Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/1-105 Esas 2011/107 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2011/1-105
Karar No: 2011/107

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/1-105 Esas 2011/107 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2011/1-105 E.  ,  2011/107 K.

    "İçtihat Metni"

    İtirazname : 2011/115507
    Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
    Mahkemesi : TAVŞANLI Ağır Ceza
    Günü : 21.06.2005
    Sayısı : 27-68

    Sanık ŞK’ın adam öldürme suçundan 765 sayılı TCY’nın 450/7, 59, 31 ve 33. maddeleri uyarınca müebbet hapis, yağma suçundan 765 sayılı TCY’nın 497/1, 59, 31 ve 33 maddeleri uyarınca 15 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezalarının 765 sayılı TCY’nın 73. maddesi uyarınca içtimaı ile 1 yılı geceli gündüzlü hücrede tecrit edilmek suretiyle müebbet ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Tavşanlı Ağır Ceza Mahkemesince 24.09.2002 gün ve 27-68 sayı ile verilen ve re’sen temyize tabi hükmün, sanık müdafii ve katılanlar vekili tarafından da temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 29.09.2003 gün ve 171-2104 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
    5237 sayılı TCY’nın yürürlüğe girmesi üzerine, Tavşanlı Ağır Ceza Mahkemesince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 21.06.2005 gün ve 27-68 sayılı ek karar ile;
    “Mahkememizin hükümlü Ş.K.hakkında 24.09.2002 tarih 2002/27 esas, 2002/68 karar nolu ilamı ile, yağma suçunu işlemek ve yakalanmamak için adam öldürmek, geceleyin yağma suçu yönünden 1 yılı geceli gündüzlü hücrede tecrit edilmek üzere müebbet ağır hapis cezasına ilişkin kararının 5237 sayılı TCK’nun lehe hükümler içermemesi nedeniyle değiştirilmesine yer olmadığına” karar verilmiştir.
    Re’sen temyize tabi olan hükmün, hükümlü tarafından da temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 28.09.2006 gün ve 2713-3915 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay C.Başsavcılığı ise 09.04.2011 gün ve 115507 sayı ile;
    “…Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 17.04.2007 günlü 2007/1-32-97 ile 2007/168-173, 2007/190-228 sayılı kararlarında açıklandığı üzere, özetle cezaların toplanmasına ilişkin düzenlemelerin infazla ilgili bir hüküm olduğu, maddi ceza yasalarının kendi aralarında, infaz yasalarının da kendi aralarında ayrı ayrı karşılaştırılıp değerlendirilmesi gerektiği, lehe yasanın belirlenmesinde 765 sayılı Yasa kapsamındaki içtimalı cezaların değil, her bir suç yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılarak, her biri için belirlenen cezanın dikkate alınmasında yasal zorunluluk bulunduğu, maddi ceza yasasına ilişkin lehe uygulamanın infaz yasası gözetilerek reddine karar verilemeyeceği, 5252 sayılı Yasanın 9/3. maddesi uyarınca, sanık yararına olan hüküm önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle bulunacağından, 5237 sayılı Yasaya göre her bir suç yönünden ayrı ayrı uygulama yapılıp, her iki Yasaya göre denetime olanak sağlayacak şekilde uygulanan yasa maddeleriyle, verilmesi gereken cezalar ayrı ayrı tespit edilip, her bir suç yönünden belirlenen sonuç cezaları karşılaştırılarak lehe olan yasa belirlenip uygulama yapılması gerektiği açıklanmıştır.
    Somut olayımız incelendiğinde hüküm gerekçesinde her suçla ilgili 5237 s. TCK göre lehe yasa ve buna göre her suçun sonuç cezası belirlenmediği gibi,
    a) Yağma suçunun işlenmesini kolaylaştırmak amacıyla adam öldürmek suçundan 5237 sayılı TCK’nun 82/1-h, 62, 53. maddelerine göre hüküm kurulduğunda aynı Yasanın 53. maddesinin 765 sayılı Yasanın 31 ve 33. maddelerine göre lehe olması nedeniyle 5237 sayılı TCK’nun uygulanması gerektiği,
    b) Yağma suçunda ise, 5237 sayılı TCK’nun 149/1-a, c, d, 62. maddelerde öngörülen ceza miktarının alt ve üst hadlerine göre lehe olması nedeniyle anılan yasa uyarınca uygulama yapılması gerekmektedir. Görüldüğü gibi, lehe yasa uygulamasında infaz hükümlerinin ayrı, maddi ceza hukuku hükümlerinin de ayrı bir paket halinde değerlendirilerek içtima ve infaza ilişkin hükümler dikkate alınmaksızın lehe yasanın belirlenmesi ve ona göre hüküm kurulması gerektiği bir zorunluluktur. Bu kabul 5252 sayılı Yasanın 9/3 ve yukarıda belirtilen Ceza Genel Kurulu kararlarının da doğal bir sonucudur” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
    Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçe¬lerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanık Ş.K.’ın adam öldürme suçundan 765 sayılı TCY’nın 450/7 ve 59. maddeleri uyarınca müebbet hapis, yağma suçundan 765 sayılı TCY’nın 497/1 ve 59. maddeleri uyarınca 15 yıl hapis, aynı Yasanın 73. maddesi uyarınca 1 yılı geceli gündüzlü hücrede tecrit edilmek üzere müebbet ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanık hakkında 765 sayılı TCY’nın 31 ve 33. maddelerinin uygulanmasına ilişkin kararda toplanan kanıtlara göre herhangi bir isabetsizlik ve bu kapsamda suçların sübutu ve nitelendirilmesinde de uyuşmazlık bulunmamaktadır.
    Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, uyarlama yargılamasında lehe yasa belirlemesinin her suç yönünden ayrı ayrı mı, yoksa infaz hükümleri de dikkate alınmak suretiyle içtimalı ceza miktarı üzerinden mi yapılacağına ilişkindir.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 17.04.2007 gün ve 32-97 ile 06.11.2007 gün ve 190-228 sayılı kararları başta olmak üzere birçok kararında da ayrıntılı olarak vurgulandığı üzere;
    1- Cezaların içtimaı bir infaz kurumu ve işlemidir.
    2- İçtimaa dâhil olan suçlar hukuken bağımsızlıklarını korurlar ve her suç yönünden ayrı ayrı sonuç doğururlar.
    3- İnfaza ilişkin uygulamalar kazanılmış hak oluşturmadığından, içtima uygulaması sırasında lehe oluşan hatalar da kazanılmış hakka konu olmazlar.
    1412 sayılı CYUY, 765 sayılı TCY ve 647 sayılı Yasa döneminde kabul edilen bu ilkeler, 5271 sayılı CYY, 5237 sayılı TCY ve 5275 sayılı Yasa döneminde de geçerliliğini korumaktadır. Yeni yasal dönemde yasa koyucu cezaların içtimaına ilişkin kurallara 5237 sayılı Yasa içinde yer vermemek suretiyle, infaz hukukunu daha net ve daha doğru bir yasal temele kavuşturmuştur.
    Bu ilkeler ve yasal düzenlemeler kapsamında, lehe yasa belirlenmesinde 765 sayılı Yasa kapsamındaki içtimalı cezaların değil, her suç yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılarak, her biri için belirlenen cezanın dikkate alınması yasal zorunluluktur. Böyle bir kabul 5252 sayılı Yasanın 9/3. maddesi ile 23.02.1938 gün ve 23-9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının da doğal sonucudur.
    Somut olayda, nitelikli adam öldürmek suçundan gerek 765 sayılı Yasanın 450/7, gerekse 5237 sayılı Yasanın 82/1-h maddeleriyle uygulama yapıldığında sonuç ceza müebbet hapis cezası ise de, 5237 sayılı Yasanın 53. maddesi, 765 sayılı Yasanın 31 ve 33. maddelerine göre daha lehe olduğundan bu suç yönünden 5237 sayılı Yasa hükümleri lehedir.
    Yağma suçu açısından değerlendirme yapıldığında ise, 5237 sayılı TCY’nın 149/1-(a), (d) ve 62. maddeleri uyarınca belirlenecek cezaların, 765 sayılı TCY’nın 497/1 ve 59. maddeleri uyarınca belirlenen cezaya göre daha lehe olduğu anlaşılmaktadır.
    Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 17.04.2007 gün ve 32-97 sayılı kararında vurgulandığı üzere, 01 Haziran 2005 tarihinden önce işlenen suçlarda lehe yasa her suç yönünden ayrı ayrı belirlenmeli ve 765 sayılı Yasanın içtimaya ilişkin 68 ila 77. maddeleri uygulanarak, cezalar içtima ettirilmelidir.
    5252 sayılı Yasanın 9. maddesi hükmüne uygun olarak değerlendirme yapıldığında, somut olaya uygulanması gereken hükümler 5237 sayılı TCY’nın 82 ve 149. maddeleri olup, bu uygulamada 5237 sayılı Yasa hükümlerinin lehe sonuç doğurması olanaklıdır. Mahkemece her suç yönünden de 5252 sayılı Yasanın 9. maddesi hükmüne uygun olarak ayrı ayrı karşılaştırma yapılarak, lehe yasanın belirlenmesi ve her iki suçtan tayin edilen sonuç cezaların 765 sayılı Yasanın 68 ila 77. maddelerindeki ilkelere göre içtimasına karar verilmesi zorunlu olduğundan Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
    2- Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 28.09.2006 gün ve 2713-3915 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
    3- Tavşanlı Ağır Ceza Mahkemesinin 21.06.2005 gün ve 27-68 sayılı kararının BOZULMASINA,
    4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.05.2011 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.

     

    Hemen Ara