Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2010/5-195 Esas 2010/244 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2010/5-195
Karar No: 2010/244

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2010/5-195 Esas 2010/244 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Sanık A..A..., sahte resmi evrak düzenleme ve görevi kötüye kullanma suçlarından Aydın 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından cezalandırılmıştır. Ancak dosya Yargıtay'a gitmiş ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu, yapılan değerlendirme sonucunda kararın direnme kararı değil, yeni bir hüküm olduğunu belirterek dosyanın özel daire tarafından incelenmesi gerektiğine karar vermiştir. Sanığın cezalandırılmasında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCY) ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) maddeleri uygulanmıştır. Sahte resmi evrak düzenleme suçunun cezası 765 sayılı TCY'nın 339/1, 59, 31 ve 20. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis ve 3 ay müddetle kamu hizmetlerinden yasaklanma cezası, görevi kötüye kullanma suçunun cezası ise 5237 sayılı TCY'nın 257/1, 63 ve 53. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve hak mahrumiyeti olarak belirlenmiştir.
Ceza Genel Kurulu         2010/5-195 E.  ,  2010/244 K.

    "İçtihat Metni"

    Tebliğname: 2008/221825
    Yargıtay Dairesi : 5. Ceza Dairesi
    Mahkemesi : AYDIN 1. Ağır Ceza
    Günü : 17.06.2008
    Sayısı : 71-154

    Sanık A..A...’nun, sahte resmi evrak düzenleme suçundan 5237 sayılı TCY’nın 204/2 ve 62. maddeleri uyarınca 2 yıl hapis, görevi kötüye kullanma suçundan ise aynı Yasanın 257/1 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin, Aydın 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 09.06.2005 gün ve 202-179 sayılı hüküm, sanık A... tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 30.10.2007 gün ve 11013-7164 sayılı görevsizlik kararı üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 5. Ceza Dairesince 14.02.2008 gün ve 12693-920 sayı ile;
    “…Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hükmün yapılan temyiz incelemesinde;
    Karpuzlu İlçesi Tapu Sicil Müdürlüğünde veri hazırlama ve kontrol işletmeni olarak görev yapan sanığın, A..A...adına kayıtlı taşınmazlara ilişkin intikal işlemlerini yapmak için ilgilinin mirasçıları adına işlemleri takip eden M... K...’dan çeşitli masraflar adı altında 850 milyon lirayı alıp, gerçekte tapu kayıtlarında intikale yönelik hiçbir işlem yapmadığı halde Tapu Sicil Müdürlüğünün başka bir işlemini ihtiva eden 04.08.2003 tarih ve 357 yevmiye numarasını vermek suretiyle intikal işlemlerini yapılmış gibi göstererek toplam 17 adet tapu senedini ‘siciline uygundur’ şerhi ile imzalayıp A..A..’nun mirasçılarına verdiği, mirasçılardan H... K...’nın doğrudan gelir desteği almnumarasını vermek suretiyle intikal işlemlerini yapılmış gibi göstererek toplam 17 adet tapu senedini ‘siciline uygundur’ şerhi ile imzalayıp A.A..’nun mirasçılarına verdiği, ak için anılan belgeleri Tarım Müdürlüğü"ne ibraz ettiği ancak bu kurumda Tarım Bakanlığınca oluşturulan çiftçi kayıt sistemi nedeniyle suça konu tapu senetlerinin gerçeği yansıtmadığının hemen tespit edilip olayın ihbar edildiği anlaşılmış, mahkemece de oluşu bu şekilde kabul edilen olayda tapu kütüğünün aslında sahtecilik yapılmamış olması, tapu sicilinin aleni bulunması, müracaat durumunda gerçek kayıtlara her zaman ulaşılabilmesi nedeni ile suça konu tapu senetlerinin aldatma yeteneğinin mevcut olmadığı nazara alınarak sanığın resmi evrakta sahtecilik suçundan beraatı yerine yazılı gerekçelerle mahkûmiyetine karar verilmesi,
    5237 sayılı TCK.nun 53/3. maddesine göre 53/1-c maddesinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri ile ilgili hak yoksunluğunun koşullu salıver¬meden sonra uygulanamayacağı gözetilmeden, genel ifade ile 53/1. maddesindeki haklardan hapis cezalarının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi,
    Sanık hakkında görevi kötüye kullanma suçundan kurulan hükme gelince;
    Hükümden sonra 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren ve TCK.nun 7/2. maddesi uya¬rınca sanıklar yararına olan 5278 sayılı Kanun’un 562. maddesinin 1. fıkrası ile CMK.nun 231/5. maddesinde öngörülen, hükmolunan cezanın geri bırakılması sınırının 2 yıla çıkarıl¬ması ve anılan Yasanın 2. fıkrası ile de 231/14. maddesindeki soruşturulması ve kovuştu¬rulması şikayete bağlı suç olma koşulunun kaldırılması karşısında, mahkemece hükmün açık¬lanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağının tartışılması lüzumu” nedenleri ile bozulmuştur.
    Aydın 1. Ağır Ceza Mahkemesince 17.06.2008 gün ve 71-154 sayı ile;
    Önceki hükümde direnildiği belirtildikten sonra; “sanığın sahte resmi belge düzenleme suçundan, 5252 sayılı Yasanın 6. maddesi dikkate alınarak 765 sayılı TCY’nın 339/1, 59, 31 ve 20. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, 3 ay müddetle kamu hizmetlerinden yasaklanmasına, hapis cezasının miktarı itibarıyla CMK 231/5 ve 647 sayılı Yasanın 4 ve 6. maddelerinin uygulanmasının mümkün olmadığına; görevi kötüye kullanma suçundan ise, 5237 sayılı TCK"nun 257/1, 63 ve 53. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hak mahrumiyetine, suçun işlenmesindeki özellikler nedeniyle 5237 sayılı TCY’nın 50. ve 51. maddeleri ile sanığın kişilik özellikleri ile yeniden suç işlemeyeceği hususunda mahkemece bir kanaate ulaşılamadığından sanık hakkında 5271 sayılı CYY’nın 231. maddesinin 5. fıkrasının uygulanmasına yer olmadığına, ...” karar verilmiştir.
    Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “onama” istekli 03.08.2010 gün ve 221825 sayılı tebliğnamesi ile Birinci Başkanlığa gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanık A...A... hakkında, 04.08.2003 tarihinde işlediği iddia edilen resmi evrakta sahtecilik ve görevi kötüye kullanma suçlarından verilen hükümlerle ilgili olarak, Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan uyuşmazlık; sanığın resmi evrakta sahtecilik suçunu işleyip işlemediği ile görevi kötüye kullanma suçundan verilen hükümde “hükmün açıklanma¬sının geri bırakılmasına karar verilmesi” gerekip gerekmediğinin tartışmasız bırakılması konularına ilişkin ise de; direnme kararının aslında yeni hüküm olup olmadığı hususunun Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ön sorun olarak ele alınması gerekmiştir.
    Dosya incelendiğinde;
    Evrakta sahtecilik suçundan; ilk hükümde, 5237 sayılı TCY"nın 204/2 ve 62. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezasına karar verilmesine karşılık, direnme kararında 765 sayılı TCY"nın 339/1, 59, 31 ve 20. maddeleri uyarınca, 2 yıl 6 ay hapis ve 3 ay müddetle kamu hizmetlerinden yasaklanma cezasına hükmedildiği, dolayısıyla da yapılan lehe yasa değerlendirmesi sonucunda ilkinden farklı yasa maddelerine dayanılmak suretiyle kurulan hükmün, aslında "direnme hükmü" değil yeni hüküm olduğu,
    Görevi kötüye kullanma suçuyla ilgili olarak ise; bozma kararının, hükümden sonra yürürlüğe giren yasa değişikliğine dayalı olarak "hükmün açıklanmasının geri bırakılması konusunda" bir değerlendirme yapılması lüzumuna ilişkin olduğu, yerel mahkemenin de, direnildiğini belirtmesine rağmen, son kararında bu konuda bir değerlendirme yapmak ve 5271 sayılı CYY"nın 231. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar vermek suretiyle, bozmaya "eylemli olarak uyduğu",
    Görülmektedir.
    Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, şeklen ısrar kararı ve¬rilmiş olsa dahi;
    a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
    b) Bozma kararında tartışılması gerektiği belirtilen hususları tartışmak,
    c) Bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan yeni kanıtlara dayan¬mak,
    d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle ya da sonradan yürürlüğe giren yasa maddeleri uygulanarak yeni ve farklı hüküm kurmak,
    Suretiyle verilen hüküm; özde direnme hükmü olmayıp bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise inceleme Yargıtay ilgili Özel Dairesi tara¬fından yapılmalıdır.
    Somut olayda; evrakta sahtecilik suçuyla ilgili olarak, sonradan yürürlüğe giren yasa maddeleri uygulanmak suretiyle yeni ve ilk karardan farklı bir hüküm kurulmuş, görevi kötüye kullanma suçuyla ilgili olarak ise ilk hükümde tartışılmamış olmasına karşın, bozma kararı doğrultusunda 5271 sayılı CYY’nın 231. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı hususu tartışılmıştır.
    Bu itibarla; Özel Daire denetiminden geçmemiş bulunan “yeni hükümle”, “eylemli uyma sonucu verilmiş olan hükmün”, doğrudan ve ilk kez Ceza Genel Kurulu tarafından ele alınması olanaklı görül¬mediğinden, dosyanın incelenmek üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
    SONUÇ :
    Açıklanan nedenlerle;
    Dosyanın yeni hüküm ve eylemli uyma nedeniyle, temyiz incelemesi için Yargıtay 5. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 30.11.2010 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.

     

     

     

     

     

    Hemen Ara