Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2008/5-220 Esas 2009/28 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2008/5-220
Karar No: 2009/28

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2008/5-220 Esas 2009/28 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2008/5-220 E.  ,  2009/28 K.

    "İçtihat Metni"

    Tebliğname : 174803
    Yargıtay Dairesi : 5. Ceza Dairesi
    Mahkemesi      : BURSA 1. Ağır Ceza
    Günü            : 21.02.2008
    Sayısı            : 339-39

    29.11.2000 tarihinde eşini sormayı bahane ederek hileyle evine girdiği komşusu 1957 doğumlu F. G..’ün zorla ırzına geçmeye çalışan hükümlü Y. S..hakkında Bursa Cumhuriyet Başsavcılığınca 765 sayılı TCY’nın 193/2, 55/3; 416/1, 62, 55/3; 572/1, 55/3 ve 40. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasının yapı¬lan yargılaması sonunda; Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesince 23.05.2001 gün ve 384-189 sayı ile; “…Saldırgan sarhoşluk suçundan beraat kararı verilirken,  sanığın geceleyin mesken ma¬suniyetini ihlal suçundan 765 sayılı TCY’nın 193/2, 55/3, 59 ve 647 sayılı Yasanın 4. mad¬deleri uyarınca 304.200.000 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına ve belirlenen para cezasının taksitlendirilmesine; reşit ve mümeyyiz bulunan mağdurenin zorla ırzına geçmeye eksik teşebbüsten ise 765 sayılı TCY’nın 416/1,61,55/3,59. maddeleri uyarınca 1 yıl 3 ay 16 gün ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hakkındaki cezaların  1 yıl 3 ay 16 gün ağır hapis ve 304.200.000 lira ağır para cezası olarak içtima ettirilmesine, ertelemeye yer olmadığına ve mahsuba…” hükmedilmiş, sanık müdafii tarafından temyiz edilen hüküm; dosyayı inceleyen Yargıtay 5. Ceza Dairesince 16.04.2003 gün ve 3653-2070 sayı ile onanmak suretiyle kesin¬leşmiştir. 
     Hükümlünün 25.07.2005 tarihli dilekçe ile yeni yasaların lehe hükümlerinden yararlanmak istediğini belirtmesi üzerine; Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesince evrak üzerinde yapılan inceleme sonunda 24.10.2005 gün ve 384-189 sayılı ek karar ile;  “ ….Hükümlünün infaz dosyası incelendiğinde 26.8.2003 tarihinde şartla salıverildiği, 30.5.2004 tarihinde de bihakkın tahliye tarihinin dolmuş olduğu bu duruma göre 5237 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği tarihte hükümlü hakkında verilmiş olan kesinleşmiş ilamın infazının tamamlandığı, yeni yasa hükümlerinin hakkında uygulanmasının mümkün olmadığı görüşü” ile istemin reddine karar verilmiş,
    Bu hükmü temyizen inceleyen, Yargıtay 5. Ceza Dairesi 25.01.2007 gün ve 13188-276 sayı ile; “5252 sayılı Yasanın 9/3 ve CMK’nun 34 ve 230. maddeleri uyarınca lehe olan hükmün; önceki ve sonraki kanunların bütün hükümlerinin olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçlarının birbiriyle karşılaştırılması sure¬tiyle belirlenmesi, her iki kanunla ilgili uygula¬manın gerekçeleri ile birlikte denetime olanak verecek şekilde kararda gösterilmesi ve gerektiğinde kesinleşen önceki hükümde değişiklik yapılabilmesi için duruşma açılıp tüm bunların neden ve gerekçelerine de yer verilerek hüküm kurulması gerektiğinin gözetil¬memesi…” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesince 11.04.2007 gün ve 74-124 sayı ile; bozmaya uyulduğu ifade edilerek duruşmalı yapılan yargılama sonunda yine aynı sonuca varılmış, bu hüküm de sanık müdafii tarafından temyiz edildiğinde, Yargıtay 5. Ceza Dairesince 23.10.2007 gün ve 10272-7694 sayı ile; bozma kararının gereğinin yerine getirilmediğinden bahisle hüküm bozulmuştur.
     Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesince 21.02.2008 gün ve 339-39 sayı ile; yasa değişiklik¬lerinin yapıldığı 01.06.2005 tarihinden önce infaz edilmiş bulunan hükümler için lehe yasanın tespitine gerek olmadığı gerekçesi ile önceki hükümde direnmeye karar vermek suretiyle uyar¬lama isteminin reddine karar verilmiş, bu hüküm de, hükümlü müdafii tarafından temyiz edilmiştir. 
     Dosya, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08.10.2008 gün ve 174803 sayılı bozma istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI 
     Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık; infazı tamamlanmış hükümlerle ilgili olarak lehe yasa değerlendirmesi yapılıp yapılamayacağına ilişkindir.     
     Dosya incelendiğinde; hükümlü hakkında iki ayrı suçtan içtimaen 1 yıl 3 ay 16 gün ağır hapis ve 304.200.000 lira ağır para cezasına hükmedildiği ve bu hükmün Yargıtay 5. Ceza Dairesince 16.04.2003 tarihinde onanmak suretiyle kesinleştiği anlaşılmaktadır.
     Hükümlü hakkındaki para cezası 12.08.2003 tarihinde infaz edilmiş, ağır hapis cezası yönünden ise hükümlünün 26.08.2003 tarihinde şartla salıverilmesine, 30.05.2004 tarihinde ise bihakkın tahliyesine karar verilmiş olup, dolayısıyla, yeni yasaların yürürlüğe girdiği 01.06.2005 tarihi itibarıyla hükümlü hakkındaki cezalar tamamen infaz edilmiştir. Esasen bu hususta herhangi bir uyuşmazlık ve duraksama da bulunmamaktadır.
     5237 sayılı TCY’nın 7/2. maddesi; “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.” şeklindedir. 
    Lehe yasanın uygulanmasında uyulması gereken yöntem ise, 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddesinde gösterilmiştir. Maddenin 3. fıkrasında; “Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hüküm¬leri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir.” biçiminde, lehe olan hükmün nasıl belirleneceği belirtilirken, 1. ve 2. fıkralarında lehe yasa değerlendirmesi ile ilgili olarak hangi hallerde duruşma yapılması gerektiği hüküm altına alınmış, ayrıca 1. fıkrada açıkça 01 Haziran 2005 tarihinden önce kesinleşmiş hükümlerle ilgili olarak lehe yasanın nasıl belirleneceğine ilişkin hükme yer verilmek suretiyle kesinleşmiş hükümlerin de uyarlama yargılamasına konu olabileceği belirtilmiştir.
    5237 sayılı Yasanın 7/2 ve 5252 sayılı Yasanın 9. maddeleri birlikte değerlendiril¬diğinde, devam eden davalarda ve 01.06.2005 tarihinden önce kesinleşmiş olan hükümlerde lehe yasa değerlendirmesi yapılabileceği konusunda bir duraksama bulunmamaktadır.
    Bu anlamda, 5252 sayılı Yasanın 10. maddesinde de; “1 Haziran 2005 tarihinden önce kesinleşmiş olan mahkûmiyet kararları hakkında bu Kanunun lehe olan hükümleri öncelikle dikkate alınarak, 04.04.1929 tarihli ve 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 402. maddesi uyarınca infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verilir.” şeklindeki ifadeyle kesinleşmiş hükümlerde lehe olan yasanın öncelikle uygulanması gerektiği vurgula¬narak, bu uygulama sırasında eski yasa uyarınca haklarındaki hükümler kesinleşmiş bulunan hükümlülerin mağdur edilmemesi için infazın ertelenmesi veya durdurulması keyfiyetine işaret edilmiştir.
    Öte yandan; 5275 sayılı Yasanın 98/1. maddesinde; “Mahkûmiyet hükmünün yorumun¬da veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen ye¬rine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hüküm¬lünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belir¬lenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.” şeklinde bir düzenlemeye yer verilmiş olması, infaz edilmekte olan hükümlerin de uyarlamaya konu edilebileceğini açıkça göstermektedir.
     “İnfazı tamamlanmış olan hükümlerin uyarlama yargılamasına konu edilip edile¬meyeceği” hususunda açık bir düzenleme bulunmaması nedeniyle, infaz edilmiş hükümlerin uyarlama yargılamasına konu edilip edilemeyeceği kuşkulara yol açmış ise de, yasanın infaz edilmiş hükümlere infazdan sonra da bir takım sonuçlar bağladığı, bu anlamda lehe yasanın belirlenerek uygulanmasının, hakkındaki hüküm infaz edilmiş olan hükümlüler açısından da “lehe durumlar oluşturabileceği” ve hükümlünün böyle bir istemde bulunmasında hukuki yararı bulunacağında kuşku bulunmamaktadır.
    Bu bağlamda; mahkûmiyete bağlı hak yoksunlukları yönünden, suç niteliğinin değiş¬mesi nedeniyle mahkûmiyetin dolaylı sonuçlarıyla ilgili olarak veya güvenlik tedbir¬lerine ilişkin bir kısım lehe sonuçlar doğabileceği gibi, bihakkın tahliye tarihinin öne çekile¬cek olması sebebiyle tekerrür uygulaması ve 5352 sayılı Adli Sicil Kanununa 06.12.2006 gün ve 5560 sayılı Yasanın 38. maddesiyle eklenen 13/A maddesi uyarınca memnu hakların iadesine başvurma süresinin kısalması gibi nedenlerle de lehe sonuçların doğması söz konusu olabilecektir. 
    Örneğin;
    5 yılı aşan ve ağır hapse ilişkin olan mahkûmiyetlerde, 765 sayılı Yasanın 31. maddesi uyarınca müebbeten kamu hizmetlerinden yasaklanmaya karar verilirken, 5237 sayılı Yasanın 53. maddesinde süreli bir mahrumiyet söz konusu olabilmektedir.
    Ya da, önceden rüşvet sayılan bir eylemin yeni yasada rüşvet olarak değil de, görevi kötüye kullanma vs. olarak sayılması durumunda, mahkûmiyetin memuriyetle ilgili dolaylı sonuçlarının değişmesi mümkün olabilecektir.
    Açıklanan nedenlerle;  sonraki yasanın, cezası infaz edilmiş hükümlü açısından lehe bir durum oluşturup oluşturmayacağının her somut olayda ayrıca değerlendirilmesi gereke¬ceğinden, “infaz edilmiş bulunan hükümlerle ilgili olarak uyarlama yargılaması yapılamaz” şeklinde bir ilke konulması kabul edilemez. 
     Somut olay açısından; yasa değişikliklerinin hükümlü yararına bir sonuç doğurup do¬ğurmayacağının takdiri ise, Genel Kurulca değil, usulüne uygun olarak yapılacak karşılaştır¬ma sonunda yerel mahkemece yapılmalıdır. Zira, yerel mahkemece değerlendirilmemiş ve Özel Daire denetiminden geçmemiş bir konunun Genel Kurulda görüşülmesi mümkün değildir.
    Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün bozulmasına ve dosyanın mahalline gönderilmesine karar verilmelidir. 
    Çoğunluk görüşüne katılmayan bir kısım Genel Kurul Üyesi; “direnme hükmünün onanması gerektiği” düşüncesiyle karşıoy kullanmıştır.
    SONUÇ     :
    Açıklanan nedenlerle,
     1- Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 21.02.2008 gün ve 339-39 sayılı direnme hükmünün BOZULMASINA, 
    2- Dosyanın, Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 17.02.2009 günü yapılan müzakerede tebliğnameye uygun olarak oyçokluğu ile karar verildi.

    Hemen Ara