Esas No: 2021/2379
Karar No: 2022/1219
Karar Tarihi: 08.03.2022
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/2379 Esas 2022/1219 Karar Sayılı İlamı
6. Hukuk Dairesi 2021/2379 E. , 2022/1219 K."İçtihat Metni"
İstanbul 9. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın esastan reddine yönelik verilen hüküm süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili, davacı şirket ile davalı arasında danışmanlık hizmeti bulunduğunu ve bu nedenle davalıya avans olarak ödenen 180.000 USD’nin davalı tarafından tahsil edildiğine ilişkin makbuzun dosyaya sunulduğunu belirterek yapılan avans ödemesinin iadesi için yapılan icra takibine, davalının yaptığı itirazın iptaline ve %20 'den aşağı olmamak üzere hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davacı ile arasında danışmanlık hizmeti sözleşmesi bulunmadığını, icra takibine konu parayı almadığını, ayrıca ödemenin kim tarafından yapıldığına ilişkin makbuzda açıklama olmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece dava konusu alacağın dayanağı olan makbuzun, kim tarafından hangi sebep ile düzenlendiği, gerçekte kime avans olarak verildiği, davacı tarafından TMK'nın 6 ve HMK'nın 200 ve devamı maddeleri gereğince, usulüne uygun olarak ispat edilemediği, davacı ticari defter ve kayıtları ve yemin delili ile dava konusu makbuza konu ödemenin davacı şirket tarafından avans olarak kullanıldığını ispat hakkını kullanmadığı gerekçesi ile davanın reddine dair verilen kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17.Hukuk Dairesince, taraflar arasında hizmet ilişkisi kurulsun ya da kurulmasın, ödemenin "maslat tadilat projesi için" yapıldığının belirtildiği, davalının ödemeye konu belge altındaki imzayı kabul ettiği, ancak belgedeki diğer yazıları, yapılan ödemeyi ve davacı ile aralarındaki hukuki ilişkiyi inkar ettiği, makbuzun kaybedildiğine veya çalındığına yönelik herhangi bir soruşturma dosyası olmadığı, Yargıtayın yerleşik içtihatları gereğince açığa imza atanın bunun sonucuna katlanacağı,makbuz aslının davacıda bulunması, davalının imzasını kabul ettiği makbuz içeriğinde, davalıya tadilat projesi için 180.000 USD ödeme yapıldığının ifade edilmesi karşısında, davalıya 180.000,00 USD ödeme yapıldığının sabit olup, davalının imzasını kabul ettiği makbuz içeriğinin aksini de usule uygun delillerle ispatlayamadığından bahisle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın kabulüne, asıl alacağın %20'si oranında hesaplanan inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Türk Borçlar Kanunu'nun 102. maddesinde, “Kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılır. Birden çok borç muaccel ise ödemenin, borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğu kabul edilir. Takip yapılmamış ise ödeme, vadesi ilk önce gelmiş olan borç için yapılmış olur.” düzenlemesi yapılmıştır.
Dosyada toplanan deliller ve TBK'nın 102. Maddesi (Mülga BK. 86.madde) dikkate alınarak somut olay değerlendirildiğinde, davacı taraf her ne kadar söz konusu makbuzun avans niteliğinde olduğunu beyan etmiş ise de bunu ispatlar nitelikte yazılı delil sunamamıştır. Yukarıda belirtilen kanun maddesi gereğince ödemenin avans niteliğinde yapıldığını ispat yükü davacı tarafta olup, davacı mahkemece verilen süreye rağmen ticari defterlerini sunmamış, yine mahkemece dava konusu makbuzun, avans olarak verilen para için tanzim edilip edilmediği konusunda, temel ilişki ve avans iddiasının ispatı için yemin teklif etme hakkı hatırlatılmış, 01/06/2017 günlü ara kararda verilen süreye rağmen yemin teklif etme hakkı kullanılmamıştır. Bu durumda davacı dava konusu makbuzun avans ödemesine ilişkin tanzim edildiği iddiasını ispat edemediğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken bölge adliye mahkemesince ispat külfeti yer değiştirilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak yeniden esas hakkında verdiği karar usul ve yasaya aykırı görüldüğünden BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi Kararının KALDIRILMASINA, HMK'nun 373/2. maddesi gereğince dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 08.03.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.