Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2010/7-159 Esas 2010/214 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2010/7-159
Karar No: 2010/214

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2010/7-159 Esas 2010/214 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Sanık İ.Ö., kaçak içki ve sigara taşıdığı gerekçesiyle 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Yasası'nın 3/a-2 ve 4/a-2, 4/3 ve 4/4 maddeleri uyarınca 2513 TL para cezasına çarptırılmıştır. Ancak, Yargıtay 7. Ceza Dairesi tarafından maddenin uygulanmasına yer olmadığı kararı verilmiştir. Bu karar Özel Daire tarafından isabetsiz bulunmuş ve Yargıtay C. Başsavcılığı itiraz etmiştir. Ceza Genel Kurulu tarafından, 4926 sayılı Yasası'nın 8. maddesi gereği, para cezalarının da üst sınırı geçmemek kaydıyla yarı oranında arttırılabileceği belirtilmiştir. Bu nedenle, Yargıtay C. Başsavcılığı'nın itirazı reddedilerek dosyanın mahalline gönderilmesine karar verilmiştir. Kanun maddeleri: 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Yasası'nın 3/a-2, 4/a-2, 4/3, 4/4, 8. maddeleri.
Ceza Genel Kurulu         2010/7-159 E.  ,  2010/214 K.

    "İçtihat Metni"

    İtirazname : 2008/183653
    Yargıtay Dairesi : 7. Ceza Dairesi
    Mahkemesi : SİLOPİ 1. Asliye Ceza
    Günü : 01.04.2008
    Sayısı : 401-85

    Sanık İ. Ö..’in, 4926 sayılı Yasanın 3/a-2. maddesi yollamasıyla 4/a-2, 4/3 ve 4/4. maddeleri uyarınca sonuç olarak 2513 YTL tazmini mahiyette adli para cezası ile cezalandırılmasına ve sanık hakkında hürriyeti bağlayıcı cezaya hükmedilme¬diğinden aynı Yasanın 8. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına ilişkin, Silopi 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 01.04.2008 gün ve 401-85 sayılı hüküm, katılan temsilcisi ile sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 7. Ceza Dairesince 04.05.2010 gün ve 20667-6359 sayı ile;
    “4926 sayılı yasanın 8/1. madde fıkrasında ‘meslek, sanat ve görevlerinin verdiği kolaylıktan yararlanmak suretiyle bu kanunda suç sayılan fiilleri kendi namına işleyenler hakkında, ilgili maddelerde belirtilen ağır para cezaları ile üst sınırı geçmemek üzere hürriyeti bağlayıcı cezaya yarısı miktarında artırılarak’ hükmolunacağının öngörüldüğü ve maddede adli para cezaları ile hürriyeti bağlayıcı ceza arasında bir ayrım getirilmediği gözetilmeden, dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçelerle anılan maddenin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmuştur.
    Yargıtay C.Başsavcılığı ise 09.07.2010 gün ve 183653 sayı ile;
    “4926 sayılı Kanunun 3. maddesinde kaçakçılık suçunu oluşturan fiiller belirlenmiş, 4. maddesinde bu eylemler için yaptırımlar öngörülmüş, 8. maddesinde ise failin statüsünden dolayı suçun bir tür nitelikli hali düzenlenmiştir…
    Maddenin 1. fıkrasının yazılış biçiminden de anlaşılacağı üzere mesleklerinin verdiği kolaylıklardan yararlanmak suretiyle suçu işleyenler hakkında kanunun ilgili maddelerinde belirtilen eylemler için öngörülen adli para cezaları aynen uygulanacak, hürriyeti bağlayıcı ceza verilmesi gereken bir fiil olduğunda ise üst sınırı geçmemek üzere yarı miktarında arttırılarak cezaya hükmolunacaktır.
    Maddenin 2. fıkrasında ise memuriyet statüsünün hem para cezası, hem de hürriyeti bağlayıcı ceza yönünden, cezayı arttırıcı bir durum olduğu kabul edilmiştir.
    Her iki fıkra birlikte değerlendirildiğinde, failin statüsünün, 1. fıkradaki halde yalnız hürriyeti bağlayıcı ceza yönünden ağırlaştırıcı sebep olarak kabul edildiği anlaşılmaktadır.
    Eğer maddenin 1. fıkrasında yalnızca adli para cezası veya hürriyeti bağlayıcı ceza ya da her ikisi birlikte verildiğinde üst sınırı geçmemek üzere yarısı miktarında arttırılacağı kastedilseydi, ilgili maddede belirtilen cezaların üst sınırı geçmemek üzere yarısı miktarında arttırılarak hükmolunacağının belirtilmesi yeterli olurdu.
    Yasa koyucu 4926 sayılı Kanunun 8. maddesinin 1. fıkrası ile mülga 1918 sayılı Kanunun 41. maddesine paralel bir düzenleme yaparak anılan maddeyi korumak istemiş, ancak burada kişilerin görevleri örnek olarak sayılmayarak sadece ‘meslek, sanat ve görevlerinin verdiği kolaylıklardan yararlanmak suretiyle bu Kanunda yazılı fiilleri işleyenler’ ibaresi ile daha genel ve objektif kavramlar kullanılmak suretiyle, sadece hürriyeti bağlayıcı ceza verildiğinde, bu cezada arttırım yapılmasını amaçlamıştır.
    Burada korunmak istenen kamu yararı suçu işlerken meslek, sanat ve görevlerinin verdiği kolaylıklardan faydalananların fiili gerçekleştirmeleri daha kolay olduğundan, bunun engellenmek istenmesidir. Bu nedenle maddede suçun nitelikli hali düzenlenmiş, ancak suçun memur olmayanlar tarafından işlenmesi halinde sadece hürriyeti bağlayıcı cezada arttırım yapılması öngörülmüştür.
    Yukarıda açıklandığı üzere sanık hakkında hürriyeti bağlayıcı cezaya hükmedil¬me¬diğinden 4926 sayılı Yasanın 8. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına ilişkin yerel mahkeme kararında bir isabetsizlik bulunmadığı” görüşüyle, Özel Daire bozma kararının kaldırılarak yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
    Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlen¬dirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Suç tarihinde kullandığı araçla Irak’tan Türkiye’ye giriş yapmak üzere Habur Sınır Kapısına gelen sanığın aracında yapılan aramada, kaçak içki ve sigara ele geçirilmesi nedeniyle yerel mahkeme tarafından 4926 sayılı Yasanın 3/a-2. maddesi yollamasıyla 4/a-2, 4/3 ve 4/4. maddeleri uyarınca sonuç olarak 2513 Lira adli para cezası ile cezalan¬dırılmasına ve sanık hakkında özgürlüğü bağlayıcı cezaya hükmedilmediğinden aynı Yasanın 8. madde¬sinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmiş, katılan ve sanık müdafiinin temyizi üze¬rine dosyayı inceleyen Özel Dairece, “maddede adli para cezaları ile hürriyeti bağlayıcı ceza arasında bir ayrım getirilmediği” gerekçesiyle anılan maddenin uygulanma¬ması isabetsiz bulunarak yerel mahkeme hükmü bozulmuş, Yargıtay C. Başsavcılığınca, “madde¬deki düzen¬le¬me nedeniyle sadece hürriyeti bağlayıcı cezada arttırım yapılması gerektiği buna karşın para cezalarının arttırılamayacağından yerel mahkeme uygulamasının isabetli olduğu” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurulmuştur.
    Görüldüğü gibi Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasında ortaya çıkan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, sanığa 4926 sayılı Yasanın 3/a-2 ve 4/a-2. maddeleri uyarınca verilen adli para cezasının aynı Yasanın 8. maddesi uyarınca yarı oranında arttırılmasının gerekip gerekme¬diğinin belirlenmesine ilişkindir.
    4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Yasası’nın “Mesleğin verdiği kolaylıktan yarar¬lanma” başlıklı 8. maddesi;
    “Meslek, sanat ve görevlerinin verdiği kolaylıktan yararlanmak suretiyle bu Kanunda suç sayılan fiilleri kendi namına işleyenler hakkında ilgili maddelerde belirtilen ağır para cezaları ile üst sınırı geçmemek üzere hürriyeti bağlayıcı cezaya yarısı miktarında artırılarak hükmolunur.
    Kaçakçılık suçlarının, memurlar tarafından işlenmesi durumunda ilgili maddelerde yazılı olan cezalar yarısı oranında artırılarak hükmolunur” şeklindedir.
    Bu düzenleme mülga 1918 sayılı Yasanın 41. maddesinin; “Posta sürücüleri, kaptan¬lar, gemi adamları vesair kara, deniz, nehir ve havada nakliyat yapan şahıs veya idare veya şirketlerin memur ve adamları; han, otel, kahvehane, meyhane, gazino, ticaret ve alış veriş yapılan hususi evler vesair umumi yerlerin müdür ve sahipleri meslek ve sanat ve vazifelerinin verdiği kolaylıktan istifade ederek birinci maddede yazılı kaçakçılığı münferiden işledikleri takdirde, haklarında 25 inci maddenin ikinci fıkrasında; 27 nci maddenin 1 ve 2 nci fıkralarında belirtilen şekilde ika eyledikleri takdirde, 27 nci maddenin 3 üncü fıkrasında yazılı para cezasından başka terettüp eyleyecek hürriyeti bağlayıcı cezaya, yüksek haddi geçmemek üzere yarısı zammolunarak hükmedilir” biçimindeki düzenlemeden açıkça farklı olduğundan, 4926 sayılı Yasanın 8. maddesinin, 1918 sayılı Yasanın 41. maddesine benzer şekilde uygulanmasına olanak bulunmamaktadır.
    4926 sayılı Yasanın 8. maddesinin 1. fıkrasında, mesleklerinin verdiği kolaylıktan ya¬rar¬lanarak 4926 sayılı Yasada düzenlenmiş bulunan suçları işleyen kişiler hakkında hükm¬olunan cezaların yarı oranında arttırılması öngörülmüş, ancak para cezalarında artırım yapılırken herhangi bir kısıtlama getirmeyen yasa koyucu özgürlüğü bağlayıcı cezalarda yasa maddesinde gösterilen üst sınırın aşılmaması kaydıyla yarı oranında artırım yapılabileceği esasını kabul etmiştir. Yasanın bu açık düzenlemesi karşısında, hükmedilen para cezalarının arttırılamaması gerektiğinin ileri sürülmesi olanaklı değildir.
    Bu nedenle, 4926 sayılı Yasanın 8/1. maddesine yanlış anlam vererek sanığa hükmet¬tiği para cezasını yarı oranında arttırmayan yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar veren Özel Daire kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
    Bu itibarla Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
    2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 26.10.2010 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.

     

    Hemen Ara