Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/5-218 Esas 2011/277 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2011/5-218
Karar No: 2011/277

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/5-218 Esas 2011/277 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2011/5-218 E.  ,  2011/277 K.

    "İçtihat Metni"

    İtirazname : 2011/235033
    Yargıtay Dairesi : 5. Ceza Dairesi
    Mahkemesi : SİVAS 1. Ağır Ceza
    Günü : 11.03.2010
    Sayısı : 126-72
    Davacı : K.H

    Sanık A K."ın cinsel amaçla kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan 5237 sayılı TCY"nın 109/2, 109/3-a-b-son ve 109/5. maddeleri uyarınca iki kez 6 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Sivas 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 11.03.2010 gün ve 126-72 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 5. Ceza Dairesince 24.03.2011 gün ve 450-2242 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay C.Başsavcılığı ise 16.08.2011 gün ve 235033 sayı ile;
    “Dava konusu olay; mağdureler A. M. İ. ve A.K."ın 12.06.2006 günü M. T."ın dükkanından silah tehdidi ile bir araca bindirilerek kaçırılmaları ve Zara İlçesinde bir çiftlik evinde kendilerine cinsel saldırıda ve cinsel istismarda bulunulması olarak özetlenebilir. Olayla ilgili olarak A. K."ın da aralarında bulunduğu toplam 4 kişi hakkında kamu davası açılmıştır.
    Sanığa isnat olunan eylem, diğer sanıklar F. A., Y. D. ve S.C."la birlikte M. T."ın dükkanına gelerek mağdureleri silah tehdidi ile bir araca bindirmek ve kaçırmak olarak tarif edilmiştir.
    Yargılama sonunda verilen kararın gerekçesinde, sanığın fiili, F.ile Y."in dükkandan silah tehdidi ile zorla çıkardıkları mağdurelerin bindirildiği araçta bulunmak, bu suretle olaya katılmak, yola çıktıktan bir süre sonra araçtan inerek ayrılmak olarak kabul edilmiştir.
    Sanık, yargılamanın tüm aşamalarında, olayda kesinlikle yer almadığını, mağdurelerin kaçırıldığı araçta bulunmadığını savunmuştur.
    Mağdure A. M. İ., A. K.(K.), dükkan sahibi müşteki M. T., diğer sanıklar F. A., Y.D.ve S.C.üm aşamalarda verdikleri ifadelerde A. K."tan söz etmemişler veya olayda yer almadığını beyan etmişlerdir.
    Sadece A. M. İşler, talimatla alınan mahkeme ifadesinde sanık A."in de dükkana girdiğini söylemektedir. Ancak talimat zaptında hazırlık ifadelerinin okunduğu yazılmışsa da, olayın ayrıntılarıyla nakledildiği önceki ifadelerle açık çelişki bulunmasına rağmen bu çelişkilere dikkat çekilmediği ve giderilmesine çalışılmadığı görülmüştür.
    Dosya kapsamı ve mahkemenin kabulüne göre, müşteki M."ın dükkanına sanıklar F.ile Y.."in girdiği, dükkan çalışanları ve mağdureleri silahla tehdit ederek mağdureleri otomobile bindirdikleri, bu sırada sanık A."in otomobilde bulunduğu, ancak olaya katılmadığı ve Zara"ya doğru giderken il merkezinden çıkmadan indiği anlaşılmaktadır.
    Başka bir davranışından söz edilmeyen sanığın eyleminin en çok; hürriyetten yoksun bırakmak suçuna yardım olarak nitelendirilebileceği açıktır. Nitekim Yargıtayın istikrar kazanmış içtihatları da bu doğrultuda olup, mağdurların kaçırılmaları ve bu maksatla araca bindirilmelerinde aktif rol oynamayan, aracın şoförlüğünü yapmayan, sadece diğer sanıkların yanında yer alan kişinin konumunu ‘yardım eden’ olarak kabul etmektedir.
    Sonuç olarak, sanığın fiili ‘birlikte gerçekleştiren’ kişilerden olduğunun kabulü ile, yukarıda belirtildiği şekilde cezalandırılması ve hakkında TCK’nun 39/1. maddesinin uygulanmaması suretiyle fazla ceza tayin edilmesi kanuna aykırı bulunduğundan hükmün bozulması gerekmektedir” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak, Özel Daire onama kararının sanık A.K. yönünden kaldırılarak, yerel mahkeme hükmünün sanık A. K. yönünden bozulmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
    Dosya, Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    İnceleme, sanık A.K.hakkında cinsel amaçla kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
    Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar; sanığa yüklenen cinsel amaçla kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarının sabit olup olmadığı, sabit olduğunun kabulü halinde ise, hakkında 5237 sayılı TCY"nın 39. maddesinin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya içeriğinden;
    Katılan A. M. İşler 15.06.2006 günlü kolluk anlatımında; F. ve Y. ile yanlarında gelen ve tanımadığı iki şahsın zorla kendilerini götürdüğünü belirtmiş, sanık A.K. ile ilgili herhangi bir beyanda bulunmamış,
    22.06.2006 günlü savcılık anlatımında; olay günü M T.isimli kişinin işyerinde iken F. ve Y. ile yanlarında bulunan tanımadığı iki kişinin geldiğini ve zorla kendilerini götürdüklerini söylemiş, A.K.ı komşusu ve eski çocukluk arkadaşı olduğu için tanıdığını, eski eşi olmadığını, A. K. ile çok önceden arkadaşlığı olduğunu belirtmiş,
    Yargılama aşamasında 27.01.2009 günlü talimat anlatımında; olay günü F., Y. ve A. K. ile ismini bilmediği bir kişinin dükkana geldiğini, F."in bıçak zoru ile kendilerini arabaya bindirdiğini, Cumartesi Pazarının üst tarafında A.K.ve tanımadığı kişiyi bıraktıklarını ve Zara"ya gittiklerini söylemiştir.
    Katılan A. K. 15.06.2006 günlü kolluk anlatımında; F. ve Y. ile yanlarında gelen ve tanımadığı iki şahsın zorla kendilerini götürdüğünü belirtmiş, A. K. ile ilgili herhangi bir beyanda bulunmamış,
    22.06.2006 günlü savcılık anlatımında; A. K."ın A.nin eski eşi olduğunu, M. T.. ile A. K. aracılığıyla tanıştıklarını, F. ve Y."i ilk olarak A.K."ın yanında gördüğünü, olay günü M. T.isimli kişinin işyerinde iken F. ile yanında bulunan tanımadığı iki kişinin geldiğini, Y.."in ise dışarıda beklediğini ve zorla kendilerini götürdüklerini belirtmiş,
    06.04.2007 günlü savcılık anlatımında; önceki beyanlarını tekrarla şikayetinden vazgeçtiğini dile getirmiş,
    Mahkeme anlatımında benzer anlatımda bulunmuş, sanık A."i pazarcılık yaptığı ve kendisinden alışveriş yaptığı için tanıdığını, olaylar sırasında görmediğini söylemiştir.
    Tanık H.İ.03.07.2006 günlü kolluk anlatımında; M.T."ın dükkanında tezgahtar olarak çalıştığını, olay günü dükkana gelen F."in katılanları alıp götürdüğünü, araç içerisinde kimse olup olmadığını bilmediğini belirtmiş,
    Mahkeme anlatımında ise; F. ve Y."in geldiğini, zorlama olmaksızın katılanları götürdüğünü dile getirmiştir.
    Tanık C. K.19.03.2009 günlü talimat anlatımında;“Ben M.T."ın tuhafiye dükkanında olay tarihinde işçi olarak çalışıyordum. M..T.ve F.A. akrabadırlar. F.sürekli dükkana gelip gitmektedir. Şikayetçiler de dükkan sahibini tanıdıkları için olay günü dükkandaymışlar. Sanıkların dükkana geldiklerini ve mağdurları alıp gittiklerini görmedim. Olay sabah ben daha işe gelmeden olmuştu. Ancak sonradan öğrendiğime göre mağdurlar kendileri araca binmişler daha sonra şikayet etmelerinin nedeni sanıklardan para almakmış. Bunu bana M.. T.ve şikayetçiler söylediler. Şikayetçiler bana beni tanık olarak yazdırdıklarını da söylediler. Benim bilgim bundan ibarettir, bizzat olayı görmedim” ,
    Tanık İ.B. 08.04.2009 günlü talimat anlatımında; “Benim iddianameden bahsedilen olaylar hakkında bir bilgim yoktur. Bu olayı daha sonra duydum. İddianamedeki sanıklardan sadece A. K."ı tanıyorum. Diğer sanıkları tanımam. Şikayetçileri tanımam. Böyle bir olay olduğunu olaydan sonra duydum. Olayın olduğu yerdeki dükkanlardan birine takıldığım için bu nedenle böyle bir olayı duydum. Sadece sanıkların akşam tuhafiye dükkanını bastıklarını, dükkanda kavga olduğunu duydum. Oradan müştekilerin zorla alınarak arabaya bindirildiğini duymadım. A. K."ın da işyerini basan şahısların arasında bulunduğunu duydum. Diğer sanıkları ismen tanımadığım için bir şey söyleyemem. Olay yerinde olup olmadıkları konusunda da bir şey söyleyemem. Sadece sanık A.K."ın birkaç kişi ile beraber Sivas"taki benim takıldığım yere yakın bir tuhafiye dükkanını silahla bastıklarını duydum” şeklinde beyanda bulunmuşlardır
    Sanık S. C. 29.01.2008 tarihinde tanık olarak verdiği ifadesinde; F. A. A..K.ve Y. D..ile birlikte araba ile gezerken katılanlarla karşılaştıklarını, onları da arabaya alıp Zara"ya gittiklerini ve bağ evinde kaldıklarını, zorla götürme olmadığını belirtmiş,
    09.03.2008 tarihinde kollukta şüpheli sıfatıyla yaptığı savunmasında benzer anlatımda bulunmuş, para karşılığı ilişkiye girildiğini, ancak kendisinin kimseyle ilişkiye girmediğini belirtmiş,
    19.12.2008 günlü mahkeme anlatımında ise; önceki anlatımlarına benzer savunmada bulunmuş, katılanlarla konuşup onları arabaya bindiren A. K."ın telefon gelmesi üzerine arabadan indiğini söylemiştir.
    Sanık Y..D. 14.06.2006 tarihli kolluk savunmasında; olay günü yanında F..A. olduğu halde katılanları M..T."ın dükkanından rızaları ile alıp götürdüklerini, iki gün Zara"da kaldıklarını belirtmiş,
    23.01.2008 tarihli savcılık savunmasında; A..K.aracılığıyla katılanlarla tanıştıklarını, birlikte gezdiklerini, A.K.."ı arabadan indirdiklerini, ertesi gün de katılanları tuhafiye dükkanından aldıklarını ve Zara"ya gidip birlikte olduklarını dile getirmiş,
    Yargılamada da benzer şekilde savunma yapmıştır.
    Sanık F.. A..14.06.2006 tarihli kolluk savunmasında; olay günü yanında Y.. D. olduğu halde katılanları akrabası olan M..T.. dükkanından rızaları ile alıp götürdüklerini, iki gün Zara"da kaldıklarını belirtmiş,
    22.01.2008 tarihli savcılık savunmasında; A..K.. aracılığıyla katılanlarla tanıştıklarını, Y..D.. ve S.. C..ile birlikte katılanları arabaya alıp Zara"ya gidip birlikte olduklarını, olay günü katılanları arabaya aldıklarında A.. K."ın da yanlarında olduğunu ancak Zara"ya gelmediğini belirtmiş,
    Yargılamada da benzer şekilde savunma yapmıştır.
    Sanık A.. K..kolluktaki savunmasında; “A. M..İ."i 1992 senesinden beri tanırım, şahsın kaçırıldığını söylediği gün Cumartesi Pazarında tezgahımı topladım, yanıma daha önceden tanıdığım Y..D.. ve F.. A..geldiler, hatırladığım kadarı ile ....... plakalı siyah arabaları ile gezmeye çağırdılar, beraber araba ile gezmeye başladık, bu sırada C..K.."yı gördük ve arabaya aldık, birlikte Sivas Lisesinin karşısında bulunan ....Kuruyemiş"in önüne geldik, ben kendime sigara, Y.. ile F. bira adılar, tam arabaya binerken ben M."i gördüm ve yanıma geldi, biraz konuştuk, sonra arabaya bindi, F. ile konuşmaya başladı ve aralarında cinsel ilişkiye girmek için pazarlığa başlaladılar, bu sırada Y. de kendisine bir arkadaş istedi. M., A.K."a telefon açtı, sonra birlikte araba ile M. T."a ait A."un çalıştığı manifaturacı dükkanına gittik, benim evim orda olduğu için ben arabadan indim, A.n arabaya bindi ve oradan ayrıldılar. Ben bahsedildiği gibi F.ve diğer şahıslarla M. T."ın dükkanına giderek F. bıçak zoruyla ve Y. D."nin de arabadan tüfek alarak M. ve A. isimli bayanları zorla kaçırılması olayını görmedim, çünkü ben yanlarındayken M.T.ın dükkanı kapalı ve bayanlar arabaya kendi rızaları ile bindi, zaten M..ücretini telefona kontör alma bahanesiyle peşin aldı. Ben bu sırada evim M. T..ın dükkanın arkasında olmasından dolayı araçtan inmiştim, ben eve giderken M., A., F., Y. ve C. arabayla oradan ayrıldılar, A."u M..T.ile ben tanıştırmadım, M.. tanıştırdı, ben bu bayanın söylediği gibi A.nin eski eşi değilim, bu şahıs ile hiç evlenmedim, bir süre arkadaşlık ettim. M. ve A.isimli bayanların zorla kaçırılması olayı ile hiçbir alakam yoktur, benim ismimi vermelerini nedeni, benim eskiye dayalı M.ile bir süre ilişki yaşamam ve daha sonra ayrılmamdır” ,
    Mahkemedeki savunmasında ise; “mağdur A. M."ı olay tarihinden önce yaklaşık 5-6 yıldır tanırım, kendisi esnaflık yaptığım pazara zaman zaman müşteri olarak gelir giderdi. Ayrıca hayat kadınlığı yaptığından pazardaki bir çok kişi ile de arkadaşlığı vardı. Olay günü sanıklar F.ve Y.çalıştığım pazara geldiler, ben de araçlarına bindim. Sanık S. de arabada idi. Bir süre gezip mağdur A.M."ı yolda kuruyemişçinin önünde gördük. Ben inip kendisini araca davet ettim, sanık Y. de mağdura başka arkadaşın var mı deyince olduğunu söyledi. Kontör alıp mağdur A."u aradı, mağdur A."u aracın içerisinde bekler iken bana evden telefon geldi, bunun üzerine yanlarından ayrıldım. Ben ayrılır iken mağdur A.henüz yoktu. Bundan sonra da kendilerini görmedim. Herhangi bir şekilde zorla alıkoyma suçu işlemiş değilim, olaydan sonra anlattığınız suç tarihinde sanık F. pazarcılar odasının yönetiminde bulunduğu ve ekonomik durumu da iyi olduğu için mağdurlar müşteki M."ı da kandırarak sanık F."ten para sızdırabilmek için böyle bir suçlamada bulunmuşlar.” şeklinde savunma yapmıştır.
    5237 sayılı Türk Ceza Yasasında suça iştirakte, faillik ve şeriklik ayırımı öngörülmüş, azmettirme ve yardım etme şeriklik kavramı içinde değerlendirilmiştir.
    Yasanın 37. maddesindeki; “(1) Suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri, fail olarak sorumlu olur.
    (2) Suçun işlenmesinde bir başkasını araç olarak kullanan kişi de fail olarak sorumlu tutulur. Kusur yeteneği olmayanları suçun işlenmesinde araç olarak kullanan kişinin cezası, üçte birden yarısına kadar artırılır” şeklindeki hüküm ile maddenin birinci fıkrasında müşterek faillik, ikinci fıkrasında ise dolaylı faillik düzenlenmiştir.
    Yasada suç olarak tanımlanan fiilin, birden fazla suç ortağı tarafından iştirak halinde gerçekleştirilmesi durumunda TCY’nın 37/1. maddesinde düzenlenen müşterek faillik söz konusu olacaktır.
    Öğretideki görüşler de dikkate alındığında müşterek faillik için iki koşulun birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir:
    1- Failler arasında birlikte suç işleme kararı bulunmalıdır.
    2- Suçun işlenişi üzerinde birlikte hâkimiyet kurulmalıdır.
    Müşterek faillikte, birlikte suç işleme kararının yanı sıra fiil üzerinde ortak hakimiyet kurulduğu için her bir suç ortağı “fail” konumundadır. Fiil üzerinde ortak hakimiyetin kurulup kurulmadığının saptanmasında suç ortaklarının suçun icrasında üstlendikleri rolleri ve katkılarının taşıdığı önem göz önünde bulundurulmalıdır. Suç ortaklarının, suçun işlenmesinde yaptıkları katkının, diğerinin fiilini tamamladığı durumlarda da müşterek faillik söz konusu olacaktır. Buna göre her müşterek fail, suçun icrasına ilişkin etkin, fonksiyonel bir katkıda bulunmaktadır.
    “Yardım etme” ise 5237 sayılı 39. maddesinde; “(1) Suçun işlenmesine yardım eden kişiye, işlenen suçun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, onbeş yıldan yirmi yıla; müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde cezanın yarısı indirilir. Ancak, bu durumda verilecek ceza sekiz yılı geçemez.
    (2) Aşağıdaki hâllerde kişi işlenen suçtan dolayı yardım eden sıfatıyla sorumlu olur:
    a) Suç işlemeye teşvik etmek veya suç işleme kararını kuvvetlendirmek veya fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etmek.
    b) Suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek veya fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak.
    c) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak” şeklinde, “Bağlılık kuralı” da aynı Yasanın 40. maddesinde; “(1) Suça iştirak için kasten ve hukuka aykırı işlenmiş bir fiilin varlığı yeterlidir. Suçun işlenişine iştirak eden her kişi, diğerinin cezalandırılmasını önleyen kişisel nedenler göz önünde bulundurulmaksızın kendi kusurlu fiiline göre cezalandırılır.
    (2) Özgü suçlarda, ancak özel faillik niteliğini taşıyan kişi fail olabilir. Bu suçların işlenişine iştirak eden diğer kişiler ise azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulur.
    (3) Suça iştirakten dolayı sorumlu tutulabilmek için ilgili suçun en azından teşebbüs aşamasına varmış olması gerekir” biçiminde düzenlenmiştir.
    Suçun icrasına iştirak etmekle birlikte, işlenişine bulunduğu katkının niteliği gereği yasal tanımdaki fiili gerçekleştirmeyen diğer suç ortaklarına “şerik” denilmekte olup, 5237 sayılı TCY’nda şeriklik, azmettirme ve yardım etme olarak iki farklı şekilde düzenlenmiştir. Buna göre, yasal tanımdaki fiili gerçekleştirmeyen veya özel faillik vasfını taşımadığı için fail olamayan bir suç ortağı, gerçekleşen fiilden 5237 sayılı Yasanın 40. maddesinde düzenlenen bağlılık kuralı uyarınca sorumlu olmaktadır.
    TCY’nın 39/2. maddesindeki düzenlemeye göre, yardım etme; maddi yardım ve manevi yardım olarak ikiye ayrılmaktadır.
    Maddi yardım, fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamayı ve suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmayı ifade eder.
    Manevi yardım ise, suç işlemeye teşvik etmek, suç işleme kararını kuvvetlendirmek, suçun işlenmesinden sonra yardımda bulunmayı vaat etmek ve suçun nasıl işleneceği konusunda yol göstermek şeklinde belirtilmiştir.
    Bu açıklamalar kapsamında uyuşmazlık konuları birlikte ele alınarak somut olay değerlendirildiğinde;
    Sanıklar Y., F. ve S."in özde değişmeyen aşamalardaki savunmaları, sanık A."in dolaylı kabulü ve katılan A.M.İ."in yargılama aşamasındaki anlatımları göz önünde bulundurulduğunda, sanık A."in, daha önceden tanıdığı katılanların, para karşılığında cinsel ilişkiye girmek isteyen kişiler olduğu hilesi ile kandırarak kendisi ile birlikte sanıklar F., Y. ve S."in de içerisinde bulunduğu araca binmelerini sağladığı ve bir süre onlarla birlikte araç içerisinde yolculuk yaptığı sabit olup; eylemin gerçekleştirilmesinde üstlendiği rol ve yaptığı katkı göz önüne alındığında sanık A."in, sanıklar F., Y. ve S."in katılanlara karşı gerçekleştirmeyi düşündükleri cinsel saldırı eylemine zemin hazırlamak amacıyla daha önceden tanıdığı katılanları bir şekilde sanık F."in kullandığı araca bindirme konusunda sanıklar F., Y. ve S. ile birlikte hareket ettiğinin ve il merkezinden çıkıncaya kadar araç içerisinde yanlarında bulunmak suretiyle, katılanlara karşı gerçekleştirilmiş olan cinsel amaçla kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna 5237 sayılı TCY’nın 37/1. maddesi kapsamında müşterek fail olarak katıldığının, dolayısıyla sanığa yüklenen cinsel amaçla kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarının sabit olduğunun ve 5237 sayılı TCY"nın 39. maddesinin somut olayda uygulanma koşullarının oluşmadığının kabulünde zorunluluk bulunmaktadır.
    Nitekim, yerel mahkeme tarafından haklarında cinsel saldırı ve cinsel amaçla kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından verilen mahkumiyet kararları Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşen sanıklar F., Y. ve S."in, sanık A."in il merkezinden çıkıncaya kadar araç içerisinde yanlarında olduğu, daha sonra araçtan indiği ve cinsel saldırı eyleminin gerçekleştirildiği yere gelmediği yönündeki oluş ve kabule uygun savunmaları ve sanık Ahmet"in de bir süre araçta katılanlar ve diğer sanıklarla birlikte bulunduğu yönündeki dolaylı kabulü ile katılanların anlatımları da bu kabulü doğrulamaktadır.
    Bu itibarla, sanık A. K."ın cinsel amaçla kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarını, inceleme dışı bırakılan diğer sanıklar Y.. D.., F.. A.. ve S..C. ile birlikte müşterek fail olarak gerçekleştirdiğini kabul eden yerel mahkeme hükmü ile bu hükmü onayan Özel Daire kararında bir isabetsizlik bulunmadığından, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
    Sanığın eyleminin sabit olduğuna ilişkin Çoğunluk görüşüne katılmayan, Genel Kurul Başkanı ve beş Genel Kurul Üyesi, sanığın diğer sanıkların kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna katıldığının kuşku boyutunda kaldığı,
    Sanığın kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna TCY’nın 37/1 maddesi uyarınca müşterek fail olarak katıldığına ilişkin çoğunluk görüşüne katılmayan On Genel Kurul Üyesi ise, sanık hakkında 5237 sayılı TCY"nın 39. maddesi ile uygulama yapılması gerektiği, düşüncesiyle karşıoy kullanmışlardır.
    SONUÇ :
    Açıklanan nedenlerle,
    1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
    2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, eylemin sabit olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık yönünden 13.12.2011 günü yapılan birinci müzakerede oyçokluğuyla, sanık hakkında 5237 sayılı TCY"nın 39. maddesinin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığına ilişkin uyuşmazlık yönünden ise 13.12.2011 günü yapılan birinci müzakerede yasal çoğunluk sağlanamadığından, 20.12.2011 günü yapılan ikinci müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.

     

     

    Hemen Ara