Esas No: 2017/5401
Karar No: 2017/5401
Karar Tarihi: 3/12/2020
AYM 2017/5401 Başvuru Numaralı HÜSEYİN DEMİRTAŞ Başvurusuna İlişkin Karar
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
HÜSEYİN DEMİRTAŞ BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2017/5401) |
|
Karar Tarihi: 3/12/2020 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Hasan Tahsin GÖKCAN |
Üyeler |
: |
Burhan ÜSTÜN |
|
|
Hicabi DURSUN |
|
|
Muammer TOPAL |
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ |
Raportör |
: |
Gizem Ceren DEMİR KOŞAR |
Başvurucu |
: |
Hüseyin DEMİRTAŞ |
Vekili |
: |
Av. Mustafa KIVANÇ |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, gözaltında kötü koşullarda tutulma, gözaltında kötü muameleye maruz bırakılma ve sağlık hizmetlerine erişememe nedenleriyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 30/1/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca 9/6/2020 tarihinde, kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiaları dışındaki iddialar yönünden kısmi kabul edilemezlik kararı verilmiş, başvurunun kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin kısmının kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
6. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu 29/9/2016 tarihinde Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasına (FETÖ/PDY) üye olma suçu isnadıyla gözaltına alınmıştır. Başvurucu, sekiz gün gözaltında tutulmuş; 7/10/2016 tarihinde adli kontrol şartı ile serbest bırakılmıştır.
9. Başvurucunun serbest bırakıldıktan sonra 12/10/2016 tarihinde bel fıtığı ameliyatı olduğu dosyaya sunduğu sağlık raporlarından anlaşılmaktadır.
10. Daha sonra tutuklanmasına karar verilen başvurucu hakkında yakalama kararı çıkarılmış olup yakalama kararının infaz edilemediği anlaşılmaktadır. Başvurucu hakkında açılan kamu davası devam etmektedir.
11. Başvurucu; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben yazdığı 28/11/2016 tarihli bir dilekçeyi bireysel başvuru dosyasına sunmuştur. Anılan dilekçede, iftiraya maruz kaldığı, hukuka aykırı şekilde meslekten çıkarıldığı iddialarının yanı sıra 30/9/2016 tarihinde bel fıtığı ameliyatı olacak iken ameliyat tarihinden bir gün önce gözaltına alındığını, gözaltı süresince ameliyat olmasının engellendiğini, rahatsızlığından dolayı oturma, kalkma gibi çok temel günlük hareketleri dahi yapamaz durumda iken bir spor salonunun zemininde yatırıldığını, bu durumun kendisine fiziksel acı verdiğini, her gün gelen doktorlara rahatsızlığını iletmesine karşın hastaneye sevk edilmediğini, ifadesinin alınması için adliyeye götürüldüğünde zorla yürütüldüğünü, felç kalma tehlikesi geçirdiğini ve kendisine küfredildiğini beyan etmiştir.
12. Başvurucu, gözaltında iken maruz kaldığı kötü muameleye ilişkin olarak farklı tarihlerde farklı kurumlara başvurularda bulunduğunu ancak şikâyetlerinin işleme konulmadığını belirterek 30/1/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
13. Bakanlık görüşünde, başvurucunun gözaltında kaldığı süre boyunca kötü muameleye maruz kaldığı iddiası yönünden soruşturma başlatıldığı ancak yürütülen soruşturmanın başvurucunun yurt dışına kaçmış olması ve olaya ilişkin ayrıntılı beyanının alınamaması sebebiyle derdest olduğu bildirilmiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
14. Mahkemenin 3/12/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Gözaltında Tutma Koşulları Yönünden
1. Başvurucunun İddiaları
15. Başvurucu; yaklaşık yüz kişinin olduğu bir spor salonunda sekiz gün gözaltında tutulduğunu, yerde yatırıldığını, yeterli yiyecek ve içecek verilmediğini, temiz havaya çıkarılmadığını belirterek kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
16. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği, Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunulabilmesi için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur (İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).
17. Anayasa Mahkemesi gözaltında tutulan kişilerin nezarethane tutma koşullarının yetersizliği nedeniyle kötü muameleye maruz kaldığı yönündeki iddialarıyla ilgili olarak temel ilkeleri ortaya koyduğu ve değerlendirmelerde bulunduğu kararında, şikâyete konu yetersiz koşullardaki tutma hâli sona ermişse idari yargı yolunda açılacak tam yargı (tazminat) davasını etkili bir yol olarak kabul etmiştir (Nebahat Baysal Gül, B. No: 2016/14634, 28/5/2019, §§ 17-31; ayrıca yetersiz miktarda yiyecek ve içecek verilmesi iddiası yönünden bkz. Tuncay Gürsen, B. No: 2016/35379, 15/1/2020, §§ 17-23). Bu başvuruda da anılan içtihatta belirlenen temel ilkeden ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
18. Bu durumda 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 2. maddesi dikkate alındığında ulaşılabilir ve tutulma koşullarının standartlara uygun olmaması sebebiyle doğan maddi ve manevi zararların karşılanması bakımından başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesini haiz olduğu görülen tam yargı davası başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna varılmıştır.
19. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Sağlık Hizmetlerine Erişim Yönünden
1. Başvurucunun İddiaları
20. Başvurucu, gözaltındayken bel fıtığı rahatsızlığı nedeniyle yaşadığı sıkıntıları muayene için gelen doktorlara anlatmasına rağmen kendisiyle ilgilenmediklerini ve hastaneye sevk etmediklerini, gözaltına alınarak ameliyat olmasının engellendiğini belirterek kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
21. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
22. Başvurucu; bireysel başvuru dilekçesinde, gözaltındayken doktor muayenelerinin yaptırıldığını, adliyeye götürüldüğünde rahatsızlanarak yere yığılıp kaldığında ambulans çağrıldığını, hastaneye götürülmek istenmesine karşın ifade vermek için hastaneye hemen gitmeyi kabul etmediğini, rahatsızlığının Cumhuriyet savcısı tarafından fark edilmesi nedeniyle ifadesinin alınmayarak hastaneye sevk edildiğini ve ifade vermesinin uygun olduğu yönünde rapor düzenlenmesi sonucu ifadesinin alındığını beyan etmiştir.
23. Başvurucunun beyanlarından da anlaşıldığı üzere somut olayda sağlık hizmetlerine erişim yönünden herhangi bir engelle karşılaştığına ilişin veri bulunmamaktadır. Aksine başvurucunun muayeneleri olağan şekilde ve başvurucu için gerekli görüldüğü durumlarda yaptırılmıştır.
24. Başvurucu, gözaltına alındığı günün ertesi gününe planlanmış olan ameliyatının gerçekleştirilmemesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmekteise de yalnızca sekiz gün gözaltında kaldığı, serbest bırakıldıktan sonra ameliyatının gerçekleştiği anlaşıldığından gözaltında iken ameliyatının gerçekleştirilememiş olmasının kötü muamele yasağını ihlal etmediği sonucuna varılmıştır.
25. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. Gözaltında Kötü Muamelede Bulunulduğuna İlişkin İddia Yönünden
1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
26. Başvurucu; bel fıtığı ameliyatı olacak iken ameliyat tarihinden bir gün önce gözaltına alındığını, temel günlük hareketleri dahi yapamaz durumda iken gözaltına alınmasının kasıtlı olarak ve kendisine acı verme amacıyla gerçekleştirildiğini, muayeneler sırasında ya da ifade alınması için zaman zaman yürümeye zorlandığını, adliyeye götürüldüğünde yürüyememesi nedeniyle kendisine "Şov yapma.", "Hadi, acele et.", "Hızlan." şeklinde söylemlerde bulunulduğunu, bir kişinin kendisine küfrettiğini belirterek kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
27. Bakanlık görüşünde, başvurucunun şikâyeti üzerine başlatılan soruşturmanın başvurucunun ifadesinin alınamamış olması nedeniyle derdest olduğu, bu nedenle başvurucunun başvuru yollarını tüketmediği, özen yükümünü yerine getirmediği, bunun yanı sıra iddialarının savunulabilir nitelikte olmadığı görüşü bildirilmiştir.
2. Değerlendirme
28. Anayasa"nın "Kişinin dokunulmazlığı, maddî ve manevî varlığı" kenar başlıklı 17. maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları şöyledir:
"Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.
...
Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz."
29. Herkesin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında insan onurunun korunması amaçlanmıştır. Üçüncü fıkrasında da kimseye işkence ve eziyet yapılamayacağı, kimsenin insan haysiyetiyle bağdaşmayan ceza veya muameleye tabi tutulamayacağı hüküm altına alınmıştır (Cezmi Demir ve diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014, § 80).
30. Anayasa"nın 17. maddesinin üçüncü fıkrası, herhangi bir sınırlama öngörmemekte ve işkence, insanlık dışı ve onur kırıcı muamele ve cezaların yasaklanmasının mutlak mahiyetini belirtmektedir. Bu niteliği gereği anılan yasağa ilişkin olarak Anayasa"nın 15. maddesi kapsamındaki hâllerde dahi istisna öngörülmemiştir (Turan Günana, B. No: 2013/3550, 19/11/2014, § 33).
31. Bir muamelenin Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında olabilmesi için ise asgari bir ağırlık derecesine ulaşmış olması gerekir. Bu asgari eşik, göreceli olup her olayın somut koşulları dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Bu kapsamda muamelenin süresi, bedensel ve ruhsal etkileri ile mağdurun cinsiyeti, yaşı ve sağlık durumu gibi faktörler önem taşır. Ayrıca muamelenin ardındaki saik ve amaç dikkate alınmalıdır. Muamelenin heyecanın yükseldiği ve duygu yoğunluğunun olduğu bir anda meydana gelip gelmediği de gözönünde bulundurulmalıdır (Cezmi Demir ve diğerleri, § 83; Özge Özgürengin, § 49; Ali Ulvi Altunelli, § 56).
32. Bir ceza veya muamelenin insanlık dışı ya da aşağılayıcı olarak nitelendirilebilmesi için belirli bir yasal muamele veya ceza ile bağlantılı ızdırap veya aşağılamanın kaçınılmaz unsurlarının ötesine geçmesi gerekmektedir (Cem Özen, B. No: 2014/1328, 29/9/2016, § 55).
33. Anayasa Mahkemesi, asgari eşik seviyesini aştığı varsayılan kötü muamele iddialarında öncelikle bu konudaki kanıtlama sorununu ele almaktadır. Burada kötü muameleye maruz kalması nedeniyle mağdur olduğunu ileri süren kişilerin -ispat külfetinin devlete geçtiği durumlar istisna olmak üzere- kötü muamele yasağı kapsamına giren ağırlıkta bir muamele görmüş olabileceklerini gösteren emare ve delil sunmaları gerektiğini belirtmek gerekir (Beyza Metin, B. No: 2014/19426, 12/12/2018, § 45).
34. Somut olayda başvurucu öncelikle gözaltına alınmasının kasıtlı olarak kendisine acı çektirme amacıyla gerçekleştirildiğini ileri sürmektedir. Anılan iddia soyut nitelikte olup başvurucunun gözaltına alınmasının tek başına kötü muamele teşkil etmeyeceği açıktır. Başvurucu bunun yanı sıra gözaltında zaman zaman yürümeye zorlanması ile yerde yatmak zorunda kalmasının kötü muamele teşkil ettiğini ifade etmektedir.
35. Başvurucunun gözaltında tutulduğu sekiz günlük süre zarfında zaman zaman hareket ettirildiği ve yürümek zorunda kaldığı anlaşılmakta ise de bu durumun gözaltı işlemlerinin yapılabilmesi amacıyla sınırlı olduğu anlaşılmıştır. Başvurucunun beyanlarından da ifade alımı ya da bekleme sırasında fiziksel olarak rahat edebileceği şekilde oturmasına ya da uzanmasına izin verildiği, ağrılarının artması üzerine sağlık ekiplerinin çağrıldığı ve gerekli müdahalelerin yapıldığı anlaşılmıştır. Gözaltında kaldığı süre, sağlık probleminin niteliği ve sağlık hizmetlerine erişiminin sağlanması hususları birlikte değerlendirildiğinde başvurucunun gözaltı tedbirinin kaçınılmaz unsurlarının ötesinde bir muameleye maruz bırakıldığı sonucuna ulaşılamamıştır.
36. Başvurucu ayrıca adliyedeyken acele etmesi yönündeki söylemler ile bir kişinin münferit şekilde kendisine küfretmesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmektedir. Başvurucunun kendisine karşı kullanıldığını ileri sürdüğü ifadelerin süreklilik arz etmediği, 15 Temmuz silahlı darbe teşebbüsünden iki buçuk ay sonrasına denk gelen dönemde gözaltına alınan ve işlem yapılacak kişi sayısının olağan sayıların çok üstünde olmasından dolayı acele etme ihtiyacından doğabileceği ve münferit nitelikte olduğu anlaşılmaktadır.
37. Sonuç olarak başvurucunun kötü muamele yasağının ihlali için aranan asgari ağırlık derecesini aşan bir muameleye maruz kalmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
38. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Gözaltında tutma koşulları yönünden kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Sağlık hizmetlerine erişim yönünden kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Gözaltında kötü muamelede bulunulduğuna ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 3/12/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.