Esas No: 2011/1-157
Karar No: 2011/223
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/1-157 Esas 2011/223 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık T.S., kasten öldürme suçundan tutuklandı ve mahkeme tarafından müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Ancak Yargıtay 1. Ceza Dairesi, sanığın savunma hakkının kısıtlandığı gerekçesiyle mahkemenin kararını bozdu. Yerel mahkeme ise bu karara direndi ve sanığın ilk kez savunması alındığında savunma hakkının kısıtlandığına, ancak sonraki duruşmada bu eksikliğin fark edilerek giderildiğine karar verdi. Bu nedenle, Yargıtay Ceza Genel Kurulu, yerel mahkemenin direnme hükmünün isabetli olduğuna karar verdi ve dosyanın incelenmesi için Yargıtay 1. Ceza Dairesi'ne gönderilmesine hükmetti. Kararda, savunma hakkının kısıtlanmasıyla ilgili olarak Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 176/4 ve 190/2. maddelerine vurgu yapıldı.
"İçtihat Metni"
Tebliğname : 2011/115426
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Mahkemesi : ESKİŞEHİR 1. Ağır Ceza
Günü : 23.11.2010
Sayısı : 246-349
Kasten öldürme suçundan sanık T.S."ün 5237 sayılı TCY’nın 81/1 ve 53. maddeleri uyarınca müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin, Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 07.05.2009 gün ve 11-127 sayılı resen temyize tabi olan hükmün, sanık müdafileri tarafından da temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 23.08.2010 gün ve 2027-5752 sayı ile;
“Tutuklu sanığa duruşma gününden dört gün önce 15.02.2008 tarihinde iddianamenin tebliğ edildiği anlaşılmakla, bir haftalık süre geçmeden 19.02.2008 tarihli duruşmada iddianamenin okunmasından sonra duruşmaya ara verilmesini istemeye hakkı bulunduğu sorulmaksızın savunma hakkının kısıtlanması suretiyle CMK.nun 176, 190/2. maddelerine aykırı davranılması” isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 23.11.2010 gün ve 246-349 sayı ile;
“…Yargıtay 1.C.D.nce tutuklu sanığa duruşma gününden 4 gün önce 15.02.2008 tarihinde iddianamenin tebliğ edildiği, bir haftalık süre geçmeden 19.02.2008 tarihli duruşmada iddianamenin okunmasından sonra duruşmaya ara verilmesini istemeye hakkı bulunduğu sorulmaksızın savunma hakkının kısıtlanması sureti ile CMK.nun 176 ve 190/2. maddelerine aykırı davranılması gerekçesi ile mahkememizin kararı bozulmuş ise de mahkememizce söz konusu usulü eksiklik 28.08.2008 tarihli oturumda fark edilerek, sanığa eski kimliği tahtında yasal hakları hatırlatılıp savunmasının alındığı...” gerekçesiyle ilk hükümde direnmiştir.
Resen temyize tabi olan bu hükmün de sanık müdafileri tarafında da temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 30.05.2011 gün ve 115426 sayılı “onama” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanığın kasten öldürme suçundan cezalandırılmasına karar verilen somut olayda, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; 5271 sayılı CYY’nın 176/4 ve 190/2. maddelerine aykırı davranılmak suretiyle sanığın savunma hakkının kısıtlanıp kısıtlanmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğinden;
Tutuklu olan sanığa cezaevinde 15.02.2008 tarihinde iddianame ve duruşma gününün tebliğ edildiği ve aradan bir haftalık süre geçmeden 19.12.2008 tarihinde mahkeme huzurunda savunmasının alındığı, savunması alınmadan önce CYY’nın 176/4 ve 190/2. maddeleri uyarınca duruşmaya ara verilmesini isteme hakkı olduğunun kendisine hatırlatılmadığı, ancak bu eksikliğin fark edilerek 28.08.2008 tarihli oturumda kendisine anılan maddelerdeki hakkı hatırlatılarak sorulduğunda, sanığın aynen; “yasal haklarımı anladım, savunma için süre istemiyorum, mahkemenizde daha önce yaptığım savunmamı tekrar ederim” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmaktadır.
5271 sayılı CYY"nın “İddianamenin Sanığa Tebliği ve Sanığın Çağrılması” başlıklı 176. maddesinde yer alan;
“(1) İddianame, çağrı kâğıdı ile birlikte sanığa tebliğ olunur.
(2) Tutuklu olmayan sanığa tebliğ olunacak çağrı kâğıdına mazereti olmaksızın gelmediğinde zorla getirileceği yazılır.
(3) Tutuklu sanığın çağrılması duruşma gününün tebliği suretiyle yapılır. Sanıktan duruşmada kendisini savunmak için bir istemde bulunup bulunmayacağı ve bulunacaksa neden ibaret olduğunu bildirmesi istenir; müdafii de sanıkla birlikte davet olunur. Bu işlem, tutuklunun bulunduğu ceza infaz kurumunda cezaevi kâtibi veya bu işle görevlendirilen personel yanına getirilerek tutanak tutulmak suretiyle yapılır.
(4) Yukarıdaki fıkralar gereğince, çağrı kâğıdının tebliğiyle duruşma günü arasında en az bir hafta süre bulunması gerekir” şeklindeki hüküm uyarınca iddianame ve duruşmaya çağrı kağıdının sanığa tebliği ile duruşma günü arasında en az bir haftalık süre bulunması yasal bir zorunluluktur.
İddianamenin kendisine tebliği üzerine duruşma gününe kadar sanığın savunmasını hazırlaması için yasakoyucu tarafından öngörülen bu asgari süreye uyulmaması halinde, savunmasının alınmasına geçilmeden önce CYY"nın 190/2. maddesindeki; “176 ncı maddede belirlenen süreye uyulmamış ise duruşmaya ara verilmesini istemeye hakkı olduğu sanığa hatırlatılır” şeklindeki hüküm nedeniyle sanığa duruşmaya ara verilmesini isteme hakkının bulunduğunun hatırlatılması gerekmektedir. CYY"nın 170/4 ve 190/2. maddelerinde belirtilen usule uyulmaması halinde sanığın savunma hakkının kısıtlanması sözkonusu olacaktır. Sanığın savunma hakkının kısıtlanması ise, 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY"nın 308/8. maddesi kapsamında yasaya mutlak bir aykırılık halidir.
Bir haftalık süreye uyulmaksızın ve duruşmaya ara verilmesini isteme hakkı olduğu hatırlatılmaksızın sanığın savunmasının alındığı bir durumda, çağrı kağıdının tebliğinden itibaren en az bir hafta geçtikten sonra olması koşuluyla yapılacak başka bir oturumda bunun farkına varılarak, sanığın usulüne uygun olarak tekrar savunmasının alınması halinde ise bu aykırılık giderilmiş olacaktır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Yerel mahkemece sanığın ilk kez savunmasının alındığı 19.02.2008 tarihinde, iddianame ve duruşma gününün tebliği ile duruşma günü arasında bir haftadan daha az bir sürenin geçmiş olmasına ve duruşmaya ara verilmesini isteme hakkının olduğu sanığa hatırlatılmadan savunması alınmak suretiyle CYY"nın 170/4 ve 190/2. maddelerine aykırı olarak savunma hakkı kısıtlanmış ise de, bu eksiklik, yerel mahkeme tarafından sonradan fark edilerek 28.08.2008 tarihli oturumda sanığın tekrar usulüne uygun olarak savunması alınmak suretiyle giderilmiştir.
Bu itibarla yerel mahkeme direnme hükmünün isabetli olduğuna ve dosyanın esasının incelenmesi için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 23.11.2010 gün ve 246-349 sayılı direnme hükmünün İSABETLİ OLDUĞUNA,
2- Dosyanın easasının incelenmesi için Yargıtay 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere, Yargıtay C. Başsavcılığına TEVDİİNE, 15.11.2011 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.