Esas No: 2018/4815
Karar No: 2021/4280
Karar Tarihi: 24.06.2021
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2018/4815 Esas 2021/4280 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 11.06.2015 tarihinde verilen dilekçeyle önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda davanın reddine dair verilen 31.10.2017 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından talep edilmiştir. ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince istinaf talebinin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne dair verilen kararın davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR
Dava, önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 1094 ada 4 parselde kayıtlı bodrum kat 1 No’lu bağımsız bölümün ½ payla maliki olduğunu, taşınmazın dava dışı önceki paydaşlarından ...’ın taşınmazda bulunan ½ oranındaki payını 12.03.2015 tarihinde satış yoluyla davalıya devrettiğini, dava konusu taşınmazda davalıya ait payın önalım hakkı nedeniyle tapusunun iptaliyle davacı adına kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu taşınmazın fiilen taksim edildiğini, davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince, fiili taksim nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün istinaf yolu ile incelenmesi davacı vekili tarafından talep edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ... ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 31.10.2017 tarih, 2015/225 Esas, 2017/446 sayılı Kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile davaya konu 1094 ada 4 parsel, bodrum kat, 1 No’lu bağımsız bölümde davalı adına olan payın iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili ile davalı vekili temyiz etmiştir.
Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.
TMK"nın 733. maddesi gereğince yapılan satışın alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi zorunludur.
Önalım hakkı, satışın hak sahibine bildirdiği tarihin üzerinden üç ay ve herhalde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer.
Bu süre hak düşürücü süre olup mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir.
TMK’nın 733/3 maddesi gereğince üç aylık hak düşürücü sürenin başlaması için öğrenme yeterli olmayıp yapılan satışın, alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi gerekir. Noter aracılılığıyla bildirimde bulunulmamışsa iki yıllık hak düşürücü süre içerisinde önalım hakkına dayanılarak tapu iptali ve tescil istenebilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.09.2005 tarihli, 2005/6-358 Esas, 470 sayılı Kararı da bu doğrultudadır.
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Somut olaya gelince, davalı taraf fiili taksim savunmasında bulunmuş, ilk derece mahkemesince fiili taksim nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin istinaf başvurusunda bulunması üzerine Bölge Adliye Mahkemesi, yerel mahkemenin fiili taksime yönelik kabulünü kararında tartışmadan davalı asilin ilk derece mahkemesinin 13.06.2017 tarihli duruşmasında “mahkemece şayet davanın kabulüne karar verilecek ise 150.000,00TL bedel karşılığında satın aldığım hisseyi davacıya devretmeyi kabul ediyorum, çünkü davacının talepleri beni bunalttı.” şeklindeki şartlı beyanını davayı kabul olarak değerlendirmiş, bu gerekçeyle davacının istinaf başvurusunun kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar vermiştir. Davalı vekili temyiz dilekçesinde, fiili taksim iddialarının Bölge Adliye Mahkemesince değerlendirilmediğini ileri sürmüştür.
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından fiili taksim olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılmadan, yerel mahkeme kararı bu yönüyle değerlendirilip tartışılmadan davalının şartlı beyanı kayıtsız şartsız davayı kabul olarak nitelendirilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HMK 371. maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın iadesine, HMK 373/2. maddesi gereğince dosyanın ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 24.06.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.