AYM 2019/40959 Başvuru Numaralı SABRİ AVNİÇ Başvurusuna İlişkin Karar

Abaküs Yazılım
İkinci Bölüm
Esas No: 2019/40959
Karar No: 2019/40959
Karar Tarihi: 13/1/2021

AYM 2019/40959 Başvuru Numaralı SABRİ AVNİÇ Başvurusuna İlişkin Karar

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

SABRİ AVNİÇ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/40959)

 

Karar Tarihi: 13/1/2021

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Basri BAĞCI

Raportör

:

Yusuf Enes KAYA

Başvurucu

:

Sabri AVNİÇ

Vekili

:

Av. Mesut KADEN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, tutukluluğun makul süreyi aşması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 9/12/2019 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına ve adli yardım talebinin kabulüne karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.

6. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formları ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucu 1/1/2016 tarihinde Silopi ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasağı nedeniyle kolluk görevlilerinin yaptığı ev tahliyeleri sırasında GBT (Genel Bilgi Toplama) sorgulamasında gözaltına alınmıştır.

9. Başvurucu Silopi Sulh Ceza Hâkimliğince yapılan sorgusunun ardından 3/1/2016 tarihinde silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanmıştır.

10. Cizre Cumhuriyet Başsavcılığının 30/5/2016 tarihli iddianamesi ile başvurucunun devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma, nitelikli şekilde tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması, kamu malına yakarak zarar vermeye teşebbüs, kamu malına zarar verme, patlayıcı madde kullanarak/silahla ateş ederek genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması, kamu görevlisini görevinden dolayı kasten öldürmeye teşebbüs, 10/7/1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun"a muhalefet etme suçlarından cezalandırılması istemiyle hakkında Cizre 2. Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası açılmıştır.

11. Cizre 2. Ağır Ceza Mahkemesi 13/7/2017 tarihinde davanın Şırnak 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmekte olan E.2017/122 sayılı dava ile birleştirilmesine karar vermiştir.

12. Başvurucu hakkında çeşitli suçlardan iki ayrı kamu davası daha açılmıştır. Bu davalar da Şırnak 2. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2017/122 sayılı davası ile birleştirilmiştir.

13. Şırnak 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmekte olan davada 4/9/2019 tarihinde başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar verilmiştir.

14. Başvurucu bu karara itiraz etmiştir. Şırnak 3. Ağır Ceza Mahkemesi 16/9/2019 tarihinde itirazın reddine karar vermiştir. Bu karar 15/11/2019 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

15. Başvurucu 9/12/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

16. Şırnak 2. Ağır Ceza Mahkemesi 25/9/2020 tarihinde devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçundan başvurucunun 20 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükümle birlikte tutukluluğunun devamına karar vermiştir.

17. Dava, bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla istinaf aşamasında derdesttir. Başvurucunun hükmen tutukluluğu devam etmektedir.

IV. İLGİLİ HUKUK

18. İlgili hukuk için bkz. Erkam Abdurrahman Ak, B. No: 2014/8515, 28/9/2016, §§19-31.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

19. Mahkemenin 13/1/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

20. Başvurucu; üzerine atılı suç tarihi itibarıyla (15 yaşından büyük ancak 18 yaşından küçük) suça sürüklenen çocuk statüsünde olduğunu, tutukluluğunun makul süreyi aştığını ve çocuk olması nedeniyle bu durumu gözetilmeden yargılamasının tutuklu olarak devam ettirildiğini, tutukluluk hâline yaptığı itirazların gerekçesiz bir şekilde reddedildiğini, tutuklama yerine alternatif adli kontrol tedbirlerinin gözetilmediğini belirtilerek kişi hürriyeti ve güvenliği ile adil yargılanma haklarının ve eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

21. Bakanlık görüşünde; başvurucu hakkında mahkûmiyet kararı verilmiş olduğu, başvurucunun 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 141. maddesinde düzenlenen tazminat yoluna başvurmayarak etkili başvuru yollarını tüketmediği belirtilmiştir. Bakanlık esas bakımından başvurucu hakkındaki tutukluluğun devamına ilişkin kararların gerekçelerinin hürriyetten yoksun bırakılmanın meşru nedenlerinin belirtilmesi bakımından ilgili ve yeterli olduğunu, yargılama sürecinin yürütülmesinde bir özensizliğin tespit edilmediğini, dolayısıyla 4 yıl 8 aylık tutukluluk süresinin makul olduğunu ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

22. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun bu başlık altındaki şikâyetlerinin tutukluluğun makul süreyi aşmasına ilişkin olduğu değerlendirilmiş ve bu şikâyetler Anayasa"nın 19. maddesinin yedinci fıkrası kapsamında incelenmiştir.

23. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir hak arama yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, §§ 16, 17).

24. Anayasa Mahkemesi, tutukluluğun kanunda öngörülen azami süreyi veya makul süreyi aştığı iddiasıyla yapılan bireysel başvurular bakımından bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemesince mahkûmiyet hükmü verilmiş ise hüküm kesinleşmemiş olsa da 5271 sayılı Kanun"un 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna varmıştır (Ahmet Kubilay Tezcan, B. No: 2014/3473, 25/1/2018, §§ 24-27; Ekrem Atıcı, B. No: 2014/15609, 8/3/2018, §§ 27-30).

25. Bireysel başvuruda bulunduktan sonra 25/9/2020 tarihinde mahkûmiyetine karar verilen başvurucunun tutukluluğun makul süreyi aştığına ilişkin iddiası, 5271 sayılı Kanun"un 141. maddesi kapsamında açılacak davada incelenebilir. Bu madde kapsamında açılacak dava sonucuna göre başvurucunun tutukluluğunun makul süreyi aştığının tespiti hâlinde görevli mahkemece başvurucu lehine tazminata da hükmedilebilecektir. Buna göre 5271 sayılı Kanun"un 141. maddesinde belirtilen dava yolu başvurucunun durumuna uygun, telafi kabiliyetini haiz, etkili bir hukuk yoludur ve bu olağan başvuru yolu tüketilmeden yapılan bireysel başvurunun incelenmesi bireysel başvurunun ikincillik niteliği ile bağdaşmamaktadır.

26. Açıklanan gerekçelerle başvurunun başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Tutukluluğun makul süreyi aşması dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 13/1/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Hemen Ara