Sanık hakkında hakaret suçundan 5237 sayılı TCY"nın 125/1. maddesi uyarınca cezalan¬dırılması istemiyle açılan kamu davasının şikâyetten vazgeçme nedeni ile 5237 sayılı TCY"nın 73/4. maddesi uyarınca düşürülmesine, tehdit suçundan ise sanığın beraatine ilişkin Sincan 2. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 16.01.2007 gün ve 477-2 sayılı hüküm, o yer C.Savcısı tarafından 19.02.2007 havale tarihli dilekçe ile temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 22.11.2010 gün ve 21223-19157 sayı ile;
“Soruşturma evresinde dinlenen tanıklar M. B., B.Y., C. A usulüne uygun olarak duruşmaya çağrılıp dinlenmeden, eksik inceleme ile beraat kararı verilmesi” isabetsizliğinden başkaca yönleri incelenmeksizin bozulmuştur.
Yargıtay C.Başsavcılığınca 05.01.2011 gün ve 152255 sayı ile;
“Sincan 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 16.01.2007 tarihli hükmüne karşı o yer Cumhuriyet savcısı yönünden temyiz süresinin 16.02.2007 Cuma günü mesai bitiminde sona erdiği ve o yer Cumhuriyet Savcısının 19.02.2007 havale tarihli dilekçe ile yaptığı temyiz itirazının süresinde bulunmadığı” gerekçeleriyle itiraz yasa yoluna başvurularak, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına ve o yer C.Savcısının temyiz isteminin 1412 sayılı CYUY’nın 317. maddesi uyarınca reddine karar verilmesi talep olunmuştur.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulu’nca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sincan 2. Sulh Ceza Mahkemesince 16.01.2007 gün ve 477-2 sayı ile verilen düşme ve beraat kararları, o yer C.savcısı tarafından 19.02.2007 havale tarihli dilekçe ile temyiz edilmiş, Yargıtay 4. Ceza Dairesince de temyiz isteminin süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede eksik inceleme ile karar verildiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiş,
Yargıtay C.Başsavcılığınca da, 19.02.2007 tarihinde gerçekleşen temyizin süresinde olmadığından bahisle itiraz yasa yoluna başvurulmuştur.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık ise, o yer C.Savcısının temyiz isteminin süresinde olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca, halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 310. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, sulh ceza mahkemesinin temyizi kabil kararlarının, yargı çevresi içinde bulundukları asliye ve ağır ceza Cumhuriyet savcıları tarafından, tefhim tarihinden itibaren bir ay içinde temyizi olanaklı olup, tefhimle başlayan bu bir aylık sürenin başlangıcının veya sürenin değiştirilmesinin Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16.11.2007 gün ve 167/222, 08.06.2010 gün ve 116/136 sayılı kararlarında da vurgulandığı üzere hiçbir koşulda olanak bulunmamaktadır.
Ay olarak tayin edilen sürelerin tebligatın yapıldığı günün son ayda sayı itibariyle karşılığı olan günün mesai bitiminde sona ereceğine ilişkin 5271 sayılı CYY’nın 39/3. maddesinin amir hükmü uyarınca, 16.01.2007 tarihinde tefhim edilen hükmün o yer C. Savcısı tarafından en geç 16.02.2007 gününün tekabül ettiği Cuma günü mesai bitimine kadar temyizi olanaklı olup, 19.02.2007 tarihinde gerçekleştirilen temyiz istemi süresinde değildir.
Bu itibarla, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulü ile Özel Daire kararının kaldırılmasına ve o yer C.Savcısının temyiz isteminin 1412 sayılı CYUY’nın 310/3 ve 317. maddeleri uyarınca reddine karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 22.11.2010 gün ve 21223-19157 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3- O yer C.savcısının yasal süresinden sonra gerçekleşen temyiz başvurusunun 1412 sayılı CYUY’nın 310 ve 317. maddeleri uyarınca REDDİNE,
4- Dosyanın incelenmeksizin mahalline iadesini temin için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 01.02.2011 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.