Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/2-81 Esas 2011/106 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2011/2-81
Karar No: 2011/106

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/2-81 Esas 2011/106 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Sivas 2. Sulh Ceza Mahkemesi, kasten yaralama suçundan sanık S.B.'nin beraatine karar vermiş ancak Yargıtay 2. Ceza Dairesi bu kararı bozmuştur. Yerel mahkeme ise önceki kararında direnmiştir. Yargıtay C.Başsavcılığı da bu karara itiraz etmiş ve Ceza Genel Kurulu'nda dosya değerlendirilerek sanığın kasten yaralama suçunu işlediğine karar verilmiştir. TCY'nin 86. maddesi kapsamında, kasten yaralama suçunun tanımı yapılmış ve bu suçun mağdurun vücut dokunulmazlığı ve beden bütünlüğünü koruduğu belirtilmiştir. Ayrıca, suçun kasten işlenmesi halinde verilecek ceza düzenlenmiştir. Suçun diğer hallerinde ise cezada indirim yapılması öngörülmüştür.
Ceza Genel Kurulu         2011/2-81 E.  ,  2011/106 K.

    "İçtihat Metni"

    Tebliğname : 2009/206709
    Yargıtay Dairesi : 2. Ceza Dairesi
    Mahkemesi : SİVAS 2. Sulh Ceza
    Günü : 27.05.2009
    Sayısı : 526-476

    Kasten yaralama suçundan sanık S. B.’nın beraatine ilişkin, Sivas 2. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 26.09.2006 gün ve 857-618 sayılı hükmün, katılan M. T.vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 18.02.2009 gün ve 15068-6942 sayı ile;
    “Yakınanın tüm aşamalardaki değişmeyen iddiası, bu iddiayı doğrulayan adli rapor içeriği ve henüz boşanma kararı kesinleşmediği halde, başka bir kadın ile evlenmek üzere düğün yapan sanığın misafiri olarak salonda bulunan tanık İ.A.nun ‘M. düğün salonuna gelerek huzursuzluk çıkardığı için sanık onu kolundan tutarak dışarı çıkardı, daha sonra kendilerinin temasını engelleyip olayın büyümemesi için bizler ayırdık’ şeklindeki anlatımı ile mağdurun yaralanmasına ilişkin doktor raporundaki bulguların tartışılıp neden kabul edilmediği açıklanmadan yasal ve yeterli olmayan gerekçelerle sanık hakkında kasten eşini yaralama suçundan beraat kararı verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Yerel mahkeme ise 27.05.2009 gün ve 526-476 sayı ile;
    “Her ne kadar sanık hakkında mahkememizin 26.09.2006 tarih ve 2008/857-2006/618 sayılı karar sayılı ilamı ile verilen hüküm Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 18.02.2009 tarih ve 2009/6942 sayılı ilamı ile bozulmuş ise de mahkememizce 26.09.2006 tarihli hüküm yerinde olduğundan direnme kararı verilerek sanığın savunması aksine cezalandırılmasını gerektirir kesin ve inandırıcı delil elde edilmediği” gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
    Bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay C.Başsavcılığının 21.03.2011 gün ve 206709 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanık S.B.’nın kasten yaralama suçundan beraatine karar verilen olayda, Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, sanığa yüklenen kasten yaralama suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İnceleme konusu olayda;
    Katılan M.T.’ın 03.09.2005 günü saat 14.30 sıralarında T.Düğün Salonunda meydana gelen olayın ardından Altıntabak Polis Karakoluna başvuruda bulunması üzerine soruşturmaya başlanıldığı,
    Katılana ait Sivas Devlet Hastanesi tarafından düzenlenen 03.09.2005 gün ve 2854 sayılı geçici raporda; “Sol occipital bölgede saçlı deride 3x4 cm’lik alanda hiperonik bölge mevcut, sol kulak arkasında şahıs ağrı ifade ediyor. Sağ kol iç yüzde koltuk altından aşağı uzanan 11x2 cm’lik alanda yeni oluşmuş ekimotik alanın mevcut olduğu” tespitlerine yer verildiği,
    Sivas Devlet Hastanesinin 09.09.2005 gün ve 2255 sayılı kesin raporunda; “Sol kol iç yüzde yüzeysel sıyrık mevcut, sol kulak arkasında 2 cm çaplı şişlik, occipitalde saçlı deride dokunmakla hassasiyet, servikalde yumuşak doku hassasiyeti mevcut olup, basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek yaralanma olduğunun” belirtildiği,
    Katılan M. T.ın olay günü karakolda verdiği ifadesinde; “Ben bugün saat 14.30 sıralarında T. Düğün Salonunda, boşanma davamız devam eden, resmi nikahlı eşim olan Soner Balıkçı’nın düğünü olduğunu öğrenmem üzerine düğün salonuna gittim. Düğün salonunda gelin ve damat masasında nikahlı eşimin evlenmek üzere olduğunu görünce şaşırdım ve ‘ne oluyor S.’ dedim. O da kolumdan tutarak merdivenlerden yukarı doğru itekledi. Saçımdan tutarak, vücudumun çeşitli yerlerine vurarak beni darp etti” şeklinde beyanda bulunarak sanıktan şikayetçi olduğu, aşamalardaki ifadelerinde de benzer biçimde kasten yaralama iddiasını sürdürdüğü,
    Sanık S.B.’nın olay günü karakolda verdiği ifadesinde; “Ben bugün yani 03.09.2005 tarihinde saat 15.00 sıralarında T. Düğün Salonunda kendime düğün yapmaktaydım. Kendisi ile hâlâ mahkememiz devam eden eski eşim M.B.düğün salonunu basarak bana hitaben ‘sen nasıl düğün yaparsın, hâlâ benimle evlisin, senin nikahın bende’ diyerek üzerime yürüdü. Hakaret ve tehditler savurdu. Ben olayı yatıştırmak istedim. Kimsenin huzursuz olmamasını istiyordum. Daha sonra beni içeride bulunan misafirler odaya götürdüler. Ben bu şahsa herhangi bir hakaret ve tehditte bulunmadım. İçeriye götürüldükten sonra başka bir şey görmedim” şeklinde savunmada bulunduğu,
    Tanık İ. A.’nun duruşmadaki ifadesinde; “olay günü T.Düğün Salonunda düğün merasiminde bulunduğumuz esnada kendisini daha önce tanımadığım müşteki M. düğün salonuna geldi. Asıl olarak S.’e karşı daha sonra da düğün salonundaki diğer şahıslara karşı hakaret içeren sözler söyleyerek huzursuzluk çıkardı. Bulunduğumuz yer iki katlı idi. Kalabalık ortamdan S.M.nın kolundan tutarak dışarı çıkardı. Daha sonra kendilerinin temasını engelleyip olayın büyümemesi için bizler ayırdık” şeklinde açıklamalarda bulunduğu,
    1964 doğumlu olup sabıkasız olan sanık ile 1966 doğumlu katılanın 21.02.2003 tarihinde evlendikleri, bu evlilikten çocuklarının olmadığı,
    Sanık S.B.vekili tarafından 16.03.2004 tarihinde katılan M.(Tanınmış) B. aleyhine şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davası açıldığı, Sivas Aile Mahkemesinin 03.05.2005 gün ve 304-336 sayılı kararı ile davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verildiği, taraflarca yasa yoluna başvurulması üzerine karar temyiz incelemesinden geçerek 14.03.2006 tarihinde kesinleştiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Kasten yaralama suçu TCY’nın 86. maddesinde;
    “(1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    (2) Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur
    (3 Kasten yaralama suçunun;
    a) Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı,
    b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
    c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
    d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
    e) Silâhla,
    İşlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır” şeklinde düzenlenmiştir.
    Maddenin birinci fıkrasında kasten yaralama suçunun tanımı yapılmış, kişinin vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan her davranış, yaralama olarak kabul edilmiş, madde gerekçesinde bu husus açıkça vurgulanmıştır.
    Yaralama suçunda korunan hukuki yarar, kişinin vücut dokunulmazlığı ve beden bütünlüğüdür. Suçun konusu, mağdurun acı verilen veya bozulan bedeni veya ruhsal varlığıdır. Failin yaptığı hareket sonucu, maddede belirtilen sonuçlardan biri meydana gelirse, yaralama suçunun oluşacağında duraksama yoktur. Bu sonucu doğurmaya elverişli olan tüm hareketlerle, yaralama suçunun işlenmesi olanaklıdır.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Katılan M.nın suç tarihinde resmi nikahlı eşi olan sanık S.B.nın başka biriyle evlendiğini öğrendiği düğün salonuna gelmesiyle başlayan tartışma sırasında, sanığın vurmak suretiyle katılanı basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaraladığı, katılanın iddiasının doktor raporu ile de tıbben doğrulandığı, olayı gören tanık İ.A.’nun anlatımlarıyla da iddianın desteklendiği anlaşıldığından, sanık S. B.’nın katılana yönelik kasten yaralama suçunu işlediğinin kabulü gerekmektedir.
    Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Sivas 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 27.05.2009 gün ve 526-476 sayılı direnme hükmünün BOZULMASINA,
    2- Dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.05.2011 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.

     

    Hemen Ara