AYM 2016/48606 Başvuru Numaralı SELAHATTİN DEMİRTAŞ (8) Başvurusuna İlişkin Karar

Abaküs Yazılım
İkinci Bölüm
Esas No: 2016/48606
Karar No: 2016/48606
Karar Tarihi: 11/3/2021

AYM 2016/48606 Başvuru Numaralı SELAHATTİN DEMİRTAŞ (8) Başvurusuna İlişkin Karar

 

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

SELAHATTİN DEMİRTAŞ BAŞVURUSU (8)

(Başvuru Numarası: 2016/48606)

 

Karar Tarihi: 11/3/2021

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

M.Emin KUZ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Basri BAĞCI

Raportör

:

Ceren Sedef EREN

Başvurucu

:

Selahattin DEMİRTAŞ

Vekilleri

:

Av. Ramazan DEMİR

 

:

Av. Benan MOLU

 

:

Av. Ayşe BİNGÖL DEMİR

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; olay tarihinde ceza infaz kurumunda tutuklu olarak bulunan başvurucunun avukatına elden vermek istediği belgelere el konulması nedeniyle ifade özgürlüğü ile seçilme hakkının, infaz hâkimliğine şikâyet sürecinde Cumhuriyet savcısı mütalaası ile idare kararının kendisine tebliğ edilmemesi nedeniyle ise silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 23/1/2017 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. İkinci Bölüm Birinci Komisyonunca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

6. Başvurucu; başvuru tarihinde silahlı terör örgütüne üye olma, halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme suçlarını işlediği iddiasıyla Edirne F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Kurum) tutuklu olarak bulunmaktadır.

7. Başvurucu; Kurumda, genel başkanı olduğu Halkların Demokratik Partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde (TBMM) gerçekleştireceği haftalık grup toplantısında okunması amacıyla on sayfalık, bir gazetede röportaj şeklinde yayımlanmak üzere kendisine yöneltilen on üç soruya verdiği cevaplardan ise yedi sayfalık metinler hazırlamıştır. Başvurucu el yazısıyla hazırladığı bu iki metni 14/11/2016 tarihinde Kuruma gelen avukatına aynı gün elden teslim etmek istemiştir.

8. Kurum başvurucunun ilgili belgeleri avukatına aynı gün elden teslim etmesine izin vermemiştir. Kurum Disiplin Kurulu Başkanlığının anılan talebin reddine dair 14/11/2016 tarihli kararında, Mektup Okuma Komisyonunca hazırlanan tutanağa göre ilgili belgelerin savunmaya ilişkin olmadığının değerlendirildiği belirtilmiş ve belgeler başvurucuya iade edilmiştir.

9. Başvurucu, Kurum Disiplin Kurulu Başkanlığının söz konusu kararına karşı infaz hâkimliğine şikâyette bulunmuştur. Edirne 1. İnfaz Hâkimliği (İnfaz Hâkimliği) başvurucunun şikâyetini reddetmiştir.

10. İnfaz Hâkimliğinin ret kararında, Edirne Cumhuriyet Başsavcılığının yazılı mütalaasına yer verilmiştir. Anılan mütalaada Kurum kararınınyasa, tüzük ve yönetmeliklere uygun bulunduğu ve bu nedenle şikâyetin reddedilmesi gerektiği değerlendirilmiştir. İnfaz Hâkimliğinin ret gerekçesinde ise öncelikle devam etmekte olan olağanüstü hâl tedbirleri kapsamında üç ay süreyle başvurucunun avukatına elden vermek istediği belgelere Kurumca el konulacağına dair yargı kararı bulunduğundan bahsedilmiştir. İnfaz Hâkimliği ayrıcaterör örgütü mensuplarının haberleşmelerine neden olabilecek içerikteki mektup, faks ve telgrafların hükümlüye verilmeyeceği ve hükümlü tarafından yazılmış ise gönderilmeyeceğinin öngörüldüğü 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun"un 68. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca da kurum kararının hukuka uygun olduğunu değerlendirmiştir.

11. Başvurucu, İnfaz Hâkimliğinin ret kararına itiraz etmiştir. Edirne 2. Ağır Ceza Mahkemesi kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle itirazı reddetmiştir. Ret kararı başvurucuya 2/1/2017 tarihinde tebliğ edilmiştir.

12. Başvurucu, avukatına elden teslimine izin verilmeyen belgelerin fotokopilerini de içeren başvuru formuyla 23/1/2017 tarihinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur.

13. Başvurucu, İnfaz Hâkimliğinin ret gerekçesinde belirtilen ve üç ay süreyle avukatına elden belge teslim etmesini engelleyen kararı bireysel başvuru formuna eklemiştir. Buna göre Diyarbakır 4. Sulh Ceza Hâkimliği 15/11/2016 tarihinde, 29/10/2016 tarihli ve 29872 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanan 676 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname"nin 6. maddesinin (5) ve (11) numaralı fıkraları uyarınca üç ay süreyle başvurucu hakkında bazı kısıtlama kararları vermiştir. Söz konusu kısıtlamalardan biri, başvurucunun avukatına ya da avukatının başvurucuya verdiği belgelere veya belge örneklerine, dosyalara ve aralarındaki konuşmalara dair tuttukları kayıtlara elkonulmasına karar verilmesidir. Diyarbakır 4. Sulh Ceza Hâkimliği, başvurucunun avukatları ile görüşmesi sırasında toplum ve Kurum güvenliğinin tehlikeye düşürülmesi, terör örgütü veya diğer suç örgütlerinin yönlendirilmesi, bunlara emir ve talimat verilmesi veya gizli, açık ya da şifreli mesajlar iletilmesi ihtimali bulunduğu kanaatine varıldığı gerekçesiyle böyle bir karar aldığını ifade etmiştir.

14. Başvurucu; bireysel başvuru formunda Diyarbakır 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin anılan kararına itiraz ettiğini, itirazının Diyarbakır 5. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından usul ve yasaya uygunluk gerekçesiyle reddedildiğini de belirtmiş ancak bu konuda başka bir açıklama yapmamıştır.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

15. Mahkemenin 11/3/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. İfade Özgürlüğü ile Seçilme Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

16. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu kapsamda karmaşık veya zorlama şikâyetler, kanun yolu şikâyeti niteliğindeki şikâyetler, başvurucunun ihlal iddialarını temellendiremediği şikâyetler ile temel haklara yönelik bir ihlalin olmadığı açık olan şikâyetler açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir.

17. Görüldüğü üzere Anayasa Mahkemesi ancak temellendirilebilmiş bir bireysel başvuruyu inceler. Başvurucuların şikâyetlerini hem maddi hem hukuki olarak temellendirme zorunluluğu bulunmaktadır. Maddi dayanaklar yönünden başvurucuların yükümlülüğü şikâyetlerine konu temel olay ve olguları açıklamak ve bunlara ilişkin delilleri Mahkemeye sunmak, hukuki dayanak yönünden yükümlülüğü ise bireysel başvuruya konu temel hak ve özgürlüklerden hangisinin hangi nedenle ihlal edildiğini özü itibarıyla açıklamaktır (Sabah Yıldızı Radyo ve Televizyon Yayın İletişim Reklam Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi [GK], B. No: 2014/12727, 25/5/2017, § 19; Cemal Günsel [GK], B. No: 2016/12900, 21/1/2021, § 22).

18. Nitekim 6216 sayılı Kanun"un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasına ilave olarak Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 59. maddesinde de başvurucuların yükümlülükleri kapsamında şikâyetin maddi ve hukuki temellerine başvuru formu ve eklerinde yer verilmesi gerektiği açıkça belirtilmiş, böylece başvuru koşullarının öngörülebilirliği kuvvetlendirilmiştir (Cemal Günsel, § 23).

19. Bireysel başvuru incelemesinde Anayasa Mahkemesi, kamu gücü eylem ve işlemleri ile mahkeme kararlarının Anayasa"ya uygunluğunun ve müdahale gerekçelerinin denetimini kendiliğinden yapmaz. Bu sebeple başvurucunun başvurusunun esasını ve bu kapsamda kamu makamları tarafından ortaya konulan gerekçelerin ilgili ve yeterli olup olmadığını Anayasa Mahkemesine inceletebilmesi için öncelikle kendisinin ihlal iddialarını gerekçelendirmesi, buna ilişkin olay ve olguları açıklaması ve delillerini sunması zorunludur (Cemal Günsel, § 24).

20. Anayasa Mahkemesinin başvurucunun yerine geçerek ihlal iddialarını gerekçelendirme, olay ve olguları ortaya koyma, delil toplama görev ve yükümlülüğü bulunmamaktadır. Söz konusu yükümlülükler başvurucuya aittir (Cemal Günsel, § 25).

21. Başvurucuların anılan yükümlülüklere uymamaları hâlinde şikâyetlerini temellendiremedikleri gerekçesiyle başvuruları açıkça dayanaktan yoksun bulunabilir. Anayasa Mahkemesi temellendirmeye ilişkin incelemesini her başvurunun somut koşullarında yapar. Kuşkusuz bu yükümlülüklere ellerinde olmayan nedenlerle uymamalarının ikna edici gerekçelerini Anayasa Mahkemesine sunmaları ya da Anayasa Mahkemesinin bu durumu işin niteliğinden anlaması hâli müstesnadır (Cemal Günsel, § 26).

22. Somut olayda başvurucu, genel başkanı olduğu siyasi partinin TBMM"de yapılacak haftalık grup toplantısında okunması vebir gazetede röportaj olarak yayımlanması amacıyla hazırladığı belgeleri avukatı aracılığıyla ilgili yerlere gönderememesi nedeniyle seçilme hakkı kapsamında siyasi faaliyette bulunma hakkının ve ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini iddia etmiştir. Başvurucu gerek Kurum idaresinin gerek İnfaz Hâkimliğinin avukatına aynı gün elden belge teslim etmesine izin verilmemesi şeklindeki müdahale yönünden ilgili ve yeterli bir gerekçe gösteremediklerini, ayrıca gerekçelerinin birbirleriyle çelişkili olduğunu ifade etmiştir.

23. Başvurucu ayrıca, Diyarbakır 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin hakkında üç ay süreyle verdiği kısıtlama kararının 15/11/2016 tarihli olduğunu yani ilgili belgelerin Kurum idaresince avukatına elden teslimine izin verilmediği 14/11/2016 tarihinden sonra verilmiş olmasına rağmen İnfaz Hâkimliğinin ret kararına gerekçe olarak gösterilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirtmiştir.

24. Başvurucu, ilgili yerlere gönderilmesi amacıyla hazırladığı söz konusu belgeleri öncelikle avukatına elden teslim etme yolunu seçmiştir. Başvurucu, hazırladığı belgeleri 14/11/2016 tarihinde Kuruma geldiği anlaşılan avukatına aynı gün ve elden teslim etmesinde ne gibi bir zorunluluk bulunduğuna dair -örneğin belgelerin ilgili yerlere kısa sürede ulaştırılması ihtiyacı gibi- hiçbir açıklama yapmamıştır. Başvurucu yalnızcahukuka aykırı gerekçelerle belgelerin avukatına elden teslim edilmesine engel olunduğunu iddia etmiştir.

25. O hâlde somut olayda başvurucunun seçilme hakkı ve ifade özgürlüğünün ihlal edilip edilmediğinin değerlendirilmesinde kamu otoritelerinin belgeleri avukatına aynı gün elden teslim etmesine engel olmalarına dair gerekçelerinden önce başvurucunun söz konusu belgeleri ilgili yerlere başka bir şekilde gönderme imkânının bulunup bulunmadığı tartışılmalıdır (bkz. § 19). Nitekim bu husus, somut başvurunun çözümlenmesinde başvurucunun maddi yönden temellendirme yükümlülüğü kapsamında kalmaktadır (bkz. § 17).

26. Başvurucu; bireysel başvuru formunda, avukatına elden teslim edilmesine izin verilmeyen söz konusu belgeleri posta yoluyla da göndermek istediğini, bu talebi Kurum idaresi tarafından yerine getirilmediği gibi ilgili belgelerin sansürlenerek kendisine iade edildiğini, orijinallerine ise Kurum idaresince el konulduğunu belirtmiştir. Bununla birlikte başvurucu; ileri sürdüğü bu olguya ilişkin olarak belgeleri posta yoluyla göndermeyi hangi tarihte talep ettiği, talebinin hangi gerekçeyle, ne şekilde ve ne zaman reddedildiği ya dabu ret kararına karşı kanun yoluna başvurup başvuramadığı da dahil olmak üzere hiçbir somut açıklamada bulunmamıştır.

27. Öte yandan avukatları aracılığıyla yaptığı bireysel başvurusunun formuna, başvuru konusu belgelerin fotokopilerinin eklenmiş olduğu da dikkate alındığında bireysel başvuru tarihi olan 23/1/2017 tarihi itibarıyla ilgili belgelerin kurum dışına çıkarılmış olduğu da anlaşılmaktadır.

28. Bu doğrultuda başvurucunun söz konusu belgeleri 14/11/2016 tarihinde avukatına elden teslim etmesine izin verilmemesi nedeniyle genel başkanı olduğu siyasi partinin TBMM grup toplantısında okunması amacıyla metin yollamak ve kendisine yöneltilen sorulara verdiği cevapları röportaj olarak bir gazetede yayımlatmak imkânlarından tamamen mahrum bırakıldığını yeterli gerekçelerle ortaya koyamadığı anlaşılmaktadır.

29. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun seçilme hakkı ile ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasını temellendiremediği ve başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez bulunması gerektiği sonucuna varılmıştır.

M. Emin KUZ bu sonuca katılmamıştır.

B. Silahların Eşitliği İlkesinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia

30. Başvurucu, İnfaz Hâkimliğine şikâyet sürecinde avukatına elden teslim etmek istediği belgeleri değerlendiren Kurum Mektup Okuma Komisyonunun kararı ile Edirne Cumhuriyet Başsavcılığının yazılı mütalaasının kendisine tebliğ edilmemiş olması nedenleriyle silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiğini iddia etmiştir.

31. Kurum Disiplin Kurulu Başkanlığı, Mektup Okuma Komisyonunun ilgili belgelerin savunmaya ilişkin olmadığına dair kararı uyarınca başvurucunun belgeleri aynı gün avukatına elden teslim etmesine izin verilmediğini belirtmiştir. Başvurucunun İnfaz Hâkimliğine şikâyet sürecinde Mektup Okuma Komisyonunun söz konusu kararını talep edebileceği açıktır. Başvurucu böyle bir talepte bulunduğuna ve bu talebinin yerine getirilmediğine ya da reddedildiğine dair bir açıklama yapmamıştır.

32. Edirne Cumhuriyet Başsavcılığının yazılı mütalaasına ise İnfaz Hâkimliğinin ret kararında tümüyle yer verildiği görülmektedir. Dolayısıyla başvurucu, İnfaz Hâkimliğinin ret kararına itiraz aşamasında anılan mütalaadan haberdar olmuş ve itirazını bu doğrultuda hazırlama imkânına kavuşmuştur.

33. Sonuç olarak silahların eşitliği ilkesi yönünden bir ihlal bulunmadığının açık olduğu değerlendirilmiştir. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiğine dair iddiası da açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez bulunmuştur.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. İfade özgürlüğü ile seçilme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA M. Emin KUZ"un karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,

B. Silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,

C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 11/3/2021 tarihinde karar verildi.

 

 

 

KARŞIOY GEREKÇESİ

Cezaevinde tutuklu olarak bulunan başvurucunun avukatına elden vermek istediği belgelere elkonulmasından dolayı ifade hürriyeti ile seçilme hakkının; buna ilişkin şikâyetinin infaz hâkimliğince incelendiği süreçte savcılık mütalaasının kendisine tebliğ edilmemesinden dolayı da silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiği iddiasıyla yaptığı başvuruda iddiaların açıkça dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle kabul edilemezlik kararı verilmiştir.

Silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiği iddiası ile ilgili kabul edilemezlik kararına katılmakla birlikte ilk iki hakka ilişkin değerlendirmeye ve bu iddianın temellendirilemediği gerekçesiyle varılan sonuca aşağıdaki sebeplerle katılmıyorum.

Kararda da belirtildiği üzere, bireysel başvurularda şikâyetlerin hem maddî hem de hukukî olarak temellendirilmesi gerekmekte ve Anayasa Mahkemesi sadece temellendirilen başvuruları incelemekte; ihlal iddialarının temellendirilemediği şikâyetler ise açıkça dayanaktan yoksun olması sebebiyle kabul edilemez bulunmaktadır.

Bu kapsamda, kararda atıf yapılan Genel Kurul kararlarımızda belirlenen ilkelere göre, başvurucuların şikâyetlerini maddî yönden temellendirme yükümlülüğü şikâyete konu temel olay ve olguları açıklayarak bunlara ilişkin delillerini sunmak; hukukî yönden temellendirme yükümlüğü ise hangi temel hak ve hürriyetlerinin, hangi sebeple ihlal edildiğini açıklamaktır (bkz. § 17). Başka bir anlatımla, bu asgari şartları taşımayan başvurular bakımından başvurucuların şikâyetlerini temellendirme yükümlülüğünü yerine getirdiği söylenemeyeceği gibi başvuruculara bundan daha ağır bir temellendirme zorunluluğu yüklenmesi de söz konusu değildir.

İncelenen başvuruya konu somut olayda başvurucu, ilgili yerlere iletilmesi amacıyla hazırladığı belgeleri öncelikle avukatına teslim etmeyi denemiş; buna izin verilmemesi ve yaptığı şikâyetin infaz hâkimliğince, itirazının da ağır ceza mahkemesince reddedilmesi üzerine yaptığı bireysel başvuruda avukatına elden belge teslim etmesine izin verilmemesi şeklindeki müdahale yönünden ilgili ve yeterli bir gerekçe gösterilmediğini ve gerekçelerin çelişkili olduğunu ifade ederek ifade hürriyeti ile seçilme hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Çoğunluğun kabul edilemezlik kararının gerekçesinde; bireysel başvuru formunda, anılan belgelerin 14/11/2016 tarihinde ceza infaz kurumuna geldiği anlaşılan avukata aynı gün elden teslim edilmesinde ne gibi bir zorunluluk bulunduğuna dair bir açıklama yapılmadığı, söz konusu belgelerin posta yoluyla gönderilmesi talebinin de idare tarafından yerine getirilmediğinin, belgelerin sansürlenerek ve orijinallerine elkonularak başvurucuya iade edildiğinin belirtilmesiyle yetinildiği, ancak bu olgulara ilişkin hiçbir somut açıklamada bulunulmadığı, üstelik söz konusu belgelerin fotokopilerinin bireysel başvuru formuna eklenmiş olduğu da dikkate alındığında bireysel başvurunun yapıldığı 23/1/2017 tarihli itibariyle belgelerin ceza infaz kurumu dışına çıkarılmış olduğunun anlaşıldığı belirtilerek, başvurucunun ilgili belgeleri 14/11/2016 tarihinde avukatına elden teslim etmesine izin verilmemesi nedeniyle partisinin TBMM Grup toplantısında okunması amacıyla hazırladığı metni yollama ve kendisine yöneltilen sorulara verdiği cevapları röportaj olarak bir gazetede yayımlatma imkânından tamamen mahrum bırakıldığını yeterli gerekçelerle ortaya koyamadığı ve iddialarını temellendiremediği sonucuna varılmıştır.

Öncelikle ceza infaz kurumlarının güvenliğinin sağlanmasına ilişkin zorunluluk yanında hükümlü ve tutuklu sayıları da dikkate alındığında, anılan kurumların somut olaya benzer durumlarda kurum dışına gönderilmek istenen bütün belgeleri mutlaka aynı gün kontrol ederek elden teslim etme veya posta yoluyla gönderme yükümlülüğü bulunmadığı gibi bunun fiilen mümkün olmadığı da açıktır.

Ancak somut olayda kurum idaresi, infaz hâkimliği ve ağır ceza mahkemesi bu yönde bir değerlendirme yapmamış ve kararlarında bu yönde bir gerekçe belirtmemiş; buna karşılık söz konusu “belgelerin savunmaya ilişkin olmadığı” şeklinde kanunî dayanağı bulunmayan bir gerekçeye ve elkoyma kararından bir gün sonra başka bir ilde verilen bir hâkimlik kararına dayanılmış ve mahkeme kararlarında 676 sayılı KHK’nın 6. maddesinin hangi hâllerde belgelere elkonulabileceğini düzenleyen (5) numaralı fıkrasına ilişkin olarak da hiçbir değerlendirme yapılmamıştır.

Bireysel başvurularda bazı başvuru formlarının yetersiz olduğu görülmekte birlikte çoğu kez bu yetersizlik başvurunun temellendirilemediği anlamına gelmemekte ve temellendirmeye ilişkin olarak Mahkememizce yapılan değerlendirmede, başvuru konusu yapılan meselenin anayasal düzeyde bir şikâyet hâline getirilip getirilmediğine bakılmaktadır. Kuşkusuz bu kapsamda yapılan incelemede, şikâyeti maddî ve hukukî yönden temellendirme zorunluluğunun yerine getirilmiş sayılması için başvuru formunda meselenin tamamen aydınlatılmış olması gerekmemekte; Genel Kurulumuzun yukarıda sözü edilen ilke kararlarında belirtilen temel hususların açıklanmış olması yeterli görülmektedir.

İncelenen başvuruya ilişkin başvuru formunda da; söz konusu belgelerin aynı gün teslim edilemediği, yani şikâyete konu “temel” olay ve olgular somut olarak ortaya konulmuş ve bunun başvurucunun hangi temel hak ve hürriyetlerini, hangi sebeple ihlal ettiği açıklanmıştır.

Bireysel başvuruya konu iddiaların temellendirilmiş sayılması için başvurucudan bundan daha fazlasının beklenmesi, esasen yukarıda belirtilen kararlarımızda kabul edilen ilkelerde belirlenenden daha ağır bir yükümlülük getirilmesi ve bireysel başvuruların önemli bir kısmının temellendirilemediği gerekçesiyle kabul edilemez bulunması sonucunu doğurabilir.

Bu sebeplerle, başvurunun kabul edilebilir bulunması ve başvurucunun ortaya koyduğu çerçeve ile sınırlı bir esas incelemesi yapılarak ihlal sonucuna varılması gerektiği düşüncesiyle çoğunluğun kabul edilemezlik kararına karşıyım.

 

 

 

 

Üye

 M. Emin KUZ

 

 

Hemen Ara