Esas No: 2020/68
Karar No: 2020/2847
Karar Tarihi: 28.12.2020
Ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma veya taşıma veya bulundurma - kasten yaralama - mala zarar verme - silahla tehdit - tefecilik yapmak - Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2020/68 Esas 2020/2847 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Suç : Ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma veya taşıma veya bulundurma, kasten yaralama, mala zarar verme, silahla tehdit, tefecilik yapmak
Hüküm :1-Sanıklar hakkında tefecilik suçundan ayrı ayrı beraat
2-Sanık ... hakkında silahla tehdit, 6136 sayılı Yasaya muhalefet, mala zarar verme ve kasten yaralama suçlarından mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1-Sanık ... hakkında silahla tehdit, mala zarar verme ve 6136 sayılı Yasaya muhalefet suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
TCK"nın 53/1. maddesinin Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal Kararı doğrultusunda uygulanmasının infaz aşamasında nazara alınması mümkün görülmüştür.
Yapılan yargılama sonunda aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda tartışılıp sanığın suçunun sübutu kabul, olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde eleştirilen husus dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ayrı ayrı ONANMASINA,
2-Sanık ... hakkında ... ve ..."a yönelik olası kastla kasten yaralama suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
5237 Sayılı TCK’nın 44. maddesinin uygulanabilmesi için tek bir fiil ile farklı suçların oluşması gerekmekte olup, olayımızda sanığın tek bir tabancayla ateş edip hedefte sapma sonucu mağdurlar ... ve ..."ı yaraladığının anlaşılması karşısında tebliğnamedeki bozma isteyen görüşe iştirak edilmemiştir.
TCK"nın 53/1. maddesinin Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal Kararı doğrultusunda uygulanmasının infaz aşamasında nazara alınması mümkün görülmüştür.
Yapılan yargılama sonunda aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda tartışılıp sanığın suçunun sübutu kabul, olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde eleştirilen husus dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ayrı ayrı ONANMASINA,
3-Sanıklar hakkında tefecilik suçundan kurulan beraat hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanıklar hakkında tefecilik suçundan kamu davası açıldığı, Hazinenin bu suçun mağduru olduğu, bu sıfatının gereği olarak CMK"nın 234/1-b maddesi gereğince kovuşturma evresinde sahip olduğu davaya katılma ve öteki haklarını kullanabilmesi için duruşmadan haberdar edilmesi gerektiği halde, iddianamenin ve duruşma gününün Hazineye makul sürede tebliğ edilmemesi suretiyle CMK"nın 233 ve 234. maddelerine aykırı davranılarak davaya katılma hakkının kısıtlandığı, Hazinenin 20/02/2015 tarihli dilekçesi ile katılma talebinde bulunduğu anlaşılmakla, CMK"nın 237/2 ve 260/1. maddeleri gereğince Hazinenin davaya katılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
TCK"nın 241. maddesinde tanımlanan tefecilik suçunun oluşabilmesi için kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para verilmesinin yeterli oluşu, ayrıca birden fazla kişiye sistemli olarak faiz karşılığı ödünç para verilmesinin suçun unsuru olarak aranmaması karşısında; dava konusu olaya ilişkin maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından, sanıkların, vergi mükellefi olması halinde ve gerektiğinde hakkında vergi incelemesi yaptırılması, icra müdürlükleri nezdinde alacaklı olduğu takip dosyalarının araştırılıp varsa borçluların faiz karşılığı sanıklardan ödünç para alıp almadıkları hususunda tanık olarak beyanlarına başvurulması, faiz karşılığı borç para verip vermediği hususunda detaylı kolluk araştırması yaptırılmasından sonra sonucuna göre hukuki durumunun takdir ve tayini yerine, eksik araştırma ve yetersiz gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması,
4-Sanık ... hakkında ..."e yönelik kasten yaralamaya teşebbüs ve ..."a yönelik kasten yaralama suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Her ne kadar sanık hakkında hukuki alacağı tahsil amacıyla üzerine atılı kasten yaralama suçlarını işlediği gerekçesiyle TCK 150 maddesi yollamasıyla TCK 86/2 maddesi uyarınca mahkumiyetine karar verilmiş ise de;
TCK 150. maddesinde "Bir hukukî ilişkiye dayanan alacağını tahsil amacıyla tehdit veya cebir kullanması hâlinde, ancak tehdit veya kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır." hükmüne yer verildiği, Yargıtay içtihatlarında duraksamasız olarak kabul edildiği üzere bir alacağın, hukuki alacak olarak kabul edilebilmesi ve bunun sonucu olarak hukuki korumadan yararlanabilmesi için, hukuk düzenince meşru kabul edilen bir ilişkiden doğması gerektiği, konusu suç teşkil eden bir ilişkiden kaynaklanan alacakların bu kapsamda değerlendirilmesinin olanaklı olmadığı,
Ana paradan farklı olarak tefecilik faaliyetlerinden kaynaklanan parayı tahsil etmek için müştekilere karşı yaralama eylemlerinde bulunduğu iddia edilen sanığın, alacaklarının hukuki alacak olarak kabul edilmesinin olanaklı olmaması karşısında eylemin sübutu halinde yağma suçunu oluşturabileceği anlaşılmakla, yağma suçunun tüm unsurlarıyla tartışılmadan yazılı şekilde uygulama yapılması,
Kabule göre de;
5237 sayılı TCK’nın 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa mahkemesinin 08/10/2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Kanuna aykırı, sanık ... müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, 28/12/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.