Esas No: 2011/8-183
Karar No: 2011/304
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/8-183 Esas 2011/304 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
İtirazname : 2011/179123
Yargıtay Dairesi : 8. Ceza Dairesi
Mahkemesi : KOCAALİ Asliye Ceza
Günü : 12.10.2006
Sayısı : 316-176
Görevli memuru tehdit suçundan sanık Ş.T.’nın 5237 sayılı TCY"nın 106/1, 62 ve 52. maddeleri uyarınca 3000 Lira adli para cezası, ruhsatsız silah taşımak suçundan ise 6136 sayılı Yasanın 13/1, 5237 sayılı TCY"nın 62 ve 52. maddeleri uyarınca hapisten çevrilme 6000 Lira ve doğrudan belirlenen 375 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5237 sayılı TCY’nın 51/7. maddesi uyarınca sabıkasında geçen Kocaali Asliye Ceza Mahkemesinin 2000/95 esas- 2001/31 karar sayılı ilamı ile verilen erteli 1.201 YTL ağır para cezasının aynen infazına ilişkin, Kocaali Asliye Ceza Mahkemesince 12.10.2006 gün ve 316-176 sayı ile verilen kararın, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 24.06.2010 gün ve 13189-9252 sayı ile; hükmün onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 29.07.2011 gün ve 179123 sayı ile;
“Onanan hükümde aynen infazına karar verilen erteli ilam Kocaali Asliye Ceza Mahkemesince 30.03.2001 tarihinde 6136 sayılı yasanın 13/1, 647 s.Y.nın 4, 765 s.TCK 72, 647 s.Y.nın 6 ve 765 s.TCK 36. maddeleri uygulanarak verilme sonuç 1.201.590.000 TL (eski para birimine göre) ağır para cezasıdır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 27.01.2009 tarih ve 219/6 sayılı kararında da ayrıntısı açıklandığı üzere; aynen infaz kararı, hükmün bir parçası olmayıp dolaylı bir sonucu olması, aynen infaza ikinci hükmü tesis eden mahkemece karar verilebileceği gibi, erteli mahkumiyete karar veren mahkemece de ikinci hükmün kesinleşmesi üzerine yapılan ihbar sonucu karar verilebileceği, önceki erteli mahkumiyetler yönünden de 5237 sayılı Yasanın 7 ve 5252 sayılı Yasanın 9. maddeleri ile 5728 sayılı Yasa ile değişik CMK’nın 231. maddesi uyarınca uyarlama yapılması zorunluluğunun bulunması karşısında, uyarlanmayan hükümler yönünden aynen infaz kararı verilemeyeceği gözetilmeden, yazılı şekilde sanık hakkında uyarlanmayan önceki kesinleşmiş cezanın 5237 sayılı Yasanın 51/7. maddesi uyarınca aynen infazına karar verilmesi yasaya aykırı olmakla, yerel mahkeme hükmünün bu yönüyle bozulması gerekirken, onanmasına ilişkin Yüksek Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 24.06.2010 tarih ve 2008/13189 esas 2010/9252 karar sayılı ilamının usul ve yasalara aykırı olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak, Özel Daire onama kararının kaldırılarak, yerel mahkeme hükmünün bozulmasına, ancak bu husus yeniden yargılanmayı gerektirmediğinden, yerel mahkemenin hüküm fıkrasında yer alan; "hüküm kuran mahkemece verilme 30.03.2001 tarih, 2000/95 esas, 2001/31 karar sayılı erteli ilamın TCK 51/7. maddesi uyarınca aynen infazına" bölümünün çıkartılarak, yerine "Kocaali Asliye ceza Mahkemesince verilme 30.03.2001 tarih, 2000/95 esas, 2001/31 karar sayılı erteli ilamın kesinleşmesinden sonra, beş sene içinde sanığın 18.11.2005 tarihinde yeniden suç işlemesi nedeniyle 765 sayılı Yasanın 95/2. maddesinin uygulanması hususu ile karar verilmesi için erteli mahkumiyet kararını veren anılan mahkemeye ihbarda bulunulmasına" ibaresinin eklenmesi suretiyle hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İnceleme, sanık hakkında görevli memuru tehdit ve ruhsatsız silah taşımak suçlarından kurulan hükümlerle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; erteli para cezasından ibaret mahkumiyeti bulunan sanığın, beş yıllık deneme süresi içinde incelemeye konu dosyadaki suçu işlemesi nedeniyle, mahkemesine ihbarda bulunulmasının mı, yoksa erteli cezasının aynen infazına mı karar verilmesinin isabetli olduğunun belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğinden;
Sanığın Kocaali Asliye Ceza Mahkemesinin 30.03.2001 gün ve 95-31 sayılı ilamı ile, 6136 sayılı Yasanın 13/1, 765 sayılı TCY’nın 19, 72, 647 sayılı Yasanın 4 ve 6. maddeleri uyarınca 1.201.590.000 Lira ağır para cezasına mahkûm edildiği ve cezasının ertelendiği, erteli olan bu hükmün 18.11.2002 tarihinde kesinleştiği, sanığın yargılamaya konu suçları ise 18.11.2005 tarihinde işlediği anlaşılmaktadır.
Erteli cezanın aynen infazı 765 sayılı TCY’nın 95. maddesinin ikinci fıkrasında; “...Cürüm ile mahkum olan kimse hüküm tarihinden itibaren beş sene içinde işlediği diğer bir cürümden dolayı evvelce verilen ceza cinsinden bir cezaya yahut hapis veya ağır hapis cezasına mahkum olmazsa, cezası tecil edilmiş olan mahkumiyeti esasen vaki olmamış sayılır. Aksi takdirde her iki ceza ayrı ayrı tenfiz olunur”,
5237 sayılı TCY"nın 51. maddesinin yedinci fıkrasında ise; “Hükümlünün denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere, hâkimin uyarısına rağmen, uymamakta ısrar etmesi hâlinde; ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verilir” şeklinde düzenlenmiştir.
Kesinleşmiş olmak koşuluyla hükmolunan cezanın 647 sayılı Yasanın 6. maddesi uyarınca ertelenmesi durumunda, 765 sayılı TCY’nın 95/2. maddesine göre, sanığın hüküm tarihinden itibaren beş sene içinde önceki verilen ceza türünden, bir cezaya ya da hapis cezasına mahkûm olması halinde, aynen infazına karar verilmesi gerekmektedir. Deneme süresi içinde işlenen suçun 5237 sayılı TCY"nın yürürlüğe girmesinden sonra işlenmiş olmasının bir önemi bulunmamaktadır.
765 sayılı TCY"nın yürürlükte olduğu dönemde de, TCY"nın 95/2. maddesinde açık bir düzenlemenin olmaması nedeniyle, aynen infaz kararının deneme süresi içinde işlenen suçtan mahkumiyet hükmü kuran mahkeme tarafından mı, yoksa ertelenmiş hükmü veren mahkemeye ihbarda mı bulunulması gerektiği tartışmalara ve yargısal kararlara konu olmuş, bu konuda istikrarlı bir uygulama yerleşmemiştir.
Ceza Genel Kurulunun 18.05.1987 gün ve 616-277 sayılı kararında, deneme süresinde işlenen suçtan dolayı hüküm kuran mahkemenin ertelenmiş cezanın aynen infazına karar vermemesi gerektiği, bu konuda CYUY"nın 402. maddesi uyarınca karar alınması gerektiği kararlaştırılmıştır.
Buna karşın, 03.04.1989 gün ve 73-129 sayılı kararında ise, deneme süresi içinde işlenen suçtan dolayı kurulan mahkumiyet kararı ile birlikte koşulları oluştuğu takdirde tecilin düşmesine de karar verilmesi gerektiği kabul edilmiş, deneme süresi içinde işlenen suçtan dolayı kurulan mahkumiyet kararı ile birlikte aynen infaza karar verildiği takdirde her iki hükmün de temyiz yasa yoluna tabi olacağı ve bu suretle de uygulamada birliğin sağlanacağı ve yanılgıların önleneceği belirtilmiştir.
Ceza Genel Kurulunun 14.06.2011 gün 60-126 ve 120-127 sayılı kararlarında, tekerrür uygulaması açısından 647 sayılı Yasanın 6. maddesi uyarınca erteli cezayı içeren mahkûmiyet hükmü ile ilgili olarak, sonradan yürürlüğe giren Yasa hükümleri uyarınca uyarlama yapılıp yapılmadığının araştırılması ve yapılmamış ise mahkemesince uyarlama yapılmasının sağlanmasının gerekip gerekmediği tartışılmış ve belirtilen araştırmanın hüküm kesinleştikten sonra, infaz aşamasında yapılmasının olanaklı olduğu ve Cumhuriyet savcılığınca tekerrüre esas alınan ilam ile ilgili gerektiğinde uyarlama yapılmasının mahkemesinden istenebileceği kabul edilmiştir.
Ertelemeye ilişkin olarak da, aynen infaza karar verilmesi için erteli cezaya ilişkin mahkumiyet hükmünün uyarlama yargılamasına konu edilip edilmediğinin araştırılması bir zorunluluk oluşturmamaktadır. Deneme süresi içinde işlenen suçtan dolayı mahkumiyet hükmü kuran mahkemece, aynen infaza karar verildikten sonra bile erteli cezayı içeren hükmün uyarlamasının yapılması olanaklıdır.
O halde, erteli para cezasından ibaret mahkûmiyeti bulunan sanığın, beş yıllık deneme süresi içinde incelemeye konu dosyadaki suçu işlemesi nedeniyle, mahkemesine ihbarda bulunulması yerine, aynen infazına karar verilmesinin usul ekonomisi de gözetildiğinde daha isabetli olacağının kabulü zorunludur.
Aynen infaz kararının hangi Yasa hükümleri uyarınca verilmesi gerektiği konusunun değerlendirmesine gelince;
5237 sayılı TCY’nın 51. maddesinde, yalnızca özgürlüğü bağlayıcı cezaların ertelenebileceği öngörülmüştür. Bu nedenle, erteli cezanın 51/7. maddesi uyarınca çektirilmesine karar verilebilmesi, ancak erteli cezanın da özgürlüğü bağlayıcı cezaya ilişkin olması halinde olanaklıdır.
Kaldı ki somut olayda, sanığın önceki cezasının 647 sayılı Yasanın 6. maddesi uyarınca ertelenmiş para cezası olduğu nazara alındığında, aynen infaz kararının karma uygulama olmaması açısından 765 sayılı TCY’nın 95/2. maddesi uyarınca verilmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, yerel mahekemece sanığın erteli mahkumiyetinin aynen infazına karar verilmesi isabetli ise de; 765 sayılı TCY"nın 95/2. maddesi yerine, 5237 sayılı TCY"nın 51/7. maddesi uyarınca aynen infaz kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu itibarla, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının değişik gerekçe ile kabulüne, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün, erteli para cezasından ibaret olan mahkumiyet kararının 765 sayılı TCY"nın 95/2. maddesi yerine, 5237 sayılı TCY"nın 51/7. maddesi uyarınca aynen infazına karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına, ancak hükümdeki hukuka aykırılık konusunda 1412 sayılı Yasanın 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 322. maddesi uyarınca karar verilmesi olanaklı bulunduğundan, hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının değişik gerekçe ile KABULÜNE,
2- Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 24.06.2010 gün ve 13189-9252 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3- Kocaali Asliye Ceza Mahkemesinin 12.10.2006 gün ve 316-176 sayılı hükmünün, erteli para cezasından ibaret olan mahkumiyet kararının 765 sayılı TCY"nın 95/2. maddesi yerine, 5237 sayılı TCY"nın 51/7. maddesi uyarınca aynen infazına karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
Ancak, bu aykırılık yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 1412 sayılı CYUY’nın 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 322. maddesinin verdiği yetki gereğince, hüküm fıkrasında yer alan “Sanık hakkında mahkememizce verilen 2000/95 esas 2001/31 sayılı kararın 18.11.2002 tarihinde kesinleştiği ve sanığın deneme süresi içerisinde müsnet suçu işlediği anlaşıldığından adı geçen kararın TCY"nın 51/7. maddesi uyarınca aynen infazına” ilişkin bölümün çıkartılarak, yerine “Sanık hakkında mahkememizce verilen 2000/95 esas 2001/31 sayılı kararın 18.11.2002 tarihinde kesinleştiği ve sanığın deneme süresi içerisinde müsnet suçu işlediği anlaşıldığından adı geçen kararın TCY"nın 95/2. maddesi uyarınca aynen infazına” ilişkin bölümün eklenmesi suretiyle diğer yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 27.12.2011 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.