Esas No: 2020/2655
Karar No: 2020/2879
Karar Tarihi: 14.09.2020
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2020/2655 Esas 2020/2879 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davadan dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 13/02/2018 gün ve 2017/11026 - 2018/948 E.K. sayılı ilâmıyla onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davacı ... vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, ... ilçesi, ... köyünde kain 195 ada 1 parsel sayılı taşınmaz orman niteliğiyle belgesizden Hazine adına tespit edilmiştir.
Davacı ... 15/10/2008 havale tarihli dava dilekçesiyle çekişmeli taşınmazın orman vasfı ile Hazine adına tescil gördüğünü ancak taşınmazın bir bölümünün kendisinin ve atalarının 100 yılı aşkın bir süredir nizasız ve fasılasız bir şekilde zilyet ve tasarrufunda olduğunu belirterek bu nedenle kadastro tespitine itiraz etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; davacı ..."nin dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... köyü 195 ada 1 parsel sayılı taşınmaz içerisinde fen bilirkişinin (A) harfi ile gösterdiği kısma ilişkin açmış olduğu davasının reddine; 195 ada 1 parsel mahkememizde başka bir dosyada davalı olduğundan kadastro tutanağının tapu müdürlüğüne gönderilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hükmün ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2017/11026 - 2018/948 E.K. sayılı kararıyla "İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına" karar verilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava kadastro tesbitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu, 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman olarak sınırlandırılmıştır.
Dairemiz onama kararına karşı davacı ... vekili tarafından karar düzeltme yoluna başvurulması üzerine dosya yeniden incelendi.
Her ne kadar mahkemece davanın reddine dair verilen kararın dairemizce çekişmeli taşınmaz bölümünün orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle onanmasına karar verilmiş ise de; hükme esas alınan orman bilirkişi raporunda taşınmazın en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafında orman sayılan yerlerden olduğu belirtilmesine rağmen çekişmeli taşınmazın hava fotoğrafları üzerinde gösterimi yapılmamış, yine fen bilirkişi raporunda davacının dayandığı 1979 tarih ve 254 sıra numaralı tapunun çekişmeli taşınmaz bölümüne uyduğu belirlenmesine rağmen tapu kaydının hukuken geçerli olup olmadığı ve tapu kaydının kapsamı değerlendirilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.
O halde mahkemece, dosya içerisinde bulunan 1979 tarih ve 254 sıra numaralı tapu kaydı ilk tesis tarihinden itibaren tüm geldi ve gittileri ile birlikte getirtilmeli, kadastro sırasında revizyon görüp görmediği araştırılmalı, revizyon görmüş ise revizyon gördüğü kadastro parsellerine ait kadastro tespit tutanakları getirtilmeli ve bu tapu kaydına dayanılan ve çekişmeli taşınmaza komşu olan taşınmazlara ilişkin açılmış bulunan başkaca dava bulunup bulunmadığı araştırılarak varsa bu dava dosyaları tespit edilerek dosya arasına alınmalı, çekişmeli taşınmaza komşu taşınmazlara ilişkin kadastro tutanaklarının, tutanaklar kesinleşmiş ise tapu kayıt örneklerinin ve tapu kayıtları mahkeme kararı sonucu oluşmuş ise mahkeme karar örnekleri temin edilerek dosya arasına alınmalı, yine eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ile 1985-1990 yıllarına ait hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi,bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) hava fotoğrafları ve memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de hava fotoğrafları ve memleket haritası ölçeğine (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmaz çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli, hava fotoğraflarının stereoskop vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak, temyize konu taşınmazın niteliği ve kullanım durumu ile tasarruf sınırlarının belirgin olarak görünüp görünmediği belirlenmeli, taşınmazın üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranının açıklandığı yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Yapılacak araştırma sonucu çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu belirlendiği takdirde, davacının dayandığı tapu kaydının 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısında hukuki kıymetinin olup olmadığı tartışılmalıdır. Şayet orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde ise bu kez davacının dayandığı tapu kaydının kapsamında kalıp kalmadığı belirlenmelidir. Bu cümleden hareketle; taşınmazın bulunduğu yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız, yerel bilirkişi, tespit bilirkişileri ve aynı yönteme göre belirlenecek taraf tanıkları huzuru ile dava konusu taşınmazlar başında yapılacak keşifte 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20. maddesi hükmü uyarınca öncelikle davacı tarafın dayanağını oluşturan tapu kaydı yerel bilirkişi yardımı ile zemine uygulanmalı, uygulamada tapu kaydının haritası; haritası yoksa tapu kaydında tarif edilen sınır yerleri esas alınmalı; yerel bilirkişice bilinemeyen sınırlar yönünden taraflara tanık dinletme olanağı sağlanmalı, uzman bilirkişiye tapu kaydında tarif edilen sınır yerleri düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaret ettirilmeli, 3402 sayılı Kanunun 20/A maddesi uyarınca tapu kaydının oluşumuna esas harita, plan ve krokilerin yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, bu harita, plan ve krokideki sınırlara itibar olunacağı gözetilmeli, kayıtların yerine uygulanması mümkün değilse aynı kanunun 20/C maddesi uyarınca tapu kaydının sınırlarının değişebilir ve genişletilmeye elverişli nitelikte olduğu göz önüne alınarak
tapu kaydında belirtilen miktar itibariyle geçerli olacağı değerlendirilmeli, buna göre tapu kaydının kapsamı kesin olarak belirlenmeli, taşınmazın tapu kaydı dışında kalan bölümleri var ise, bu bölümler yönünden zilyetlik yolu ile kazanma koşulları araştırılarak, yapılacak keşifte, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 03/07/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı ... vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 13/02/2018 gün ve 2017/11026 - 2018/948 E.K. sayılı onama kararının KALDIRILMASINA ve yerel mahkemenin 11/11/2014 tarih ve 2008/41 - 2014/82 E.K. sayılı kararının yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, harcın istek halinde iadesine 14/09/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.