Esas No: 2017/29633
Karar No: 2017/29633
Karar Tarihi: 13/4/2021
AYM 2017/29633 Başvuru Numaralı ÇEKDAR EKİNCİ VE DİĞERLERİ Başvurusuna İlişkin Karar
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
ÇEKDAR EKİNCİ VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2017/29633) |
|
Karar Tarihi: 13/4/2021 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Kadir ÖZKAYA |
Üyeler |
: |
M.Emin KUZ |
|
|
Rıdvan GÜLEÇ |
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU |
|
|
Basri BAĞCI |
Raportör |
: |
Tuğçe TAKCI |
Başvurucular |
: |
1. Çekdar EKİNCİ |
|
|
2. Serkan EKİNCİ |
|
|
3. Suzan AYDIN |
|
|
4. Türkan EKİNCİ |
|
|
5. Yılmaz EKİNCİ |
Başvurucular Vekili |
: |
Av. Attila SAATÇIOĞLU |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, kamu makamları tarafından yeterli önlem alınmadığı için ceza infaz kurumunda intihar olayının meydana gelmesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 7/7/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmiştir.
6. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden ulaşılan Edirne Cumhuriyet Başsavcılığı (Cumhuriyet Başsavcılığı) tarafından yürütülen soruşturma dosyasındaki bilgi ve belgelere göre ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucular, Edirne F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Edirne Ceza İnfaz Kurumu) tutuklu/hükümlü iken 23/12/2016 tarihinde kaldığı tek kişilik odada çarşafla kendisini asmak suretiyle intihar ederek yaşamını yitiren H.E.nin ebeveyni ve kardeşleridir.
A. H.E.nin Ceza İnfaz Kurumuna Girişinden Ölümüne Kadarki Sürece İlişkin Olaylar
9. H.E. silahla yağma suçundan Bingöl Sulh Ceza Mahkemesince tutuklanmış ve Bingöl M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna (Bingöl Ceza İnfaz Kurumu) konulmuştur. Sonrasında Bingöl Ağır Ceza Mahkemesince müsnet suçtan 9 yıl 16 ay 13 gün hapis cezasıyla cezalandırılmıştır.
10. Bakanlık görüşünde bildirildiğine göre H.E.nin cezasının infazına 3/5/2012 ile 23/9/2013 tarihleri arasında Bingöl Ceza İnfaz Kurumunda, 23/9/2013 ile 4/9/2014 tarihleri arasında Rize L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Rize Ceza İnfaz Kurumu), 5/9/2014 ile 30/1/2015 tarihleri arasında Çankırı E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Çankırı Ceza İnfaz Kurumu, 30/1/2015 ile 12/5/2015 tarihleri arasında Salihli T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Salihli Ceza İnfaz Kurumu), 12/5/2015 ile 4/9/2015 tarihleri arasında Seydikemer-Eşen T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Seydikemer-Eşen Ceza İnfaz Kurumu), 4/9/2015 ile 18/2/2016 tarihleri arasında Menemen T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Menemen Ceza İnfaz Kurumu), 18/2/2016 ile 1/12/2016 tarihleri arasında İzmir 1 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İzmir Ceza İnfaz Kurumu) ve son olarak 1/12/2016 ile vefat ettiği 23/12/2016 tarihleri arasında ise Edirne Ceza İnfaz Kurumunda devam edilmiştir.
11. Yine Bakanlık görüşünde bildirildiği üzere H.E. disiplin ve güvenlik gerekçeleri ile nakledildiği söz konusu sekiz ceza infaz kurumundan Bingöl Ceza İnfaz Kurumunda iken üç kez, Rize Ceza İnfaz Kurumunda iken on üç kez, Çankırı Ceza İnfaz Kurumunda iken dört kez, Salihli Ceza İnfaz Kurumunda iken on kez, Seydikemer-Eşen Ceza İnfaz Kurumunda iken yedi kez, Menemen Ceza İnfaz Kurumunda iken beş kez, İzmir Ceza İnfaz Kurumunda iken altı kez, Edirne Ceza İnfaz Kurumunda iken bir kez disiplin cezası almıştır. H.E.nin ceza infaz kurumlarındaki infaz ve disiplin dosyalarının incelenmesi neticesinde H.E.nin kendisine, diğer mahkûmlara, ceza infaz kurumu personeline zarar vermesi/yaralaması, ceza infaz kurumu mallarına zarar vermesi, yangın çıkarması, firara teşebbüs etmesi gibi birçok eylemi nedeniyle hakkında söz konusu disiplin cezalarına hükmedildiği görülmüştür.
12. H.E.nin cezasının infaz edildiği ceza infaz kurumlarında kendisine zarar vermesi nedeniyle hükmedilen disiplin cezaları, hastanelerin psikiyatri polikliniklerine sevk edilmesi veya ceza infaz kurumlarının psikologları/psikolojik destek birimleriyle görüştürülmesi hususlarından başvurucuların iddiaları bakımından önem arz ettiği değerlendirilenler ve tespit edilebilenler şu şekildedir:
1. Bingöl Ceza İnfaz Kurumundaki Durum
13. Bingöl Ceza İnfaz Kurumunun 17/12/2019 tarihli yazısının ilgili kısmı şöyledir:
"...
1-Adı geçen hükümlü [H.E.] 03/05/2012 ile 23/09/2013 tarihleri arasında kurumumuzda kalmış olup, 29/03/2019 tarihinde disiplin nedeniyle Rize L Tipi Kapalı Ceza infaz Kurumuna sevk edilmiştir.
Hükümlü kurumda kaldığı süreler içerisinde kurum içinde barındırıldığı odalarda diğer hükümlü ve tutuklular ile arbede yaşadığı ve bu olaylar neticesinde ayrı ayrı tarihlerde 2 defa hücre cezası almış, bir defada kınama cezası almış olup, kurum psikososyal servisinde yapılan gözlemde herhangi bir psikolojik sorunun bulunmadığı ve hükümlünün bu sorunlar ile ilgili yazılı veya sözlü bir talebi olmadığı ve herhangi bir üst merciye şikayet talebinin olmadığı anlaşılmış,
...
4- Kurumumuzda düzenli olarak ayda bir genel arama yapılmakta, belirli günlerde ise kısmi aramalar yapılmakta olup, hükümlü kurumda kaldığı süre içerisinde özel eşyaları içerisinde kesici veya delici türde eşyalara rastlanmamıştır.
Hükümlü kurumumuzda cezasını infaz ettiği sıralarda kurum idaresi tarafından iyi halli olduğu gözlenerek kurum mutfak kısmında çalıştırılmış, ancak daha sonra kaldığı odada kavga olaylarına karıştığı için hücre cezası almış ve iyi halli durumu ortadan kalktığından mutfak kısmından alınmıştır.
Hükümlü kurumumuzda kaldığı süre içerisinde herhangi bir psikolojik rahatsızlığı gözlenmemiş, yine hükümlünün rahatsızlığı ile ilgili kurum psikososyal servisine ve kurum revirine başvurusu olmamıştır..."
2. Rize Ceza İnfaz Kurumundaki Durum
14. Rize Ceza İnfaz Kurumunun 17/12/2019 tarihli yazısının ilgili kısmı şöyledir:
"...
...Bingöl M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan Disiplin nedeniyle nakil olarak 23/09/2013 tarihinde Kurumumuza geldiği, 04/09/2014 tarihinde Kurumumuzdan Çankırı E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna nakil gönderildiği, Kurumumuza alındığı 23/09/2013 tarihinde geçici odada kaldığı, 24/09/2013 tarihinde A/8-1 nolu koğuşa verildiği, 04/10/2013 tarihinde dilekçe vererek tek kişilik odada kalmayı talep ettiği, İdare ve Gözlem Kurulu tarafından değerlendirilerek 04/10/2013 tarihinde A/9-Alt 6 nolu odaya, 07/10/2013 tarihinde talebi üzerine A/9-Alt 1 nolu odaya, 11/10/2013 tarihinde idari nedenlerle A/7-6 nolu odaya, 21/10/2013 tarihinde idari nedenlerle A/4-1 nolu odaya, 22/10/2013 tarihinde İdari Nedenlerle A/3-5 nolu odaya, 08/11/2013 tarihinde Güvenlik Nedeniyle A/9-4 nolu odaya, 08/11/2013 tarihinde idari nedenlerle A/4-2 nolu odaya, 02/01/2014 tarihinde İdari Nedenlerle A/6- 1 nolu odaya, 07/01/2014 tarihinde Hücre Cezası Nedeni ile C/2 nolu odaya, 21/01/2014 tarihinde Hücre Cezasının Bitmesi Nedeni ile A/5-3 nolu odaya, 22/01/2014 tarihinde Hücre Cezasının Bitmesi Nedeni ile A/5-3 nolu odaya, 24/01/2014 tarihinde İdari Nedenlerle A/3-1 nolu odaya, 28/01/2014 tarihinde Hücre Cezası Nedeni ile C/2 nolu odaya, 29/01/2014 tarihinde Hücre Cezasının Bitmesi Nedeni ile A/3-1 nolu odaya, 11/02/2014 tarihinde ve İdari Nedenlerle A/3-5 nolu odaya, 14/03/2014 tarihinde İdari Nedenlerle A/8-3 nolu odaya, 18/07/2014 tarihinde Geçici Olarak A/9-3 Üst nolu odaya, 06/08/2014 tarihinde ve İdari Nedenlerle A/8- 1 nolu odaya, 11/08/2014 tarihinde Güvenlik Nedeniyle A/9-4 Alt nolu odaya, 12/08/2014 tarihinde İdari Nedenlerle A/8-1 nolu odaya verildiği, Kurumumuzda toplam 22 defa koğuş değişikliği yaptığı, ... Kurumumuzda bulunduğu süre içerisinde toplam 13 defa disiplin cezası verildiği,
...
Hastane Poliklinik Muayeneleri olarak;
...
3- 02/01/2014 tarihinde [Recep Tayyip Erdoğan] Üniversitesi Eğitim Araştırma Hastanesi Psikiyatri Polikliniği sevkine katılmadığı,
4- 12/03/2014 tarihinde dilekçe ile kullanmış olduğu Antidepresan ilaçlarını kullanmayacağını beyan ettiği,
5- 24/03/2014 tarihinde Kesi tanısı ile Devlet Hastanesi Acil Polikliniğine sevk edilen hasta, sutur atılmasını reddettiği,
...
7- 28/03/2014 tarihinde [Recep Tayyip Erdoğan] Üniversitesi Eğitim Araştırma Hastanesi Psikiyatri Polikliniği tarafından mayene edilen hastaya reçete düzenlendiği,
8- 07/04/2014 tarihinde Yumuşak Doku Travması ve Ciltte kesi tanısı ile Devlet Hastanesi Acil Polikliniğine sevk edilen hastaya, yara pansumanı yapılmış, sutur atılmasını reddetmiş, reçete düzenlendiği,
9- 28/04/2014 tarihinde [Recep Tayyip Erdoğan] Üniversitesi Eğitim Araştırma Hastanesi Psikiyatri Polikliniği tarafından mayene edilen hastaya reçete düzenlendiği,
...
12- 21/07/2014 tarihli dilekçesi ile günlük kullanmış olduğu ilaçlarının iptalini istediği...
...
Hükümözlünün Kurumumuza disiplin nedenli nakil olarak geldiği Kurumumuzda bulunduğu süre içerisinde sürekli olarak huzursuzluk çıkardığı, verildiği bütün oda ve koğuşlarda diğer hükümlü ve tutuklulara karşı saygısız ve nezaket kuralları dışında davrandığı ve onlarla kavga ettiği, Kurumumuzda bulunduğu süre içerisinde hiçbir oda ve koğuşlarda barınamadığı bütün koğuşlarda kendine hasım edindiği diğer hükümlü ve tutuklular tarafından çıkardığı huzursuzluk nedenlerinden dolayı istenmediği ayrıca son olarak 13/08/2014 tarihinde tebligat için yanına giden İnfaz Büro görevlisi memuruna ağza alınmayacak küfürler söyleyip yüzüne yumruk atarak fıziki saldırıda bulunmuş ve görevli memuru darp ettiği anlaşılmış, hükümözlü kendisini yeniden topluma yararlı bir birey olarak kazandırma, tahliyesi sonrasında bulunduğu çevreye uyum sağlama maksadıyla yapılan bütün iyileştirme çabalarımızı sonuçsuz bıraktığı, ... disiplin nedeniyle konumuna uygun başka bir Ceza İnfaz Kurumuna naklinin talep edildiği, ... 04/09/2014 tarihinde Kurumumuzdan Çankırı E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna nakil gönderildiği,
[H.E.] ile Kurumumuzda bulunduğu süre içerisinde Psiko-Sosyal Birimince görüşmelerin yapıldığı,
...
Kurumumuzda barındırıldığı odalarda, Ceza İnfaz Kurumlarında Bulundurulabilecek Eşya ve Maddeler Hakkında Yönetmelik kapsamında eşya bulundurduğu, intiharına sebep olabilecek kesici veya delici aletin oda/koğuşlarda bulunmadığı, hükümlü ve tutukluIara verilmediği..."
15. Rize Ceza İnfaz Kurumunda kaldığı bir yıla yakın sürede, tespit edilebildiği kadarıyla, ceza infaz kurumu psikoloğu tarafından H.E. ile altı kez görüşme yapıldığı, H.E.nin dört kez psikiyatriye sevkinin uygun görüldüğü anlaşılmıştır.
16. İnfaz dosyasının incelemesinden ruh sağlığı hastalıkları uzmanı bir doktor tarafından 28/3/2014 tarihinde "davranış bozukluğu" tanısıyla "Risperdal, Serex..." isimli ilaçların, 28/4/2014 tarihinde ise aynı tanı ile "Seroquel" isimli ilacın reçete edildiği görülmüştür.
17. Ayrıca H.E.nin 4/7/2014 tarihinde 1 gün hücre hapsi ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:
"...04/07/2014 tarihinde A8-3 koğuşunun kapılarına vurarak diğer koğuş sakinlerini rahatsız etmiş ve panik ortamı oluşmasına sebebiyet vermiştir. Ayrıca adı geçen hükümlü kendi vücud bütünlüğünü jilet ile kesmek sureti ile tehditlerde bulunmuş olup, gerekli telkinlerde bulunup sakinleşmesi için koğuşundan çıkarıldığında göstermiş olduğu şüpheli davranış ve eylemler doğrultusunda etkisiz hale getirilip plastik kelepçe takılarak halılı odaya alınmıştır..."
18. Yine H.E.nin 17/7/2014 tarihinde kendini camla, 19/7/2014 tarihinde ise jiletle kesmesi nedeniyle birer ay bazı etkinliklere katılmaktan alıkoyma cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir.
3. Çankırı Ceza İnfaz Kurumundaki Durum
19. Çankırı Ceza İnfaz Kurumunun 17/12/2019 tarihli yazısının ilgili kısmı şöyledir:
"...
[H.E.nin] kurumumuzda kaldığı süre içerisinde Psiko-Sosyal Servisten herhangi bir yazılı talebinin bulunmadığı, kurumumuzda bulunduğu süre içerisinde dört farklı olaya istinaden hakkında disiplin soruşturması yapılarak; idarece alınan sağlık önlemlerine uymamak suçundan 1 Ay Bazı Etkinliklere Katılmaktan Alıkoyma, aynı koğuştaki hükümlü ile kavga etmekten 5 gün hücreye koyma, kalmış olduğu müşahede odasının camını kırdığı için 5 gün hücreye koyma, görevlileri kasten yaralamaktan 11 gün hücreye koyma cezası ile cezalandırıldığı anlaşılmıştır.
...
Kurumumuza disiplin nedeni ile nakil gelmesi ve dört ay gibi kısa süre içerisinde dört kez disiplin cezası almış olması dolayısıyla iyi halini kazanamadığından sosyal aktivite imkanlarından faydalanamadığı anlaşılmıştır..."
20. H.E.nin kaldığı odanın camını kırıp kolunu, göğsünü ve karnını kesmesi nedeniyle 25/12/2014 tarihinde 5 gün hücre hapsi ile cezalandırılmasına, ayrıca 6/1/2015 tarihinde müşahede odasında kalmaktayken üç ayrı ilaçtan bol miktarda içmesi nedeniyle 1 ay bazı etkinliklere katılmaktan alıkoyma cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir.
4. Salihli Ceza İnfaz Kurumundaki Durum
21. Salihli Ceza İnfaz Kurumunun 17/12/2019 tarihli yazısının ilgili kısmı şöyledir:
"...
Kurumumuz eski hükümlüsü [H.E.nin] psikolojisinin bozulduğu yönünde veya intihar etme riskine binaen Psiko-Sosyal servisten bilgi istenmiş gelen bilgiler doğrultusunda hükümlünün kuruma giriş yapmasından sonra ilk bireysel görüşmesinin yapıldığı ve tanıma formunun doldurulduğunun bildirildiği... kişinin kurumda bulunduğu dönemde 11/03/2015 ve 08/05/2015 tarihlerinde psikolog ile görüşmek istediğine dair dilekçe yazmış olduğu ve aynı gün kişi ile psiko-sosyal servis görüşmesi gerçekleştirildiği, bu görüşmeler neticesinde ayrıca rapor düzenlendiği...
...
...adı geçenin kurumumuzda barındırıldığı süre içerisinde on adet disiplin cezası kararı alındığı görülmektedir. Disiplin cezalarının gerekçelerine bakıldığında kurum araç ve gereçlerine zarar vermek, kasten yangın çıkartmak, kurum personeline saldırmak, kendine zarar vermek, kavga etmek ve kurum personeline hakaret ve tehdit eylemleri ön plana çıkmaktadır....
...Kendisinin tedaviye yönelik bir talebi olmamış ise de Psiko - Sosyal Servisinin sevk etmesi ile 22.04.2015 tarihinde Salihli Devlet Hastanesi Psikiyatri polikliniğinde muayene olmuş anksiyete bozukluğu tanısıyla Citol ..., serex ... [antidepresan] reçete edilmiştir ve yine 09.03.2015 tarihinde Salihli Devlet Hastanesi Psikiyatri polikliniğinde muayene olmuş hafif depresif nöbetler tanısıyla rileptid 1 mg [antidepresan] ... reçete edildiği kayıtlarımızın tetkikinden anlaşılmıştır.
...
Hükümlü [H.E.], kurumumuzda geçirdiği kısa sürede gerek disiplin nedeniyle, gerek hücre cezasının infazı için gerekse güvenlik nedeniyle toplamda 9 kez oda ve koğuş değiştirmiştir. Hükümlü ve tutukluların odalarında bulundurabileceği eşyalar kendilerine verilirken mevzuat hükümleri dikkate alınır. Kurumumuzda kesici alet olarak hükümlü ve tutukluların kantinden tıraş ihtiyaçlarını karşılamak üzere aldıkları saplı jilet ile ucu kesilmiş keskin olmayan meyve bıçağı bulunmaktadır..."
22. İnfaz dosyasının incelenmesinden H.E.nin 11/3/2015 tarihli dilekçesiyle psikolojik sorunlarından dolayı kurum psikoloğuyla görüşmeyi talep ettiği, psikiyatri polikliniğine sevki yapılarak hafif depresif nöbet tanısıyla ilaç tedavisi aldığının sorumlu infaz koruma başmemuru tarafından not alındığı, tedaviye dair reçetedeki hafif depresif nöbet tanısıyla kendisine Rileptid isimli ilacın reçete edildiği görülmüştür.
23. H.E. hakkındaki Salihli Ceza İnfaz Kurumu Psikososyal Servis raporlarının (3/2/2015, 9/3/2015 ve 4/5/2015 tarihli) ilgili kısmı şöyledir:
"i. ...Yapılan görüşmede kişi; kurum yaşamına uyum sağlamakta zorlandığını, iletişim sorunları yaşadığını, bu nedenle tek kişilik koğuşta kalmak istediğini, önceki kurumlarda da çeşitli sorunlar yaşadığını, geçmişte madde kullanımının olduğunu, bugüne kadar herhangi bir psikolojik tedavi almadığını ifade etmiştir. Kişinin genel durumunun öfkeli ve gergin olduğu, ani tepkisel davranışlar sergileyebildiği, problem çözme becelerinin yetersiz olduğu ve sağlık bir düşünce yapısıyla hareket etmekte zorlanabileceği düşünülmektedir. Kişinin durumuyla ilgili olarak gerekli birimlere ve kurum idaresine bilgilendirme yapılmakla birlikte servisimizce gerekli görülen çalışmalar sürdürülmeye devam edilecektir. Eldilen bilgiler ve gözlemler doğrultusunda kişinin durumunun değerlendirilmesi ve psikiyatri polikliniğine sevkinin sağlanması açısından kurum doktoruna yönlendirilmesi uygundur.
ii. Kurumumuzda hükümözlü olarak kalmakta olan [H.E.nin] gece vardiyasında jiletle kendine zarar vermesi, memurlara karşı saldırgan tavırlar sergilemesi, tehdit ve hakeret içeren söylemlerde bulunması sonucunda hem kendine zarar vermesini engellemek hem de memurların güvenliği açısından yumuşak oda olarak adlandırılan C-8 koğuşuna yerleştirildiği kurum baş memuru [Z.A.] tarafından servisimize bilgi verilmiştir. Durumun öğrenilmesiyle birlikte kişiyle 09.03.2014 tarihinde saat 11.30"da görevli memurların eşliğinde koğuşunda görüşme gerçekleştirilmiştir.
Yapılan görüşmede kişinin kriz durumunun uzun süredir devam ettiği, kendine zarar vermesini engellemek amacıyla yerleştirildiği koğuşta sakinleşmediği ve tepkisel davranışlar göstermeye devam ettiği, görevlilere karşı küfürlü, tehdit içeren ve tahrik edici söylemlerde bulunduğu, kendine zarar verici davranışlara devam ettiği, sağlıklı bir düşünce yapısıyla hareket etmekte zorlandığı ve bu haliyle kurum yaşamına uyum sağlamaktan uzak bir tablo sergilediği gözlenmiştir. Görüşmede kişinin öfke durumuna ilişkin telkin edici tavsiyelerde bulunulmasına ve olumlu bir yaklaşım gösterilmesine rağmen tepkisel ve öfkeli davranışlar sergilemeye ve söylemlerde bulunmaya devam ettiği görülmüştür. Yapılan görüşme, gözlemler ve elde edilen bilgiler neticesinde kişinin gergin ve öfkeli yapıya sahip olması, kriz durumunun halen devam etmesi nedeniyle bir an önce Salihli Devlet Hastanesi Psikiyatri Polikliniği"ne sevkinin gerçekleştirilmesi uygundur. Bununla birlikte kişinin kurum yaşamını sağlıklı bir biçimde sürdürebilmesi açısından görevli memurlar tarafından düzenli ve sık bir biçimde kontrol edilip izlenmesinin ve kişiye anlayışlı bir yaklaşım sergilenmesinin uygun olacağı düşünülmektedir. Kişinin durumu hakkında kurum müdürlüğüne ve gerekli birimlere bilgilendirme yapılmıştır.
iii. ... [H.E.] ile nakil geldiği 30.01.2015 tarihinden bu yana servisimizce psikolojik yardım süreci başlatılmış ve birçok kez bireysel görüşme gerçekleştirilmiştir. Yapılan gözlemler ve görüşmeler neticesinde danışan birçok kez ileri tetkik ve tedavisi için Salihli Devlet Hastanesi Psikiyatri Polikliniği"ne yönlendirilmiş olup "Anksiyete Bozukluğu ve Hafif Depresif Nöbet" tanılanyla ilaç tedavisi başlanmış, ancak tedavi sürecini düzenli olarak devam ettirmediği ve durumunda herhangi bir düzelme olmadığı görülmüştür. Kurumumuzda kaldığı süreçte danışanın kuruma uyum sağlamakta zorlandığı, görevli memurlarla sürekli olarak sorun yaşadığı, birçok kez kendisine ve çevresine zarar verici davranışlarda bulunduğu (vücudunun çeşitli yerlerini kesme, açlık grevi, eşyalara zarar verme vb.), genel görünümünün genellikle gergin ve öfkeli olduğu, ani ve tepkisel davranışlar sergileyebildiği, sağlıklı bir düşünce yapısıyla hareket etmekte zorlandığı ve antisosyal kişilik özelliklerine sahip olduğu gözlenmiştir.
Danışanın kurum yaşamında daha çok sorun yaşamasının önüne geçilebilmesi adına görevli memurlar tarafından anlayışlı bir yaklaşım sergilenmesinin ve gözetim servisi tarafından sürekli olarak takip altında tutulmasının önemli olduğu düşünülmektedir. "
24. H.E.nin 8/3/2015 günü saat 21.41 sıralarında bileğini kesmesi nedeniyle 18/3/2015 tarihinde 7 gün, yine 18/3/2015 tarihinde 10 gün hücre hapsi ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. 10 gün hücre hapsine dair kararın ilgili kısmı şöyledir:
"...
Memurların alınan ifadeleri ve C-8 koğuşunda bulunan kamera kayıtlarının incelenmesinden anlaşılacağı üzere 09/03/2015 tarihinde hükümözlü [H.E.] hafta sonu bileğini kesmesinden dolayı odasında kısmi arama yapılmasını karşı çıkmış olup; kendisine ve diğer memurlara zarar vermesinin önlenmesi için C-8 süngerli koğuşuna alınmıştır. Ancak hükümözlü burada sakinleşmesi beklenirken agresif tavırlarına devam ederek memurlara küfür etmeye, memurları tahrik etmeye devam etmiştir. Üzerinde bulunan t-şörtünü yırtarak kendisine zarar vermeye çalıştığı merkez kontrol biriminden görevli memurlara haber verildiğinde koğuşa girilerek yırtılan t-şörtü ve bel kısmında ip bulunan eşofmanının alındığı, hükümlünün agresif tavırları nedeniyle plastik kelepçe takıldığı, ancak hükümlünün bu kelepçeleri kopardığı, ilerleyen saatlerde sakinleşmeyerek daha da agresifleştiği ve memurları tahrik etmek için odanın izlendiğini bilerek defalarca kameraya karşı el - kol hareketleri yaptığı, tükürdüğü, cinsel organını gösterdiği ve süngerli odanın süngerlerini sökerek odayı tahrip ettiği, hatta odadan söktüğü parçalardan birisi ile memurlara saldırmak için içeri girmelerini beklerken; merkez kontrol biriminin konu hakkında içeriye girecek personelleri uyarması üzerine, robokop kıyafetleri giyilerek odaya girildiği ve hükümlünün bir türlü durdurulamaması nedeniyle kurum jandarmasından temin edilen kelepçelerin takıldığı, bu süreden sonra hükümlünün bir müddet daha küfür etmeye, memurları tahrik etmeye devam ettiği ancak diğer uygunsuz davranışlarının ve odaya daha fazla zarar vermesinin önlendiği anlaşılmakla; .."
5. Seydikemer-Eşen Ceza İnfazKurumundaki Durum
25. Seydikemer-Eşen Ceza İnfaz Kurumunun 18/12/2019 tarihli yazısının ilgili kısmı şöyledir:
"...
Yapılan inceleme neticesinde hükümlü [H.E.nin] 12/05/2015 tarihinde kapsama gücü aşımı nedeniyle kurumumuza giriş yaptığı ve 04/09/2015 tarihinde ise yüksek güvenlikli kurumuna nakil nedeniyle Menemen T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna nakil edildiği tespit edilmiştir.
Disiplin dosyasının incelenmesi neticesinde kurumumuzda bulunduğu 15/05/2015 ila 04/09/2015 tarihleri arasında Hükümlü [H.E.ye],
1) Hükümlü ve tutukluları daha az cezayı gerektiren şekilde kasten yaralamak eyleminden dolayı ... 20 Gün Hücreye Koyma disiplin cezası verildiği,
2) Kurum tesislerine, araç ve gereçlerine zarar vermek eyleminden dolayı ... 20 Gün Hücreye Koyma disiplin cezası verildiği,
3) Kurum görevlilerine hakaret veya tehditte bulunmak eyleminden dolayı ... 20 Gün Hücreye Koyma disiplin cezası verildiği,
4) Kurumda korku, kaygı veya panik yaratabilecek biçimde söz söylemek veya davranışta bulunmak eyleminden dolayı... 10 Gün Hücreye Koyma disiplin cezası verildiği,
5)Kurum görevlilerine hakaret veya tehditte bulunmak eyleminden dolayı... 20 Gün Hücreye Koyma disiplin cezası verildiği,
6) Kurum tesislerine, araç ve gereçlerine zarar vermek eyleminden dolayı... 15 Gün Hücreye Koyma disiplin cezası verildiği,
7) Kuruma ağır zarar vermek eyleminden dolayı ... 15 Gün Hücreye Koyma disiplin cezası verildiği tespit edilmiştir..."
26. Fethiye T Tipi (Seydikemer-Eşen Ceza İnfaz Kurumunun değişen adı olduğu değerlendirilmiştir.) Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğünce H.E. hakkında 20/5/2015 tarihinde düzenlenen tutuklu/hükümlü risk ve ihtiyaçlar raporunda "şiddet gösterme riski, kendine zarar verme riski" düzeyleri "en yüksek" olarak gösterilmiştir. Raporda "Ruhsal Destek ve Müdahale İhtiyacı (YARDM)" kısmında "Tutuklu/Hükümlünün kendine zarar verme davranışı olduğu, güvenli davranış eksikliği olduğu değerlendirilmeli ve uygun müdahaleler yapılmalıdır." notu bulunmaktadır.
27. Yine H.E. hakkında 12/5/2015 tarihinde düzenlenen kurum kabul görüşme raporunda "Kişinin kendisine zarar verme ihtimalini değerlendirin" kısmında "Evet"; "geçen yıl ne sıklıkta yaşamına son vermekle ilgili düşüncelerin oldu?" kısmında "hiçbir zaman"; "hiç geçmişte intihar etmeyi planladın veya intihar etmeyi denedin mi?" kısmında "evet"; "intihar etmeyi, kendini öldürmeyi düşünüyor musun?" kısmında "Hayır"; "İntihar etmekle ilgili planların var mı?" kısmında "Hayır" notları bulunmaktadır.
28. İnfaz dosyasının incelenmesinden H.E.nin 8/5/2015 tarihli dilekçesiyle kurum psikoloğuyla görüşmeyi talep ettiği, kurum psikoloğu tarafından "Yakınmaları nedeniyle psikiyatri polikliniğine sevki yapılmış, ısrarlı ilaç isteği (...diazem vb.) mevcut..." notu yazıldığı görülmüştür.
6. Menemen Ceza İnfaz Kurumundaki Durum
29. Menemen Ceza İnfaz Kurumunun 17/12/2019 tarihli yazısında H.E.nin birçok disiplin cezası aldığı, kurum psikoloğuyla üç kez bireysel görüşme yaptığı bildirilmiştir.
30. H.E.ye 23/12/2015 tarihli kararla 20 gün hücre hapsi cezası verilmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:
"... Odanın camını kırdığı, kırık cam parçalarını görevli personele attığı ve hazırladığı aletle [çakmaktan yapılmış jilet] de kendisini kestiği... Sakinleşmesi için gözlem odasında on dakika beklettikleri... Hastane dönüşünde ... görevli memurlara gözlem odasında bulunan tuvalet taşına kafasını vuracağını ve kendisine zarar vereceğini söyleyip ... zarar vermemesi için kelepçelendiği... kelepçeye rağmen odada bulunan tuvalet taşına kafasını vurduğu bunun üzerine görevli memurlarca gözlem odası kapısı açık tutularak memur gözetiminde bulundurulduğu tespit edilmiş olup..."
31. Menemen Ceza İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığının 16/12/2015 tarihli kararıyla H.E.nin başka uygun bir ceza infaz kurumu naklinin zorunlu olduğuna dair karar verilmiştir. Kararın ilgili kısımları şöyledir:
"...Kesinleşmiş 20 defa hücre cezası... kesinleşmeyen 6 tane hücre cezası olduğu... [H.E.nin] kurumumuza nakil geldiği 04/09/2015 tarihinden beri aldığı hücre cezalarının infazı için sürekli olarak tekli koğuşta barındırıldığı cezalarının bitiminde tekrar doktor raporu aldırılması için çoklu koğuşlara verildiği her defasında ... hükümlü/tutuklular ve kurum personeli[ne] saldırgan tavırlarda bulunup zarar verme girişiminde bulunduğu...
...
Hükümlü bu tutumu yüzünden barındırıldığı koğuş/odalarda asayişin sağlanmasını zorlaştırmakta ayrıca kendisi ile aynı koğuş/odalarda kalmakta olanhükümlü/tutukluların da hem ruhsal hemde fiziksel açıdan ...risk teşkil etmektedir.... Hükümlünün barındırılabileceği tekli-üçlü oda bulunmadığından bu durum karşısında Kurum İdaresi zor durumda kalmaktadır. ...TEHLİKELİ HÜKÜMLÜ konumunda bulunduğu kanaatine varıldığından;
[H.E.nin] eylem ve tutumları nedeniyle tehlikeli halde bulunduğu, özel gözetim ve denetim altında bulundurulması gerektiği, ...iyileştirme tedbir ve araç usullerine karşı koyduğu,... cezasının infazına konumuna uygun olan Ceza İnfaz Kurumlarına naklinin zorunlu olduğu yönünde alınan kararımızın İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının olurlarına sunulmasına..."
7. İzmir Ceza İnfaz Kurumundaki Durum
32. İzmir Ceza İnfaz Kurumunun 18/12/2019 tarihli yazısında H.E. hakkında beş kez hücre hapsi, bir kez de 1 ay süre ile bazı etkinliklerden alıkoyma disiplin cezasına karar verildiği bildirilmiştir.
33. İzmir Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğünce H.E. hakkında 24/2/2016 tarihinde düzenlenen tutuklu/hükümlü genel risk ve ihtiyaç raporu-YARDM"da "intihar riski, kendine zarar verme riski" düzeyleri "en düşük" olarak gösterilmiştir. Fakat raporun "Bulgular" kısmında "İntihar riski olabilir. Psikososyal servis görüşmesi en kısa zamanda yapılmalıdır. Zarar verme veya kurum kurallarını ihlal etme riski olabilir, gözlem altında tutulmalıdır." notu bulunmaktadır.
34. Yine H.E hakkındaki 19/2/2016 tarihli "YARDM-Kurum Kabul Görüşme Raporunda" "Kişinin kendisine zarar verme ihtimalini değerlendirin." kısmında "Evet", "Geçen yıl ne sıklıkta yaşamına son vermekle ilgili düşüncelerin oldu?" kısmında "Hiçbir zaman", "Hiç geçmişte intihar etmeyi planladın veya intihar etmeyi denedin mi?" kısmında "Evet", "İntihar etmeyi, kendini öldürmeyi düşünüyor musun?" kısmında "Hayır", "İntihar etmekle ilgili planların var mı?" kısmında "Hayır" notları bulunmaktadır.
35. H.E.nin tuttuğu ölüm orucu nedeniyle İzmir Ceza İnfaz Kurumu psikoloğuyla bir kez görüşme yaptığı ve H.E.nin 1/3/2016 tarihinde Psikiyatri Polikliniğine sevk edildiği tespit edilebilmiştir. İzmir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Polikliniği tarafından düzenlenen 28/3/2016 tarihli durum raporunda "4 yıldır gün boyu süren üzgünlük, keyifsizlik, hayattan zevk alamama, alınganlık gibi yakınmalar varmış... bir ay sonra kontrol önerildi..." notlar bulunmakta ve tanı kısmında "Depresif nöbet, tanımlanmamış." bilgisi bulunmaktadır. H.E.ye aynı tarihte "Efexor XR" (antidepresan) reçete edilmiştir.
36. İzmir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Polikliniği tarafından H.E. hakkında düzenlenen 29/4/2016 tarihli Psikiyatri Polikliniği Hasta Kartı"nda "şuan aktif bir yakınması olmadığını, zaman zaman alınganlıkları olduğunu, kendisine geçen ay başlanan "exefor" [Efexor XR]dan sonra durumunda pek bir değişiklik olmadığını, amacının ...lyrica yazdırmak olduğunu belirtti... bilinç açık yönelim tam, olağan duygulanım duygu durum, psikotik bulgu yok, homosidal ve suisidal düşünce yok..., sıkıntısı olursa psikiyatri poliklinik kontrolü önerildi." ifadelerinin olduğu görülmüştür.
37. İzmir Ceza İnfaz Kurumu görevlilerince tutulan 4/9/2016 tarihli tutanakta ise H.E.nin kendisini iyi hissetmediğini, kendisine zarar vereceğini söylemesi üzerine kendisine zarar verme ihtimaline binaen gözlem odasına alındığı bilgisine yer verilmiştir.
38. H.E.ye 1/4/2016 tarihli kararla 15 gün hücre hapsi cezası verilmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:
"...kalmakta olduğu C Blok 75 numaralı odada kendisine ait olan battaniyeyi koğuş bahçesine çıkararak yaktığı, akabinde görevlilerin odaya girdiği, mahkumla yapılan görüşmede hükümlü canının sıkkın olduğunu bu yüzden kendisine ait olan battaniyeyi yaktığını, kendisini de yakacağını söylediği, bunun üzerine nöbetçi müdürün bilgisi dahilinde tedbir amaçlı B 1 blok 31 numaralı gözlem odasına alındığı olunan tutanaktan anlaşılmıştır..."
39.H.E.ye 30/5/2016 tarihli kararla 20 gün hücre hapsi cezası verilmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:
"...adı geçen hükümlü "tamam ben şimdi koğuşa gidip kendimi param parça edeceğim gelen memura da zarar vereceğim sorumlusu sizsizinz ben bu hücreleri yatamam, yatmam bana yatıramayacaksınız" demesi üzerine ve hükümlünün agresif hareketler ile kendine zarar vermeye, memurlara zarar vermeye yönelik kararlı konuşmaları üzerine sakinleşmesi, kendisine ve başkalarına zarar vermemesi için Kurum Nöbetçi Müdürünün de bilgisi dahilinde gözlem odasına alınmak üzere götürüldüğü esnada hükümlünün kolundan tutan İnfaz ve Koruma Memuru [M.O.nun] yüzüne kafa atarak elmacık kemiğinin üst kısmında şişlik meydana getirdiği, olaya hemen müdahale edildiği ... B Tek 30 numaralı gözlem odasına alındığı, ... gözlem odasında elleri kelepçeli olmasına rağmen zıplayarak odanın florosan lambasını kırdığı ve yere düşen cam parçalarının biriyle ensesine ve kollarına hafif çizikler attığı, merkez kontrol odasının uyarısı üzerine gerekli güvenlik önlemleri alınarak gözlem odasının kapısının açıldığı, içerisinin karanlık olduğu hükümlünün büyük bir cam parçasını eline alıp ensesine dayadığı ve "gelmeyin yoksa boynumu keserim" diyerek görevlileri tehdit ettiği, akabinde de hükümlü ikna edilerek elindeki cam parçasının alındığı... "
40. İzmir B.S.D. Devlet Hastanesi Acil Tıp Kliniğince düzenlenen 5/10/2016 tarihli formda H.E.nin boynunun sağ tarafında yüzeysel alet kesisi olduğu belirtilmiştir.
8. Edirne Ceza İnfaz Kurumundaki Durum
41. H.E. Edirne Ceza İnfaz Kurumuna 1/12/2016 tarihinde naklen gelmiş ve 22 gün sonra vefat etmiştir. Edirne Ceza İnfaz Kurumunun 17/12/2019 tarihli yazısının bu sürece dair kısımları şöyledir:
"...kurumumuza ilk alınışı esnasında yapılan üst araması esnasından fiziki direnişte bulunduğu ve mevzuatlar çerçevesince yapılması gereken aramayı engellemeye çalışması sebebiyle, hakkında disiplin işleminin yapıldığı, yapılan disiplin soruşturması sonucunda ...bir günlük hücre cezası ile cezalandırıldığı tespit edilmiştir.
Hükümlünün psikolojisinin bozulduğu yönünde veya intihar etme riskine binaen bulunduğu kurumumuzca gözlemlenen herhangi bir durumu veya eyleminin bulunmadığı,... geçen 22 günlük kısa süre zarfında hükümlünün halen gözlem süresinde bulunduğu, psiko-sosyal servis görüşmelerinin yapıldığı, hükümlü ile yapılan görüşmede intihar girişiminde bulunmadığını beyan ettiği ve ayrıca gelen nakil emirlerinde ve uyap dosyasındaki kayıtlarında böyle bir durumun olmadığı; hükümlü [H.E.nin], kurumumuza gönderildiği nakil emrinde 9/3 (tehlikeli hükümlü/tutuklu) statüsünde olduğunun belirtildiği, buna istinaden hükümlünün kendisine ve başkasına zarar vermemesi açısından (idare ve gözlem kurulu[nun 2/12/2016 tarihli] kararıyla) tekli odaya konulduğu, 22.12.2016 tarihinde babası ile kapalı görüş, 23.12.2016 tarihinde annesi ile telefon görüşmesi yaptığı, annesi ve babası ile yapmış olduğu bu görüşmelerde hükümlüye nasihat verdikleri ve hükümlünün bu zamana kadar ki ceza infaz kurumlarında yapmış olduklarının kendisine zarar verdiği yönünde telkinlerde bulunulduğu görülmüştür...
...
Hükümlü ve tutukluların odada bulundurabilecekleri eşyalar mevzuatlarla belirlenmiş olup, hükümlü tutukluIara mevzuatlarla belirlenen sakınca bulunmayan eşyaları odalarında bulundurulmasına imkan verilmektedir.
Hükümlünün geldiği günden itibaren yapılan gözlem ve müşahedeleri sonucunda kuruma kabulü esnasındaki saldırgan davranışlarını sürdürdüğü, olumlu davranışlarda bulunmadığı, kaldığı odanın kapı mazgal camını kırdığı ve hakkında disiplin soruşturması başlatıldığı gözönünde bulundurularak, kurum güvenliğinin sağlanması ile hükümlü ve personelin can güvenliğinin temini açısından,... [idare ve gözlem kurulunun 2/12/2016 tarihli kararıyla] hükümlünün havalandırma amacıyla 13:00 ile 14:00 saatleri arasında oda bahçesine çıkarılarak havalandırılmasına ve havalandırma sonrasında aramasının titizlikle yapılarak hükümlünün odasına alınmasına, [idare ve gözlem kurulunun 15/12/2016 tarihli kararıyla] Hükümlünün kurumu içi nakilleri (Revir, Sosyal Etkinlik, Mahkeme, Hastane, Görüşme, Ziyaret vb.) gidiş ve dönüşlerinde elleri kelepçeli götürülüp getirilmesi, aynı havalandırma bahçesini ortak kullandığı hükümlü ve tutuklular ile temasta bulunmamasına [karar verildiği]... anlaşılmıştır.
..."
42. Edirne Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğünce H.E. hakkında 5/12/2016 tarihinde düzenlenen "Tutuklu/hükümlü Genel Risk ve İhtiyaç Raporu-YARDM"da "riskli kişilik ve kendine zarar verme riski" düzeyleri "en yüksek" olarak gösterilmiştir. Fakat raporun "Grup Çalışmaları İhtiyacı" kısmında "Tutuklu/hükümlünün zarar verme riski nedeniyle öfke kontrol programına alınması, riskli kişilik özellikleri nedeniyle özel gözetim ve denetim programına alınması değerlendirilmelidir."; "Ruhsal Destek ve Müdahale İhtiyacı (YARDM) kısmında "Tutuklu/hükümlünün dikkat eksikliği-hiperaktivite sorunu olduğu, kendine zarar verme riski yüksek olduğundan yakın gözlem gerektiği..." notları bulunmaktadır.
43. Yine H.E. hakkındaki 5/12/2016 tarihli "YARDM-Psikososyal Memur Görüşme Raporu"nda "Geçen yıl ne sıklıkta yaşamına son vermekle ilgili düşüncelerin oldu?" kısmında "Hiçbir zaman", "Hiç geçmişte intihar etmeyi planladın veya intihar etmeyi denedin mi?" kısmında "Hayır", "İntihar etmeyi, kendini öldürmeyi düşünüyor musun?" kısmında "Hayır", "İntihar etmekle ilgili planların var mı?" kısmında "Hayır", "Kendine zarar verme riski?" "Yüksek" notları bulunmaktadır.
44. İnfaz dosyasının incelenmesi neticesinde E.H.nin 6/12/2016 tarihinde Edirne Devlet Hastanesi Psikiyatri Polikliniğine sevk edildiği anlaşılmıştır. Sevk sonucuna dair herhangi bir bilgi ya da belgeye ulaşılamamıştır.
45. Edirne Ceza İnfaz Kurumu ziyaretçi defterindeki kayıttan 22/12/2016 tarihinde babası Yılmaz Ekinci tarafından H.E.nin ziyaret edildiği anlaşılmaktadır.
B. H.E.nin Ölümü ve Olaya İlişkin Ceza Soruşturması Süreci
46. Olay hakkında Edirne Ceza İnfaz Kurumu görevlilerince aynı gün saat 20.00 sıralarında kendisine haber verilmesi üzerine olay yerine intikal eden Cumhuriyet savcısı tarafından tutulan Olay Yeri Görgü Tespit Tutanağı"nın ilgili kısımları şöyledir:
"...olayının meydana geldiği koğuşa gelindi... koğuşun ... tekli oda olduğu ... Cezaevi güvenlik personelinden koğuşu gören kamera görüntülerinin muhafaza altına alınması hususu anlatıldı. ...
Ayrıca olayın meydana geldiği koridorda görevli personel isimlerinin [O.N.K., C.E., H.E. ve O.İ.] olduğu, bunlardan gündüz vardiya görevlilerinin [O.N.K., C.E.] olduğu, bu görevlilerin nöbeti vardiyayı diğer iki görevliler olan [H.E. ve O.İ.ye] devrettiği ve onların sayım için 19.25"de koridora gelip koridoru sondan başa doğru sayıp ilk odada bu durumun olduğunu tespit ettiklerinin bilgisinin alındığı,
... koğuş[ta] ... alaturka tuvalet ve lavabo ve ayrıca aynı ortamda banyo için duş bulunduğu, ... yatak konulan normal kullanım odasının olduğu, koridordan giriş kapısının tam karşısında havalandırma bahçesine çıkış kapısının olduğu ve o kapının kapalı olduğu,
...
ilk izlenimde koğuşta herhangi bir boğuşma ve olağanüstü bir karışıklığın görülmediği, ... odanın mevcut hali ve cesedin durumunun ayrıntısıyla kamera ile görüntülendiği,
Vefat eden [H.E.nin] kendisini koğuşun havalandırmasına bakan penceredeki parmaklılara astığı,
Asıda kullanılan kumaşın hemen yatağın üzerinde mevcut nevresimle aynı kumaştan otup, o nevresimden yırtılarak oluşturulmuş olduğunun görüldüğü,
Cesedin pozisyonu itibariyle inceleme yapıldı. Havalandırma penceresinin parmaklıklarının koğuş içindeki en üst ve yere paralel demir çubuğa ve onu dik kesen çubuğun birleştiği noktaya kendisini asmak için kullandığı, düzeneği geçirerek oradan aşağıya çevirerek boynundan geçirdiği ve bu düzeneğin takılı olduğu yer ile boynundaki teleme neden olan boyna geçirilen yer arasındaki uzunluğun 40 cm olduğu, yine [H.E.nin] boyunun 1.66 cm olduğu, mevcut haliyle ayaklarının yerle temasının olmadığı, bu haliyle tam ası hali olduğu, ... kıyafetlerinde herhangi bir boğuşma, kavga emaresi bulunmadığının görüldüğü, görevler nezaretinde cesedin bulunduğu yerden indirildiği, cesedin boynuna geçirdiği ve ası ipi olarak kullandığı nevresimden oluşturulmuş kumaş, kumaşın yırtılması ile oluştuğu anlaşılan nevresimin geri katan parçaları, üzerinden çıkarılan kazak, ... pantolon ve çorabın üzerinden çıkarıldığı, pantolonunun ceplerine bakıldığı, herhangi bir şeyin bulunmadığı,
Cesedin elbiselerinin tecrid edildikten sonra ... sağ kol pazu dış bölgesinde, sağ kol dirsek ile bilek arasında, yine sol kol dirsek ile bilek arasında iç kısmında, ... göğüs ve karın bölgesinden ve yine bacağının diz kapağından ayağı her iki bacağının diz kapağından ayak bileklerine kadar iç kesimlerinde onlarca çok eski tarihlerde oluşmuş ve şahsın kendisinin kendi eliyle kesici aletle meydana geldiği değerlendirilen eski yara izlerinin görüldüğü,
..
İntihar eden şahsın cezaevinde mevcut infaz ve hastane dosyalarından birer örnek talep edildiği, ayrıca cezaevi psikoloğunun ve olaya ilk müdahale eden infaz koruma memurlarının daha sonra ifadesinin alınacağı görevlilere ihtar edildi. ayrıca kamera görüntülerinin istendiği,
Ölüm olayının meydana geldiği odadaki tüm malzemeler, eşyalar usülüne uygun görevliler nezaretinde arandı.
..."
47. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından gerçekleştirilen 24/12/2016 tarihli otopsi sonucu kesin ölüm sebebi asıya bağlı mekanik asfiksi olarak tespit edilmiştir. Adli Tıp Kurumu Kimya İhtisas Dairesince 27/3/2017 tarihinde toksikolojik inceleme de yapılmış, herhangi bir madde tespit edilmemiştir.
48. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından talep edilmesi üzerine Edirne Ceza İnfaz Kurumu tarafından H.E.ye ait eşyaların, kamera kayıtlarının, telefon ve ziyaret tutanaklarının ve sağlık dosyasının bir örneği iletilmiştir.
49. Başvurucu Yılmaz Ekinci"nin Polis Merkezi Amirliğinde verdiği 17/2/2017 tarihli ifadenin ilgili kısmı şöyledir:
"...en sonda Edirne F tipine nakledildi, kendisi bana "bu cezaevlerinde gördüğü baskılardan bıktığını, kendilerine göre tutanak düzenleyip bana ceza veriyorlar dediğini, sürekli baskı gördüğünü beyan etti. İzmir F tipinde oğlum açlık grevine girdiğini dilekçelerini verdiği halde işleme koyulmadığını Edirne F tipinde görüşe gittiğimde bana anlatmıştır. İzmir F tipinde görüşe gittiğimde kendisi görüşe çıkmadığı o anda da boynunu keserek intihara kalkıştığı fakat cezaevi yönetimi bana intihara kalkıştığını bilgi vermedi. cezaevi yönetimine neden oğlum görüşe çıkmıyor dediğimde kendi isteğiyle çıkmadığını beyan ettiler. intihara kalkıştığına dair herhangi bir bilgi verilmedi. Edirne F tipinde görüşe gittiğimde intihardan 1 gün önce kendisiyle görüştüm "beni görüş kabinine dahi kelepçeli halde getiriyorlar, artık dayanamıyorum" dedi. yüksek güvenlikli cezaevlerinde kamera olur ama burada kamera olduğunu düşünüyorum, ben bu baskıların Manisa, Salihli, Fethiye T tipi, İzmir Menemen, İzmir F tipinde başladığını oğlum bana bildirdi. Bingöl, Rize ve Çankırıda herhangi bir baskı olmadı. ben bu olayın araştırılmasını istiyorum. psikolojik sorunları varsa sürekli neden cezaevi değiştirdiği niye tedavi edilmediğini araştıralım istiyorum..."
50. Edirne Ceza İnfaz Kurumunda koruma başmemuru olan A.K.nın Cumhuriyet Başsavcılığındaki 29/12/2016 tarihli ifadesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...[H.E.nin] intihar ettiği oda bu koridorun ilk odasıdır, bu oda özellikli bir odadır, hem havalandırma bahçesinden hem de koridordan o odaya müdahale mümkündür. O odaya özellikli mahkumlar alınır. İçerideki insanın izlenmesi, hareketlerinin kontrol edilmesi, hem içerideki mahkumun hem de bu odaya müdahale durumunda kalan infaz korumaların güvenliği için iki taraftan görüş alınabilen bir odadır. [H.E.yi] tanımam, yalnız mahkum olduğu için ismen biliyordum, ...[H.E.nin] nevresimi keserek kalın bir ip şekline dönüştürmüş ve bu nevresimi parmaklıklara bağlayarak kendisini asmış olduğunu gördük, hayatını kaybettiğini görünce hiçbir müdahalede bulunmadan 112"yi, Müdürümüzü, Savcılık makamını anında haberdar ettik..."
51. Edirne Ceza İnfaz Kurumunda infaz koruma memuru olan O.İ.nin Cumhuriyet Başsavcılığında alınan 28/12/2016 tarihli ifadesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...A Bloktaki koridorlarda sayım yaptık. saat 19:25 sıralarında intihar olayının meydana geldiğini özel odada sayım yapmak için havalandırma bahçesinden [H.] ve ben girdik. [H.] benden bir adım öndeydi bahçe ve oda karanlıktı [H.] elindeki çakmağın ışığından istifade ederek odayı aydınlatmaya çalıştı. Camın demir parmaklıklarına kendini asan şahsı o an farkettik. Hemen odaya girilerek müdahale edilmeye çalışıldı başgardiyanlar, müdürler ve 112 sağlık ekibi arandı..."
52. Edirne Ceza İnfaz Kurumunda infaz koruma memuru olan H.E.nin Cumhuriyet Başsavcılığındaki 28/12/2016 tarihli ifadesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...Bu koridorlardan bir tanesi de bu intihar olayının meydana geldiği koridordur. O koridor tekli odalar diye tarif edilmektedir. [H.E.nin] intihar ettiği oda bu koridorun ilk odasıdır, bu oda özellikli bir odadır, hem havalandırma bahçesinden hem de koridordan o odaya müdahale mümkündür. O odaya özellikli mahkumlar alınır. Yani saldırgan, kendisine veya çevresine zarar verir ayrıca sık sık gözlemlenmesi gerekebilir şeklinde insanlar oraya alınır. Aynı zamanda o odanın hemen bitişiği bizim müdahale ekiplerinin bulunduğu karakol diye adlandırdığımız yerdir. O oda dediğim gibi içerideki insanın izlenmesi, hareketlerinin kontrol edilmesi, hem içerideki mahkumun hem de bu odaya müdahale durumunda kalan infaz korumaların güvenliği için iki taraftan görüş alınabilen bir odadır. [H.E.yi] çok fazla tanımazdım, dört beş defa görmüştüm. Bir iki defa telefon görüşüne çıkarmış bir iki defa da yemek verilirken görmüştüm. Ayrıca bu şahıs hakkında idari gözlem kurulu kararı olduğu için onun havalandırmaya çıkışı belli saatlerdedir o saatlerde de kapısını açıp kaparken kendisiyle irtibatımız olmuştu,... Müdahale ekibinden infaz koruma arkadaşlar [H.E.yi] alarak telefon görüşüne götürmüşler. Telefon görüşmesinde bir sıkıntı yaşadı mı onu da bilmiyorum. Telefon görüşü sonrasında odasına tekrar bırakılmış, ben o gün diğer günlerden farklı olarak herhangi bir huzursuzluğu saldırgan bir tavrını görmemişler, üstü aranıp odasına alınmış, Daha sonra 17:50-18:00 saatleri arasında o koridorun yemek dağıtım işi yapılmış. [H.E.ye] yemeği götürdüklerinde yemek almamış. Bu cezaevinde bazen olan bir şeydir. O yüzden çok dikkatimizi çekmedi, bazen mahkumlar kantinden ihtiyaçlarını temin edip yemek almazlar. Daha sonra zannedersem 19:25 civarı sayım alınıyordu,... [H.E.nin] odasından sayım almak için havalandırma bahçesinden onun odasının içine doğru bakan bendim, havalandırmaya girdim havalandırma karanlıktı birkaç adım atınca sola döndüğümüzde camdan odanın içini görebiliyorsunuz tedbirli bir şekilde odanın içine bakmaya çalıştığımızda odanın içinin de karanlık olduğunu gördüm, tedirgin oldum bu şahıs kaynar su atabilir veya bir şekilde saldırıda bulunabilirdi, sigara nedeniyle taşıdığım çakmadığın basit özel bir donamımı var hafif ışık verebiliyor onu kullanarak odaya bakmaya çalıştım ancak önümde battaniye veya kazak gibi bir engel farkettim. Işığı yukarıya doğru tuttukça yine görüntü alamıyordum yani camda bir şey asılıydı, biraz daha ışığı yukarı kaldırdığımda üst parmaklıklara geçirilmiş aşağı sarkıtılmış ve oradan şahsın boynuna geçmiş vaziyette nevresime asılı [H.E.nin] cesedini gördüm. O anda bu kendini asmış şeklinde sözler ağzımdan çıktı, diğer arkadaşlarımla beraber hemen müdahale ekibi oluşturulup içeriye girildi. Bu aşamada ben yandaki telefonu kullanarak görevli arkadaşlara başmemur ve müdürleri haberdar etmelerini 112"yi çağırmalarını söyledim. Bu şahıs o gün herhangi birimizle bir olumsuzluk yaşamamıştı, kendisinin intihar edeceği izlenimini veren herhangi olağanüstü bir durumu da yoktu. Bu şahsın en son olaydan bir gün önceki ziyareti ve olay günkü telefon görüşmesinde neler yaşandıysa onların etkisi olmuş olabilir..."
53. Edirne Ceza İnfaz Kurumunda infaz koruma memuru olarak görev yapan C.E., M.İ. ve O.N.K.nın da Cumhuriyet Başsavcılığındaki ifadeleri benzer şekildedir.
54. Edirne Ceza İnfaz Kurumunda psikolog olarak görev yapan M.P.nin Cumhuriyet Başsavcılığındaki 27/12/2016 tarihli ifadesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...Ben 1,5 yıldır Edirne F Tipi Cezaevinde Psikolog olarak görev yapmaktayım. Bizim çalışma usulümüz şöyledir. Cezaevine yeni gelen mahkumlarla önce psikososyal çalışmacılar üç gün içinde ilgilenip risk haritası çıkarıyorlar, sonra kurum psikoloğu olarak benim devreye girmem gerekiyor, ikinci üç günde de ben çeşitli değerlendirmelerde bulunuyorum. ARDEF adı verilen değerlendirme formu bu aşamada tarafımdan doldurulmaktadır. Bu iki değerlendirme aşamasında özellikle mahkumun psikolojik yapısı, intihara meyilli veya riski değerlendirilmektedir. Raporumuzu cezaevi müdürlüğüne sunuyoruz oradan da ilgili birimlere dağıtımı yapılıyor. Bizlerin ilaç yazma yetkimiz yoktur. Ancak ilgili makamlara sevk işlemleri yapabiliyoruz. Yani gerekli olan mahkumlarda kurum doktoruna görüş bildiriyoruz, oradan da hastaneye sevkleri yapılıyor ayrıca görüşmek isteyen mahkumların dilekçelerini değerlendiriyoruz infaz koruma, başmemurlar ve diğer görevlilerin riskli olarak ihbar ettiği veya değerlendirdiği mahkumlarla da yine daha ileri değerlendirmelerde bulunuyoruz...
[H.E.] Edirne F Tipi Cezaevine 02/12/2016 tarihinde gelmiş, geldiğinden 22 gün sonra intihar etmiştir. Kuruma ilk gelişte kurum kabul formu düzenlenmiş, ilk üç gün içinde psikososyal memuru tarafından risk ihtimali ile ilgili formlar düzenlenmiş sonra ben 05/12/2016 günü [H.E.] ile mülakat yapmışım, iki infaz koruma eşliğinde yaptığımız işlemler görüşmeler düzenlenen form tutanağa bağlanmıştır. Bu aşamada [H.E.] ile risk haritası düzenlendi. Düzenlenen formlarda mahkumun özel durumu olduğu kendisine önceki tarihlerde olduğu gibi (kolunu, göğsünü jiletle çizmek şeklinde zarar vermek) zarar verme riski olduğu çevreye ve memurlara saldırgan yapısı nedeniyle riski yüksek çıktı, zaten bu nedenle özel odada olay tarihinde bulunmaktaydı. Ancak bu görüşme ve formlarda intihar riski yüksek olarak herhangi bir bulguya rastlanmadı.
Bu şahısla ilgili bizim görüşmelerimiz tuttuğumuz tutanaklar, oluşturulan risk ihtimali tüm değerlendirmeler intihar ihtimalini düşük gösteriyordu, olay günü veya öncesinde ailesinin bizimle çocuğun psikolojisi hakkında herhangi bir paylaşımı olmadı. Olay günü [H.E.] yemek almamış ancak bu sıklıkla olan bir şeydir. Mahkumlar bazen yemeği beğenmeyince kantinden ihtiyaçlarını temin edebiliyorlar, bu şahıs iki kez kurum doktoru ile görüşmüş, doktorun görüşme kayıtlarında da herhangi bir intihar riski görülmemiş..."
55. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Edirne Ceza İnfaz Kurumu personeli hakkındaki görevi kötüye kullanma iddiasına ve intihar olayına ilişkin olarak 28/3/2017 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...
Cesetten alınan bir miktar kan ve mide içeriğinin laboratuvarda yapılan toksikolojik incelemesinde herhangi bir zehirlenme belirtisinin bulunmadığının anlaşıldığı,
Ayrıca ceset üzerinde yapılan ölü muayene işleminde önceki tarihlerde bizzat [H.E.nin] kendisinin yaptığı kol, göğüs ve bacaklardaki eski kesi izleri haricinde yeni bir darp cebir izi, kavga veya boğuşma emaresi görülmediğinin tespit edildiği,
Olayın müştekisinin beyanının alındığı,
Olay hakkında bilgisi olan Cezaevi personeli ve Cezaevi Psikoloğunun ayrı ayrı ifadelerinin alındığı, [H.E.nin] infaz dosyası örneği ve hasta takip dosyası örneklerinin de yine dosyaya celp edildiği,
Toplanan delillere göre; [H.E.nin] ölümünde başka herhangi bir kimsenin kasıt, ihmal veya azmettirmesinin bulunmadığı şahsın kendi iradesiyle intihar ettiği olayda herhangi bir kimse hakkında kamu davası açmayı gerektirir suç unsuruna rastlanılmadığı anlaşıldığından..."
56. Başvurucular 25/4/2017 tarihli dilekçeyle kovuşturmasızlık kararına karşı itirazda bulunmuştur.
57. Edirne 1. Sulh Ceza Hâkimliği 22/5/2017 tarihinde itirazın reddine karar vermiştir.
58. Ret kararı 7/6/2017 tarihinde başvurucular vekiline tebliğ edilmiş olup başvurucular 7/7/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
C. Olayla İlgili Olarak Yürütülen Disiplin Soruşturması Süreci
59. Olayla ilgili olarak Edirne Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Amirliği tarafından 26/12/2016 tarihinde disiplin soruşturması başlatılmıştır. Olayın olduğu tarihteki kamera görüntüleri izlenmiş, olay günü görevli olan infaz koruma memurlarının ifadeleri alınmış ve söz konusu personelin olayda ihmalleri bulunmadığı kanaatiyle disiplin cezası verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
D. Olayla İlgili Olarak Yürütülen Tam Yargı Davası Süreci
60. Başvurucular 16/6/2017 havale tarihli dilekçeyle Edirne İdare Mahkemesinde (İdare Mahkemesi) 100.000 TL maddi ve 525.000 TL manevi tazminat istemiyle tam yargı davası açmıştır.
61. İdare Mahkemesi soruşturma dosyasını inceledikten sonra 7/2/2018 tarihli kararı ile tazminat isteminin reddine karar vermiştir. Kararın ilgili kısımları şöyledir:
""...kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği görülmektedir.
Diğer taraftan; yine Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturma dosyasında bulunan otopsi tutanağında, [H.E.nin] ölümünün asıya bağlı mekanik asfiksi sonucu meydana geldiği, kişinin vücudunda telem dışında harici bir travmatik lezyonun bulunmadığı tespitinin yapıldığı, soruşturma kapsamında tanıkların,[H.E.nin] intihar olayının anlaşılmasının ardından hemen müdahale edilmeye çalışılıp, sağlık ekiplerine ve savcılığa haber verildiği yönünde beyanda bulundukları görülmektedir.
Ayrıca, cezaevi psikoloğu tarafından da davacının muayenesinin yapıldığı, risk haritasının çıkarıldığı, yapılan muayene sonucunda da, davacının intihar riskinin olmadığının tespit edildiği görülmektedir.
Bu durumda; [H.E.nin] Edirne F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu"nda intihar etmesi olayında davalı idareye yüklenebilecek herhangi bir hizmet kusuru bulunmadığının Edirne Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturma ile soruşturma kapsamındaki otopsi raporu ve tanık beyanları ile sabit olması karşısında davacıların tazminat talebinin hukuka uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. ...""
62. Karara karşı yapılan istinaf talebi İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Dokuzuncu İdare Dava Dairesinin 10/5/2018 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Karara karşı yapılan temyiz talebi Danıştay incelemesindedir.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
63. 13/12/2004 ve tarihli 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un “Hapis cezalarının infazında gözetilecek ilkeler” kenar başlıklı 6. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“(1) Hapis cezalarının infaz rejimi, aşağıda gösterilen temel ilkelere dayalı olarak düzenlenir:
a) Hükümlüler ceza infaz kurumlarında güvenli bir biçimde ve kaçmalarını önleyecek tedbirler alınarak düzen, güvenlik ve disiplin çerçevesinde tutulurlar.
b) Ceza infaz kurumlarında hükümlülerin düzenli bir yaşam sürdürmeleri sağlanır. Hürriyeti bağlayıcı cezanın zorunlu kıldığı hürriyetten yoksunluk, insan onuruna saygının korunmasını sağlayan maddî ve manevî koşullar altında çektirilir. Hükümlülerin, Anayasada yer alan diğer hakları, infazın temel amaçları saklı kalmak üzere, bu Kanunda öngörülen kurallar uyarınca kısıtlanabilir.
c) Cezanın infazında hükümlünün iyileştirilmesi hususunda mümkün olan araç ve olanaklar kullanılır. Hükümlünün kanun (…)(1) ve yönetmeliklerle tanınmış haklarının dokunulmazlığını sağlamak üzere cezanın infazında ve iyileştirme çabalarında kanunîlik ve hukuka uygunluk ilkeleri esas alınır. (1)
d) İyileştirmeye gereksinimleri olmadığı saptanan hükümlülere ilişkin infaz rejiminde, bu hükümlülerin kişilikleriyle orantılı bireyselleştirilmiş programlara yer verilmesine özen gösterilir ve bu hususlar yönetmeliklerde düzenlenir.
...
f) Ceza infaz kurumlarında hükümlülerin yaşam hakları ile beden ve ruh bütünlüklerini korumak üzere her türlü koruyucu tedbirin alınması zorunludur.
...
h) Kanunlarda gösterilen tutum, davranış ve eylemler ile kurum düzenini ihlâl edenler hakkında Kanunda belirtilen disiplin cezaları uygulanır. Cezalara, Kanunda belirtilen merciler, sürelerine uygun olarak hükmederler. Cezalara karşı savunma ve itirazlar da Kanunun gösterdiği mercilere yapılır.”
64. 5275 sayılı Kanun’un “Yüksek güvenlikli kapalı ceza infaz kurumları” kenar başlıklı 9. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
" (1) Yüksek güvenlikli kapalı ceza infaz kurumları, iç ve dış güvenlik görevlilerine sahip, firara karşı teknik, mekanik, elektronik ve fizikî engellerle donatılmış, oda ve koridor kapıları sürekli kapalı tutulan, ancak mevzuatın belirttiği hâllerde aynı oda dışındaki hükümlüler arasında ve dış çevre ile temasların geçerli olduğu sıkı güvenlik rejimine tâbi hükümlülerin bir veya üç kişilik odalarda barındırıldıkları tesislerdir. Bu kurumlarda bireysel veya grup hâlinde iyileştirme yöntemleri uygulanır.
...
(3) Eylem ve tutumları nedeniyle tehlikeli hâlde bulunan ve özel gözetim ve denetim altında bulundurulmaları gerekli olduğu saptananlar ile bulundukları kurumlarda düzen ve disiplini bozanlar veya iyileştirme tedbir, araç ve usûllerine ısrarla karşı koyanlar bu kurumlara gönderilirler.
(4) Birinci fıkrada tanımı yapılan kurumların ihtiyacı karşılama bakımından yetersiz olması hâlinde, diğer kapalı ceza infaz kurumlarının yüksek güvenlikli bölümleri kullanılır.
...”
65. 5275 sayılı Kanun’un “Gözlem ve sınıflandırma merkezleri” kenar başlıklı 13. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Hükümlülerin durumlarına uygun kurumlara ayrımı, 23 üncü maddede belirtilen gözlem ve sınıflandırma merkezlerince yapılır."
66. 5275 sayılı Kanun’un “Hapis cezasının infazının hastalık nedeni ile ertelenmesi” kenar başlıklı 16. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
" (1) Akıl hastalığına tutulan hükümlünün cezasının infazı geriye bırakılır ve hükümlü, iyileşinceye kadar Türk Ceza Kanununun 57 nci maddesinde belirtilen sağlık kurumunda koruma ve tedavi altına alınır. Sağlık kurumunda geçen süreler cezaevinde geçmiş sayılır.
(2) Diğer hastalıklarda cezanın infazına, resmî sağlık kuruluşlarının mahkûmlara ayrılan bölümlerinde devam olunur. Ancak bu durumda bile hapis cezasının infazı, mahkûmun hayatı için kesin bir tehlike teşkil ediyorsa mahkûmun cezasının infazı iyileşinceye kadar geri bırakılır.
(3) Yukarıdaki fıkralarda belirtilen geri bırakma kararı, Adlî Tıp Kurumunca düzenlenen ya da Adalet Bakanlığınca belirlenen tam teşekküllü hastanelerin sağlık kurullarınca düzenlenip Adlî Tıp Kurumunca onaylanan rapor üzerine, infazın yapıldığı yer Cumhuriyet Başsavcılığınca verilir. Geri bırakma kararı, mahkûmun tâbi olacağı yükümlülükler belirtilmek suretiyle kendisine ve yasal temsilcisine tebliğ edilir. Mahkûmun geri bırakma süresi içinde bulunacağı yer, kendisi veya yasal temsilcisi tarafından ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına bildirilir. Mahkûmun sağlık durumu, geri bırakma kararını veren Cumhuriyet Başsavcılığınca veya onun istemi üzerine, bulunduğu veya tedavisinin yapıldığı yer Cumhuriyet Başsavcılığınca, sağlık raporunda belirtilen sürelere, bir süre bulunmadığı takdirde birer yıllık dönemlere göre bu fıkrada yazılı usule uygun olarak incelettirilir. İnceleme sonuçlarına göre geri bırakma kararını veren Cumhuriyet Başsavcılığınca, geri bırakmanın devam edip etmeyeceğine karar verilir. Geri bırakma kararını veren Cumhuriyet Başsavcılığının istemi üzerine, mahkûmun izlenmesine yönelik tedbirler, bildirimin yapıldığı yerde bulunan kolluk makam ve memurlarınca yerine getirilir. Bu fıkrada yazılı yükümlülüklere aykırı hareket edilmesi hâlinde geri bırakma kararı, kararı veren Cumhuriyet Başsavcılığınca kaldırılır. Bu karara karşı infaz hâkimliğine başvurulabilir. (2)
..."
67. 5275 sayılı Kanun’un “Akıl hastalığı dışında ruhsal rahatsızlığı olan hükümlülerin cezalarının infazı” kenar başlıklı 18. maddesi şöyledir:
"(1) Hapsedilme ve diğer nedenlerden kaynaklanan akıl hastalığı dışında ruhsal rahatsızlıkları bulunup da ruh ve sinir hastalıkları hastanelerinde tutulmaları gerekli görülmeyerek infaz kurumlarına geri gönderilenlerin cezaları, belirlenen infaz kurumlarının mahsus bölümlerinde infaz edilir.
(2) Birinci fıkrada belirtilenlerin cezalarının infazı için belirlenen infaz kurumlarının ihtiyaç duyduğu uzman ve diğer tıp görevlileri, Sağlık Bakanlığınca karşılanır."
68. 5275 sayılı Kanun’un “Hükümlülerin gözlem ve sınıflandırılması” kenar başlıklı 23. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1) Hükümlülerin gözlem ve sınıflandırılması aşağıdaki esaslara göre yapılır:
a) Hükümlülerin kişisel özellikleri, bedensel, aklî ve sağlık durumları, suç işlemeden önceki yaşamları, sosyal çevre ve ilişkileri, sanat ve meslek faaliyetleri, ahlâkî eğilimleri, suça bakış açıları, hükümlülük süreleri ve suç türleri belirlenerek, durumlarına uygun infaz kurumlarına ayrılmaları ve bunlara göre saptanacak infaz ve iyileştirme rejimi; gözlem, inceleme ve değerlendirme yöntemiyle çalışan gözlem ve sınıflandırma merkezlerinde veya kapalı ceza infaz kurumlarının bu hizmete ayrılan bölümlerinde yapılır. Hükümlüler, işledikleri suç tiplerine, gösterdikleri eğilimlere, tutum ve davranışları nedeniyle sıkı gözetim ve denetim altında bulundurulmaları gerekip gerekmediğine göre yüksek güvenlikli ceza infaz kurumlarına veya normal güvenlikli ceza infaz kurumlarına veya açık ceza infaz kurumlarına gönderilirler.
...
g) Gözlem sonunda, gözlem merkezi hükümlüye ait dosyayı görüşü ile birlikte Adalet Bakanlığına gönderir. Gözlem sonucuna göre hükümlünün gönderileceği infaz kurumu Bakanlıkça belirlenir. (Ek cümle: 25/5/2005-5351/2 md.) Ancak, yapılan gözlem ve sınıflandırma sonunda idare ve gözlem kurulunca aynı ceza infaz kurumunda veya o yer Cumhuriyet Başsavcılığına bağlı diğer ceza infaz kurumlarında kalması uygun bulunan hükümlülerin dosyaları Bakanlığa gönderilmez ve cezalarının infazına, bulundukları veya Cumhuriyet Başsavcılığınca gönderilecekleri bağlı ceza infaz kurumlarında devam olunur.
..."
69. 5275 sayılı Kanun’un “Hükümlülerin gruplandırılması” kenar başlıklı 24. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"(1) Hükümlüler;
...
b) Aklî ve bedensel durumları nedeniyle veya yaşları itibarıyla özel bir infaz rejimine tâbi tutulması gerekenler,
c) Tehlike hâli taşıyanlar,
...
Gibi gruplara ayrılırlar."
70. 5275 sayılı Kanun’un “Cezayı çekme, güvenlik ve iyileştirme programına uyma” kenar başlıklı 26. maddesi şöyledir:
"(1) Hükümlü, hapis cezasının yerine getirilmesine katlanma ve bu amaçla düzenlenen infaz rejimine uygun tutum ve davranışlar içinde bulunmakla yükümlüdür.
(2) Hükümlü, ceza infaz kurumunun güvenlik ve iyileştirme programlarına tam bir uyum göstermekle yükümlüdür. Her ne amaçla olursa olsun, bilerek kendi yaşamlarını ve bedensel bütünlüklerini tehlikeye düşürecek eylemlere girişmeleri, cezanın yerine getirilmesine katlanma yükümlülüğünün ihlâli sayılır."
71. 5275 sayılı Kanun’un “Sağlığın korunması kurallarına uyma” kenar başlıklı 27. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"Hükümlü, hem kendi, hem de diğer hükümlülerin sağlığını tehlikeye düşürebilecek eylemlerden kaçınmakla yükümlüdür."
72. 5275 sayılı Kanun’un “Disiplin cezasını gerektiren eylemlerin tekrarı, disiplin cezalarının infazı ve kaldırılması” kenar başlıklı 48. maddesinin (3) numaralı fıkrasının c bendi şöyledir:
"Hücreye koyma cezasına ilişkin disiplin cezalarının infazından önce ve infazı sırasında hükümlü, hekim tarafından muayene edilir. İlgilinin bu cezaya katlanamayacağı anlaşılırsa cezanın infazı sonraya bırakılır veya hekiminin belirleyeceği aralıklarla infaz edilir. Koşullu salıverilme tarihine kadar hükümlünün iyileşemeyeceğinin tam teşekküllü Devlet veya üniversite hastanesi sağlık kurulu raporu ile saptanması hâlinde hücreye koyma cezası infaz edilmez; yerine ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezası iki katı süreyle uygulanır. Raporlar infaz dosyasına konulur."
73. 5275 sayılı Kanun’un “Nakiller” kenar başlıklı 53. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Hükümlüler, kendi istekleri veya toplu sevk, disiplin, asayiş ve güvenlik, hastalık, eğitim, öğretim, suç ve yargılama yeri nedenleriyle başka bir kuruma nakledilebilirler."
74. 5275 sayılı Kanun’un “Disiplin nedeniyle nakil” kenar başlıklı 55. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"Hükümlü, hücreye koyma cezasını gerektiren eylemlerde bulunması hâlinde kurum yönetimince hakkında disiplin işlemi yapılır ve kurum en üst amirinin istemi üzerine Bakanlıkça başka kurumlara nakledilebilir..."
75. 5275 sayılı Kanun’un “Zorunlu nedenlerle nakil” kenar başlıklı 56. maddesi şöyledir:
"(1)Kurumların elverişsiz ve yetersiz kalması, kapsama gücünün aşılması, kullanılamaz hâle gelmesi, asayiş, güvenlik, doğal afet, yangın ve büyük onarım gibi zorunlu nedenlerle başka kurumlara nakledilmeleri gerekli görülen hükümlüler, yargı çevresi dışında Adalet Bakanlığınca belirlenen ve konumlarına uygun olan diğer kurumlara nakledilebilirler."
76. 5275 sayılı Kanun’un “Hastalık nedeniyle nakil” kenar başlıklı 57. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1) Hastaneye sevki zorunlu görülen hükümlü, bulunduğu yere en yakın tam teşekküllü Devlet veya üniversite hastanesinin hükümlü koğuşuna yatırılır.
...
(5) Hükümlü, sağlık nedenleriyle bulunduğu kurumda kalmasının uygun olmadığı, kurum hekiminin önerisi ve en üst amirinin isteği üzerine alınacak sağlık kurulu raporuyla belirlendiği takdirde, başka kurumlara nakledilebilir."
77. 5275 sayılı Kanun’un “Hükümlünün barındırılması ve yatırılması” kenar başlıklı 63. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Tehlikeli hâli bulunan hükümlü ancak bir veya üç kişilik odalarda, diğer hükümlüler ise kurumun fizikî yapısı, kapasite durumu ve güvenlik gerekleri göz önüne alınarak cezaevi yönetimi tarafından belirlenecek sayıda mahkûmun kalabileceği odalarda barındırılırlar."
78. 5275 sayılı Kanun’un “Hükümlünün muayene ve tedavi istekleri” kenar başlıklı 71. maddesi şöyledir:
"(1)Hükümlü, beden ve ruh sağlığının korunması, hastalıklarının tanısı için muayene ve tedavi olanaklarından, tıbbî araçlardan yararlanma hakkına sahiptir. Bunun için hükümlü öncelikle kurum revirinde, mümkün olmaması hâlinde Devlet veya üniversite hastanelerinin mahkûm koğuşlarında tedavi ettirilir."
79. 5275 sayılı Kanun’un “Hükümlünün muayene ve tedavisi” kenar başlıklı 78. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Kurumun sağlık koşullarının düzenlenmesi, hükümlünün acil veya olağan muayene ve tedavisi kurumun hekimi tarafından yapılır. Genel veya hastalık nedeniyle yapılan tüm muayene ve tedavi sonuçları, sağlık izleme kartına işlenir ve dosyasında saklanır."
80. 5275 sayılı Kanun’un “Sağlık denetimi” kenar başlıklı 79. maddesi şöyledir:
"(1)Kurum hekimi, kurumu ayda en az bir kez denetleyerek genel ve özel önlem alınması gereken hastalıklar ile kurumda sağlık koşulları yönünden alınması gereken önerileri içeren bir rapor düzenler ve kurum yönetimine verir."
81. 5275 sayılı Kanun’un “Hastaneye sevk” kenar başlıklı 80. maddesi şöyledir:
"(1)Hükümlünün sağlık nedeniyle hastaneye sevkine gerek duyulduğunda durum, kurum hekimi tarafından derhâl bir raporla ceza infaz kurumu yönetimine bildirilir"
82. 5275 sayılı Kanun’un “İnfazı engelleyecek hastalık hâli” kenar başlıklı 81. maddesi şöyledir:
"(1)Kurum hekimi veya görevli hekim tarafından yapılan muayene ve incelemeler sonucunda hükümlünün cezasını yerine getirmesine engel olabilecek hastalığı saptanırsa durum, kurum yönetimine bildirilir."
83. 5275 sayılı Kanun’un “Hastanede geçen sürenin cezadan indirilmesi” kenar başlıklı 100. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Cezanın infazına başlandıktan sonra hastalık nedeniyle hükümlünün ceza infaz kurumundan hastaneye kaldırılması hâlinde burada geçirdiği süre, cezadan indirilir."
84. 5275 sayılı Kanun’un “Tutuklama kararının yerine getirildiği kurumlar” kenar başlıklı 111. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"Eylem ve davranışları ile 9 uncu madde kapsamına giren tutuklular, yüksek güvenlikli tutukevlerinde veya buna olanak bulunmadığı hâllerde yüksek güvenlikli kapalı ceza infaz kurumlarının tutuklulara ayrılan bölümlerinde barındırılırlar."
85. 5275 sayılı Kanun’un “Kısıtlayıcı önlemler” kenar başlıklı 115. maddesi şöyledir:
"(1) Tehlikeli hâlde bulunan, delil karartma tehlikesi olan, soruşturmanın amacını veya tutukevinin güvenliğini tehlikeye düşüren veya suçun tekrarına olanak verecek davranışlarda bulunan tutuklulara soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı, kovuşturma evresinde hâkim veya mahkemesince aşağıdaki tedbirler uygulanabilir:
a) Tutuklunun tek başına, sıkı bir rejim altında muhafaza edilmesi ve kaldığı odanın kamera ile izlenmesi.
b) Belirli süre ile dışarıyla ilişkisinin, ziyaretçi kabulünün ve telefon görüşmelerinin kısıtlanması.
c) Gerekiyorsa kendisine veya başkalarına zarar vermesini önleyici biçimde hazırlanmış özel bir odada barındırılması ve kaldığı odanın kamera ile izlenmesi.
d) Saldırganlık göstermesi hâlinde belirli süreyle kelepçelenmesi veya hareketlerinin engellenmesi.
e) Yüksek güvenlikli bir kuruma nakledilmesi."
86. 17/6/2005 tarihli ve 25848 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanan Ceza İnfaz Kurumlarında Bulundurulabilecek Eşya ve Maddeler Hakkında Yönetmelik"in "Bulundurulabilecek hayvanlar ile diğer eşyalar" kenar başlıklı 15. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:
"Hükümlüler, kendilerine idare tarafından verilen nevresim takımı ve battaniye dışında, kantinden temin edilmek şartıyla bir adet nevresim takımı ve iklim koşulları değerlendirilerek idarenin uygun göreceği sayıda battaniye bulundurabilir."
B. Uluslararası Hukuk
1. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
87. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin (Sözleşme) "Yaşam hakkı" kenar başlıklı 2. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Herkesin yaşam hakkı yasayla korunur... "
2. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi İçtihadı
88. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatlarında Sözleşme"nin 2. maddesinin ilk cümlesinin devletlerin yalnızca kasti ve hukuka aykırı ölüme sebebiyet vermekten kaçınmasını değil aynı zamanda kendi egemenlik yetkileri içinde bulunan kişilerin yaşamlarını korumak için gerekli tedbirleri almalarına dair devletlere pozitif yükümlülük yüklediğini hatırlatmaktadır (L.C.B/İngiltere, B. No: 23413/94, 9/6/1998, § 36).
89. AİHM’e göre Sözleşme’nin 2.maddesi,devletin sorumluluğunu gerektirebilecek şartlar altında can kaybının bulunduğu durumlarda devlete elindeki tüm imkânları kullanarak yaşama hakkını korumak için oluşturulan yasal ve idari çerçevenin gereği gibi uygulanmasını ve bu hakka yönelik ihlallerin durdurulup cezalandırılmasını sağlayacak yeterli yargısal veya diğer tedbirleri alma görevi yüklemektedir (Osman/İngiltere [BD], B. No: 23452/94,28/10/1998, § 115; Paul ve Audrey Edwards/İngiltere, B. No: 46477/99, 14/3/2002, § 54). AİHM, bu yükümlülüğün -kamusal olsun veya olmasın- yaşam hakkının tehlikeye girebileceği her türlü faaliyet bakımından da geçerli olduğu kanaatindedir (Öneryıldız/Türkiye [BD], B. No: 48939/99, 30/11/ 2004, § 71).
90. Ancak AİHM"e göre Sözleşme’nin 2.maddesikapsamında yetkililerin pozitif yükümlülükleri mutlak/koşulsuz değildir. Yaşama yönelik varsayılan her tehdit, yetkilileri riski önlemek için özel önlemler almaya zorlamaz. Özel önlemler alma yönünde bir görev, sadece yetkililerin yaşama yönelik gerçek ve yakın bir riskin bulunduğunu bildikleri ya da bilmeleri gerektiği ve yetkililerin durum üzerinde belirli derecede hâkimiyetlerinin bulunduğu hâllerde ortaya çıkar (Finogenov ve diğerleri/Rusya, B. No: 18299/03, 27311/03, 20/12/2011, § 209).
91. Diğer taraftan söz konusu pozitif yükümlülük; modern toplumların güvenliğini sağlamadaki zorluklar, insan davranışlarının öngörülemezliği ve belirli bir faaliyete ilişkin tercihlerin önceliklere ve kaynaklara göre yapılması gerektiği akılda tutularak yetkililere imkânsız veya aşırı bir sorumluluk yüklemeyecek şekilde yorumlanmalıdır (Finogenov ve diğerleri, § 209; Makaratzis/Yunanistan [BD], B. No: 50385/99, 20/12/2004, § 69).
92. AİHM, tutuklu ve hükümlülerle ilgili olarak onların korunmasız ve zayıf durumda olduklarını ve en zor şartlarda dahi yetkililerin bu kişilerin fiziksel esenliklerini korumakla sorumlu olduklarını belirtmiştir (Keenan/Birleşik Krallık, B. No: 27229/95, 3/4/2001, § 91; Tarariyeva/Rusya, B. No: 4353/03, 14/12/2006, § 73; Vlademir/Romanov/Rusya, B. No: 41461/02, 24/7/2008, § 57).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
93. Mahkemenin 13/4/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları ve Bakanlık Görüşü
94. Başvurucular; yakınlarının ceza infaz kurumu koşullarına uyum sağlayamaması ve ceza infaz kurumlarında gördüğünü iddia ettikleri baskı ve kötü muamele nedeniyle psikolojisinin daha da bozulması üzerine birçok ceza infaz kurumuna nakledildiğini, ceza infaz kurumunda kaldığı süre içinde gördüğü baskı ve kötü muameleye dair sunduğu dilekçelerin işleme alınmadığını, yakınlarının psikolojik sorunlar yaşadığı, kendisine zarar verme riskinin yüksek olduğu ve tedavi edilmesi gerektiği ceza infaz kurumlarındaki personel tarafından bilinmesine rağmen yakınlarına psikolog ya da psikiyatrın psikolojik destek sağlamadığını, daha önce intihar girişiminde bulunduğunun kendilerinden saklandığını belirterek ceza infaz kurumlarının idareleri tarafından gerekli ve yeterli tedbirlerin alınmaması nedeniyle yaşamı koruma yükümlülüğünün ihlal edildiğini iddia etmiştir.
95. Başvurucular ayrıca yakınlarının ceza infaz kurumlarında uğradığı baskı ve kötü muameleler nedeniyle psikolojisinin giderek bozulması sonucu intihar ettiğine yönelik iddialarının adli makamlarca incelenmeden, ceza infaz kurumu personeli tarafından intiharı önleyici yeterli tedbirin alınmadığı gözetilmeden ceza infaz kurumu personeli hakkında yürütülen soruşturmada kovuşturmasızlık kararı verildiğini belirterek yaşam hakkının etkili soruşturma yürütme yükümlüğünün ihlal edildiğini iddia etmiştir.
96. Bakanlık koruma yükümlülüğünün ihlal edildiği iddialarına dair görüşünde kurum psikoloğu tarafından H.E. hakkında düzenlenen raporlarda, kendisine ve başkalarına zarar verme riski yüksek olduğundan yakın gözlemde tutulması gerektiği belirtilmişse de şahsın intihar riski taşıdığına dair bir kanaat bulunmadığını, şahsın kalmış olduğu önceki ceza infaz kurumlarındaki sağlık dosyalarında intihar eylemine teşebbüs ettiğine dair bir bilgiye rastlanmadığını, ayrıca Edirne F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda barındırıldığı süre içinde baskı ve şiddet gördüğüne ya da psikolojik sorunları olduğuna dair yazılı veya sözlü herhangi bir dilekçesi olmadığını bildirmiştir.
97. Ayrıca Bakanlık görüşünde intiharın yatak çarşafı ile gerçekleştirildiği gözetildiğinde somut olayda ceza infaz kurumlarında bulunan tutuklu ve/veya hükümlülerin yaşam ve sağlıklarının korunması için oluşturulan sistemin etkili bir şekilde işlediği, şahsın sağlığının korunması ve kendisine zarar vermemesi açısından yetkili idare tarafından önleyici tedbirlerin alındığı, aksi kanaatin insan davranışlarının öngörülemezliği bağlamında devlete ağır yük yükleyen bir yorum olacağı belirtilmiştir.
98. Bakanlık etkili soruşturma yürütme yükümlüğünün ihlal edildiği iddialarına dair görüşünde ise adli makamlarca ölüm olayının tüm yönlerinin ortaya konulmasına ve sorumlu kişilerin belirlenmesine imkân tanıyan bağımsız bir soruşturmanın yürütülmesi adına resen harekete geçildiğinin, ölüm olayını aydınlatabilecek bütün delillerin toplanması adına gerekli işlemlerin yapıldığının ve kısa bir sürede soruşturmanın tamamlandığının altını çizmiştir.
99. Başvurucular, Bakanlık görüşüne karşı beyanlarında başvuru formunda ileri sürdükleri iddialarını tekrarlamıştır.
B. Değerlendirme
100. Anayasa"nın iddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak "Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı" kenar başlıklı 17. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
“Herkes, yaşama, ...hakkına sahiptir.”
101. Anayasa’nın "Devletin temel amaç ve görevleri" kenar başlıklı 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Devletin temel amaç ve görevleri, (...) kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.”
102. Başvurucuların ceza infaz kurumu görevlilerince yakınlarına baskı ve kötü muamelede bulunulduğuna dair iddialarını yakınlarının psikolojisinin giderek bozulması ve neticede intihar etmesi bağlamında dile getirdikleri, başvuru formunda kötü muamele yasağının ihlal edildiğine dair bir iddialarının bulunmadığı, bu iddiayı temellendirecek somut bulgu ve kanıtları ortaya koyamadıkları, ölü muayene ve otopsi ile diğer soruşturma işlemlerinde söz konusu iddiayı destekleyici bir bulguya rastlanmadığı gözetilerek kötü muamele yasağı açısından herhangi bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
103. Yaşam hakkının doğal niteliği gereği, yaşamını kaybeden kişi açısından bu hakka yönelik bir başvuru ancak yaşanan ölüm olayı nedeniyle ölen kişinin mağdur olan yakınları tarafından yapılabilecektir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013, § 41). Başvuru konusu olayda başvurucular, ölen H.E.nin ebeveynleri ve kardeşleridir. Bu nedenle başvuruda, başvuru ehliyeti açısından bir eksiklik bulunmamaktadır.
104. Öte yandan somut başvuruda kamu makamlarının yaşamı korumaya ilişkin pozitif yükümlülüğü açısından olaydaki etkili bir yargısal sistemin hangisi olduğu belirlendikten sonra söz konusu yargısal yolun somut olayda tüketilip tüketilmediği bakımından da kabul edilebilirlik incelemesi yapılması gerekmektedir.
1. Genel İlkeler
105. Kişinin yaşam hakkı ile maddi ve manevi varlığını koruma hakkı birbiriyle sıkı bağlantıları olan, devredilmez ve vazgeçilmez haklardan olup devletin bu konuda pozitif ve negatif yükümlülükleri bulunmaktadır. Devletin pozitif bir yükümlülük olarak yetki alanında bulunan tüm bireylerin yaşam hakkını gerek kamusal makamların gerek diğer bireylerin gerekse kişinin kendisinin eylemlerinden kaynaklanabilecek risklere karşı koruma yükümlülüğü bulunmaktadır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, §§ 50, 51).
106. Anayasa Mahkemesinin yaşam hakkı kapsamında devletin sahip olduğu pozitif yükümlülükler açısından benimsediği temel yaklaşıma göre devletin sorumluluğunu gerektirebilecek şartlar altında gerçekleşen ölüm olaylarında Anayasa’nın 17. maddesi devlete, elindeki tüm imkânları kullanarak bu konuda ihdas edilmiş yasal ve idari çerçevenin yaşamı tehlikede olan kişileri korumak için gereği gibi uygulanmasını ve bu hakka yönelik ihlallerin durdurulup cezalandırılmasını sağlayacak etkili idari ve yargısal tedbirleri alma görevi yüklemektedir. Bu yükümlülük, kamusal olsun veya olmasın yaşam hakkının tehlikeye girebileceği her türlü faaliyet bakımından geçerlidir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 52).
107. Devletin yaşam hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüklerinin maddi yönünün yanı sıra usule ilişkin bir yönü de bulunmaktadır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 54). Yaşam hakkı kapsamındaki usule ilişkin yükümlülük olayın niteliğine bağlı olarak cezai, hukuki ve idari nitelikte soruşturmalarla yerine getirilebilir.
108. Kasıtlı olmayan fiiller nedeniyle meydana gelen ölüm olaylarında kamu makamlarının muhakeme hatası veya dikkatsizliği aşan bir kusuru olduğu veya olası sonuçların farkında olmalarına rağmen söz konusu makamların kendilerine verilen yetkiler kapsamında tehlikeli bir faaliyet nedeniyle oluşan riskleri bertaraf etmek için gerekli ve yeterli önlemleri almadığı durumlarda ilgililer diğer hukuk yollarına başvurmuş olsalar dahi kişilerin hayatının tehlikeye girmesine neden olanlar hakkında bir ceza soruşturması yürütülmesi gerekir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 60).
109. Yaşamı koruma yükümlülüğü kapsamında, bazı özel koşullarda devletin kişinin kendi eylemlerinden kaynaklanabilecek risklere karşı yaşamı korumak amacıyla gerekli tedbirleri alma yükümlülüğü de bulunmaktadır (Sadık Koçak ve diğerleri, B. No: 2013/841, 23/1/2014, § 74). Ceza infaz kurumlarında gerçekleşen ölüm olayları için de geçerli olabilecek bu yükümlülüğün ortaya çıkması için ceza infaz kurumu yetkililerinin kendi kontrolleri altındaki bir kişinin kendini öldürmesi konusunda gerçek bir risk olduğunu bilip bilmediklerini ya da bilmeleri gerekip gerekmediğini tespit etmek, böyle bir durum söz konusu ise bu riski ortadan kaldırmak için makul ölçüler çerçevesinde ve sahip oldukları yetkiler kapsamında kendilerinden beklenen her şeyi yapıp yapmadıklarını incelemek gerekmektedir (Mehmet Kaya ve diğerleri, B. No: 2013/6979, 20/5/2015, § 72 ).
110. Tutuklanan veya hürriyeti bağlayıcı cezasının infazına başlanan kişilerin daha önce sahip oldukları pek çok özgürlükten mahrum kalmalarının ve günlük yaşamlarında ciddi nitelikte bir değişim yaşamalarının doğal bir sonucu olarak psikolojik durumları bozulabilmekte, dolayısıyla kırılgan ve korumasız bir konumda bulunan bu kişilerin intihar riski artabilmektedir. Bu nedenle yasal ve ikincil düzenlemelerin ceza infaz kurumu yetkililerine bu kişiler hakkında daha duyarlı ve dikkatli olma görevi yüklemesi, tutuklu veya hükümlü kişilerin hayatlarının tehlikeye atılmasını önleyici tedbirler alınmasını sağlaması gerekmektedir. Bu amaçla öncelikle ceza infaz kurumunda kalan kişilerin davranışlarının ve sağlık durumlarının takip edilmesi, gerektiğinde doktor muayenesine başvurulması, diğer yandan bu konuda eğilimi olduğu anlaşılanlar açısından kendileri için en uygun yerlerde kalmalarının temin edilmesi, intihar eylemlerinde kullanılabilecek kesici/delici eşyalara, kemer, çamaşır ipi veya ayakkabı bağcıkları gibi eşyalara el konması suretiyle bu tip risklerin azaltılmasına yönelik önlemlerin alınması gerekmektedir (Mehmet Kaya ve diğerleri, § 73).
111. Bu bağlamda bir tutuklunun veya hükümlünün kendine zarar verme ihtimalini kişi özgürlüğüne aşırı bir sınırlama getirmeyecek ölçüde en aza indirecek tedbirlerin alınması yetkililerden beklenebilecektir. Bir hükümlü veya tutuklu açısından daha sıkı tedbirlerin gerekip gerekmediği ve bunların uygulanmasının makul olup olmadığı, başvuru konusu yapılan her bir somut olayın koşullarına göre değişecektir (Mehmet Kaya ve diğerleri, § 74).
112. Ancak özellikle insan davranışının öngörülemezliği, öncelikler ve kaynaklar değerlendirilerek yapılacak işlemin veya yürütülecek faaliyetin tercihi dikkate alınarak pozitif yükümlülük (koruma yükümlülüğü) yetkililer üzerine aşırı yük oluşturacak şekilde yorumlanmamalıdır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 53; Sadık Koçak ve diğerleri, § 74).
2. İlkelerin Olaya Uygulanması
113. Yapılan incelemede, ceza infaz kurumunda bulunan kişilerin yaşam ve sağlıklarının korunması için oluşturulması gereken yasal ve idari çerçevenin mevzuat (bkz. §§ 63-86) ile ayrıntılı olarak düzenlendiği görülmüştür.
114. Yukarıda belirtildiği üzere (bkz. § 107) yaşam hakkı kapsamında devletin sahip olduğu etkili yargısal sistem kurma yönündeki pozitif yükümlülük, olayın niteliğine bağlı olarak farklı nitelikteki hukuki yolların etkili yürütülmesiyle yerine getirilmiş sayılabilmektedir. Bu durumda başvuruya konu ölüm olayının niteliğinin belirlenmesi etkili yargısal sistem kurma yükümlülüğünün yerine getirilip getirilmediği bakımından önem arz etmektedir.
115. Başvurucuların yakınlarının kasten öldürüldüğüne dair bir iddiaları bulunmadığı somut olayda, şahsın ölümüne kasten sebebiyet verildiği izlenimi edinilmesini gerektirecek bir unsur da saptanmamıştır. Başvurucular yukarıda belirtilen ihmale dayalı iddialarla (bkz. § 95) yaşam hakkının yaşamı koruma yükümlülüğünün ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
116. Bu çerçevede somut başvuruda Anayasa Mahkemesince yapılacak incelemede, basit bir değerlendirme hatasını veya dikkatsizliği aşan bir kusurun ceza infaz kurumu yetkililerine atfedilebilip atfedilemeyeceğinin ortaya konulması önem arz etmektedir. Dolayısıyla intihar olayında ceza infaz kurumu yetkilileri tarafından H.E.nin yaşamına yönelik gerçek ve yakın riskin varlığının bilinip bilinmediğinin veya bilinmesi gerekip gerekmediğinin belirlenmesi, bu soruya olumlu yanıt verilmesi hâlinde ise yetkililerin gerekli ve yeterli tedbirleri alıp almadığının belirlenmesi gerekmektedir.
117. Başvurucuların yakını H.E.nin cezasının infazına sekiz ayrı ceza infaz kurumunda devam edilmiştir. H.E. söz konusu ceza infaz kurumlarında kendisini jilet, cam gibi kesici aletlerle keserek kendisine zarar vermesi, ilaç içmesi, ceza infaz kurumu personeline ya da diğer mahkûmlar/tutuklulara saldırarak zarar vermesi yahut ceza infaz kurumu eşyalarını kırmak ya da yangın çıkarmak gibi eylemlerde bulunması nedenleriyle bahse konu sekiz ceza infaz kurumuna disiplin ve güvenlik gerekçeleriyle nakledilmiştir. Dolayısıyla H.E.nin gönderildiği ikinci ceza infaz kurumu olan Rize Ceza İnfaz Kurumunda kaldığı dönemden itibaren saldırgan tavırlar sergilediği, ceza infaz kurumu şartlarına uyum sağlayamadığı, birçok disiplin cezası aldığı ve birtakım psikolojik sorunlar yaşadığı açıktır.
118. Nitekim Rize Ceza İnfaz Kurumunda iken H.E. Ceza İnfaz Kurumu psikoloğuyla görüşmeler yapmaya başlamış ve hastanenin psikiyatri polikliniğine birden çok kez sevk edilerek kendisine "davranış bozukluğu" tanısıyla antidepresan ilaç tedavisi uygulanmıştır (bkz. §§ 14-16).
119. Sonrasında H.E. sevk edildiği üçüncü ceza infaz kurumu olan Çankırı Ceza İnfaz Kurumunda müşahede odasında kalmaktayken bol miktarda hap içmesi üzerine disiplin cezası almıştır (bkz. § 20). H.E.nin söz konusu eylemi sonrasında artık intihara meyilli olduğunun ceza infaz kurumu yetkililerince bilinmesi gerektiği kabul edilmelidir. Bu nedenle H.E.nin bu aşamadan sonra daha özenle takip edilerek hakkında özel önlem alınması gerektiği değerlendirilmiştir.
120. Nitekim H.E. sevk edildiği dördüncü ceza infaz kurumu olan Salihli Ceza İnfaz Kurumunda da kendisine zarar vermeyi sürdürmüş, Ceza İnfaz Kurumu Psikososyal Servisi tarafından gerçekleştirilen görüşmeler sonucunda düzenlenen raporlarda H.E.nin "kendine zarar verici davranışlara devam ettiği, sağlıklı bir düşünce yapısıyla hareket etmekte zorlandığı ve bu haliyle kurum yaşamına uyum sağlamaktan uzak bir tablo sergilediği ... Psikiyatri Polikliniği"ne yönlendiril[diği] ... "Anksiyete Bozukluğu ve Hafif Depresif Nöbet" tanılanyla ilaç tedavisi başlan[dığı], ancak tedavi sürecini düzenli olarak devam ettirmediği ve durumunda herhangi bir düzelme olmadığı ... birçok kez kendisine ve çevresine zarar verici davranışlarda bulunduğu (vücudunun çeşitli yerlerini kesme, açlık grevi, eşyalara zarar verme vb.), genel görünümünün genellikle gergin ve öfkeli olduğu, ani ve tepkisel davranışlar sergileyebildiği, sağlıklı bir düşünce yapısıyla hareket etmekte zorlandığı ve antisosyal kişilik özelliklerine sahip olduğu ... kurum yaşamında daha çok sorun yaşamasının önüne geçilebilmesi adına görevli memurlar tarafından anlayışlı bir yaklaşım sergilenmesinin ve gözetim servisi tarafından sürekli olarak takip altında tutulmasının önemli olduğu" tespitlerine yer verilmiştir (bkz. § 23).
121. H.E. Salihli Ceza İnfaz Kurumunda bulunduğu süre içinde hastanenin psikiyatri polikliniğine sevk edilmiş, kendisine "hafif depresif nöbet" tanısıyla yine antidepresan ilaç tedavisi uygulanmıştır (bkz. § 22).
122. H.E.nin ceza infaz kurumlarındaki psikososyal servislerle yaptığı görüşmeler neticesinde düzenlenen "Tutuklu/Hükümlü Genel Risk ve İhtiyaç Raporu-YARDM" formlarında genel itibarıyla kendisine zarar verme riskinin yüksek olarak değerlendirildiği görülmekle birlikte H.E.nin söz konusu değerlendirmelerdeki sorulara intihar etme planı olmadığı, intihar etmeyi düşünmediği yönünde cevaplar verdiği görülmektedir (bkz. §§ 26, 27, 34, 42, 43).
123. H.E.nin intihar eylemini gerçekleştirdiği Edirne Ceza İnfaz Kurumundan bir önce sevk edildiği İzmir Ceza İnfaz Kurumunda kaldığı sürede Ceza İnfaz Kurumu psikoloğunca "İntihar riski olabilir, gözlem altında tutulmalıdır." tespitinde bulunulduğu (bkz. § 33), H.E.nin bu süre içinde Psikiyatri Polikliniğine sevk edildiği iki seferde de kendisinde bir akıl hastalığı (pskikotik bozukluk vb.) bulunduğuna dair bir tespitte bulunulmadığı, intihar düşüncesi olmadığının belirtildiği (bkz. § 36), "hafif depresif nöbet" tanısıyla antidepresan ilaç tedavisi uygulandığı (bkz. § 35) anlaşılmaktadır.
124. Bu durumda H.E.nin kendisine zarar veren birçok eyleminin intihar eğilimi olarak değerlendirilmemesi mümkün olsa da özellikle Çankırı Ceza İnfaz Kurumunda ilaç içmesinin intihar eğilimi olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu aşamadan sonra H.E. kaldığı ceza infaz kurumlarında psikologlarla görüşme imkânı bulmuş, psikiyatri polikliniklerine sevk edilmiştir. Fakat sevk edildiği psikiyatri polikliniklerinin hiçbirinin 5275 sayılı Kanun’un 16. maddesinde öngörülen yolu işletmek üzere (bkz. § 66) H.E.nin cezasının infazına durumuna uygun bir sağlık kuruluşunda devam edilmesini gerektirecek herhangi bir akıl hastalığı olduğu yönünde bir tespit yapmadığı gözönünde bulundurulmalıdır. Aynı şekilde psikiyatri polikliniklerince H.E.nin intihar düşüncesine sahip olduğuna dair bir belirleme de yapılmamıştır.
125. Her ne kadar H.E.nin çok sayıdaki kendisine zarar vermeye yönelik eylemlerinin/ruhsal probleminin akıl hastalığı teşkil edip etmediği dolayısıyla cezasının infazına ceza infaz kurumu yerine bir ruh ve sinir hastalıkları hastanesinde devam edilmesinin gerekli olup olmadığı yönünde sevk edildiği hiçbir ceza infaz kurumu tarafından bir girişimde bulunulmamış olması sistemsel bir eksiklik, dolayısıyla da bir ihmal olarak değerlendirilebilecek olsa da yukarıda değinilen hususlarla birlikte H.E.nin son kaldığı Edirne Ceza İnfaz Kurumundaki 22 günlük sürede psikososyal görüşme yaptığı, psikiyatri polikliniğine sevk edildiği, İdare Gözlem Kurulu kararıyla tek kişilik odaya yerleştirildiği, hakkında diğer mahkûm/tutuklularla kısıtlı iletişim kurması amacıyla sınırlı sürelerle havalandırmadan faydalandırılması ve her türlü nakil işlemi sırasında ellerine kelepçe takılması gibi ek önlemler alındığı (bkz. § 41) da dikkate alınmalıdır. Ayrıca H.E. kaldığı tek kişilik oda da intihar etmesini kolaylaştırabilecek cisimlerden sayılmayacak olan, yaşamı için herhangi bir risk oluşturmayan ve mevzuata uygun bulundurulan çarşafı kullanmak suretiyle intihar etmiştir.
126. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde H.E.nin cezasının infazı süresince kaldığı sekiz ayrı ceza infaz kurumunda kendisine zarar verici hâl ve hareketleri nedeniyle cezasının infazına ceza infaz kurumu yerine bir ruh ve sinir hastalıkları hastanesinde devam edilmesinin gerekli olup olmadığı yönünde ceza infaz kurumu yetkililerince bir girişimde bulunulmamasının bir organizasyon eksikliği, dolayısıyla bir ihmal teşkil ettiği, ceza infaz kurumundaki tutuklu/hükümlülerin yaşamlarının korunması için oluşturulan sistemin somut olayda etkili biçimde işlemediği ifade edilmelidir.
127. Fakat sistemin somut olayda etkili biçimde işlememesi bir eksiklik olsa da davranış bozukluğu sergileyen H.E. hakkında sevk edildiği psikiyatri poliklinikleri tarafından düzenlenen raporlarda intihar riskine dair bir değerlendirme bulunmaması nedeniyle ceza infaz kurumları tarafından alınan tedbirlerin daha ötesinde bir tedbir alınmasını gerektiren bir durum tespit edilemediğinden söz konusu ihmalin kamu makamlarının basit muhakeme hatasını veya dikkatsizliğini aşan bir durum teşkil ettiği söylenemez. Aksinin kabulü, insan davranışlarının öngörülemezliğini gözetmeden kamu makamları üzerine aşırı yük yükleyen bir yoruma meydan verir.
128. Anayasa Mahkemesine göre ilke olarak, ceza infaz kurumlarında kamu makamlarının yaşamı koruma yükümlülüğü kapsamındaki yaşamı koruyucu önlemleri almamaları nedeniyle ölüm olayının gerçekleştiğine yönelik iddialar bakımından etkili başvuru yolu ceza soruşturması yoludur (birçok karar arasından bkz. Mehmet Kaya ve diğerleri, §§ 70-86; Hilmi Moray, B. No: 2013/3053, 21/4/2016, §§ 64-74).
129. Somut başvuru açısından ise yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan gerekçelerle, somut olayın özel şartları gözönünde bulundurularak, başvurucularca etkisiz olduğu yönünde bir iddia da bulunulmayan tazminat davası yolunun başvurucuların şikâyetleri açısından hem idarenin mesuliyetini saptayabilecek hem de gerektiği takdirde zararın ödenmesini sağlayabilecek etkili yargısal yol olduğu değerlendirilmiştir.
130. Bu durumda başvurucuların iddialarıyla ilgili açtıkları tam yargı davası reddedilmiş olsa da hâlen Danıştay incelemesinde (bkz. § 62) olduğundan başvurucuların yaşam hakkının korunmadığına ilişkin şikâyetleri yönünden kanunda öngörülen yargısal başvuru yollarının tamamını bireysel başvuru yapmadan önce tüketmiş olduklarından söz edilemeyecektir.
131. Açıklanan gerekçelerle başvurunun başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
M. Emin KUZ bu görüşe katılmamıştır.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA M. Emin KUZ"un karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA ,
B. Yargılama giderinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 13/4/2021 tarihinde karar verildi.
KARŞIOY GEREKÇESİ
Ceza infaz kurumunda kamu makamları tarafından yeterli tedbirler alınmadığı için meydana gelen intihardan dolayı yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasıyla yapılan bireysel başvuruda, başvuru yollarının tüketilmediği gerekçesiyle kabul edilemezlik kararı verilmiştir.
Çoğunluğun buna ilişkin kararının gerekçesinde, devletin pozitif bir yükümlülük olarak, yetki alanında bulunan bütün bireylerin yaşam hakkını kamu makamları ile diğer bireylerin ve kişinin kendisinin eylemlerinden kaynaklanabilecek risklere karşı koruması gerektiği belirtilerek, devletin sorumluluğunu gerektirebilecek şartlar altında gerçekleşen ölüm olaylarında Anayasanın 17. maddesi uyarınca uygulanacak genel ilkeler sayılmış; ilkelerin somut olaya uygulanması ile ilgili değerlendirmelerde ise, konuya ilişkin yasal ve idarî çerçevenin ayrıntılı olarak düzenlendiği, başvurucuların kişinin kasten öldürüldüğüne dair bir iddialarının veya ölümüne kasten sebebiyet verildiği izleniminin doğmasına yol açacak bir hususun bulunmadığı, ölenin daha önce kaldığı ceza infaz kurumlarındaki eylemleri arasından özellikle birinin intihar eğilimi olarak değerlendirilmesi gerekmekle birlikte bundan sonra bu kişiye psikologlarla görüşme imkânının verildiği ve psikiyatri polikliniklerine sevkedildiği, kişinin kendisine zarar vermeye yönelik çok sayıdaki eylemine rağmen cezasının infazına hastanede devam edilmesinin gerekip gerekmediği yönünde hiçbir infaz kurumu tarafından girişimde bulunulmaması ihmal olarak değerlendirilebilirse de son olarak sevkedildiği ve intiharın gerçekleştiği ceza infaz kurumunda alınan ek tedbirlerin de dikkate alınması gerektiği, yukarıda belirtilen ihmalin kamu makamlarının basit muhakeme hatasını veya dikkatsizliğini aşan bir durum teşkil etmediği, bu itibarla somut olayın şartları bakımından etkisiz olduğu yönünde bir iddiada bulunulmayan tazminat davasının sonucu beklenmeden bireysel başvuruda bulunulmasından dolayı kanunda öngörülen başvuru yollarının bireysel başvurudan önce tüketilmiş olduğundan söz edilemeyeceği gerekçesiyle kabul edilemezlik sonucuna varılmıştır.
Konuya ilişkin olarak Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararları ile belirlenen ve bu kararda da tekrarlanan genel ilkeler isabetli olmakla birlikte, incelenen başvuruda çoğunluğun bu ilkeleri olaya uygularken yaptığı bazı değerlendirmelere ve ulaştığı sonuca katılmak mümkün değildir.
Bilindiği gibi, yaşamı koruma yükümlülüğü kapsamında, bazı özel şartlarda kişinin kendi eylemlerinden kaynaklanabilecek risklere karşı korunması amacıyla devletin gerekli tedbirleri alma yükümlülüğü bulunmakta ve ceza infaz kurumlarındaki ölüm olayları için de geçerli olan bu yükümlülük, infaz kurumu yetkililerinin kendi kontrolleri altındaki bir kişinin kendini öldürme ihtimali olduğunu bilip bilmediklerinin veya bilmeleri gerekip gerekmediğinin ve böyle bir durum söz konusu ise bu tehlikeyi ortadan kaldırmak için kendilerinden beklenen makul ölçülerdeki her tedbiri alıp almadıklarının da belirlenmesini gerektirmektedir (Mehmet Kaya ve diğerleri, B. No: 2013/6979, 20/5/2015, § 72).
Kararın gerekçesinde de atıf yapılan ilke kararımızda, ceza infaz kurumunda kalan kişilerin hürriyetlerinden mahrum kalmalarının sonucu olarak psikolojik durumlarının bozulabildiği ve intihar riskinin artabildiği, bu nedenle davranışlarının ve sağlık durumlarının takip edilmesi, doktor muayenesine başvurulması ve bu eğilimi olduğu anlaşılanlarla ilgili olarak risklerin azaltılmasına yönelik tedbirlerin alınması gerektiği vurgulanarak tutuklu veya hükümlünün kendisine zarar verme ihtimalini en aza indirecek tedbirlerin alınması gerektiği, daha sıkı tedbirlerin gerekip gerekmediğinin ve bunların uygulanmasının makul olup olmadığının ise her olayın şartlarına göre değişeceği belirtilmektedir (Mehmet Kaya ve diğerleri, §§ 73-74).
İncelenen başvuruya konu somut olayda, başvurucuların yakınının, kaldığı sekiz ayrı ceza infaz kurumunda kendisine zarar verici eylemlerde bulunmasına ve bir ceza infaz kurumunda çok sayıda ilaç içmesine, bir önceki ceza infaz kurumu psikoloğu tarafından da hakkında intihar riski olabileceği ve gözlem altında tutulması gerektiği yönünde tespitte bulunulmasına rağmen infaz kurumlarının yetkililerince cezanın infazına hastanede devam edilmesinin gerekip gerekmediği yönünde bir değerlendirmede ve buna ilişkin teşebbüste bulunulmaması Bölümümüz çoğunluğunca ihmal olarak değerlendirilmiş ve ceza infaz kurumunda kalanların yaşamlarının korunması için oluşturulan sistemin somut olayda etkili bir şekilde işlemediği kabul edilmiş; ancak söz konusu ihmalin kamu makamlarının basit muhakeme hatasını ve dikkatsizliğini aşan bir durum teşkil ettiğinin söylenemeyeceği, somut olayın şartlarında tazminat davası yolunun da başvurucuların şikâyetleri açısından etkili yargısal yol olduğu ve tüketilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Öncelikle AİHM’in benzer içerikli bir başvuruda tam yargı davasını tüketilmesi gereken bir yargısal yol olarak görmediği ve o tarihte Danıştayda derdest olan davayı başvuru yollarının tüketilmemesi sonucuna ulaşmak için gerekçe yapmadığı ifade edilmelidir (bkz. Yusuf Bayram ve Keten Bayram/ Türkiye, B. No: 49428/12).
Diğer taraftan, kararda aktarılan olay ve olgulardan da anlaşılacağı üzere, incelenen başvuruda, sadece intiharın gerçekleştiği ceza infaz kurumu yetkilileri bakımından değil, önceki infaz kurumlarının yetkilileri bakımından da bir ihmaller zincirinin söz konusu olduğu ve ilgilinin cezasının infazına ceza infaz kurumu yerine bir hastanede devam edilmesinin gerekli olup olmadığı değerlendirilmediği gibi -bütün verilere rağmen- yukarıda belirtilen ilke kararımızda belirtilen ve adı geçenin kendisine zarar verme ihtimalini en az seviyeye indirecek tedbirlerin alınmadığı görülmektedir.
Gerekçede, bu tedbirlerin alındığı ve ilgilinin intihar etmesini kolaylaştırabilecek cisimlerden olmayan, yaşamı için bir risk de oluşturmayan çarşafı kullanarak intihar ettiği belirtilmekte ise de, çarşaf kullanılarak intihar vakalarının yaygın olduğunun cezaevi görevlilerince bilinmesinin gerekmesine rağmen, kendisine defalarca zarar veren ve bir önceki ceza infaz kurumunda intihar riski bulunduğu, bu nedenle gözlem altında tutulması gerektiği raporlanan ilgiliye yırtılabilir bir kumaştan yapıldığı anlaşılan nevresim verildiği ve erişebileceği bir yükseklikte parmaklıkları olan bir odada tutulduğu, intiharın da nevresimden yırtılarak ve parmaklıklardan yararlanılarak oluşturulan bir düzenekle gerçekleştirildiği dikkate alındığında, basit muhakeme hatasını veya dikkatsizliği aşan bir durum bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bu itibarla tazminat davasının sonucunun beklenmesi gerektiği gerekçesiyle kabul edilemezlik kararı verilmesinde isabet bulunmamaktadır.
Yukarıda açıklanan sebeplerle, başvurunun kabul edilebilir bulunması ve esas incelemesi yapılarak ihlal kararı verilmesi gerektiği düşüncesiyle çoğunluğun kabul edilemezlik kararına katılmıyorum.
|
|
|
|
Üye M. Emin KUZ
|