Esas No: 2010/2-168
Karar No: 2010/216
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2010/2-168 Esas 2010/216 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
İtirazname : 2010/163829
Yargıtay Dairesi : 2. Ceza Dairesi
Mahkemesi : KONYA EREĞLİ Sulh Ceza
Günü : 06.12.2006
Sayısı : 952-962
Sanık M. T..’un kasten yaralama suçundan 5237 sayılı TCY"nın 86/2, 3-a ve 53. maddeleri uyarınca iki kez 9 ay hapis, kasten yaralama suçuna teşebbüsten ise 5237 sayılı TCY"nın 86/2, 3-a-e, 35/2 ve 53. maddeleri uyarınca 4 ay 15 gün hapis cezası ile ceza¬landırılmasına, TCY’nın 58. maddesi uyarınca hakkında mükerrilere özgü infaz rejiminin uygulanmasına, cezalarının her biri infaz edildikten sonra başlamak üzere birer yıl denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına ilişkin, Konya Ereğli Sulh Ceza Mahke¬mesince verilen 06.12.2006 gün ve 952-962 sayılı hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 14.04.2009 gün ve 21002-19493 sayı ile;
“Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olduğu anlaşıldığından, hükmün açıklan¬masının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için aranan 5271 sayılı CMK"nun 231/6. madde¬sinin (a) bendinde yazılı ‘kasıtlı bir suçtan mahkum olmama’ koşulunun bulun¬maması nedeniyle sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verileme¬yeceği belir¬lenerek yapılan incelemede, yapılan duruşmaya, toplanan delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun oluşan kanaat ve takdirine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
1-Sanığın önceden işlediği kasıtlı suçtan dolayı verilen hüküm kesinleştikten sonra yeni bir suç işlemesi nedeniyle hakkında kurulan mahkûmiyet kararında 5237 sayılı TCK"nun 58/7. maddesi uyarınca sanık hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanacağının belirtilmesi ile yetinilmesi gerekirken, 5275 sayılı Yasanın 108/4 maddesi uyarınca cezanın infazının tamamlanmasından sonra başlamak üzeri 1 yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına hükmedilerek infazın kısıtlanması,
2-Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün kanuni sonucu olarak, 5237 sayılı TCK"nun 53. maddesinin 1. fıkrasının a, b, c, d ve e bentlerinde yazılı hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına ilişkin kararda aynı Kanun ve maddenin 2 ve 3. fıkralarına gösterilen hakları ne kadar süre ile sınırlı şekilde kullanmaktan yoksun bırakılacağının kararda açık biçimde gösterilmemesi” isabetsizliğinden 1412 sayılı CMUK"nun 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak bozulmasına, ancak bu aykırılığın aynı Kanunun 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün olduğundan,
Hüküm fıkrasındaki ‘sanığa tayin olunan cezanın infazından sonra 1 yıl süreyle dene¬timli serbestlik tedbir uygulanmasına’ ilişkin bölümün hüküm fıkrasından çıkarılmasına, 5237 sayılı TCK"nun 53/1-c maddesi uyarınca sanık hakkında hükmolunan velayet hakkından vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksun bırakılmasına dair güvenlik tedbirinin koşullu salıvermeye kadar uygulanmasına, aynı Kanun ve maddenin 1. fıkrasının (a), (b), (d) ve (e) bentlerinde gösterilen hak yoksunluklarının ise infaz tamamlanıncaya kadar devamına,
Karar verilmesi suretiyle diğer yönleri usul ve Yasaya uygun bulunan hükmün düzel¬tilerek onanmasına” karar verilmiştir.
Yargıtay C. Başsavcılığı ise 14.07.2010 gün ve 163829 sayı ile;
“Sanığın tekerrüre esas alınan Konya Ereğli Sulh Ceza Mahkemesinin 29.05.2006 tarihli i1amına konu kasten yaralama suçundan dolayı doğrudan hükmolunan 140 YTL. adli para cezası kesin nitelikte olduğundan, 1412 sayılı CMUK"nun 305/son maddesine göre tekerrüre esas alınamayacaktır” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak, Özel Daire kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme kararının tekerrürün uygulanmasına ilişkin kısımların çıkar¬tılması ve TCY’nın 53. maddesine ilişkin uygulamanın düzeltilmesi suretiyle onanmasına karar veril¬mesi isteminde bulunmuştur.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlen¬dirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; kesin nitelikteki geçmiş mahkûmiyetin 5237 sayılı TCY’nın 58. maddesi uyarınca tekerrüre esas alınıp alınama¬yacağının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğine göre;
Sanığın 17.01.2006 tarihinde işlemiş olduğu kasten yaralama suçu nedeniyle Konya Ereğli Sulh Ceza Mahkemesinin 29.05.2006 gün ve 480-463 sayılı kararı ile 5237 sayılı TCY’nın 86/2, 3-a ve 52. maddeleri uyarınca iki kez 140 Lira adli para cezasıyla kesin olarak cezalandırılmasına karar verildiği ve bu kararın 23.06.2006’da kesinleştiği, incelemeye konu suçun ise 25.06.2006 tarihinde işlendiği görülmektedir.
5271 sayılı CYY’nın 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girmesi üzerine 5320 sayılı Yasanın 18/1-a maddesi uyarınca 1412 sayılı CYUY yürürlükten kaldırılmıştır. Ancak yeni usul yasasının sisteminde yasa yolları içinde istinafa yer verilmesi ve bölge adliye mahkemelerinin henüz göreve başlamaması nedeniyle 5320 sayılı Yasanın “Temyiz ve Karar Düzeltme” başlıklı 8. maddesinin 1. fıkrasında; “Bölge adliye mahkemelerinin, 26.09.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazetede ilân edilecek göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 322 nci maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere, 305 ilâ 326 ncı maddeleri uygulanır” hükmüne yer verilmek suretiyle bölge adliye mahkemelerinin göreve başlamasından önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında 1412 sayılı CYUY’nın 305 ila 322. maddelerinin uygulanacağı öngörülmüştür.
5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın “Temyizi Kabil Olan ve Olmayan Hükümler” başlıklı 305. maddesi; “Ceza Mahkemelerinden verilen hükümler temyiz olunabilir. Ancak, on beş sene ve ondan yukarı hürriyeti bağlayıcı cezalara ait hükümleri hiç bir harç ve masrafa tabi olmaksızın Yargıtay’ca re"sen tetkik olunur.
1. İki milyar liraya kadar (İki milyar dâhil) para cezalarına dair olan hükümler,
2. Yukarı sınırı on milyar lirayı geçmeyen para cezasını gerektiren suçlardan dolayı verilen beraat hükümleri,
3. Bu Kanun ile sair kanunlarda kesin olduğu yazılı bulunan hükümler, temyiz olunamaz.
Bu suretle verilen hükümler tekerrüre esas olmaz. Ancak haklarında 343 üncü madde hükümleri dairesinde Yargıtaya başvurulabilir” hükmünü içermekte olup, maddenin 2. fıkra¬sın¬da sayılan ve kesin olduğu belirtilen hükümlerin tekerrüre esas olmayacağı maddenin son fıkrasında açıkça belirtilmiştir.
Bununla birlikte, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun birçok kararında da açıkça vurgu¬landığı üzere; 5237 sayılı TCY’nın 50. maddesinde, 647 sayılı Yasanın 4. maddesindeki düzenle¬meye benzer şekilde “Uygulamada asıl mahkûmiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen adli para cezası veya tedbirdir” hükmüne yer verilmesine karşın, “Bu hükmün uygu¬lanması, kanun yollarına başvurmada engel teşkil etmez” hükmüne yer verilmemesi nedeniyle, gerek 5237 sayılı Yasanın 50. maddesi uyarınca kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezaya seçenek olarak hükmedilen, gerekse 52. madde uyarınca doğrudan hükmedilen ikimilyar liraya kadar (ikibin YTL dahil) adli para cezalarına ilişkin hükümler kesin niteliktedir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Hükümlünün yerel mahkeme tarafından tekerrüre esas alınan önceki mahkûmiyeti 1412 sayılı CYUY’nın 305. maddenin 2. fıkrası uyarınca kesin nitelikte olup temyiz yeteneği bulun¬ma¬maktadır.
Şöyleki; tekerrürü eski sistemden farklı olarak, bir infaz kurumu şeklinde düzenleyen yasa koyucu, 1412 sayılı CYUY’nın 305. maddesinin son fıkrasını yürürlükten kaldırmak isteseydi, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesine, 1412 sayılı CYUY’nın 322. maddesinin 4, 5 ve 6. fıkralarına getirdiği istisnaya benzer ayrıksı bir durumu bu Yasaya da eklerdi. O halde, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesinde CYUY’nın 305/son maddesinin yürürlükte olmadığına ilişkin böyle bir istisna öngörülmediğine göre, bu normun yürürlükte olduğunun ve dolayısıyla kesin nitelikteki mahkûmiyetlerin tekerrüre esas alınamayacağının kabulü zorunludur. Bu husus Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 05.05.2009 gün ve 2-115 ile 16.06.2009 gün ve 110-167 sayılı kararlarında da açıkça vurgulanmıştır.
Bu nedenle, yürürlükte olduğunda hiçbir kuşku bulunmayan bir yasa maddesinin, yeni ceza sisteminde tekerrür için getirilen düzenlemelerle uygunluk arzetmediği gerekçesiyle yapılacak bir yorumla, üstelik sanık aleyhine sonuç doğuracak şekilde uygulanmamasının yasal dayanağı bulunmamaktadır.
Bu itibarla, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Dairenin düzelterek onama kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme kararının kesin nitelikteki geçmiş mahkû¬miyetin tekerrüre esas alınarak sanığa hükmolunan cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmiş olması ve 5237 sayılı TCY’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının a, b, c, d ve e bentlerinde yazılı hakları ne kadar süre ile kullanmaktan yoksun bırakılacağının kararda açık biçimde gösterilmemesi isabetsizliklerinden bozulmasına, ancak bu hususlar yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 5320 sayılı Yasa uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak tekerrürün uygulanmasına ilişkin kısımların çıkartılması ve 5237 sayılı TCY’nın 53. maddesine ilişkin uygulamanın düzeltilmesi suretiyle yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmesi gerekmektedir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 14.04.2009 gün ve 21002-19493 sayılı düzelterek onama kararının KALDIRILMASINA,
3- Konya Ereğli Sulh Ceza Mahkemesinin 06.12.2006 gün ve 952-962 sayılı hükmünün, kesin nitelikteki geçmiş mahkûmiyetin tekerrüre esas alınarak sanığa hükmolunan cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve denetimli serbestlik uygulanmasına karar verilmiş olması ve 5237 sayılı TCY’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının a, b, c, d ve e bentlerinde yazılı hakları ne kadar süre ile kullanmaktan yoksun bırakılacağının kararda açık biçimde gösterilmemesi isabetsizliklerinden BOZULMASINA,
Ancak bu hususlar yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 5320 sayılı Yasa uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak;
a-) Sanık hakkında 5237 sayılı TCY’nın 58. maddesi uyarınca tekerrür ve 5275 sayılı Yasanın 108/4 maddesi uyarınca denetimli serbestlik hükümlerinin uygulanmasına ilişkin bölümlerin bütün suçlara ilişkin olarak verilen hükümlerden çıkartılması,
b-) 5237 sayılı TCY’nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin kısımların bütün suçlardan verilen hükümlerden çıkartılıp yerine “Sanığın, 5237 sayılı TCY’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının a, b, c, d, e bentle¬rinde belirtilen haklarından, mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar, kendi altsoyu üzerindeki, velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise 1-c bendindeki haklardan koşullu salıverilme tarihine kadar yoksun bırakılmasına” ibaresinin eklenmesi suretiyle diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan yerel mahkeme hükmünün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
4- Dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay C. Başsavcılığına TEVDİİNE, 26.10.2010 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.