Esas No: 2021/3807
Karar No: 2022/1304
Karar Tarihi: 10.03.2022
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/3807 Esas 2022/1304 Karar Sayılı İlamı
6. Hukuk Dairesi 2021/3807 E. , 2022/1304 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki asıl davada tapu iptali ve tescil, birleşen davada ipoteğin fekki davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı karar verilmesine yer olmadığına yönelik verilen hüküm süresi içinde birleşen davada davalılar ... Bankası A.Ş. ve ... Bankası A.Ş. vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Asıl davada davacı arsa sahipleri vekili, taraflar arasında imzalanan 06.09.2007 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine ve eki krokiye göre, 70 m² büyüklüğündeki 10 nolu dükkanın taraflarına, 20-23 m² büyüklüğündeki 12 no.lu dükkanın da davalı yüklenici şirkete ait olacağının kararlaştırıldığını, ancak davalı şirket yetkilisi diğer davalı ...'ın, vekaletnamedeki yetkisini kötüye kullanarak, dükkan numaralarını birbiri ile değiştirip, 70 m² büyüklüğündeki dükkanı 12 no.lu bağımsız bölüm olarak tescil ettirdiğini, daha sonra da bu dükkanı muvazaalı olarak dava dışı ... isimli kişiye sattığını, bu kişinin de kısa bir süre sonra söz konusu dükkanı davalı şirkete sattığını ileri sürerek, 12 no.lu bağımsız bölümün, davalı yüklenici şirket adına olan tapu kaydının iptali ile müvekkilleri adına tescilini talep etmiştir.
Asıl davada davalı ..., iddiaların gerçek dışı olduğunu, hiç bir zaman diğer davalı şirketin yetkilisi olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Asıl davada davalı yüklenici şirket temsilcisi, dava konusu dükkanı banka kredisi kullanarak satın aldıklarını savunarak davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davacı arsa sahipleri vekilince, 12 no.lu bağımsız bölüm üzerindeki tahditlerin kaldırılması talep edilmiştir.
Birleşen davada davalı ...Ş. vekili, yüklenici şirketin kredi borcu nedeniyle taşınmaz üzerine ipotek tesis edildiğini, gerek takip tarihinde gerekse ipoteğin tesis edildiği tarihte tapu kaydı üzerinde bunu engelleyici bir kayıt bulunmadığını, TMK'nın 1023. maddesi uyarınca iyiniyetli olan müvekkilinin kazanımının korunması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davalı ...Ş. vekili, müvekkilinin taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinden haberdar olmadığını, borcundan dolayı yüklenici şirket adına kayıtlı taşınmaz üzerine iyiniyetle haciz konulduğunu ileri sürerek, davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davalı ... ..., müvekkili lehine konulan haczin iki yıllık satış isteme süresi dolduğundan düştüğünü ve yenilenmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davalı ..., davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, asıl davada davalı ...'ın vekalet yetkisini kötüye kullanarak, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca davacılara ait olması gereken 12 no.lu bağımsız bölümü muvazaalı olarak önce dava dışı ...'a, bu kişinin de aradan 18 gün geçtikten sonra asıl davada davalı şirkete tapuda devrettiği gerekçesiyle davanın kabulüne, birleşen davada da işin başında arsa sahiplerince yükleniciye bir kısım tapu paylarının devredilmesi yükleniciye finans kolaylığı sağlamak amacıyla yapılmış olup, avans niteliğinde olduğu, sözleşme ile ilgili tapuda herhangi bir şerh bulunmamakta ise de, sözleşmenin imzalanmasından sonra, henüz teslim süresi dolmadan, yüklenicinin henüz iş bedeli olarak kararlaştırılan arsa payını hak etmediği bir aşamada, arsa üzerinde kat karşılığı inşaat yapıldığı açıkça belli veya ufak bir araştırmayla belirlenebilir olduğu halde dava konusu bağımsız bölüm üzerine konan haciz ya da ipotek şerhlerinden dolayı birleşen davada davalıların iyiniyetli olarak kabul edilmelerinin mümkün olmadığı gerekçesiyle birleşen davada davalı ... Belediyesi bakımından davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, davalılar ..., ... Bankası A.Ş bakımından davanın kabulü ile haciz ve ipotek şerhlerinin kaldırılmasına, davalı ...Ş. tarafından ipoteğin kaldırılması nedeniyle davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Karar, birleşen dosya davalıları ... Bankası A.Ş. ve ... Bankası A.Ş. vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme yapılarak hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve bozmanın şümulü dışında kalarak kesinleşen cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre birleşen dosya davalıları ... Bankası A.Ş. ve ... Bankası A.Ş. vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Mahkeme kararının taraflardan yalnız birinin temyizi halinde Yargıtay hükmü temyiz edenin aleyhine bozamaz(Aleyhe bozma yasağı). Bundan başka, taraflardan yalnız birinin hükmü temyiz etmesi halinde, Yargıtay'ın (temyiz eden tarafın lehine olarak) verdiği bozma kararına uyan yerel mahkeme de artık temyiz eden tarafın, önceki (bozulan) karara oranla daha aleyhine olan bir hüküm veremez. Buna da "aleyhe hüküm verme yasağı" denir. Taraflardan yalnız birinin temyizi üzerine verilen bozma kararına uyan mahkemenin temyiz eden tarafın, önceki (bozulan) karara oranla daha aleyhine olan bir hüküm vermemesi ilkesi, usule dair kazanılmış hak müessesesi ile de yakından ilgilidir.
Somut olayda, mahkemece bozma öncesi verilen kararda birleşen davada davalılar ..., ... Bankası A.Ş. ve ... Bankası A.Ş aleyine 5.850,00TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, anılan bu karar sadece davalılar ... Bankası A.Ş. ve ... Bankası A.Ş. vekillerince temyiz edilmiş ve karar bu davalılar lehine bozulmuştur. Bozmaya uyulduktan ve bozma gerekleri yerine getirildikten sonra mahkemece davalı ...Ş. aleyhine 12.524,85TL, davalı ...Ş. aleyhine ise 9.511,34 TL vekalet ücretinin alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Oysa, önceki karar asıl ve birleşen dosya davacısı tarafından temyiz edilmemiş olduğundan o kararda hükmedilen vekalet ücreti davalılar ... Bankası A.Ş. ve ... Bankası A.Ş yararına kazanılmış hak oluşturmuştur. O halde, mahkemenin davalılar ... Bankası A.Ş. ve ... Bankası A.Ş yararına kazanılmış hakkı ihlal ederek aleyhe hüküm verme yasağına aykırı olacak şekilde daha fazla vekalet ücretine hükmetmesi yanlış olmuş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiş ise de, yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK'nun 438/7. maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle birleşen dosya davalıları ... Bankası A.Ş. ve ... Bankası A.Ş.’nin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulü ile hüküm fıkrasının birleşen dava “D” ile başlayan paragrafının 4. bendinin hüküm fıkrasından tamamen çıkartılmasına, yerine “Davacılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden 1.506,74 TL vekalet ücretinin davalı ...’dan, 2.925,00 TL vekalet ücretinin davalı ...Ş.’den, 2.925,00 TL vekalet ücretinin davalı ...Ş’den alınarak davacılara verilmesine” cümlesinin eklenmesine, kararın değiştirilmiş bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden birleşen davada davalılar ... Bankası A.Ş. ve ... Bankası A.Ş.'ne iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine,10.03.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.