadın çorabıyla maktûlenin boğazını sıktığını söylemiştir. Sanık A...K...., sanık N.... A.....’in maktûlenin dizine doğru oturduğunu, bu şekilde bıçağı vurduğunu söylemiş, tarif ettiği gibi maktûlenin dizinin altında ekimoz ve morluk tespit edilmiştir. Otopsi raporundan haberi olmayan A....’ın olayın hemen akabinde vermiş olduğu beyanında maktûlenin dizinin altında ekimoz ve morluk tespit edilmesi sanık A....’ın iddialarını doğrulamaktadır. Bir de bıçağın dik olarak vurulduğu dosya içerisindeki fotoğraflardan ve bıçağın izlemiş olduğu giriş çıkış yolundan anlaşılmaktadır. Maktûlenin yerde iken bıçaklandığını sanık A.... K..... söylemiş, gerçekten de maktûlenin yerde iken bıçaklandığını gösteren bulgular tespit edilmiştir. Bunun en önemli delillerinden birisi ancak destekli bir şekilde vurulması halinde bıçağın göğüs kafesinden geçip bütün göğüs kafesini kat ederek arka taraftan çıkmasıdır. Bıçak darbeleri ayakta iken veya maktûl tarafından direnç gösterilebilecek bir halde iken vurulması durumunda bıçak darbelerinin göğsün ön tarafından girip arka tarafından çıkması düşünülemez. Sanık A....K....’nın beyanını doğrulayan hususlardan birisi de Adli Tıp raporudur. Adli Tıp ölümün her iki nedenin birleşmesi sonucu boğma ve bıçaklanma sonucu gerçekleştiğini söylemiştir. Gerçekten boğma sonucu H.....B....’ı öldüren sanık A..... K....’nın daha sonra da mutfaktan bıçak alıp bir de göğsünden maktûleyi bıçaklaması mantıklı olarak izah edilemez. Göğüs bölgesindeki bıçak darbeleri hep aynı noktalara vurulmuş olup, bu durum maktûlenin sabit bir pozisyonda tutulduğunu, hareket edemediğini, hareketsiz olduğu ortamda bıçaklandığını göstermektedir. Sanık A.....K.... da bıçaklama hadisesini bu şekilde tarif etmekte, sanık A....K...’nın söylediği tüm hususlar maddi bulgularla sabit olmaktadır.

    Sanık A....Ö...B.... davanın değişik aşamalarında tutarsız beyanlarda bulunmuş, beyanlarının yalan olduğu sanık A..... K....’nın savunması ile çürütülmüştür. Sanık A.... K.... sanık A.....’nin sabaha karşı geleceğim işi bitirin şeklinde bir söz söylediğini ilk beyanında ifade etmiştir. Sanık A....K.... bu sözü 01.06.2005 günü saat 18.00 sıralarında alınan ifadesinde söylemiştir. Bu aşamada A.....’nin sabaha karşı geldiğinden ya da sabah geldiğinden haberi bulunmamaktadır. Zira öldürme hadisesinden sonra olay yerinden ayrılmış, sanık A....’nin hangi saatte geldiğini öğrenmediği bir aşamada bunu söylemiş, bu söylediği husus da doğru çıkmıştır.

    Yargıtay 1. Ceza Dairesi Başkanlığı bozma ilamında A.....K....’nın tespit edilemeyen bir nedenden dolayı öldürdüğünü belirtmiştir. Dosya kapsamına bakıldığında tespit edilemeyen bir nedenden bahsetmek mümkün değildir. Tespit edilebilen bir neden vardır. Tespit edilen bu neden müflis bir hayat yaşayan A.....Ö....B...’ın ciddi gelir getiren tarlaların idaresini ele geçirebilmek ve sınırsızca bu paraları harcayabilmek için annesini öldürmeye azmettirmesidir. Sanık A....K.... sanık A....Ö....B....’ın kendisine annesini öldürmesi karşılığında 70 dönüm tarla vereceğini söylemiş olup, sanık A....K.....’nın öldürme sebebi sanık A.... tarafından 70 dönüm tarla verileceği vaadidir.

    Sanık A......K.....’nın, sanık Nuh’un olaya ne şekilde katıldığına dair beyanlarının tutarsız olduğu sanıklar N......A..... ve A....Ö.....B..... vekilleri ve müdahil vekilleri tarafından iddia edilmiş, sanık A......K....’nın olayı çok iyi bir şekilde planlayarak gerçekleştirdiği, müvekkillerini de planlı bir şekilde suçladığı ortaya konulmak istenmiştir. Oysa A.... K..... gerçekten N....A.....’e iftara etmek istemiş olsaydı çok zekice hazırlamış olduğu planlarına ve savunmasına bir yenisini ekleyerek N....A....’in ve A.....Ö....B....’ın bulunduğu ortamda birlikte öldürme planlarını yaptıklarını anlatırdı. Sanık A.....K.... olayın ne şekilde gerçekleştiğini başından sonuna kadar doğru bir şekilde ifade etmiş, bu konuda da oluşun dışına çıkarak iddialarını kuvvetlendirecek beyanlarda bulunmamıştır. Mahkememiz sanık A.....K....’nın, H.....B....’ı öldürdüğüne ilişkin delillerde bir tereddüt olmadığını, aynı şekilde sanık A....Ö....B....’ın da annesinin öldürülmesi hususunda sanıklar N....A... ve A.... K....’yı azmettirdiğine ilişkin delillerde bir tereddüt olmadığını ve sanık N....A...’in, H.... B.....’ın öldürülmesine asli fail olarak katıldığında bir tereddüt olmadığını kabul etmektedir”

    ” şeklindeki kabulle, ilk hükümdeki TCY’nın 53. maddesindeki uygulamayı bozma doğrultusunda düzelterek direnmiştir.

    Re’sen temyize tabi olan bu hükmün de o yer Cumhuriyet savcısı, tüm sanık müdafiileri ve katılanlar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C. Başsavcılığının bozma istemli 08.03.2009 gün ve 216013 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    CEZA GENEL KURULU KARARI

    Sanık A....Ö....B...."ın öz annesini öldürmeye azmettirme suçundan 5237 sayılı TCY’nın 38/1. maddesi yollamasıyla 82/1-d, 53 ve 63. maddeleri uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis, kasten öldürme suçundan sanıklar A.....K...."nın 5237 sayılı TCY’nın 37/1. maddesi yollamasıyla 81/1, 38/3, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 16 yıl 8 ay hapis, N.... A..."in ise 5237 sayılı TCY’nın 37/1. maddesi yollamasıyla 81/l, 53 ve 63. maddeleri uyarınca müebbet hapis cezası ile cezalandırılmalarına ilişkin yerel mahkeme hükmünün Özel Dairece “

    “sanıklar A....Ö....B..... ve N....A.....’in beraatlarına, sanık A....’ın azmettireni ortaya çıkarması söz konusu olmadığından hakkında 5237 sayılı TCY’nın 38/3. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi gerektiği”

    ” gerekçesiyle yapılan bozmaya karşı direnilen somut olayda, Yargıtay 1. Ceza Dairesi ile yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık; sanık A....Ö.....B....’ın öz annesini kasten öldürmeye azmettirme ve sanık N.....A....’in de kasten öldürme suçunu işleyip işlemedikleri, buna bağlı olarak ta sanık A.....K.... hakkında 5237 sayılı TCY’nın 38/3. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağına ilişkindir.

    Ancak, uyuşmazlığın esasının görüşülmesine geçilmeden önce bir kısım Kurul Üyesi tarafından, olay yerinde, olay anındaki aydınlatma koşullarında, sanık A.....K....’nın katılımıyla, uygulamalı keşif yapılarak bu sanığın olayın oluş şekline ilişkin anlatımlarının doğruluğunun denetlenmesi, sanık N.....A....in olay sırasında giydiği kıyafetin ne olduğunun tam olarak belirlenmesi ve maktûlenin saç kılının bulunduğu sanık N...A....’e ait kazağı kriminal laboratuara gönderen görevlilerin tanık olarak dinlenerek, bu kazağın ne şekilde gönderildiğinin kesin olarak saptanmasından sonra sanık A.... ve N....’un hukuksal durumlarının belirlenmesi ve bu nedenle de yerel mahkemenin direnme hükmünün öncelikle eksik soruşturma nedeniyle bozulmasına karar verilmesi gerektiğinin ileri sürülmesi üzerine, bu husus Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ön sorun olarak ele alınmıştır.

    Olay günü C. Savcısı tarafından sanık A.....K.....’nın olay yerinde eylemi gerçekleştirme şeklini fiilen gösterecek şekilde ayrıntılı beyanının alınması ve bu işleme ait ses ve görüntülerin kayda alınmış olması, sanık N.....’un olay gecesi giydiği kıyafetin tespiti ve sanık N.....’a ait kazağın laboratuara gönderilme şeklinin belirlenmesi için tanık beyanı alınmasında aradan geçen zaman nedeniyle uyuşmazlığın çözümü açısından fayda görülmediğinden soruşturmanın genişletilmesine gerek bulunmadığına oyçokluğu ile karar verilmiştir.

    Önsoruna ilişkin olarak çoğunluk görüşüne katılmayan üç Kurul Üyesi, “

    “olay hakkında sağlıklı bir karar verilebilmesi için soruşturmanın genişletilmesinin gerekli olduğu”

    ” yönünde karşıoy kullanmışlardır.

    Önsorun bu şekilde çözümlendikten sonra uyuşmazlığın esasının incelenmesine geçilmiştir.

    İncelenen dosya içeriğine göre;

    Suçun işlendiği evin kapı ve pencerelerinde herhangi bir zorlama izinin bulunmadığı, maktûlenin altın künye ve bilekliğinin üzerinde olduğu, göğüs bölgesinde çok sayıda bıçak darbesinin bulunmasına karşın üzerinden çıkartılan elbiselerde bıçak darbelerine ilişkin delik olmadığı,

    Otopsi raporunda; maktûlenin boynunda telem ve göğüs kısmında aynı bölgede ve boynunda 14 adedi tek başına öldürücü nitelikte toplam 16 adet bıçak yarasının bulunduğu, alınan anal ve vajinal sürüntülerde spermotozoit görülmediği ve sonuç olarak maktûlenin "bağla boğmaya bağlı mekanik asfiksi, kesici ve delici alet yaralanmasından gelişen iç organ ve büyük damar yaralanmasına bağlı iç ve dış kanamanın ortak etkisi ile" öldüğünün belirtildiği,

    Olayda kullanılan kadın çorabına, sanık A.....’ın göstermesiyle atıldığı çöp kutusundan bulunarak el konulduğu, sanık A.....’ın Savrun Çayına attığını söylediği olayda kullanılan bıçak ile Seyhan Nehrine attığını söylediği olay sırasında giydiği eşofmanın yapılan aramalara karşın bulunamadığı,

    Sanık A.....’ın sağ el üçüncü parmak tırnak yatağı ve diz kısmında yüzeysel cilt lezyonu ve sağ ön kol dış kısmında iki cm’lik yüzeysel sıyrığın bulunduğu,

    Mutfaktaki tezgâh üzerinde bulunan çöp poşetinin içerisinden bir adet, mutfak masası üzerindeki çay tepsisi üzerindeki sigara tablası içerisinden iki adet, banyodaki duş kabini içerisinden bir adet olmak üzere toplam 4 adet sigara izmaritinin, maktûlenin cesedinin etrafından 3 adet, banyo ve tuvaletin önündeki zeminden iki adet kan lekesinin, cesedin bulunduğu yere yakın bölgelerden 7 adet kılın, giriş kapısı kısmındaki sedir üzerinde bulunan yatak üzerinden bir adet doku örneğinin ve çeşitli yerlerden parmak izlerinin alındığı,

    Ankara Kriminal Polis Laboratuarı tarafından düzenlenen 29.07.2005 tarihli ekspertiz raporunda; sanık N.....A..."den alınan lacivert renkli kazak üzerinde bulunan kıl örneğinin maktûleye, maktûlenin çevresinden ve evin tuvaletinden alınan kan örneğinin, yatak üzerinden alınan doku parçasının, havlu üzerindeki kan örneğinin, mutfakta bulunan iki adet sigara izmariti üzerindeki tükürük örneklerinin sanık A.....K...."ya, mutfakta çöpte bulunan iki sigara izmariti üzerindeki tükürük örneklerinin sanık A...."ye, yine çöp poşetinden alındığı belirtilen bir adet sigara izmaritinin üzerindeki örneklerin sanıklar ve maktûle dışındaki bir erkek kişiye, evden alınan parmak izlerinin ise maktûleye ve sanık A.....’ye ait olduğunun belirtildiği,

    Yerel mahkemenin sanık N....A....’den alınan kazağın kriminal laboratuara usulüne uygun olarak gönderilip gönderilmediğine ilişkin mahkemenin sorusu üzerine, Ankara Kriminal Polis Laboratuarınca verilen 10.04.2006 tarihli yanıtta; söz konusu kazağın usulüne uygun olarak paketlenip laboratuara gönderilmiş olduğunun bildirildiği,

    Katılanın başvurusu üzerine Ç..... Ü. Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalında görevli 4 öğretim üyesi tarafından hazırlanan 21.12.2006 günlü 6 sayfalık değerlendirme raporunda; otopsi raporunda bahsedilen ortak etkinin ölüme yol açan birden fazla yaralanmanın eş zamanlı olarak gerçekleştiği anlamına gelmediği, adli tıp uygulamalarında ölüm zamanının belirlenmesine ilişkin kesin bilimsel kriterler olmadığından genellikle yakın zamanlı olarak meydana gelen yaralanmalarda ortak etkiden söz edildiği, eldeki veriler değerlendirildiğinde olayı birden fazla kişinin yapabileceği gibi tek kişinin de yapmasının olanaklı olduğu, bağla boğmadan sonra şuurun kapanmasıyla kesici delici aletin uygulanabileceği ya da kesici aletle yaralamadan sonra kişinin ölmediği düşüncesiyle de bağla boğmanın gerçekleştirilmiş olabileceği, bıçakla yaralanmaların sırta kadar ulaşmış olmasının olayda ikinci bir kişinin maktûleyi sabit tuttuğu anlamına gelmeyeceği, maktûlede çok sayıda bıçak yarası bulunmasına karşın olay yerinde az miktarda kan olmasının nedeninin; büyük damar yaralanmasının olmaması ve kanın göğüs kafesine dolmasından dış kanamanın az miktarda gerçekleşmesinin olduğu, bir tek kıl örneğinin tek başına olayı aydınlatmaya yeterli olmadığı, söz konusu kılın doğrudan veya dolaylı temas sonucu bulaşması, olay yeri ortamının veya elde edilen materyalin uygun saklanmaması ya da laboratuarlara uygunsuz koşullarda ulaştırılması sonucunda da bulaşmanın olabileceğinin belirtildiği,

    Maktûleye ait ev telefonundan 01.06.2005 tarihinde saat 01.23’de şüpheli A....Ö.... B.....’a ait cep telefonunun arandığı, cep telefonu görüşme kayıtlarında da bu hususu doğrulayacak şekilde sanık A....Ö....B....’ın kullandığı cep telefonunun olay gecesi saat 01.29’da maktûlenin evindeki sabit hattan arandığı, telefona ulaşılamaması üzerine devreye giren “

    “kim aradı bilgi servisi”

    ” ile 17 saniye süre ile görüşme yapıldığı, saat 01.46’da “

    “kim aradı bilgi servisi”

    ”nden sanık A....’nin cep telefonuna mesaj gönderildiği, sanık A.....’nin kullandığı cep telefonundan saat 01.46 ve 01.50 saatlerinde “

    “kim aradı bilgi servisi”

    ”nin iki kez aranarak 40 saniyeden fazla görüşmeler yapıldığı, bu telefona ait sim kartın saat 04.10’dan 05.29’a kadar başka bir telefona takılarak 5 kez uzun süreli telefon görüşmeleri yapıldığı hususlarının belirlendiği,

    Sanık N....A...."in cep telefonlarına ait görüşme kayıtlarının incelenmesinde de; sanık N....."un eniştesi tarafından kullanıldığı anlaşılan cep telefonundan, sanık N..."un kullandığı telefonun 31.05.2005 tarihinde saat 22.41 ve 23.58’ de 13 ve 7 saniye olmak üzere iki kez arandığı, sanık N...."un kullandığı telefondan da eniştesinin kullandığı diğer telefonun olay gecesi saat 00.49 da iki kez (biri 5, biri de 14 saniye olmak üzere) arandığının tespit edildiği,

    Anlaşılmaktadır.

    Katılan R.....B.... A...., kardeşi A...."nin olay gecesi saat 03.00 sıralarında kendisini aradığını ve Osmaniye civarında trafik kazası yaptığını söyleyerek 40 Lira para istediğini, ona 100 Lira göndereceğini söylediğini, kazadan annesinin haberi olmadığını öğrenince A.....’ye eve geç gitmesini söylediğini,

    Tanık A.....K...; seyyar tezgâhta sucuk ekmek sattığını, olay gecesi saat 24.00 sıralarında sanıkların birlikte geldiklerini, A...."nin oldukça sarhoş olduğunu, diğer sanıkların ise çok sarhoş olmadıklarını, sanıkların sucuk ekmek yediklerini, saat 24.00’de tezgâhı kapatmak için uğraşırken A...."nin gittiğini, A....K..... ile diğer şahsın ise ayakta konuştuklarını, sanıklar arasındaki konuşmalara tanık olmadığını, sanık N...."un üzerinde o gece boz gibi düğmesiz ve düz bir kazak olduğunu,

    Tanık A....B....; araba ile gezerken Köprübaşında sanıklarla karşılaştığını, A.... ile konuştukları sırada A...."ın A...."yi yanına çağırarak bir iki dakika konuştuklarını, A...."nin tekrar yanlarına geldiğinde A....."ın A...."ye hitaben "beni bırakıp gitme" diye seslendiğini, A...."nin ise cevap vermediğini, birlikte araba ile önce Osmaniye"ye gittiklerini diskonun kapalı olması üzerine Ceyhan"a pavyona gitmeye karar verdiklerini, Ceyhan"da pavyonda iken A...."nin içki içmeyip sürekli telefonla görüştüğünü, kiminle konuştuğunu sorduğunda kız arkadaşı olduğunu söylediğini, saat 04.00 sıralarında A..."den hesabı ödemek için para istediğinde parasının olmadığını söylediğini ve ablasından istediğini, bunun üzerine hesabı ödeyip çıktıklarını, saat 06.30’a kadar Ceyhan’da kalıp ATM’den para yatıp yatmadığını kontrol ettiklerini, para yatmayınca araca 5 Liralık gaz alıp saat 08.30 sıralarında Kadirli’ye döndüklerini, bu gaz parasını da kendisinin verdiğini, ATM’ye tekrar baktıklarında paranın yine hesapta olmadığını gördüklerini, bunun üzerine bir süre kahvehanede ve parkta oturduklarını, daha sonra A....’nin 100 Lira çekip 30 Lirasını kendisine verdiğini ve oradan ayrıldıklarını,

    Tanık S.....D...; A.... ve diğer arkadaşları ile birlikte önce Osmaniye’ye sonra Ceyhan’a pavyona gittiklerini, hesabın ödenmesine sıra gelince A...’nin 1,50 Lirasının olduğunu söyleyince A.... ile aralarında tartışma geçtiğini, A....’nin ablasından para istediğini, saat 08.00 sıralarında Kadirli"ye döndüklerini ve bir süre paranın yatmasını beklediklerini, A....’nin birlikte oldukları süre içerisinde pavyonda sürekli telefon görüşmesi yaptığını,

    Tanık Ali Döğüşçü; tanık Selim"le benzer ifadeler kullanmış ayrıca, paranın yatmasını Ceyhan"da bekledikleri sırada Abdi"nin Abdullah Çamoğlu"nun telefonunu alarak kendi kartı ile telefon görüşmesi yaptığını, Abdi"nin aracın dışında gezindiğini, saat 07.00 sıralarında Abdi"nin cebinden 10 Lira çıkarıp arabaya 5 Liralık gaz aldığını, bu şekilde Kadirli"ye geldiklerini,

    Tanık A....Ç...; bu konuda ifade veren diğer tanıklarla benzer beyanlarda bulunmuş ayrıca, A..."nin pavyon çıkışında kendisinden telefonunu istediğini, A...."nın dışarıda bir süre telefon görüşmesi yaptığını,

    Tanık D....O...; sanık N...."un ablası olduğunu, kardeşinin olay gecesinde saat 00.30 sıralarında geldiğini, N.."un eniştesini bir kez arayarak eve geldiğini söylediğini, daha sonra telefonu şarja takıp yattığını, bu telefonla daha sonra kendisinin de arama yapmış olabileceğini, kardeşinin o gece kendisinde kaldığını, evine gelen polislerin isteği üzerine kardeşinin elbiselerini onlara gösterdiğini, polislerin ise üzerinde yanık izi bulunan kazağı aldıklarını, hâlbuki kardeşinin gece eve geldiğinde üzerinde polislerce alınan kazağın değil de lacivert çizgili yün başka bir kazak olduğunu,

    Tanık infaz koruma memuru A....E...; cezaevinde sanık N..."un A..."a "benim olaydan haberim var mı sen beni suçlamışsın" demesi üzerine A...."ın N..."a hitaben "senin olaydan haberin yok, ben ifademi düzelteceğim”

    ” şeklinde söylediğini duyduğunu,

    Tanıklar A....K..., A....K... ve A....B...; sanık A...."nin annesi olan maktûleyi çok sevdiğini ve ona çok düşkün olduğunu, aralarında herhangi bir anlaşmazlık olmadığını,

    Tanık A...C...; tarlaların kullanımıyla maktûlenin çocukları A..... ve R...."nın ilgilendiğini,

    Tanık H.....T...; maktûl, sanık A.....ve müdahil R....’ya ait tarlaları her üçünün konuşarak R..."nın nezaretinde kendisine kiraya verdiklerini, kira paralarını her üçüne de zaman zaman verdiğini, bazen de maktûlenin evine gönderdiğini ya da kendisinin bizzat götürüp verdiğini,

    Beyan etmişlerdir.

    Sanık A....Ö...B..., kimlik tanığı olarak olay yeri görgü tespit ve ölü muayene tutanağında alınan ilk beyanında; olaydan bir gün önce yani 31.05.2005 günü saat 16.30-17.00 sıralarında evden çıkarak A....C...’a ait birahaneye gittiğini, burada N....A... ile buluşarak bira içtiklerini, N... yanından ayrılınca kendisinin bira içmeye devam ettiğini, sonra S..... Çayocağına giderek saat 23.30’a kadar kaldığını, bu süre içerisinde A....K....’nın ve sonra da N...’un çayocağına geldiğini, hep birlikte birkaç adet bira içtiklerini, sonra Köprübaşı Mevkiine gelerek burada seyyar satıcıda sucuk ekmek yediklerini, daha sonra bunlardan ayrılarak başkalarıyla Ceyhan’a pavyona gittiklerini, sabahleyin saat 08.30 sıralarında eve geldiğinde annesi maktûleyi ölü olarak bulunca derhal polise bildirdiğini, annesinin eve kendisinden başka kimseyi almadığını ve kapısını mutlaka kilitlediğini, ancak eve geldiğinde kapının açık ve annesinin ölü olarak yatmakta olduğu odanın ise dağınık olduğunu, kendisinin evinde yatılı olarak bir tek A....K.... isimli arkadaşını kabul ettiğini, annesinin başka bir kişiyi kesinlikle eve almayacağını,

    Sanık A...’nin, sanık A....’ın kendisini suçlayıcı beyanları üzerine alınan savunmasında; olay günü ve öncesi kesinlikle diğer sanıklara annesini öldürmeleri yönünde bir talebinin bulunmadığını, olay günü sanıklarla birlikte S.... Kıraathanesinde bira içtiklerini ve oyun oynadıklarını, saat 24.00 sıralarında birlikte Köprübaşı Mevkiine gelerek sucuk ekmek yediklerini, bu sırada A.....B..... isimli arkadaşının gelmesi üzerine arabanın içerisinde bulunan S....D...., A....Ç... ve A....D.... ile birlikte Ceyhan’a gittiklerini, burada O.... Pavyon isimli pavyonda eğlendiklerini, hesabı ödemek için aralarında para topladıklarını, ancak geldikleri otomobilinin yakıtının bitmesi üzerine paraları kalmadığı için gaz alamadıklarını, kendi telefonunun şarjı bitmesi nedeniyle A.....Ç....’na ait cep telefonunu ile ablasını arayarak internet bankacılığı aracılığı ile hesabına para göndermesini istediğini, ablasının paranın ancak saat 07.00–

    –08.00 sıralarında kendisine ulaşabileceğini beyan etmesi üzerine paranın gelmesini beklediğini, cep telefonunu açtığında gelen mesajlardan evden 01.28’de arandığını gördüğünü, bankaya paranın yatmasının uzaması nedeni ile cebinden 10 milyon çıkararak otomobile gaz almak üzere arkadaşlarına verdiğini, daha sonra arkadaşları ile birlikte Kadirli İlçesine döndük1erini, arkadaşlarından ayrıldıktan sonra eve geldiğinde annesini ölü olarak bulduğunu ve durumu polise ihbar ettiğini,

    C.Savcılığı, sorgu ve duruşmada özetle; A...."ın tecavüz etmek amacı ile eve geldiğini ve dirençle karşılaşınca annesini öldürdüğünü tahmin ettiğini, annesi ile arasında zaman zaman küçük tartışmalar olduğunu, bir gün sanık A..."tan annesi ile arasını bulması konusunda yardım istediğini ve o akşam A....."ın misafir olup annesi ile konuşarak aralarını bulduğunu, annesinin N...."u hiç görmediğini dolayısıyla geç bir vakitte eve almasının mümkün olmadığını, piyasaya 650 Lira gübre, 270 Lira vestel bayisine ve 100-150 Lira civarında içki borcu olduğunu, A...."ın piyasaya 1500-2000 Lira civarında borcu olduğunu söylediğini, pavyonda hesabı denkleştiremediklerini, arkadaşının telefonunu alarak Mersin"deki ablasından para istediğini, bir miktar parayı pavyona ödedikten sonra saat 04.00 sıralarında çıktıklarını, sabah 05.30 sıralarında kapalı olan cep telefonunu açtığında 01.28 de ev telefonundan arandığını görünce eve bir an önce dönmek için cebindeki 10 Liranın 5 Lirasıyla arabaya gaz alıp 08.00 sıralarında Kadirli"ye geldiklerini, yanındaki arkadaşlarına 30 Lira para verecek olması nedeni ile bankadan para çekmek üzere beklemek zorunda kaldığını, bu yüzden eve geç gidebildiğini, cep telefonunun şarjı olmadığı için ve yanında bulunan arkadaşlarının hepsinin cep telefonunun şarjının bitmesi nedeniyle evi arayamadığını, Kadirli"de İ..... Bankasından hesaba baktığında parayı gördüğünü ancak çekemediğini, bir süre arkadaşları ile birlikte kahvede bekledikten sonra 100 Lira çekip 30 Lirasını A....B....."na verdiğini, onların yanından ayrılıp eve gittiğini, sanık A...."ı azmettirmediğini, zaman zaman maddi sıkıntı çekse de ablasının kendisine her istediğinde para gönderdiğini, annesini öldürtmesi için hiçbir sebebinin olmadığını, annesinin tarlalarla ilgisi olmadığını, tarlaların idaresinin kendisine ve ablasına ait olduğunu,

    Savunmuştur.

    Sanık A....K..... aşamalarda özetle; A....Ö...’in 5-6 yıldan beri arkadaşı olup, 4-5 defa maktûlenin evinde yatılı olarak misafir kaldığını, A.....’nin içki ve kumar alışkanlıkları olup piyasaya borçlarının bulunduğunu, bu nedenle şüpheli A.......’nin konuşma esnasında “

    “yaklaşık 400 dönüm arazilerinin bulunduğunu, bu arazilerin büyük oranda kız kardeşi R....... ve kendisine ait olduğunu, az bir hissenin ise annesine ait olduğunu, ancak annesinin kendisine yeterli para vermediğini, annesinin ölümü halinde tarlaların idaresinin kendisine kalacağını, annesini öldürmesi durumunda kendisine 70 dönüm tarla vereceğini ve şayet bu olaydan dolayı yakalanır ve cezaevine konulursa, bu süreç içerisinde cezaevinde kendisine bakacağını”

    ” söylediğini, en son A..... ile birlikte 31.05.2005 günü S..... Kıraathanesinde bu konuşmayı tekrarladıklarını, yanlarında N....A....’in de bulunduğunu, ancak şüpheli N...."un yan masada oturduğu için bu konuşmayı duymadığını sandığını, geceleyin saat 24.00 sıralarında Köprübaşı Mevkiine A.... ve N..... ile birlikte sucuk ekmek yemeye gittiklerini, bu esnada A....’nin arkadaşı olan A.....B.... ve tanımadığı kişilerin araba ile yanlarına geldiğini, A.....’.nin N..... ve kendisine dönerek, “

    “işi halletmeye çalışın, eğer annem kabul etmezse işi bitirin, ben sabaha doğru döneceğim”

    ” dediğini, kendilerinin “

    “tamam”

    ” dediklerini, Abdi’nin A....B....’na ait arabaya binerek uzaklaştığını, bu aşamada N......’un da bu olaydan haberdar olduğunu anladığını, A..... ayrıldıktan sonra N....’a hitaben “

    “ben eve gidiyorum, sen 15 dakika sonra gel”

    ” dediğini ve maktûleye ait eve gittiğini, oğlu olan Abdi’nin nerede olduğunu sorduğunu, kendisinin de bir araba ile uzaklaştığını ve yarım saat içerisinde döneceğini söylediğini, maktûle ile birlikte anayola kadar çıkarak A.....’nin dönüşünü beklediklerini, gelmemesi üzerine birlikte eve döndüklerini, birlikte çay ve sigara içtiklerini, maktûle ile tarlaların yönetimini A......’ye vermesi konusunda konuşarak iknaya çalıştığını, maktûlenin bunu kabul etmeyerek ve ertesi gün tarlaları işleyen icarcıların yanına gidip A.....’ye para vermemelerini söyleyeceğini, bu sırada kapının çaldığını ve N......’un geldiğini, hep birlikte biraz muhabbet ettikten sonra yatacaklarını söylediklerini, maktûlenin kendisine verdiği eşofmanı giydiği odada dürülü vaziyette halıların bağlandığı kadın çorabını sökerek eşofmanının cebine koyduğunu, bu arada A.....’nin niçin geciktiğini sormak üzere maktûlenin ev telefonundan birlikte A....’nin cep telefonunu iki kez aradıklarını, A...’nin şarjının bitmek üzere olduğu için görüşemediklerini, bir ara su içme bahanesi ile N....’la birlikte mutfağa gittiklerinde mutfaktaki bıçakların yerini gösterdiğini, yatacakları odanın lamba düğmesini bulamadığını söyleyerek maktûleden göstermesini istediğini, maktûlenin düğmeyi göstermek için odaya gelip ışık düğmesine doğru yöneldiği anda arkadan boynuna sarıldığını, birlikte odada bulunan ve yatmaları için maktûle tarafından hazırlanan sedire düştüklerini, maktûlenin bağırmak istemesi üzerine sağ eli ile ağzını kapattığını, ancak maktûlenin sağ el orta Parmağını ısırdığını ve elinin kanamaya başladığını, maktûlenin kurtulmak için mücadele ettiğini, ancak kendisinin gırtladığından sıktığını, birlikte sol yanlarının üzerine düştüklerini, maktûlenin boğazını sıkmaya devam ettiğini, sırtüstü yatmış olması nedeni ile bacaklarına oturarak cebine daha önceden koymuş olduğu kadın naylon çorabını çıkarıp maktûlenin boynuna doladığını, her iki eliyle naylon çorabı sıkmaya başladığını, maktûlenin her iki kolundan tutarak kurtulmaya çalıştığını, N...."un ise daha önceden konuştukları gibi mutfaktan bıçağı alarak maktûlenin göğüs kısmına çok sayıda bıçakla vurduğunu, ölmesi üzerine maktûleyi boğmak için kullandığı kadın çorabını cebine koyduğunu, bıçağı lavaboya götürüp yıkadığını, N....’un üzerinde sarı renkli güzel bir gömleğin olduğunu, N.... ile birlikte evden ayrıldıklarını, ayrılırken evin anahtarlarını da yanlarına aldıklarını, ancak daha sonradan sigara ve çakmağını evde unuttuklarını hatırlayınca N.....’ un dışarıda gözcülük yaparken kendisinin içeriye girip sigara ve çakmağı aldığını, sonra mutfaktaki kendilerinin kullanmış oldukları kirli çay bardaklarını yıkadığını, telefon üzerindeki parmak izlerini sildiğini, kapıyı da örtmeksizin evden ayrılarak N..... ile birlikte olay yerinden uzaklaştıklarını, N....’un evdeyken sigara ve çay içmediğini, birlikte Çığcık Köy yoluna doğru gittiklerini, burada N....’un eve gitmek üzere ayrıldığını, olayda kullandığı kadın çorabını Cengiz Topel Mahallesindeki çöp kutusuna attığını, olayda kullanılan bıçağı ve evin anahtarlarını Savrun Çayına attığını, sabah ise ilk minibüse binerek Adana’ya gittiğini, maktû1enin ısırması nedeni ile parmağı kanadığından ve pantolonuna bulaştığından Adana İlinde yeni bir pantolon aldığını, üzerine kan bulaşan pantolonunu ise Taşköprü Mevkiinden Seyhan Nehrine attığını,

    Sanık N...."a ifadesini değiştirmesi için ne kendisinin ne de avukatının herhangi bir baskı yapmadıklarını, ona yazılı bir metin vermediklerini, cezaevinde N...."a "sen sabret, ben gerçekleri anlatacağım, senin bu olayda suçun yok”

    ” şeklinde bir söz söylemediğini beyan etmiştir.

    Sanık N....A..., kollukta ve C.Savcığında alınan savunmalarında üzerine atılı suçlamaları reddederek özetle: 01.06.2005 günü saat 00.30 sıralarında her iki sanıktan ayrılarak ablası D.....O...’ın evine giderek uyuduğunu ve bir daha dışarı çıkmadığını,

    Duruşmada; A.... ve A.... ile birlikte saat 24.00 sıralarında köprübaşında sucuk ekmek yediklerini, A.... isimli şahsın yanlarına geldiğini, A...."nin geri döndüğünde A....."ın A..."ye hitaben "A..... beni satarsan ananı sinkaf ederim" diye küfür ettiğini, A...."nin de "öyle bir şey olmaz" dediğini, A...."nin A.... ile birlikte Osmaniye tarafına gitmesinden sonra oradan ayrılıp en geç saat 00.15-00.30 saatleri arasında ablasının evine gittiğini,

    Sanık A...."ın kendisine eski TCY’ndan yararlanmak için lehine ifade vermesi halinde ifadesinden vazgeçeceğini söylediğini, hatta A....."ın “

    “olay günü sarhoştum ne yaptığımı bilmiyorum, seni A.... ile birlikte karakolda görünce senin de adını verdim”

    ” dediğini, olay gecesi giydiği elbiselerin halen kendisinde olduğunu polisin yanlış elbiseler aldığını beyan etmiştir.

    Sanık A....’ın ya da vekilinin kendisine ifade değiştirmesi ve A....’yi suçlaması hususunda bir baskı yapmadıklarını ya da yazılı bir belge vermediklerini ancak A....."ın cezaevinde kendisine "sen sabret ben gerçekleri Savcılığa anlatacağım" şeklinde söylediğini, cezaevinde sanık A.... ve vekilinin kendisi ile görüştüğünde A...."ın “

    “ben avukatıma her şeyi söyledim senin suçun yok, A...."nin yanında seni gördüm gıcık aldım, sarhoştum ne söylediğimi bilmiyordum bu işi A.... ile beraber yaptık”

    ” şeklinde söylediğini sanık A...."ın vekilinin ise “

    “A.... ile görüştüm senin bu işle bir alakan olmadığını söyledi”

    ” şeklinde konuştuğunu belirtmiştir.

    İlk duruşmada sanık N.... müdafiinin mahkemeye sunduğu sanık A..... tarafından sanık N....."a cezaevinde iken gönderildiğini belirttiği kareli küçük kâğıda arkalı önlü şekilde el yazısı ile yazılmış olan yazıda “

    “olay günü saat; 20.00 sıralarıydı S.... Kıraathanesine geldiğimde A..... ve K.... masada ikisi oturuyorlardı, bende yanlarına oturdum, meselenin ne olduğunu bilmiyordum, konuştuklarından anladığım kadar parasal sorunları olduğu, bu durumdan nasıl çıkacaklarını konuşuyorlardı, A.... de oğlum A.... benim dediğim işi yaparsak ikimizde rahatlarız para sorunumuz olmaz sana bakarım A.... dedi. Yapmazsak bir yere çıkamayacaklarını söylüyordu, saat: 23.00 sıralarında oradan ayrıldık, çok alkollüydüler, Köprübaşına geldiğimizde 23.25 sırasıydı A...., A....’ya gel eve gidek dedi. Bana burada bekle dediler, 23.50 gibi döndüler, beraber yemek yedik, telaş içindeydiler, A...., C... A..."nin arabasına binerek ayrıldı, ben de A..."ya iyi akşamlar dedim eve gittim. Bu olayı da sabah karakolda öğrendim, kesinlikle ilgim alakam yoktur, sanırım bu iftirayı A.... üzerime attırıyordur, çünkü A.... ile daha önce karşılıklı sözlü tartışma yapmıştık, ondan dolayı üzerime iftira atıyorlar, K.... çok sarhoştu, ifade verirken benim gördüğüm bildiğim budur, bu ifadeyi karakolda veremedim çünkü bu zamana kadar böyle bir olayla karşılaşmamıştım, uzaktan yakından bu olayla bir ilgim yoktur”

    ” ifadesinin yazıldığı görülmüştür.

    Bu belge gösterilip sorulduğunda sanık A....; belgeyi kendisinin yazıp sanık N....’a gönderdiğini, bundaki amacının suçu kendisinin üstlenmesi ile N....’u suçun dışında tutarak N.....’un savunmasında suç saatinin 23.00 sıraları olduğunu söylemesini sağlayarak suç saatini gece yarısından önceye çekme ve eski TCY ve infaz kanunundan yararlanma gayreti olduğunu ifade etmiştir.

    Dosyada bulunan tüm bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde;

    Maktûlenin cesedinin çevresinden ve evin tuvaletinden alınan kan örneğinin, yatak üzerinden alınan doku parçasının, havlu üzerindeki kan örneğinin ve mutfakta bulunan iki sigara izmariti üzerindeki tükürük örneklerinin, sanık A....K...."ya ait olması, maktûlenin boğulmasında kullanılan kadın çorabının bu sanığın gösterdiği çöp kutusunda ele geçmesi, sanık A....’ın beyanına uygun olarak maktûle tarafından ısırılma sonucu bu sanığın sağ el orta parmağında meydana gelen yaralanma olayın gerçekleştirildiği evin ve cesedin bu sanığın anlatımlarıyla uyumlu bir şekilde bulunması ve ele geçen tüm kanıtlardan ötürü olay günü maktûleyi öldüren kişi veya kişilerden birisinin sanık A....K... olduğunda hiçbir kuşku bulunmamaktadır. Çözümlenmesi gereken sorun sanık A...Ö...B...’ın öz annesinin öldürülmesi konusunda sanık A.....K... ve N....A...’i azmettirip azmettirmediği, sanık N... A....’in de sanık A.... ile birlikte maktûleyi öldürme eylemine katılıp katılmadığı noktasında toplanmaktadır.

    Sanık A.....K...’nın diğer sanıklara ilişkin suçlamalarının inandırıcı ve tutarlı olduğu kanısını uyandırması, maddi durumu çok iyi olmayan sanık A....’ın suçu işledikten sonra evdeki kanıtların bir kısmını yok edecek ve bıraktığı sigara ile çakmağı geri almaya gelecek kadar zamanı olmasına rağmen maktûlenin altın bileklik ve künyesini bile almadan olay yerinden ayrılması, sanık A....’nin aşamalarda kısmen birbiriyle çelişen beyanları, bu bağlamda sanık A....’nin olay gecesi telefonunun şarjının bitmesi nedeniyle ev telefonundan arandığını ancak sabah saatlerinde telefonunu açınca gelen mesajdan öğrendiğini beyan etmesine karşın, telefon kayıtlarından sanık A....’nin cep telefonunun saat 01.29’da maktûlenin evindeki sabit hattan arandığının, telefona ulaşılamaması üzerine devreye giren “

    “kim aradı bilgi servisi”

    ” ile 17 saniye süre ile görüşme yapıldığının, saat 01.46’da “

    “kim aradı bilgi servisi”

    ”nden sanık A....’nin cep telefonuna mesaj gönderildiğinin ve sanık A...’nin kullandığı cep telefonundan saat 01.46 ve 01.50 saatlerinde “

    “kim aradı bilgi servisi”

    ”nin iki kez aranarak 40 saniyeden fazla görüşmeler yapıldığının saptanmış olması, sanık A...’nin “

    “kendisinin ve yanında bulunan arkadaşlarının hepsinin cep telefonlarının şarjının bittiği için evi arayamadığı”

    ” şeklindeki savunmasının, sanık A...’ye ait sim kartının saat 04.10’dan 05.29’a kadar başka bir cep telefonuna takılarak 5 kez uzun süreli telefon görüşmeleri yapıldığına ilişkin tespit ve tanıklar A....B... ile S....D...’ın “

    “A....’nin birlikte oldukları süre içerisinde pavyonda sürekli telefon görüşmesi yaptığı”

    ” yolundaki beyanı karşısında doğruyu yansıtmadığının ortaya çıkmış olması, sanık A...’nin paraya ihtiyacının olmadığını beyan etmesine karşın olay gecesi cebinde hesaptan kendisine düşen miktarı ödeyecek hatta birlikte gittikleri araca gaz alacak kadar bile parasının olmaması ve sanık N...A...."den alınan lacivert renkli kazak üzerinde bulunan kıl örneğinin maktûleye ait olduğunun saptanmış olması karşısında, sanık A....K...’nın sanıklar A.... ve N....’a ilişkin iddialarının doğru olabileceği yönünde yoğun bir kuşku oluştuğu gözardı edilemez bir olgudur.

    Ancak bununla birlikte, sanık A....’nin bu konuda herhangi bir suçlama ve henüz bir kuşku bile yokken kimlik tanığı olarak alınan ilk ifadesinde “

    “annesinin eve yatılı olarak bir tek A....K.... isimli arkadaşını kabul ettiğini, annesinin başka bir kişiyi kesinlikle eve almayacağını”

    ” söyleyerek azmettirdiği kişinin ismini vermesinin yaşamın olağan akışına uymaması, eşinin 1975 yılında ölmesine karşın bundan sonra hiç evlenmemiş olduğu görülen maktûlenin iki çocuğundan birisi olan sanık A....’nin annesini öldürtmesini gerektirecek herhangi bir neden ve anlaşmazlığın bulunmadığının, hatta sanık A....’nin annesine oldukça düşkün olduğunun tanık anlatımları sonucu ortaya çıkması, sanık A...’nin zaman zaman düzensiz yaşamı nedeniyle para sıkıntısına düştüğü anlaşılmakta ise de tanıkların anlatımına göre, tarlaların yönetiminin ve kira paralarının alınması işinin maktûle tarafından değil de sanık A... ve doktor olan ablası R... tarafından yapıldığının belirlenmesi, tapu kayıtlarına göre maktûlenin üzerine kayıtlı olan taşınmazların sanık A....’nin üzerine kayıtlı olanlar karşısında oldukça az miktarda bulunması ve maktûlenin ölmesi halinde sanık A...’nin mevcut konumuna göre sahip olacağı maddi olanaklarda önemli bir değişikliğin olmayacak olması ve en önemlisi sanık A..’ın kendi ismini vererek yakalanmasını sağlayan sanık A..... aleyhine iddiaları dışında bu konuda somut kanıtın bulunmaması karşısında, sanık A....’nin atılı öz annesini kasten öldürmeye azmettirme suçunu işlediği hususu kuşku boyutunda kalmakta ve sübuta ermemektedir.

    Sanık N.... açısından da; olayın gerçekleştirildiği evde sanık A.....’a ilişkin birden fazla kan ve tükürük örneğinin bulunmasına karşın, sanık N... ile ilgili herhangi bir kanıtın bulunamaması, sanık A....’ın anlatımlarına göre; suçu sanık A...’nin azmettirmesiyle işleyecek olan sanıklar A.... ve N...’un olaydan önce bu konuyu hiç konuşmamış ve nasıl gerçekleştireceklerine ilişkin herhangi bir anlaşma sağlamamış olmalarının kasten öldürme gibi ağır bir suçun işlenecek olması karşısında olağan olmaması, sanık N...’un olayın gerçekleştirildiği zaman diliminde ablası D....’nün evinde olduğuna ilişkin tanık D... tarafından da doğrulanan savunması gibi hususlar birlikte göz önüne alındığında, bu sanığın da atılı suçu işlediği sübuta ermemekte ve kuşku boyutunda kalmaktadır.

    Sanık N....’a ait olan lacivert renkli kazağın üzerinde maktûleye ait bir adet kılın ele geçmesi konusunun ise ayrıca ele alınması gerekmektedir: Sanık A...’ın anlatımına göre; suçun işlenmesi sırasında kendisi maktûlenin boğazını kadın çorabı ile sıkarken üzerinde sarı renkli bir gömlek bulunan sanık N.... da, maktûlenin bacakları üzerine oturarak giysilerini açmış ve göğüs ile boyun bölgesine mutfaktan almış olduğu bıçak ile çok sayıda vurmuştur. Ankara Kriminal Polis Laboratuarının raporunda, kazakta bulunan bir adet kılın maktûleye ait olduğu belirtilmektedir. Bu rapora ekli bulunan koli açma ve tespit tutanağında, inceleme için gönderilen diğer delillerin nasıl paketlendiği ve ne içine konularak gönderildiğinin açıkça yazılmasına karşın bahse konu kazağın diğer materyaller ile temas etmesini engelleyecek nasıl bir ambalaj içine konularak gönderildiğine dair bir açıklık bulunmamaktadır. O nedenle, mahkemenin sorması üzerine Ankara Kriminal Polis Laboratuarının kazağın usulüne uygun olarak gönderildiğini belirtmesi hususu, dosya içeriğindeki bilgi ve belgelerle desteklenmemektedir. Katılan R..... tarafından 5271 sayılı CYY’nın 67/6. maddesi uyarınca Ç...... Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalında görevli üçü profesör biri doçent olmak üzere dört kişilik heyetten alınan ve mahkemeye sunulan bilimsel görüşte bu konuda; söz konusu bir adet kılın doğrudan veya dolaylı temas sonucu bulaşması, olay yeri ortamının veya elde edilen materyalin uygun saklanmaması ya da laboratuarlara uygunsuz koşullarda ulaştırılması sonucunda da kazağa bulaşmış olabileceği belirtilmektedir. Gerçekten de gece boyunca maktûlenin oğlu A..... ile birlikte olan sanık N...’un üzerindeki kazağa maktûleye ait bir adet kılın sanık A....’nin üzerinden de bulaşmış olması sözkonusu olabileceği gibi, bu kazağın usulüne uygun olarak ve diğer materyaller ile temas etmeyecek şekilde muhafaza altına alınıp, laboratuara gönderildiği de kesinlikle tespit edilemediğinden bu işlemler sırasında da bulaşmış olması olasılığı bulunmaktadır. Bunun yanında maktûlenin bacaklarının üzerine oturarak ona 14 adedi tek başına öldürücü nitelikte olmak üzere toplam 16 kez bıçakla vuran bir kişinin üzerindeki kazakta maktûleye ait hiçbir kan lekesinin bulunmamasına karşın bir adet kılın tespit edilmesi hususunun bir kişiyi kasten öldürme suçundan sorumlu tutmaya yetmeyeceği de ortadadır.

    Diğer taraftan, dosyadaki tüm kanıtlarından, suçun birden fazla kişinin katılımıyla gerçekleştirildiği hususu da kesinlik derecesinde anlaşılamamaktadır.

    Ceza yargılamasının evrensel ilkelerinden biri olan “

    “in dubio pro reo”

    ” yani “

    “kuşkudan sanık yararlanır”

    ” kuralı uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlıdır. Gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti, yargılama sürecinde toplanan kanıtların bir kısmına dayanılarak ve diğer bir kısmı gözardı edilerek ulaşılan ihtimali kanıya değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir olasılığa dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan, varsayıma dayalı olarak hüküm vermek anlamına gelir. O halde ceza yargılamasında mahkûmiyet, büyük veya küçük bir olasılığa değil, her türlü kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır. Adli hataların önüne geçilmesinin tek yolu da budur.

    Bu itibarla, birbiriyle çelişkili ve kesin bir kanaat vermekten uzak kanıtlara dayanılarak, sanık A...’nin öz annesini kasten öldürmeye azmettirme ve sanık N....’un kasten öldürme suçundan cezalandırılmasına karar verilmesinde ve buna bağlı olarak ta azmettireni ortaya çıkarma söz konusu olmadığından sanık A.... hakkında 5237 sayılı TCY’nın 38/3.maddesinin uygulanarak noksan ceza tayin edilmesinde isabet bulunmamakta olup direnme hükmünün bozulmasına karar verilmesi gerekmektedir.

    Çoğunluk görüşüne katılmayan bir kısım Kurul Üyesi, yerel mahkemenin direnme kararının isabetli olduğu düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.

    SONUÇ:

    Açıklanan nedenlerle;

    1- O....... Ağır Ceza Mahkemesinin 10.04.2008 gün ve 7-62 sayılı direnme hükmünün BOZULMASINA,

    2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 30.06.2009 günü yapılan müzakerede oyçokluğu ile karar verildi.

    Hemen Ara