Esas No: 2017/15646
Karar No: 2017/15646
Karar Tarihi: 21/4/2021
AYM 2017/15646 Başvuru Numaralı MURAT ÖZMEK (2) Başvurusuna İlişkin Karar
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
MURAT ÖZMEK BAŞVURUSU (2) |
(Başvuru Numarası: 2017/15646) |
|
Karar Tarihi: 21/4/2021 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Hasan Tahsin GÖKCAN |
Üyeler |
: |
Hicabi DURSUN |
|
|
Recai AKYEL |
|
|
Selahaddin MENTEŞ |
|
|
İrfan FİDAN |
Raportör |
: |
Ali KOZAN |
Başvurucu |
: |
Murat ÖZMEK |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ceza infaz kurumunda tutuklu olarak bulunan başvurucunun defterinin idarece sakıncalı bulunarak muhafaza altına alınmasının özel hayata saygı hakkını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 31/1/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvuruların kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvuruların kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
9. Başvurucu, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklu olarak Düzce T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu) bulunmaktadır.
10. İnfaz Kurumunun yaptığı genel aramada başvurucunun iki adet defterine el konulmuştur. Başvurucunun beyanına göre defterlerin içeriği, başvurucunun günlük düşüncelerini ve ruh hâlini yansıtan yazıları ile şiir ve öykü denemelerinden oluşmaktadır.
11. Başvurucu, defterlerinin kendisine iade edilmesini İnfaz Kurumundan talep etmiştir. İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığı 25/10/2016 tarihinde talebin reddi ile defterlerin başvurucunun tahliyesinde kendisine verilmek üzere Emanet Eşya Birimine teslim edilmesine karar vermiştir. Anılan kararda; Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve/veya Paralel Devlet Yapılanmasına (PDY) üye olma suçundan kalmakta olan mahpusların İnfaz Kurumunun kantininden temin ettikleri defterleri, amacı dışında kullandıkları vurgulanmıştır. Bu bağlamda defterlerin diğer koğuşlarda kalmakta olan aynı suçtan tutuklular ile pusula atarak haberleşmekte kullanıldığı, ayrıca defterlere bir kısım kişilerin ismine ve bu kişilerin vermiş oldukları ifadelere yer verilerek kişileri ifşa etmeye yönelik yazılar yazıldığı, bu durumun da güvenlik zafiyeti oluşturduğu belirtilmiştir.
12. Başvurucu, anılan karara karşı Düzce İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) itiraz etmiştir. İnfaz Hâkimliği başvurucunun itirazını 9/12/2016 tarihli kararıyla reddetmiştir. Kararın gerekçesinde; İnfaz Kurumunun kantininden temin edilen defterlerin amacı dışında diğer koğuşlarda kalmakta olan aynı suçtan tutuklular ile pusula atarak haberleşmekte kullanıldığı, ayrıca bir kısım kişilerin ismine ve bu kişilerin vermiş oldukları ifadelere yer verilerek kişileri ifşa etmeye yönelik yazılar yazıldığı, bu durumun da güvenlik zafiyeti oluşturduğu şeklindeki gerekçenin defterlerin incelenmesi sonucu usul ve yasaya uygun olduğunun anlaşıldığı belirtilmiştir.
13. Başvurucunun anılan karara itirazı ise Karabük 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 29/12/2016 tarihinde İnfaz Hâkimliği kararlarının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir.
14. Nihai karar 5/1/2017 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
15. Başvurucu 31/1/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
16. 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun"un "Oda ve eklentilerinde bulundurulabilecek kişisel eşyalar" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:
"(1) Kapalı ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlülerin oda ve eklentilerinde bulundurabilecekleri veya bulunduramayacakları kişisel eşya, gıda, tıbbî malzeme ve diğer ihtiyaç maddeleri yönetmelikle düzenlenir."
17. 5275 sayılı Kanun"un "Arama" kenar başlıklı 36. maddesi şöyledir:
"(1) Kurumlarda, odalar ve eklentilerinde, hükümlülerin üst ve eşyasında habersiz olarak her zaman arama yapılabilir. Her ay bir kez mutlaka arama yapılır.
(2) Aramalar, gerektiğinde dış güvenlik görevlileri veya kolluk kuvvetleriyle veya diğer kamu görevlilerince ortaklaşa gerçekleştirilebilir."
18. 17/6/2005 tarihli 25848 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Ceza İnfaz Kurumunda Bulundurulabilecek Eşya ve Maddeler Hakkında Yönetmelik"in "Bulundurulabilecek hayvanlar ve diğer eşyalar" kenar başlıklı 12. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...
Ceza infaz kurumu işyurdu yönetim kurulunca kantinde satışına karar verilen, bu Yönetmelikte sayılmayan ve kurum güvenliğini tehlikeye düşürmeyen eşyaların stok oluşturmayacak şekilde koğuş, oda ve eklentilerde bulundurulmasına izin verilebilir."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 21/4/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi Yönünden
20. Başvurucu, uzun süredir tutuklu olması nedeniyle bireysel başvuru harç ve masraflarını karşılayacak gelirinin olmadığını belirterek adli yardım talebinde bulunmuştur.
21. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. Özel Hayata Saygı Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
22. Başvurucu; İnfaz Kurumu kantininden iki adet defter satın aldığını, bu defterleri günlük anılarını, kişisel duygu ve düşüncelerini, ayrıca şiir, öykü gibi denemelerini yazmak için kullandığını belirtmiştir. Haksız işlemlerle tutuklandığını, bu ağır tramvayı atlatabilmek için duygu ve düşüncelerini ifade etmesi gerektiğini, defterine el konulması ve yeni bir defter talebinin de zımnen reddedilmesi nedeniyle üzerindeki manevi baskıyı hafifletme yolunun elinden alındığını ifade etmiştir. Ayrıca defterlerde dış dünyaya kapalı olmasını istediği özel hayatına ilişkin yazılar olmasına rağmen defterlerin kurum personeli tarafından okunarak ifşa edildiğini ve diğer hükümlülere defter verilmesine rağmen kendisine verilmediğini iddia etmiştir. Bununla birlikte İnfaz Kurumunun deftere elkoyma kararında belirttiği gerekçeler yönünden kendisiyle ilgisi olmayan olayların gösterildiğini, gerekçede dayanılan olaylarla ilişkili idari ya da cezai bir işleme tabi tutulmadığını vurgulayan başvurucu; özel hayata saygı hakkı, ifade hürriyeti, kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı ile eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
23. Bakanlık görüşünde; özgürlüğü mahkeme kararıyla kısıtlanan hükümlü ve tutukluların cezaevinde tutulmanın doğal sonucu olarak sosyal ilişkilerinin sınırlandırılmasının kaçınılmaz olduğu, yapıldığı iddia olunan müdahalenin kamu düzeni ve suç işlenmesinin önlenmesi genel amacı çerçevesinde ceza infaz kurumlarında güvenliğin ve disiplinin sağlanması şeklinde meşru amaç taşıdığı belirtilmiştir. İlgili kararlardaki tespit ve sonuçların mevzuatın uygulanması niteliğinde olduğu, Anayasa’da yer alan hak ve özgürlükleri ihlal eder nitelikte olmadığı veya adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda açık bir keyfîlik içermediği değerlendirmesine yer verilmiştir. Şikâyet konusu sınırlamanın ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz ve doğal sonuçları ile ceza infaz kurumunun düzeni ve güvenliği meşru amacı temelindeki kamu yararı arasındaki denge gözetilerek yapıldığı ifade edilmiştir. Bunun yanında ceza infaz kurumunun güvenliği ve bir terör örgütü soruşturması bağlamında tanıklık beyanında bulunanların ifşasının önlenmesi amacıyla bu tedbire başvurulduğu vurgulanmıştır.
24. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında; defterdeki yazıların dış dünyaya kapalı kendine özel içeriğinin olduğunu dolayısıyla mahrem kalması gerektiğini bu durumun da özel hayata saygı hakkı kapsamında kaldığını belirtmiştir. İnfaz Kurumunun defteriyle ilgili kararında gerekçelerin somutlaştırılmadığını, soyut ifadelere yer verildiğini, gerekçedeki olayların gerçekliğinin de şüpheli olduğunu ve kendisiyle ilgisinin olmadığını ifade etmiştir. Başka koğuşlardakilerle pusula yoluyla haberleşmediğini, başkalarının ifadelerinden haberi olmadığı gibi defterinde de başkalarının ifadelerine yer vermediğini vurgulamıştır.
2. Değerlendirme
25. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un, “Bireysel başvuruların kabul edilebilirlik şartları ve incelenmesi” kenar başlıklı 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasının ilgili bölümü şöyledir:
"Mahkeme, ... açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir."
26. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün (İçtüzük) bireysel başvuruların içeriğini düzenleyen “Bireysel başvuru formu ve ekleri” başlıklı 59. maddesinin (2) ve (3) numaralı fıkralarının bireysel başvurunun yapıldığı tarihteki ilgili bölümleri şöyledir:
"(2) Başvuru formunda aşağıdaki hususlar yer alır:
...
ç) Kamu gücünün ihlale neden olduğu iddia edilen işlem, eylem ya da ihmaline dair olayların ... özeti.
d) Bireysel başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve delillere ait özlü açıklamalar.
e) Başvurucunun güncel ve kişisel bir temel hakkının doğrudan zedelendiği iddiasının dayanakları.
...
h) Başvurucunun talepleri.
(3)Başvuru formuna aşağıdaki belgeler ya da onaylı örnekleri eklenir:
...
e) Dayanılan belgelerin asılları ya da onaylı örnekleri.
...
(4) Başvurucu ihlal iddiasına dayanak gösterdiği üçüncü fıkradaki belgelere herhangi bir nedenle erişememesi hâlinde bunun gerekçelerini belirtir. Mahkeme gerekli gördüğü takdirde bu bilgi ve belgeleri resen toplar."
27. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının özü, mahrem kalmasını istediği bazı düşünce ve duyguları da barındıran defterlerinin muhafaza altına alınması olduğu anlaşılmakla başvuru bir bütün hâlinde özel hayata saygı hakkı kapsamında incelenmiştir.
28. 6216 sayılı Kanun"un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir (bkz. § 25). Bu kapsamda karmaşık veya zorlama şikâyetler, kanun yolu şikâyeti niteliğindeki şikâyetler, başvurucunun ihlal iddialarını temellendiremediği şikâyetler ile temel haklara yönelik bir ihlalin olmadığı açık olan şikâyetler açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Cemal Günsel [GK], B. No: 2016/12900, 21/1/2021, § 21).
29. Anayasa Mahkemesi ancak temellendirilebilmiş bir bireysel başvuruyu inceler. Başvurucuların şikâyetlerini hem maddi hem hukuki olarak temellendirme zorunluluğu bulunmaktadır. Maddi dayanaklar yönünden başvurucuların yükümlülüğü şikâyetlerine konu temel olay ve olguları açıklamak ve bunlara ilişkin delilleri Mahkemeye sunmak, hukuki dayanak yönünden yükümlülüğü ise bireysel başvuruya konu temel hak ve özgürlüklerden hangisinin hangi nedenle ihlal edildiğini özü itibarıyla açıklamaktır (Sabah Yıldızı Radyo ve Televizyon Yayın İletişim Reklam Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi [GK], B. No: 2014/12727, 25/5/2017, § 19; Cemal Günsel, § 22).
30. Nitekim 6216 sayılı Kanun"un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasına ilave olarak Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 59. maddesinde de başvurucuların yükümlülükleri kapsamında şikâyetin maddi ve hukuki temellerine başvuru formu ve eklerinde yer verilmesi gerektiği açıkça belirtilmiş böylece başvuru koşullarının öngörülebilirliği kuvvetlendirilmiştir (Cemal Günsel, § 23).
31. Bireysel başvuru incelemesinde Anayasa Mahkemesi kamu gücü eylem ve işlemleri ile mahkeme kararlarının Anayasa"ya uygunluğunun ve müdahale gerekçelerinin denetimini kendiliğinden yapmaz. Bu sebeple başvurucunun başvurusunun esasını ve bu kapsamda kamu makamları tarafından ortaya konulan gerekçelerin ilgili ve yeterli olup olmadığını Anayasa Mahkemesine inceletebilmesi için öncelikle kendisinin ihlal iddialarını gerekçelendirmesi, buna ilişkin olay ve olguları açıklaması ve delillerini sunması zorunludur. Anayasa Mahkemesinin başvurucunun yerine geçerek ihlal iddialarını gerekçelendirme, olay ve olguları ortaya koyma ve delil toplama görev ve yükümlülüğü bulunmamaktadır. Söz konusu yükümlülükler başvurucuya aittir (Cemal Günsel, §§ 24, 25).
32. Başvurucuların anılan yükümlülüklere uymamaları hâlinde şikâyetlerini temellendiremedikleri için başvuruları açıkça dayanaktan yoksun bulunabilir. Anayasa Mahkemesi temellendirmeye ilişkin incelemesini her başvurunun somut koşullarında yapar. Kuşkusuz bu yükümlülüklere ellerinde olmayan nedenlerle uymamalarının ikna edici gerekçelerini Mahkemeye sunmaları ya da Mahkemenin bu durumu işin niteliğinden anlaması hâli müstesnadır (Cemal Günsel, § 26).
33. Somut başvuruda terör suçundan ceza infaz kurumunda tutuklu olarak bulunan başvurucunun kendisiyle ilgili mahrem kalmasını istediği konuları da yazdığını beyan ettiği defterlere, tahliyesinde verilmek üzere el konulmuştur. Başvurucunun günlük şeklinde yazılar yazdığı anlaşılan defterlere el konulması suretiyle özel hayata saygı hakkına müdahale olduğu söylenebilir.
34. Söz konusu müdahalenin temel hakları ihlal edip etmediği ve özellikle defterin kullanılma amacı ve içeriği konusunda başvurucu ile kamu makamları arasında ihtilaf bulunmaktadır. Bu durumda Anayasa Mahkemesinin bu başvurunun esasını inceleyebilmesi için öncelikle başvurucunun İdarenin gerekçelerini karşılayacak yeterlikte açıklama yapması zorunludur.
35. Buna karşın başvurucu, bireysel başvuru formunda; defterleri kişisel duygu ve düşüncelerini, ayrıca şiir, öykü gibi denemelerini yazmak için kullandığını, İnfaz Kurumunun gerekçesinin kendisiyle ilgili olmadığını söylemekle yetinmiştir. Başvurucunun defterin içeriğine ilişkin genel ve soyut açıklamalarından defterin farklı amaçlarla kullanılıp kullanılmadığı ve defterlerde başka kişilerin ifadelerine yer verilip verilmediği anlaşılamamaktadır. Bir başka deyişle İnfaz Kurumunun, kantininden alınabilen defterlerin terör örgütü FETÖ/PDY"ye üye olma suçundan tutuklu olanlar tarafından amacı dışında kullanıldığı, ayrıca defterlerde başkalarının ifadelerine yer verilerek kişilerin ifşa edildiği ve bu durumunun güvenlik zafiyeti yarattığı yönündeki tespitlerine karşı, başvurucu tarafından bir açıklama yapılmamıştır. Bu durumda başvurucunun İnfaz Kurumunun güvenlik endişesi ve gerekçesini karşılar nitelikte defterin içeriğine ilişkin somut verilerle iddialarını gerekçelendirdiği ve delillendirdiği söylenemez.
36. Öte yandan başvurucu, defterlerin tahliye durumunda iade edilmek üzere muhafaza altına alınması şeklindeki İnfaz Kurumu müdahalesinin özel hayata saygı hakkını ihlal ettiğini, yalnızca soyut olarak ileri sürmüş; defterlerin içeriğinin hangi nedenle anılan hakkın kapsamında kaldığı, müdahalenin özel hayata saygı hakkının hangi güvencelerinin ne şekilde etkilendiğine dair açıklama yapma yoluna gitmemiştir.
37. Sonuç olarak başvurucu, şikâyetlerine konu temel olay ve olgular ile bireysel başvuruya konu ettiği ve temel hak ve özgürlüklerden hangisinin hangi nedenle ihlal edildiğini açıklamak yönündeki yükümlülüğünü yerine getirmemiş; bu bağlamda ileri sürdüğü ihlal iddialarını temellendirememiştir.
38. Açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucunun adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 21/4/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.