Esas No: 2018/6534
Karar No: 2018/6534
Karar Tarihi: 18/5/2021
AYM 2018/6534 Başvuru Numaralı TURGUT GELEKEN Başvurusuna İlişkin Karar
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
TURGUT GELEKEN BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2018/6534) |
|
Karar Tarihi: 18/5/2021 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Kadir ÖZKAYA |
Üyeler |
: |
Engin YILDIRIM |
|
|
M. Emin KUZ |
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU |
|
|
Basri BAĞCI |
Raportör |
: |
Gökçe GÜLTEKİN YILMAZ |
Başvurucu |
: |
Turgut GELEKEN |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ceza infaz kurumunda yapılan sayım/arama sırasında başvurucunun mahremiyetine özen gösterilmemesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 5/12/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucu, başvuru tarihinde Aydın E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) tutulmakta iken 12/7/2019 tarihinde tahliye edilmiştir.
7. Jandarma görevlilerinin nezaretinde infaz koruma memurları tarafından 22/8/2017 tarihinde sabah saatlerinde başvurucunun tutulduğu odada arama yapılmıştır.
8. Başvurucu yapılan arama sırasında banyoda olduğunu, bir jandarma görevlisinin kapıyı açtığını, bornozunu giymeye çalıştığı sırada beklemesi gerektiğini bağırarak söylemesi üzerine kolluk görevlisinin uzaklaştığını beyan etmektedir.
9. Başvurucu bu olay hakkında 23/8/2017 tarihinde Aydın Cumhuriyet Başsavcılığına (Savcılık) şikâyette bulunmuştur. Başvurucu dilekçesinde özetle 22/8/2017 tarihinde saat 08.30 civarında Ceza İnfaz Kurumunda tutulduğu odada arama yapıldığını, bu sırada banyoda olduğunu, sonradan uzman çavuş olduğunu anladığı uzun boylu, genç bir jandarma görevlisinin banyo kapısını hızla yumruklayarak "Arama var, arama." diye bağırdığını ve ardından kapıyı açtığını, çıplak hâlde bornozunu giymeye çalışırken "Bir iki dakika bekleyemedin mi?" diye bağırması üzerine görevlinin uzaklaştığını, bornozunu giyip dışarı çıktığını, arama yapmak için gelen görevlilerin kendisine kırıcı şekilde davrandığını, bu olay nedeniyle kötü muameleye maruz kaldığını iddia etmiştir.
10. Savcılık tarafından Cezaevi Jandarma Bölük Komutanlığına (Jandarma Komutanlığı) 6/9/2017 tarihli müzekkere yazılmıştır. Müzekkerede;
- Başvurucunun dilekçesinde geçen hususlara ilişkin ayrıntılı izahat verilmesi,
- 22/8/2017 tarihinde yapılan aramada şikâyet dilekçesinde tarif edilen görevli uzman çavuşun tespit edilmesi, kimlik bilgilerinin bildirilmesi ve beyanı alınmak üzere Savcılığa müracaatının sağlanması,
- Şikâyet dilekçesinde belirtilen olaya ilişkin olarak tespit edilen personel hakkında idari yönden disiplin soruşturması yapılıp yapılmadığı bilgisi, disiplin soruşturması yapılmışsa (disiplin kurulu kararının, disiplin soruşturmasında yer alan ifadelerin ve belgelerin) suretlerinin gönderilmesi, disiplin soruşturması yapılmamışsa konuya ilişkin idari disiplin soruşturması yapılarak disiplin kurulu kararı, disiplin soruşturmasında yer alan ifadelerin ve belgelerin suretlerinin gönderilmesi hususlarında bilgi ve belge talep edilmiştir.
11. Jandarma Komutanlığının 21/9/2017 tarihli cevap yazısında başvurucunun iddialarına ilişkin olarak idari tahkikat heyetinin oluşturulduğu, aramaya katılan rütbeli personel ile infaz koruma memurlarının konuya dair beyanlarının alındığı bildirilmiş ve ilgili belgeler ile idari tahkikat raporu gönderilmiştir.
12. Yapılan idari tahkikatta üç jandarma görevlisinin ve üç infaz koruma memurunun ifadesi alınmıştır. Jandarma görevlileri S.K., H.B. ve A.B. özetle belirtilen tarihte yapılan aramaya nezaret ettiklerini ancak şikâyet dilekçesinde yazılan olayla karşılaşmadıklarını, kapıya vurma ve bağırma olayının meydana gelmediğini söylemiştir.
13. İnfaz koruma memurları L.A., A.K. ve Ü.Ö. ise belirtilen tarihte odalarda genel arama yapılması için hükümlü ve tutukluların bahçeye çıkarıldığını, başvurucunun arama sırasında duşta olduğunu, kendisine dışarı çıkmasının söylendiğini, bu esnada yanlarında bulunan askerlerin herhangi bir şekilde kapıya vurma, bağırma, başvurucuyu çıplak bir şekilde dışarıya çıkarma girişimlerinin olmadığını ifade etmiştir.
14. İdari tahkikat raporunda, 22/8/2017 tarihinde gerçekleştirilen aramada görevli rütbeli personelin ve infaz koruma memurlarının alınan ifadelerinin dikkate alındığı ve başvurucunun dilekçesinde belirttiği hususlarla ilgili olarak banyo kapısına vurma ve bağırma gibi bir eylemin olmadığı, personelin görevini yaptığı neticesine ve kanaatine ulaşıldığı belirtilmiştir.
15. Savcılık 23/10/2017 tarihinde dilekçenin işleme konulmamasına karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:
"...Eylemin varlığının kabulünden yola çıkılarak yapılan değerlendirmede, koğuşa arama maksatlı girildiği, girilme nedeninin nev’i itibariyle koğuşun ve eklentilerinin tümünde şahıs ve eşyaları görevlilerin süratle görmesi, denetlemesi gerektiği malumdur. Bu infaz kurumuna özgü bir davranış şekli olmayıp evrensel olarak, hukuki dayanağı olan aramaya yetkili tümkamu görevlilerince yapılan aramalarda geçerli bir davranış zorunluluğudur. Aksi düşüncenin kabulü aramayla, koğuş ziyaretini bir tutmayı gerektirmektedir. Devletin koruma yükümlülüğü kurum ve kurallarını koruma olduğu kadar diğer koğuşta kalanların can ve mal güvenliğine etki edebilecek eşyaların tespitini de zorunlu kılmakta, bu zorunluluk aramanın habersiz ve derhal yapılması zorunluluğunun dayanağını oluşturmaktadır. Bloklarda yan yana odalarda barındırılan hükümlü ve tutukluların, yan koğuşlarında arama yapıldığını ve koğuşlarına arama yapılma maksatlı girileceğini bilmemelerinin mümkün olmadığı gerçeği de gözetilmelidir. Diğer yandan işlendiği iddia edilen suçun maddi ve manevi unsurlarının incelenmesinde, TCK 94 maddesinin gerekçesine göre işkence teşkil eden fiillerin aslında kasten yaralama, hakaret, tehdit, cinsel taciz niteliği taşıyan fiiller olduğu, ancak bu fiillerin özel düzenlemelerinden farklı olarak bu suça erişebilmeleri için ani değil, sistematik bir şekilde ve belli bir süreç içinde işlenmesi ve ayrıca kişinin psikolojisi, ruh sağlığı, algılama ve irade yeteneği üzerinde tahrip edici etkilerinin bulunması gerekmektedir. Manevi unsur olarak kapının ardındakini dahi bilmeyen görevli açısından bilme ve isteme ögesi itibariyle de suç oluşmamaktadır. Dosyanın kül halinde incelenmesinde işlendiğine dair delile ulaşılamayan ve suç boyutuna varmayan olayla ilgili,
1- Belirtilen gerekçelerle müştekinin DİLEKÇESİNİN İŞLEME KONULMAMASINA..."
16. Başvurucunun itirazı, Aydın 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 10/11/2017 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
17. Anılan karar başvurucuya 14/11/2017 tarihinde tebliğ edilmiştir.
18. Başvurucu 5/12/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 18/5/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
20. Başvurucu; tutulduğu Ceza İnfaz Kurumunda 22/8/2017 tarihinde gerçekleştirilen arama sırasında banyoda olduğunu, jandarma görevlisinin banyodan çıkması için süre tanımadan kapıyı açtığını, "Bir iki dakika bekleyemedin mi?" diye bağırması üzerinegörevlinin uzaklaştığını, idari tahkikat sırasında beyanının alınmadığını, herhangi bir tanığın dinlenmediğini, dilekçesi hakkında hatalı şekilde işleme konulmama kararı verildiğini belirterek kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
1. Adli Yardım Talebi Yönünden
21. Başvurucu, başvuru harç ve giderlerini ödeyecek gelirinin bulunmadığını belirterek adli yardım talebinde bulunmuştur.
22. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak, geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
2. Kabul Edilebilirlik Yönünden
23. Anayasa"nın "Kişinin dokunulmazlığı, maddî ve manevî varlığı" kenar başlıklı 17. maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları şöyledir:
"Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.
...
Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz."
24. Herkesin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında insan onurunun korunması amaçlanmıştır. Üçüncü fıkrasında da kimseye işkence ve eziyet yapılamayacağı, kimsenin insan haysiyetiyle bağdaşmayan ceza veya muameleye tabi tutulamayacağı hüküm altına alınmıştır (Cezmi Demir ve diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014, § 80).
25. Anayasa"nın 17. maddesinin üçüncü fıkrası, herhangi bir sınırlama öngörmemekte ve işkence, insanlık dışı ve onur kırıcı muamele ve cezaların yasaklanmasının mutlak mahiyetini belirtmektedir. Bu niteliği gereği anılan yasağa ilişkin olarak Anayasa"nın 15. maddesi kapsamındaki hâllerde dahi istisna öngörülmemiştir (Turan Günana, B. No: 2013/3550, 19/11/2014, § 33).
26. Bir muamelenin Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında olabilmesi için ise asgari bir ağırlık derecesine ulaşmış olması gerekir. Bu asgari eşik göreceli olup her olayın somut koşulları dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Bu kapsamda muamelenin süresi, bedensel ve ruhsal etkileri ile mağdurun cinsiyeti, yaşı ve sağlık durumu gibi faktörler önem taşır. Ayrıca muamelenin ardındaki saik ve amaç dikkate alınmalıdır. Muamelenin heyecanın yükseldiği ve duygu yoğunluğunun olduğu bir anda meydana gelip gelmediği de göz önünde bulundurulmalıdır (Cezmi Demir ve diğerleri, § 83; Özge Özgürengin, B. No: 2014/5218, 19/4/2018 § 49; Ali Ulvi Altunelli, B. No: 2014/11172, 12/6/2018, § 56).
27. Bir ceza veya muamelenin insanlık dışı ya da aşağılayıcı olarak nitelendirilebilmesi için belirli bir yasal muamele veya ceza ile bağlantılı ızdırap veya aşağılamanın kaçınılmaz unsurlarının ötesine geçmesi gerekmektedir (Cem Özen, B. No: 2014/1328, 29/9/2016, § 55).
28. Anayasa Mahkemesi, asgari eşik seviyesini aştığı varsayılan kötü muamele iddialarında öncelikle bu konudaki kanıtlama sorununu ele almaktadır. Burada kötü muameleye maruz kalması nedeniyle mağdur olduğunu ileri süren kişilerin -ispat külfetinin devlete geçtiği durumlar istisna olmak üzere- kötü muamele yasağı kapsamına giren ağırlıkta bir muamele görmüş olabileceklerini gösteren emare ve delil sunmaları gerektiğini belirtmek gerekir (Beyza Metin, B. No: 2014/19426, 12/12/2018, § 45).
29. Somut olayda başvurucu; ceza infaz kurumunda arama yapıldığı sırada banyoda olduğunu, jandarma görevlisinin odaya girdiğini ve tepki göstermesi üzerine görevlinin odadan çıktığını, bu davranışın onur kırıcı olduğunu belirterek kötü muameleye maruz kaldığını ifade etmektedir.
30. Başvurucunun şikâyeti hakkında idari soruşturma yürütülmüş ve ifadesi alınan görevliler başvurucunun ileri sürdüğü şekilde bir olayın yaşanmadığını belirtmişlerdir. Bununla birlikte Savcılık, kararında eylemin varlığının kabulünden yola çıkarak değerlendirmelerde bulunmuş; kötü muamele fiillerinin sistematik bir şekilde ve belli bir süre içinde işlenmesi ve ayrıca kişinin psikolojisi, ruh sağlığı, algılama ve irade yeteneği üzerinde tahrip edici etkilerinin bulunması gerektiğini ifade etmiş; kolluk görevlisinin kötü muamelede bulunma kastının olmadığını kabul etmiştir.
31. Başvurucunun beyanlarından Ceza İnfaz Kurumunda yapılan arama sırasında banyoda olduğu, banyoya giren kolluk görevlisine tepki göstermesi üzerine görevlinin oradan uzaklaştığı anlaşılmış, başvurucunun giyinmesine izin verilmediği veya bunun dışında başka bir muameleye maruz kaldığı yönünde iddiasının olmadığı tespit edilmiştir. Somut başvurudayaşanan olayın başvurucunun bedensel ve ruhsal bütünlüğü üzerinde nasıl bir etki bıraktığından söz edilmemesi, olayın ceza infaz kurumunun güvenliğini sağlamak amacıyla gerçekleştirilen bir arama sırasında meydana gelmesi, başvurucunun tepkisi üzerine görevlinin oradan uzaklaşması hususları birlikte değerlendirildiğinde başvurucunun kötü muamele yasağının ihlali için aranan asgari ağırlık derecesini aşan bir muameleye maruz kalmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
32. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 18/5/2021tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.