Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2009/6-34 Esas 2009/170 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2009/6-34
Karar No: 2009/170

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2009/6-34 Esas 2009/170 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu 2009/6-34 E., 2009/170 K.

Ceza Genel Kurulu 2009/6-34 E., 2009/170 K.

  • 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 451 ]
  • 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 457 ]
  • 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 497 ]
  • 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 59 ]
  • 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 81 ]
  • "İçtihat Metni"

    Sanık T....T...Ö....’in, yağma ve etkili eylem suçlarından, 765 sayılı TCY’nın 497/1, 59, 81/2-3. maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay 2 gün ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına, hakkında 31 ve 33. maddelerinin uygulanmasına, ayrıca 765 sayılı TCY’nın 456/1, 457/1, 59, 81/1. maddeleri uyarınca 6 ay 22 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, emanette kayıtlı olan ve suçta kullanılan bıçağın TCY’nın 36. maddesi uyarınca zoralımına ilişkin K.....2. Ağır Ceza Mahkemesince 22.02.2005 gün ve 377-78 sayı ile verilen kararın, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 03.07.2006 gün ve 5987-7041 sayı ile;

    “1- Yağma suçunun işlemek amacıyla yakınanı yaşamsal tehlike geçirmeyip 15 gün alışılmış uğraşından geri kalacak biçimde yaralayan sanık hakkında, 765 sayılı TCY’nın 456/1 ve 457/1. maddesi uyarınca belirlenen cezadan aynı Yasanın 457/2. maddesiyle artırım yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,

    2- Sanığın, 765 sayılı TCY’nın yağma suçu bakımından eylemine uyan 497/1, 59/2 ve 81/2-3, yaralama yönünden ise 456/1, 457/1-2, 59/ ve 81/2-3. maddelerine göre, hükümden sonra 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCY’nın yani suça uyan 149/1-a-d-2 ve 62/1. maddelerinde öngörülen özgürlüğü bağlayıcı cezanın türü, alt ve üst sınırları bakımından, anılan Yasanın 7/2, 5252 sayılı Yasanın 9/3. maddeleri ışığında sanık yararına olması ve 5237 sayılı Yasa hükümleri uyarınca yeniden değerlendirme ve uygulama yapılmasında zorunluluk bulunması”

    ” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.

    K....2. Ağır Ceza Mahkemesince 15.12.2006 gün ve 310-410 sayı ile bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, sanığın lehine olduğu kabul edilen 5237 sayılı TCY’nın 149/1-a-d ve 62/1. maddesi uyarınca 10 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hakkında TCY’nın 53. maddesinin uygulanmasına, suçta kullanılan bıçağın TCY’nın 54. maddesi uyarınca zoralımına, etkili eylem suçundan ise, yeni düzenlemede yağma suçunun unsuru olduğundan bahisle beraatına karar verilmiştir.

    Sanık ve katılanın temyizleri üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 12.03.2008 gün ve 10058-5095 sayı ile nitelikli yağma suçundan kurulan hükmün 53/1-c maddesi yönünden 53/3. maddesi de gözetilerek kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıverilme tarihine kadar yoksun bırakılması cümlesi eklenmek suretiyle hükmün düzeltilerek onanmasına, nitelikli etkili eylem suçu yönünden ise;

    “Katılanda meydana gelen yaralanmanın, dosya içerisinde bulunan Adli Tıp Kurumu Başkanlığı K..... Adli Tıp Şube Müdürlüğünün raporuna göre basit bir tıbbi müdahale ile giderilemeyecek ölçüde kesici delici alet yarası görülüp neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçu niteliğinde olduğu gözetilmeyerek sanık hakkında ayrıca etkili eylemden de hükümlülüğü gerekirken yazılı ve yerinde olmayan gerekçe ile beraatine karar verilmesi”

    ” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

    Yerel Mahkeme ise, 18.09.2008 gün ve 180-263 sayı ve özetle;

    “Müdahil V....Ö....’in gasp fiili işlenirken hayati tehlike geçirmeksizin 15 gün iş ve gücünden kalacak şekilde yaralandığı ve yaralanmasının etkisinin basit tıbbi tedavi ile giderilemeyeceğinin K..... Adli Tıp Şube Müdürünün raporu ile tespit edildiği, 5237 sayılı TCK’nun 7/2 maddesindeki düzenleme ve müdahilin yaralanma derecesi nazara alınarak; sanığın yaralama fiili itibari ile eyleminin 5237 sayılı TCK’nun 86/1 ve 86/3-e maddelere mümas olduğu, yaralama suçunun ‘

    ‘...neticesi sebebi ile ağırlaşmış hallerinin’ 5237 sayılı TCK’nu 87. maddesinde hiçbir yoruma hacet kalmaksızın açıkça gösterilmiş olduğu, müdahilin yaralanmasının 5237 sayılı TCK’nun 87. maddesi anlamında neticesi sebebi ile ağırlaşmış yaralama olarak değerlendirilemeyeceği ve dolayısıyla müdahilin yaralanmasının 5237 sayılı TCK’nun 42. maddesi anlamında yağma suçunun unsurunu oluşturduğu ve yaralama suçundan ayrıca ceza tertip edilemeyeceği”

    ” gerekçesiyle önceki beraat hükmünde direnmiştir.

    Bu hükmün de katılan tarafından temyizi üzerine, Yargıtay C.Başsavcılığının “

    “düzelterek onama”

    ” istemli 31.01.2009 gün ve 272341 sayılı tebliğnamesi ile Birinci Başkanlığa gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş, açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    CEZA GENEL KURULU KARARI

    Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, sanığın, nitelikli yağma suçundan cezalandırıldığı olayda, katılanın “

    “basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek”

    ” şekilde yaralanmasının yağma suçunun unsuru olup olmadığının dolayısıyla sanığın ayrıca yaralama suçundan da cezalandırılıp cezalandırılmayacağının belirlenmesine ilişkindir.

    5237 sayılı TCY’nın 149. maddesinin 2. fıkrasında, “

    “Yağma suçunun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır”

    ” hükmüne yer verilmiştir.

    Aynı Yasanın 87. maddesinin başlığı ise, “

    “Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama”

    ” olup, 149. maddenin 2. fıkrası hükmünün açıklığı karşısında, failin yağma suçunun yanında ayrıca cezalandırılmasını gerektiren yaralanmanın 87. maddedeki hallerle sınırlı olduğu anlaşılmaktadır.

    Nitekim konu öğretide de ele alınmış, Prof. Dr. Durmuş Tezcan-Doç. Dr. Mustafa Ruhan Erdem-Yrd. Doç. Dr. Murat Önok, Ceza Özel Hukuku adlı eserlerinde;

    “Yağma suçunun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun netice yüzünden cezasının ağırlaştırılmasını gerektiren haller (YTCK m. 87) gerçekleşirse, fail ayrıca kasten yaralama suçundan dolayı da cezalandırılır”

    ” şeklinde (6. Bası, sh. 564);

    Keza, Sedat Bakıcı ve Gürsel Yalvaç da Ceza Hukuku Özel Hükümleri adlı eserlerinin 2. cildinde;

    “5237 sayılı TCY’nın 149/2. fıkrasının açık hükmüne göre yağma suçu işlenirken kullanılan cebir, bu Yasanın 87. maddesinde yaptırıma bağlanan ‘

    ‘neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama’ niteliğinde ise, fail yağma suçunun yanı sıra 5237 sayılı Yasanın 87. maddesi uyarınca da cezalandırılmalıdır”

    ” şeklinde açıklamaya yer vermek suretiyle bu hususa açıklık getirmişlerdir. (sh.349)

    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

    Mağdur V.....Ö.... hakkında, Adli Tıp Kurumu K..... Şube Müdürlüğünce düzenlenen 20.12.2004 gün ve 2452 sayılı ilk raporda; sağ kaş üzerinde 2 cm.lik cilt, cilt altı kesisi, sağ ön kol ve dirsekte toplam 6 adet 10 cm, 6 cm, 5 cm ve 4 cm.lik cilt ve kas kesileri, sol ön kol el bileğinde 5’er cm.lik 2 adet cilt altı kesisi, göğüste sağ parasternal bölgede 3. interkostal aralıkta 2,5 cm.lik girişi olan sağ koltuk altına 8 cm uzanan adaleyi derin kesi ile kesen toraksa nafiz olmayan kesici delici alet yarası tespit edildiği, bu yaraların hayatını tehlikeye maruz kılmadığı ve 15 gün iş ve gücüne engel olacağı belirtilmiştir.

    5237 sayılı TCY’nın yürürlüğe girmesinden sonra, bu Yasa doğrultusunda aynı kurumdan alınan 11.12.2006 gün ve 3371 sayılı raporda ise, sonuç olarak, “

    “tarif edilen lezyonların basit bir tıbbi müdahale ile iyileşecek nitelikte olmadığı”

    ” açıklamasına yer verilmiştir.

    Görüldüğü gibi, mağdurun yaralanması, Adli Tıp Kurumu raporları nazara alındığında, 5237 sayılı TCY’nın 86. maddesinde öngörülen suç kapsamında kalmakta olup, 149/2. maddeye göre, sanığın ayrıca yaralama suçundan cezalandırılmasına yasal olanak bulunmamaktadır. Bu nedenle Yerel Mahkemenin, direnme gerekçesi yasaya uygun ve isabetlidir.

    Ancak, Yerel Mahkemece, somut olayda yaralama eyleminin, yağma suçunun unsuru olduğunun kabul edilmesine karşılık, bu suç yönünden ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi yerine beraat kararı verilmesi isabetsizdir.

    Bu itibarla, Yerel Mahkeme direnme hükmünün bozulmasına, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden tebliğnamedeki isteme uygun olarak “

    “ceza verilmesine yer olmadığına”

    ” karar verilmek suretiyle hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmelidir.

    SONUÇ :

    Açıklanan nedenlerle;

    1- K..... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 18.09.2008 gün ve 180-263 sayılı kararının, yaralama suçunun, yağma suçunun unsuru olduğunun kabul edilmesine karşılık, bu suçtan beraat kararı verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,

    2- Ancak, bozma nedeni yeni bir yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca, halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, Yerel Mahkeme hükmünden, “

    “unsurları teşekkül etmeyen müsnet suçtan sanık T....T.....Ö....’in BERAETİNE”

    ” ilişkin bölümün ÇIKARTILMASINA,

    “Yaralama eyleminin, yağma suçunun unsuru olması nedeniyle sanık hakkında, bu suçtan ceza verilmesine yer olmadığına”

    ” ibaresi eklenmek suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

    3- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere, Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 23.06.2009 günü yapılan müzakerede tebliğnamedeki isteme uygun olarak oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara