Esas No: 2009/11-41
Karar No: 2009/52
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2009/11-41 Esas 2009/52 Karar Sayılı İlamı
Özet:
İzmir 26. Asliye Ceza Mahkemesi, sanık A..S.. hakkında 213 VUK’nun 359/1-b ve 765 sayılı TCY’nın 59/2.maddeleri uyarınca 15 ay hapis cezası vermiştir. Sanık müdafii tarafından temyiz edilen karar Yargıtay 11. Ceza Dairesi tarafından bozulmuştur. Ancak, yeniden yapılan değerlendirmede hükmün açıklanmasının geri bırakılması hususunda yasal ölçütlerin dikkate alınmaması nedeniyle karar tekrar bozulmuştur.
Kanun Maddeleri:
- 213 VUK’nun 359/1-b
- 765 sayılı TCY’nın 59/2.maddesi
- 5237 sayılı TCK’nun 7/2. maddesi
- 5728 sayılı Yasanın 562. maddesi ile değişik CMK’nun 231. maddesi
- 5271 sayılı CMY’nın 216/2. maddesi
- 647 sayılı Yasanın 6. maddesi
- CYY’nın 231. maddesi
"İçtihat Metni"
Tebliğname :264506
Yargıtay Dairesi : 11. Ceza Dairesi
Mahkemesi : İZMİR 26. Asliye Ceza
Günü : 17.07.2008
Sayısı : 262-473
Sanık A..S..’in 213 VUK’nun 359/1-b ve 765 sayılı TCY’nın 59/2.maddeleri uyarınca 15 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve cezasının ertelenmesine yer olmadığına ilişkin İzmir 26. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 06.07.2007 gün ve 367-448 sayılı hüküm,
Sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 03.04.2008 gün ve 1729-2435 sayı ile;
“5237 sayılı TCK’nun 7/2. maddesi gözetilerek; 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasanın 562. maddesi ile değişik CMK’nun 231. maddesi uyarınca ‘hükmün açıklanmasının geri bırakıl¬masının’ takdir ve değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması… ” isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmiştir.
İzmir 26. Asliye Ceza Mahkemesince 17.07.2008 gün ve 262-473 sayı ile;
Sanığın bir daha suç işlemeyeceği kanaati daha önceki kararda tespit edilip tutanağa da geçirilmiş olduğundan, bozma kararı diğer koşullar yönünden yerinde ise de bahsedilen bu koşul yönünden yerinde değildir, gerekçeleriyle ilk hükümde direnilmiştir.
Bu hükmün de Sanık müdafii tarafından temyizi üzerine, Yargıtay C.Başsavcılığının “bozma” istemli, 08.02.2009 gün ve 264506 sayılı tebliğnamesi ile Birinci Başkanlığa gön¬derilen dosya, Ceza Genel Kurulunca incelenmiş, aşağıda belirtilen gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, erteleme ile ilgili talebi red edilen sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönünde bir değerlen¬dirme yapılması gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Dosyanın incelenmesinde;
1-17.07.2008 tarihli oturumda, iddia makamındaki değişiklik nedeniyle sorulduğunda, C.Savcısının bozma kararına uyulması yönündeki mütalaası üzerine, katılan vekiline söz verilip, C.savcısına esas hakkında görüşü sorulmadan ilk hükümde direnilmesi 5271 sayılı CMY’nın 216/2. maddesine aykırılık oluşturmaktadır.
2- Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 19.02.2008 gün ve 346-25, 06.05.2008 gün ve 27-95 sayılı kararlarında da vurgulandığı üzere; koşullu bir düşme nedeni oluşturan “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesi mahkûmiyet, suç niteliği ve ceza mik¬tarına ilişkin objektif koşulların varlığı halinde, cezanın kişiselleştirilmesine ilişkin olan, seçenek yaptırıma veya tedbire çevirme ya da erteleme hükümlerinden önce ve re’sen mahkemece değerlendirilerek, uygulanması yönünde kanaate ulaşıldığı takdirde, hiçbir isteme bağlı olmaksızın öncelikle uygulanacağından, adli sicil kaydı bulunmayan, sanık hakkında diğer objektif koşulların da gerçekleştiği anlaşılmakla, hükmün açıklanmasının geri bırakıl¬ması yönünden bir değerlendirme yapılması yasal zorunluluktur. Hal böyle iken, erteleme ile hükmün açıklanmasının sübjektif koşullarının benzer olduğundan bahisle bu konuda bir değerlendirme yapmayan Yerel Mahkeme direnme hükmü bu yönüyle de hukuka aykırıdır.
Diğer yönden, 5271 sayılı CYY’nın 231. maddesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebil¬mesi için öngö¬rülen sübjektif koşullardan birisi olan, sanığın yeniden suç işlemeyeceği husu¬sunda bir kanaat oluşması keyfiyeti, 647 sayılı Yasanın 6. maddesinin uygulanması için de aranmakla birlikte, 647 sayılı Yasanın 6. maddesinde, sanığın geçmişteki hali ve suç işleme hususundaki eğilimi, 5271 sayılı Yasanın 231. madd¬esinde ise, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları dikkate alınacaktır. Görüldüğü üzere, her iki yasal düzenlemede de, mahkemenin sanığın yeniden suç işleme¬yeceği yolunda bir kanıya varması gerektiği belirtilmek¬teyse de, bu kanıya ulaşırken dikkate alınacak ölçütlerde farklılık bulunmaktadır. Dolayısıyla kararda, 647 sayılı Yasanın 6. mad¬desinin uygulanmaması, diğer bir ifadeyle sanığa verilen cezanın ertelenme¬mesi hususunda gösterilen gerekçenin, CYY’nın 231. maddesinde öngörülen sübjektif koşul¬ların oluşmadığını ortaya koyan bir gerekçe olarak kabulü mümkün değildir. Hüküm mahke¬mesinin, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının gerekip gerekmediği hususunda, yasada öngörülen ölçütleri de göz önünde bulundurarak yeni bir değerlendirme yapması zorunludur.
Bu itibarla sair yönleri incelenmeyen, direnme hükmünün açıklanan her iki hukuka aykırılık nedeniyle bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Sanık müdafiinin temyiz isteminin kabulü ile İzmir 26. Asliye Ceza Mahkemesinin 17.07.2008 gün ve 262-473 sayılı hükmünün sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
2- Dosyanın Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak 10.03.2009 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.